Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Öğretici Bilgiler (http://www.hayatimdegisti.com/forum/forumdisplay.php?f=487)
-   -   Kuantum Kuramı (http://www.hayatimdegisti.com/forum/showthread.php?t=25873)

bluemoon24 29-12-2008 11:36 AM

Kuantum Kuramı
 
Bu kuramı, 1905 yılında Albert

Einstein, fotoelektrik olayını açıklamakta kullandı. Danimarkalı Niels Bohr,

1913'te Kuantum Kuramı'yla, atomdaki elektron düzeninin ilk açıklamalarını

yaptı.Çağımıza damgasını vuran diğer büyük kuram da Görelilik

Kuramı'dır. Einstein, 1905'te Özel Görelilik Kuramı'nı, 1915'te de Genel

Görelilik Kuramı'nı ortaya koydu. Einstein, kütle ve enerjiyi apayrı şeyler

olarak değil, birbirine dönüşen olgular olduğunu ileri sürdü.O sıralar,

Zürih Patent Bürosu'nda memur olarak çalışıyordu. Kütle ve enerjiyi bambaşka iki

varlık olarak düşünmeye alışmış bilim çevreleri, kavramları birbirine karıştıran

patent bürosunun zırvaları üzerinde durmadı bile. Bilim dünyası, onun

söylediklerini ancak 15 yıl tartıştıktan sonra hazmedebildi.Einstein,

1921'de Nobel Ödülü'nü aldı; ama Görelilik Kuramı'ndan değil de foto elektrik

olayından. Arthur Eddington'un alkışlanası ukalalığına göre, o zaman bile birçok

bilim adamı göreliliği anlamamıştı. Eddington'a, göreliliği, yalnızca üç kişinin

anladığının doğru olup olmadığı sorulduğunda, nükteli İngiliz profesör durmuş ve

üçüncü kişinin kim olduğunu bulmaya çalışıyorum demişti (Time-2000, Frederic

Golden'in yazısı).Kütlenin yoğunlaşmış bir enerji olduğu görüşü, 1927'de

denel olarak da destek buldu. Aston, kütle spektrometresi denen bir aygıtı

geliştirmişti. Bu alet, atom kütlelerinin çok duyarlı olarak ölçülmesini

sağladı. Bu aygıt yoluyla, özellikle nükleer tepkimelerde, bir kısım kütlenin

enerjiye dönüştüğü ve bu dönüşümün Einstein'in ünlü denklemine (enerji= kütle x

ışık hızının karesi) uyduğu kanıtlandı.Atom çekirdeğini bulan

Rutherford, 1919 yılında, simyacıların ünlü düşünü gerçeğe dönüştürdü. Havanın

azotunu, alfa ışınlarıyla bombardıman ederek onun oksijene dönüştüğünü gördü.

Simyacılar, her şeyi altına çevirecek filozof taşını hiç bulamadılar; ama bir

elementin, insan elinde başka bir elemente dönüştürülmesi, bir düşün gerçek

olmasıdır elbette.Bir element, başka bir elemente dönüşebiliyordu.

İnsanoğlunun eli artık atom çekirdeğine gidiyordu. İlk yapay nükleer tepkime,

çekirdeğe ilk müdahale. Atom çekirdeği, pozitif yüklüydü; nötral bir atomda

elektron sayısı, eile proton sayısının, yani birim negatif yüklü parçacık sayısı

ile birim pozitif yükteki parçacık sayısının eşit olacağı açıktı.

Çekirdekte pozitif yükten başka ne var acaba? Bu sorunun yanıtını

Rutherford'un öğrencisi James Chadwick verdi: 1932 yılıydı. Alfa ışınlarıyla

berilyum çekirdeklerini bombardıman edince yüksüz bir radyasyonun oluştuğunu

açıkladı ve buna nötron dedi. Böylece, atomun üç temel parçacığı elektron,

proton ve nötron bulunmuş oluyordu. Alfa, kendisi de bir çekirdek (helyum

atomunun çekirdeği) olduğu halde, atom çekirdeğine giden yolu

aydınlatıyordu.Bilim tarihinin en büyük kadını Madam Curie, 4 Temmuz

1934'de gözlerini yaşama kaparken, birkaç ay önce damadının ve kızının

-Joliot-Curie çiftinin- yapay radyoaktifliği keşfettiklerini biliyordu.

Joiot-Curie çifti, alfa ışınlarıyla, alüminyum çekirdeğini bombardıman ettiler.

Sonuçta, radyoaktif bir element (radyoaktif fosfor) oluştuğunu buldular.

