![]() |
Tanrı Sana Küsmedi Günümüzde birçok insanın başı yaratıcıyla dertte... En azından, yokluğun koynunda sessizce uyurken kendilerini uyandırıp bunca acının ortasına attığı için yaratıcının başlarını derde soktuğunu düşünüyorlar. Hele de yaratıcı adına konuşanların, kendilerini "göklerin temsilcisi" görenlerin yaptıkları da araya girince, Rabb ve insan arasındaki bu anlaşmazlık büyüyor, kördüğüme dönüşüyor. Yaratıcı ile insanı buluşturmaya, tanıştırmaya adanmış kimi dindar adamlar, kimi dini kurumlar da maalesef sanki giderek aksine iş görmeye başladı. Yaratıcı'yı yok saymak, O'nu yoksamak demektir bize göre. "Tanrı öldü!" diyen filozof, zaten kendisine bir şey söylemeyen bir "tanrı"yı ölüme mahkum etti. Bizce, sorun "tanrı"nın yokluğu ve varlığından beri de "tanrı"yla aramızın nasıl olduğudur. Sorumuz açık ve net olarak şu: Rabbinle aran nasıl? Hiç ilişkinizin ve ilginizin olmadığı birinin varlığı ya da yokluğu, ölmesi ya da ölmemesi sizi ilgilendirmez ki. Oysa, gerçek anlamıyla inanmak kendini Rabbinle ilişkilendirmek demektir. Sorun "Yaratıcı var mı, yok mu?" değil; sorun "Yaratıcı neyimiz olur?" sorunudur. İlişkinizin olmadığı, olsa bile sizin iç dünyanızın kıpırtılarını, yüreğinizin ince sızılarını ciddiye almayan bir ilahın yokluğu ya da yok sayılması kimseye bir şey kaybettirmez. Gündelik hayatın akışı içinde, hiç hesaba katılmadan, sanki yokmuş gibi yaşanılan bir "Tanrı anlayışı" neyi ifade eder? Bu kitapta, dini henüz yeni tanıyan, büyük bir ihtimalle de eskiden beri yanlış tanıyan, kötü imajların gölgesinden sıyrılıp da gerçeğin eşiğine varamayan iyi niyetli "arayış ehli"ne, cennet ve cehennem arasında kalmış günümüzün a'raf'taki insanına hitap edilmektedir. http://www.benimsayfam.com/ekart/images/cocuk01.jpg Arayışlarım vardı benim de, bana tanıtılan Allah hep beni yakan, ateşe atan, taş eden, korkmam gereken bir ilahtı. Suçlu hissederdim kendimi, zindana atılmış bir mahkum, günahkar doğmuş bir çocuk olduğumu düşünürdüm. Hayatımın inişlerinde, tökezlenip yuvarlandığımda zaman zaman isyan noktasına gelir, O'nu suçlamak isterdim. Oysa gerçekte Rabb çok merhametli, çocuğu yeni doğmuş anne, şefkatli bir baba gibi seviyor beni bunu anladım. Şükürler olsun. Kitaptan bir başlık Tanrı Seni Şartlı Sevmez... seni sevenler seni, sen varolduktan sonra sevdi. sevilmen için önce var olman gerekliydi. yoksa nasıl severlerdi seni? yok olanı kim severki? hatırlamaya çalış; bir zamanlar yoktun, sen yoktun, seni sevenler yoktu. sen kendi yokluğunun farkında değildin. Rabbin seni yoklukta buldu. seni yoktan varetti. seni hiç yokken sevdi, seni sevdiği için var etti. başkaları seni var olduğun için sevdi. Rabbin seni şartsız sevdi. seni sevmesi için var olman bile gerekmedi. sevenler seni sendeki kimi özelliklerin için sevdi çoğu kere. kaşın-gözün, boyun-posun, zekan-aklın, yeneklerin... en gösterişli, en başarılı, en güzel vs. gibi "en"lerinle sevdi. onlar seni en düşkün, en hasta, en anlayışsız, yani en insan halerinle sevmediler. kimi şartlara bağlı çoğu kere onların sevgisi. sanki aranızda bolca şartı olan gizli bir kontrat imzalamış ve o kontratın maddeleri her an senin aleyhine işletilebilirmiş gibi. bir kere düşün seni en çıplak, en gösterişsiz halinle, bütün sıfatlardan azade seven kim? O seni hayalle hakikat arasındayken sevdi. O seni sevdi, yokluğunu değil. varolmanı istedi. sen başının dara düştüğü zamanlar hariç ondan yüz çevirsen de, sık sık O'nu unutsan da, geçmişte verdiğin Söz'e ihanet etsen de en ufak yönelişinde sana dağlarca koşan kim? öyleyse varolmak, büyük ve kutsal bir muhabbetin, karşılıksız bir sevginin muhatabı olmak değil de nedir? varolmak seni senden öte sensiz de seven bir Rabbi tanımaktan, O'nun yoluna adanmaktan başka nedir? |
Buda kitabın arka yüzündeki yazı; O’nunlasın her zaman... bütün internet bağlantılarından daha hızlı, tüm kısa mesajlardan daha doğrudan, tüm plastik kahramanlardan daha gerçek, tüm TV dizilerinden daha dostça. O varken “yalnızlık” sadece bir kelimedir. O’na yakın olduğun oranda yalnız değilsin, O’ndan uzaklığın oranında yalnızsın. Sana şefkat eden bir rabbin var; sahipsiz değilsin. O seni ve diğerlerini şefkatle terbiye ediyor. Herkesi merhametinin kucağında ağırlıyor. O seni sevdiği için var eyledi. Seni severek var eyledi. Senin varlığından hoşnut. Senin varlığın O’na yük değil. Büyük bir ateşten küçük bir çıra tutuşturulsa, ateşten ne eksilir? Yaşaman O’na ağır gelmez. Seni beslemek ve büyütmek O’na zor değildir. Senden sadece verdiklerine teşekkür etmeni istiyor. Hem böylece sana sonsuzca vereceğini de müjdeliyor. Sen ona nankörlük etsen de, üzerinden kudret elini çekmiyor. Sen onu unutsan da, sana küsmüyor. Sadece hatırlamanı istiyor. Bekliyor; sabırla bekliyor. |
Cevap: Tanrı Sana Küsmedi Harika bir yazı bu Novos. Bunu bizimle paylaştığın için sonsuz teşekkürler...actionsmile |
Cevap: Tanrı Sana Küsmedi Kitabı okumadım yalnız Novos un kaleminde dökülenlerden etkilendim. Tanrıyla barışma adına okunası bir kitap gibi görünüyor. |
Cevap: Tanrı Sana Küsmedi Çok güzel bir kitap sanırım, yazılanlardan ve yazarından belli.. Kitabın teması şu Ayet-i kerîme'den var olmuş belli ki: "Rabbin sana ne darıldı, ne de seni bıraktı.." Kur'an/Duha Suresi/3.Ayet |
Cevap: Tanrı Sana Küsmedi çok güzel bir kitap okumaya doyamadım aldığım günün akşamında bitirdim. birçok ölmeden önce okunması gereken kitaplar yada izlenmesı gereken filmler listeleri oluşturulur. bense kitabımız Kur'anı okuduktan sonra hala daha dünyevi şeylere kendini çok fazla kaptırmış kişilerin yaşamadan (aslında yaşamadığını farketmeden) önce okunması gereken bir kitap olarak nitelendiriyorum Tanrı Sana Küsmedi kitabını. yazarlarının yüreğine sağlık. paylaşımın için sanada çok teşekkürler. sevgi ve ışıkla dolu olasınız. |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:49 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.