Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Mutluluk ve Yaşama Sevinci (http://www.hayatimdegisti.com/forum/forumdisplay.php?f=224)
-   -   Ben kendimi her halimle sevdim! (http://www.hayatimdegisti.com/forum/showthread.php?t=3675)

Merto 10-01-2008 04:28 PM

Ben kendimi her halimle sevdim!
 
Ben kendimi sevmek gibisi olmadığını gördüm,
her halimle, hiçbir şeysiz.
Ben kendimi hiçbir şey olduğum halimle sevdim.

Kendinizi her halinizle koşulsuz sevdiğinizde ancak, bir başkasını da gerçekten sevebilirsiniz. Öncesindeki her sevgi olduğunu zannettiğimiz sevgi, koşullu sevgidir. Bizler en sevdiğimiz insanı bile –en basit haliyle– bize iyi davrandığında severiz. Bizi üzmediğinde severiz. Bize ilgi gösterdiğinde severiz. Hatta bize bizi sevdiğini söylemesi, bizim onu çok sevmemiz için olmazsa olmaz bir koşul gibidir. Bizi her gördüğünde bize güler yüzlü olmalıdır. Ona kendisini kötü hissetme hakkını bile vermeyiz. Bizi her zaman anlamalıdır. Ya bizden farklı düşünürse? Önce benimle aynı fikirde olması için bir güzel ikna etmeye çalışırım. O da olmazsa tavır alırım. O da olmazsa her türlü yaptırım ve tehdit mubahtır. Ve hala onu sevdiğimi söylerim. İşte bu birbirimize oynadığımız en büyük oyundur. Bu birbirimize söylediğimiz en büyük yalandır. Bu yaşadığımız en büyük illüzyondur.

Ben ancak kendime olduğum gibi olma hakkını verdiğimde, kendimi olduğum gibi sevdiğimde başkasına da olduğu gibi olma hakkı verebilir, olduğu gibi sevebilirim. Ben kendimi başarısız olduğum halimle sevmiyor ve kendime başarısız olduğumda kızıyorsam, etrafımdaki en çok sevdiğimi söylediğim insanları da başarısız oldukları haliyle sevemem. Kendimde, kendim için saygın bir insan oluşumu önemsiyorsam, eşimin de mutlaka saygın bir insan olmasını beklerim. Onda bana göre saygın olmayan her şey bana batar, benim dikkatimi çeker ve bende bir beğenmeme hissi uyandırır. Bu enerjim biraz yüksekse, bu durum onunla olan ilişkimde tam da en önemli tartışma konum haline gelir. Ben onu, bana göre saygın olmayan haliyle sevemem. Eğer onunla aramızdaki bağımlılık enerjisi de yüksekse onun saygın bir davranış içinde olmadığı her an, aslında ben saygın olamadığımı, değersizliğimi, aşağılanmışlığımı yaşarım. Eşimi değiştiremediğimde sıra çocuklara gelir. Onlar benim için saygıdeğer, başarılı, güçlü insanlar olmalıdır. Öyle olmadıklarında onlara kızmaktan başka çarem kalmaz. Çünkü ben zaten onları hep koşullu sevmiştim. Ben onları sadece kendileri oldukları için hiç sevmemiştim. Aslında ben onları hiç gerçekten sevmemiştim.

Bedenimde, içsel enerjimde bir dolu negatif varken ben hiç kimseyi gerçekten sevemem. Ben güç oyunu oynarken gerçekten kimseyi sevemem. Ben insanlar arasında ayrım yaparken, onları yargılarken, hiç kimseyi hatta canımdan çok sevdiğimi iddia ettiğim evladımı dahi gerçekten sevemem. Ancak ona korkularımla sarılırım. Oradaki dokunuş pembeden çok uzaktır. Oradaki dokunuş korkunun dokunuşudur. Evrendeki tek gerçek sevgi dokunuşu, koşulsuz sevginin dokunuşudur. O bütün’ün bütün’e dokunuşudur. Sevgi ancak Bütün’ü kucakladığında kendisine, kendi olan zerresine pembeyle dokunabilir. Sevgi ancak “Ben senim, sen bensin” dediğinde gerçekten sevgiyle dokunabilir. Ondan öncesi ancak yargının dokunuşudur. Koşullu dokunuştur. Yalanın dokunuşudur.

Kendisini sevmeyen başkasını sevemez. Kendisini affetmeyen başkasını affedemez. Kendisine değer vermeyen bir başkasına da değer veremez. Bunun dışındaki her duruş, büyük bir kandırmacadır. O illüzyondur. O benim kendimin kendisiyle oynamasıdır. Evren bu oyunu dahi hayranlıkla, sevgiyle seyretti; hem de düşündüğümüzden çok uzun bir süre boyunca. O, bu oyunun içindeki tüm yanılsamalarımızı, hatırlayış anlarımız kadar sevdi. Onun için hiçbir fark yoktu ki. O biz her ne yaşıyor olursak olalım, her neyi seçersek seçelim özümüzün değişmez gerçekliğini biliyordu. O bizim gerçekte ‘ne ve kim’ olduğumuzu biliyordu. O bizim özümüzün koşulsuz sevgi olduğunu biliyordu. Ve ondan çıkıp, bir gün tekrar ona döneceğimizi de. Onu, özümüzü hatırlayacağımızı; tek çıkışın özümüzü hatırlamak olduğunu biliyordu. Tek varoluş halimizin koşulsuz sevgi olduğunu; diğer tüm hallerin bizlerin zannedişi olduğunu biliyordu.


Fatih KOÇAK/İçimdeki Yolculuk-II


WEZ Format +3. Şuan Saat: 03:47 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.