![]() |
Tüketmek Zorundayız kavramların peşinden körü körüne gittiği gerçeğinden sürekli söz ediyoruz. Her ne kadar bazen çok katı eleştiriler yöneltsek de şurası tartışmasız ki, birçok sektörde olduğu gibi bilgi teknolojisinde de, sürekli tüketim olmadan pazarın büyümesi olanaksız. BT sektörünü bir an için bir kenara bırakıp herkesin ilgilendiği, herkesin az-çok bir fikir sahibi olduğu konulara baktığınızda da bunu gözlemeniz mümkün. Örneğin, taşıt araçları sektöründe, özellikle de otomobil konusunda 1930'lu, 40'lı yıllarda patenti alınan birtakım teknolojilerin 50 - 60 yıl gecikmeyle pazara sunulup insanlara inanılmaz fiyat farklarıyla sanki çok yeni bir şeymiş gibi satıldığının farkındayızdır umarım. Peki bu çarkın hala üreticiler lehine bu kadar kolay dönmesinin sırrı nerede? İşte burada "Değere dayalı satış" kavramı gündeme geliyor. Satın alma kararları sadece medya, reklam ve söylentilerin oluşturduğu bir "İmaj" ile yönlendirilen bilgisiz ve bilinçsiz tüketici, pazarı araştırıp kendi gereksinimlerini karşılayacak bir ürün (Daha doğrusu bir "Araç") edinmek yerine, belli bir markayı veya modeli öncelikle kafasına koyuyor. Çoğu kez buna bir de "Aman eski teknoloji almayalım. Modası geçecek. Kasa değişecek. İkinci elde para etmeyecek" kaygısı da eklenince, asla kullanılmayacak birtakım özelliklere dünyanın parasını vermenin bahanesi kolayca bulunuyor. Kendi sektörümüze döndüğümüzde durum çok mu farklı acaba? Yazılım üreticisi firmalardan birinin büyük hissedarı geçtiğimiz aylarda geleneksel üretim sektörlerini yavaş gelişme göstermek ve fiyatları aşağı çekememekle suçlamış, karşı taraftan da güzel bir örnek eşliğinde uygun bir yanıt almıştı. Evet, biz çok hızlı gelişiyoruz gelişmesine ama, acaba tüm kullanıcıların bu gelişmeye ihtiyacı var mı? Örneğin, kişisel bilgisayarınızda çizgi film tasarlamayacaksanız, veya askeri jet uçağı simülasyonu yapmayacaksanız acaba 1,000 MHz'lik işlemciye gereksiniminiz var mı? Internet üzerinde dolaşacaksanız, tipik iş uygulamalarını kullanacaksanız 166 MHz işlemci de işinizi görmez mi? 650 MHz'lik yeni kuşak işlemcili bilgisayar, tipik iş uygulamalarını 166 MHz'likten daha hızlı çalıştırmıyor ki? Cevap: Görmez. Çünkü çoğumuzun, özelliklerinin %10'unu bile kullanmadığımız tipik iş uygulamaları artık o kadar donanım kaynağı israf ediyor ki, yeni versiyonlar eski işlemcinizde doğru dürüst çalışmıyor. "Peki, o halde eski versiyon yazılımı kullanın. Zaten onun da %10'u ancak işinize yarıyor" Cevap: Kullanamazsınız. Birisi size yeni versiyonla hazırlanmış bir belge gönderirse, onu eski versiyon yazılımı kullanarak açamazsınız. Donanım olarak ömürleri sonsuza yakın olan bu teknoloji harikası bilgisayarlarınızın en geç 2-3 senede çöpe gitmesini sağlayan çark ne güzel dönüyor, değil mi? Bu arada tüketiciyi açıkça aldatan ve belki de, üzerine gidilse suç unsuru bulunabilecek reklamları da gözardı etmeyelim: Sanki internet'te gezinmenin hızına etki eden en önemli faktör, kullandığınız bilgisayarın ana işlemcisiymiş gibi "ªu kadar MHz işlemci ile internette en yüksek hız" gibi reklam sloganları, tüketicileri hiç mi etkilemiyor? Sonuca baktığımızda, içinden çıkılması imkansız bir döngünün içindeyiz. Bu döngüden çıkmanın gerekli olup olmadığı da apayrı bir tartışma konusu. Ancak, gerek bireysel olarak, gerekse hizmet ettiğimiz kurumlar için karar verirken, tüm etkenleri nedenleriyle birlikte göz önünde bulundurmamız ve olayın bütününü görmemiz bize daima yarar sağlayacak. |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 10:26 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.