uyanmış ve uyuyan kişi arasındaki fark
 

Platon “Devlet” adlı eserinde “uyanmış” kişi ile “uyuyan” kişi arasındaki farkı mağaradan çıkış sembolizmiyle şöyle açıklamıştır:

Derin bir mağaranın dibinde, çocukluklarından beri ayak ve boyunlarından zincirlenmiş halde insanlar yaşamaktadır.

Bunlar “uyuyanlar” sayılan kimselerdir. Mağaranın girişine sırtları dönük olarak zincirlenmiş olan bu insanlara ışık arkalarından geldiğinden ve zincirlenmiş boyunlarını çeviremediklerinden ışığı doğrudan görememektedirler.

Yalnızca önlerine bakabilmekte ve ancak ışığın duvara yansıttığı kukla türünde gölgeler görebilmektedirler.

Gün ışığına çıkmadıkça “hakikatler”i göremeyecek olan bu kimseler, ancak objelerin mağara duvarına yansıyan gölgelerini görebilmekte ve bu gölgelere bakarak, o objeler hakkında yalan yanlış birtakım yorumlarda bulunmaktadır.

Hakikatleri görebilmek ancak zincirlerden kurtularak mağaradan gün ışığına çıkmakla olanaklıdır.

Kısaca, “uyanış” mağaranın dışına çıkıştır; uyanabilmiş olanlar mağaranın dışında, gün ışığı altında objeleri hakikatte oldukları görmektedirler.

alıntıdır...

Cevap: uyanmış ve uyuyan kişi arasındaki fark
 

Bizler mağara önüne zincirlerimizi kırarak çıkalım, kendi gözlerimiz, arkadaşlarımız gözleri ile gördüklerini dolu dolu yaşayarak, anlayarak, yorumlayarak ve hayatımıza katarak geliştirelim paylaşalım derim. Sevgiyle kalın.

Cevap: uyanmış ve uyuyan kişi arasındaki fark
 

Uyanmış ve uyuyan insan arasındaki en büyük fark, biri işet tam vaktinde yetişir, hatta kahvaltı bile yapar. Karnı tok, sırtı pek olur. Uyuyan kişi ise veresiye veren amcanın akıbeti gibi olur... Ne kadar çok uyursa o kadar iyi olur, nasıl olsa servis kaçmış, kartlar okutulmuş, patron ayar olmuştur... anında bi panikle uyanıp gitse de, güzelce uyuyup geniş geniş uyanıp, bi özür telefonu açsa da, ertesi gün gitse de aynı muameleyi yine görecek...
Paragrafın kısaca konusu şu; uyu uyu yat uyu... Yalan mı? Bize bunu öğretmediler mi hep?