Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Öğretici Bilgiler (http://www.hayatimdegisti.com/forum/forumdisplay.php?f=487)
-   -   Ivan Pavlov (http://www.hayatimdegisti.com/forum/showthread.php?t=25626)

bluemoon24 29-12-2008 11:25 AM

Ivan Pavlov
 


Bir çoğumuz apansız şimşek çaktığında, ya da beklenmedik bir

çığlık duyduğumuzda yerimizden sıçrarız. Bu davranış bir tehlike karşısında

olduğumuz düşüncesinden doğmamakta, doğrudan oluşmaktadır. Düşünmek için zaman

da yoktur zaten. Karanlıktan aydınlığa çıktığımızda gözlerimiz elimizde olmadan

kamaşır; sert bir hareketle yüzyüze geldiğimizde irkiliriz. Nefes borumuza küçük

bir yemek kırıntısı kaçtığında öksürmeye, üşüdüğümüzde titremeye başlarız.

İstenç dışı oluşan bu tür davranışlara refleks denir. Yeni doğan çocuğun

ağlaması tipik bir reflekstir; herhangi bir öğrenme ya da koşullanma

gerektirmez. Refleks, insana özgü bir davranış değildir; daha çok hayvanların

sergilediği doğal bir tepkidir. Davranışlarımızın küçük bir bölümünü kapsayan

doğal tepkilerimizi değiştiremeyiz. Oysa sosyal ilişkiler içinde kazandığımız

davranışlarımızın genellikle basit bir etki - tepki tekdüzeliği içinde kaldığı

söylenemez; bunlar arasında refleks görünümünde olanlar bile değişime açıktır.

Bu, bir ölçüde hayvanlar için de doğrudur.Sirk hayvanlarının bizi

eğlendiren, çoğu kez hayrete düşüren becerileri refleks dediğimiz doğal

tepkiler değil, öğrenilmiş davranışlardır. Bir aslan ancak belli bir eğitim

sürecinden sonra ateş çemberinden atlayarak geçer. Ayının tef eşliğinde

dansetmesi, köpeğin iki ayağı üstünde durması ya da sahibinin fırlattığı topu

kapıp getirmesi doğal tepki değil, kazanılan birer alışkanlıktır. Bir beceri,

yerleşik bir alışkanlığa dönüşünce, düşünme gerektirmeyen refleks türünden bir

davranış haline gelir, belli bir uyarıyla istenç dışı olarak açığa

çıkar.Örneğin, sorulduğunda adımızı hemen söylememiz; iki kere iki kaç

eder sorusunu dört diye yanıtlamamız; telefon çaldığında ahizeyi kaldırır

kaldırmaz alo dememiz; gömleğimizi iliklememiz, ayakkabı bağını bağlamamız,

vb. davranışlarımız düşünme gerektirmeyen refleks türünden

hareketlerdir.İlk bakışta, doğuştan sahip olduğumuz reflekslerle,

sonradan kazandığımız yüzme, konuşma, dansetme gibi becerilerimizi ayırmak kolay

değildir. Bu tür alışkanlıkların oluşumuyla ilk ilgilenen bilimadamı, Rus

fizyologu Ivan Pavlov olmuştur. Bir köy papazının oğlu olan Ivan, daha

küçük yaşta okumaya, öğrenmeye olağanüstü ilgi gösteriyordu. Çocuğun bu ilgisini

farkeden ailesi, onun iyi bir eğitim alması yolunda adeta seferber oldu. Orta

öğretim yıllarında, seminerine katıldığı bir öğretmeninin teşvikiyle, Ivan

bilime yöneldi ve araştırma merakı giderek onda yaşam boyu sürecek bir tutkuya

dönüştü.Genç araştırmacı liseyi bitirir bitirmez St. Petersburg

Üniversitesi Doğa Bilimleri Fakültesi'ne başvurdu. Fizyolojiye duyduğu özel ilgi

nedeniyle yüksek öğrenimini tıp alanında tamamladı, ama hekim olarak çalışmadı.

Tek amacı kendi eliyle kurduğu bir laboratuvarda araştırmalarını sürdürmekti.

Ancak parasal olanakları kısıtlıydı. Sonunda özel bir klinikle ortaklaşa küçük

bir laboratuvar kurmayı başardı.Pavlov, donanımı yetersiz olan bu yerde

tek başına çalışmaya koyuldu. Uzun süre bir asistan bile tutamadı. Ne var ki,

genç bilimadamı kararlıydı. Çok geçmeden deneyleriyle bilim çevrelerinin

dikkatini çekmeyi başardı ve böylece Tıp Akademisi'ne profesör olarak

atandı.Bir süre sonra da yeni kurulan Deneysel Araştırma Enstitüsü'nün

başkanlığına getirildi. Özellikle sindirim sistemi üzerindeki araştırmasıyla adı

uluslararası bilim çevrelerinde duyulan Pavlov, 1904'de Nobel Ödülü'nü kazandı.

İşlediği ana tez, sindirim dahil, bedensel tüm fonksiyonların sinir sisteminin

denetiminde olduğuydu (o zaman hormonların sindirim sürecindeki rolü henüz

bilinmiyordu). Son derece sabırlı, kendine güvenen, coşku dolu bir

bilimadamı olan Pavlov, eskiden beri ilgilendiği bir konuya dönmeye karar verdi.