Böylece, bir inanışa daha son verildi: Radyoaktiflik, yalnızca doğadaki

elementlerin bir özelliği değildi; onu insanoğlu da

yaratabilirdi.İnsanoğlu, radyoaktif elementler de üretiyordu artık.

Bombardımanda kullanılan radyasyonlar, doğal radyoaktif maddelerden

sağlanıyordu. Belli ki, doğal kaynaklara bağlı kalmamak ve doğal olanlardan

yayılan parçacıkları hızlandırarak kullanmak nükleer tepkimeleri

çeşitlendirecekti. Atlantik'in iki yakasında hemen aynı anda hızlandırıcılar

yapılmaya başlandı.Amerika'da Ennest Lawrence 1930'da, Robert J. van de

Graff 1931'de; yine aynı yıl içinde İngiltere'de John Cockroft ile E.T.S. Walton

kendi adlarıyla anılan hızlandırıcılar yaptılar. Çok kısa sürede, 3 yıl içinde

1937'de keşfedilen radyoaktif izotop sayısı 200'ü bulmuştu.H. G. Wells,

1913 yılında, The World Set Free: A Story of Mankind adlı kurgu bilim romanını

yayınlamıştı. Bu romanda, bazı tahminler de yer alıyordu. Örneğin, 1933'te yapay

radyoaktif maddelerin bulunacağını ve 1956 yılında atom bombasının kullanılacağı

hayali savaşları anlatmıştır. O günlerde bunlar neredeyse akıl dışı şeylerdi.

Yapay radyoaktiflik, yazarın öngördüğü tarihten bir yıl önce keşfedildi, ama

savaşa neden olmadı. Atom savaşı, yani atom bombasının kullanılması ise yazarın

öngördüğünden onbir yıl önce gerçekleşti.Macar doğumlu, Musevi asıllı

fizikçi Leo Szilard, 1932 yılında Berlin'de çalışırken, nasılsa bu romanı okuyor

ve çok etkileniyor. Ertesi yıl göçe zorlanıyor ve İngiltere'ye gidiyor. Romandan

aldığı esinle zincir tepkimelerine dayalı kanunun patenti ni 1934 yılında

İngiliz Amirallik Dairesi'ne tescil ettiriyor.Kuantum Kaosu

''Kuantum teorisi karşısında şaşkınlığa uğramayanlar bu teoriyi

anlamamış demektir'' diyen Fizikçi Niels Bohr, bu teorinin ne kadar zor

anlaşıldığına dikkat çekiyordu. Yüzyılın başlarında fizikçiler, radyasyonun

dalga gibi hareket ettiğine inanıyordu. Max Planck'ın enerjinin parçacıklar veya

kuvanta tarafından emildiğine ilişkin keşfi, fizikçiler tarafından pek tatmin

edici bulunmadı. Planck, bunun üzerine, nesnelerin parçacık şeklinde enerji

yaydığını duyurdu. Bundan sonraki 20 yılda bilim adamları, enerji ve maddenin

dalga ve parçacık özelliği taşıdığını kabul ettiler. 1927 yılında,

Werner Heisenberg, ''Belirsizlik İlkesi''ni bilimsel bir biçime dönüştürdü. Daha

sonraları Nazi Atom Enerjisi Projesi'nin başına getirilen Heisenberg, atomdan

küçük parçacıkların pozisyon ve momentumlarının aynı anda ölçülmesinin mümkün

olmadığını bildirdi. Bu teori Albert Einstein'ı yalnızca şaşırtmadı, bilimsel

birikimlerinin altüst olmasına yol açtı. 1920'li yılların ortalarında

Alman fizikçi Max Born, elektron gibi parçacıkların belirli bir pozisyonu işgal

etmelerinin çok düşük bir olasılık olduğunu ileri sürdü. Einstein, Born'a

yazdığı bir mektupta, ''Evren yasalarının şans üzerine kurulu olduğuna

inanmıyorum; bence Tanrı kumar oynamaz'' diyerek, Belirsizlik Kuramı'nı

onaylamadığını belirtti.



Siyaset, Bilim Ve Tarih Bilinci (Doğan Özlem )The Benefits Of TreesEnerji TasarrufuAlternatif Ucuz Enerji KaynaklarıErozyonun Tanımı Ve ÇeşitleriDünyamızın HareketleriDoğalgazDeve KuşlarıTeknolojik CellatlarımızKüresel IsınmaÇimento İşkolu Ve SorunlarıAtmosferin Başlıca Gaz KirleticileriNükleer EnerjiYapay KristallerHyrogen Fuel  The Fuel Of FutureKentiçi Ulaşımı Ve Çevre SorunlarıPrcı HakkındaÇevre Kirliliği Ve SonuçlarıSivil SavunmaUluslararası Hukuk Ve Çevre


WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:20 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.