Bu konu, onun daha sonra koşullanmış refleks adını vereceği, alışkanlığa bağlı

davranışlardı. Pavlov, sindirim sistemi üzerindeki çalışmalarında olduğu gibi,

bu yeni çalışmasında da denek (kobay) olarak köpekleri kullandı.

Bilindiği üzere, yiyecek (örneğin bir kemik ya da et parçası)

gördüklerinde köpeklerin ağızları sulanır, kimi hallerde salyaları akar. Aslında

bu doğal refleks, derece farkıyla insanlarda da görülen bir olaydır. Ayrıca

insanların ağzının sulanması için, doğrudan yiyecek görmeleri de

gerekmemektedir. Yatılı okul öğrencileri, öğle yemeği öncesi zilin çalmasıyla

ağızlarının nasıl sulandığını çok iyi bilirler. Pavlov, aynı

koşullanmanın köpeklerde de olup olmadığını ortaya koymak istedi. Yaptığı deney

basitti: Odasında tuttuğu köpeğe bir zil sesinden sonra yiyeceğini verdi. Bu

uygulama düzenli olarak birkaç hafta sürdürüldükten sonra köpeğin ağzının

sulandığını gördü. Hayvan doğrudan yiyeceğe gösterdiği refleksi artık zil sesine

de göstermekteydi. Başka bir deneyinde Pavlov, zil sesi yerine uyarıcı

olarak biri çembersel, diğeri oval biçimde iki ışık kullandı. Köpeğe, yiyeceğini

çembersel ışıktan sonra verip, oval ışıktan sonra vermemeye başladı. Bir

süre sonra köpeğin çembersel ışığa refleks gösterdiğini, oval ışığa ise

göstermediğini; ancak, oval ışığı çembersel ışığa dönüştürme süreci başlayınca,

hayvanın ayırdetme sıkıntısına düştüğünü ve çok geçmeden hırçınlaşarak sağa sola

koşup havlamaya başladığını saptadı (Neyse ki Pavlov, koşullanmayı çözme

yöntemiyle köpeği içine düştüğü bunalımdan kurtarmıştır!). Bu sonuç

kuşkusuz, hayvanların da insanlar gibi deneyimler yoluyla refleksler

kazanabilecekleri anlamına gelmektedir. Pavlov bu kadarla yetinmemiş ve

yine deneysel olarak, hayvanların da insanlar gibi koşullanmayla edinilmiş

reflekslerden kurtulabileceğini göstermiştir. Ağız sulanması refleksine dönelim:

Yukarıda belirtildiği üzere, refleksin kurulmasına yönelik ilk aşamada, yiyecek

verilmeden önce zil çalınmaktaydı. Bu aşamada köpeğin bir süre sonra zil sesiyle

yiyecek beklentisi içine düştüğünü biliyoruz. Koşullanmayı çözmeye

yönelik ikinci aşamada, zil çaldığı halde yiyecek verilmez; beklenti giderek

zayıflamaya yüz tutar; sonunda zil sesi etkisini yitirir, koşullanma kırılır.

Zil sesine karşın hayvanda refleks görülmez olur. Bu, hayvanlarda da koşullanmış

davranışın doğal reflekse dönüşmediği anlamına gelmektedir.Başka bir

deyişle, deneyimle kazanılan (ya da yitirilen) bir refleks, salt fizyolojik bir

olay değil, kimi ruhsal yetileri de içeren, psikolojik bir davranıştır.

Pavlov'un ulaştığı bu sonucun, yüzyılımızın ilk yarısında büyük bir atılım içine

giren Davranış Psikolojisi dediğimiz Behaviorism'e yol açtığı söylenebilir.

Sindirim sistemi üzerindeki çalışması Pavlov'a Nobel Ödülü'nü

kazandırmıştı; ama onu dünya ölçüsünde ünlü kılan, koşullanmış refleks çalışması

oldu. Bolşevik devriminden sonra Sovyetler Birliği Pavlov'a üstün bir saygınlık

tanır. Bu belki de onun yöntemiyle 'Halkların Marxist ideolojiye kolayca

koşullandırılabileceği beklentisinden ileri gelmiştir. Ivan Pavlov

köpekler üzerindeki deneyleriyle insan davranışlarını inceleyen psikologlara

gerçekten önemli bir ışık tutmuştu. Ne var ki, insan davranışlarının salt

koşullanmış reflekslere indirgenemeyeceği yetmiş yıllık Sovyet deneyiminin

sonuçsuz kalmasıyla açıklık kazanmıştır.



Siyaset, Bilim Ve Tarih Bilinci (Doğan Özlem )The Benefits Of TreesEnerji TasarrufuAlternatif Ucuz Enerji KaynaklarıErozyonun Tanımı Ve ÇeşitleriDünyamızın HareketleriDoğalgazDeve KuşlarıTeknolojik CellatlarımızKüresel IsınmaÇimento İşkolu Ve SorunlarıAtmosferin Başlıca Gaz KirleticileriNükleer EnerjiYapay KristallerHyrogen Fuel  The Fuel Of FutureKentiçi Ulaşımı Ve Çevre SorunlarıPrcı HakkındaÇevre Kirliliği Ve SonuçlarıSivil SavunmaUluslararası Hukuk Ve Çevre


WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:23 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.