Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Karar Verme Becerisi (http://www.hayatimdegisti.com/forum/forumdisplay.php?f=216)
-   -   Karar Vermek (http://www.hayatimdegisti.com/forum/showthread.php?t=14422)

demetcool 01-11-2008 04:16 PM

Karar Vermek
 
Decide: Karar Vermek

Türkçede “karar vermek” anlamına gelen, İngilizce decide kelimesinin yapısı dikkatle incelendiğinde, karar verme eyleminin basitçe bir seçme işleminden ibaret olmadığı, aslında daha da derin bir anlam barındırdığı görülecektir: İngilizcedeki -cide soneki, “son, kesinti, bitiş” anlamına gelmektedir. Bu soneki alan bütün kelimeler, bir halin ya da varlığın varoluşunun sona erdirilmesini ifade ederler: fratricide kardeşin, germicide tohumun ya da mikrobun, genocide soyun, homicide insanın, insecticide böceğin, matricide annenin, parricide anababanın, patricide babanın, pesticide yine böceğin, regicide kralın, sororicide kızkardeşin, suicide kendinin ve son olarak tyrannicide tiranın varlığının sona erdirilmesidir.

Sonuna geldiği her kelimeye “sona erdirme” anlamı katan bu -cide soneki, de- önekiyle birleştiğinde karşımıza decide kelimesi çıkar. Bilinen yaygın anlamıyla bu kelime bize, “karar verme”nin birden fazla seçenek arasından bir seçeneği seçmek anlamına geldiğini ifade etmektedir? Oysa İngilizcede de- öneki, bir halin tersine çevrilmesini, o halden uzaklaşılmasını, olacak bir şeyin olmamasını sağlayan bir önektir. Oldukça istisnai bir kelimeyle karşı karşıyayız yani: Sona erdirme halini ifade eden -cide soneki, bir halin tersine çevrilmesini sağlayan de- öneki ile birleşerek, sona erdirme halini tersine çevirmekte, sona erdirmeme halini mümkün hale getirmektedir.

Şöyle mi demelidir: Önümüzde birden fazla seçenek var ve eğer biz bunlardan birini seçmezsek, bir halin ya da varlığın varlığı sona erecektir. Fakat bunu söylemekle yetinmek, kanımca mümkün değildir, çünkü birden fazla seçenek arasından birini seçme eyleminin İngilizcede çok daha uygun bir karşılığı vardır: select. Hal buyken, decide kelimesi ya da Türkçedeki anlamıyla “karar vermek” eylemi, aslında ne manaya gelmektedir? Eğer birden fazla seçenekten birini seçip diğerlerini yok etmekse karar vermek, neden bu eylemi tanımlarken kullandığımız “seçmek” kelimesini değil de “karar vermek” ibaresini kullanalım bu seçme işlemi için?

İşte tam da bu hassas noktada; de- öneki ve -cide sonekinin başka kelimelerle kullanıldığında doğurdukları anlamlarla, bu iki ek biraraya geldiğinde doğacak anlamı, masanın üzerine yerleştirip enikonu düşünmek, decide kelimesinin aslında ne anlama geldiğine bir karar vermek gerekecektir. Zira kararsızlık, insan hayatının en ölümcül, en bitirici, en mahvedici halidir; insan, içinde bulunduğu herhangi bir anda eğer o ânı takip eden anda ne yapacağına karar veremezse, o an ölmesi, varlığının son bulması kaçınılmazdır. İlk nefes ile son nefes arasında geçen süreye ad olan ömür, ancak bir kararlılık, –daha etkili bir ifadeyle söylenecek olursa– istikrar içerisinde varlığını koruyabilir. Alınan her nefes bu istikrarı korumak adınadır, nefeslerin art arda dizilişi de ömrün sürekliliğini sağlayan tek haldir, aksi takdirde kalp durur, beyin ölür ve ömür sona erer.

Galiba yavaşça sona yaklaşıyorum ve diyorum ki, decide kelimesi, evet, “karar vermek” anlamına gelmektedir; ama karar vermek seçme eylemini değil, aslında sürekliliğin korunmasını ifade etmektedir. Daha açıkça söyleyeyim: Karar vermenin birden fazla seçenek arasından birini seçmekle zerrece ilgisi yoktur, o eylemin adı basitçe “seçmek”tir; karar vermek ise sadece sürekliliği, istikrarı korumak, bir halin ya da varlığın varlığının sona ermesini önleme çabasından ibarettir. İngilizcedeki de- öneki ve -cide sonekinin yanyana gelmesiyle oluşan decide kelimesinin hem morfolojik hem de semantik çözümlemesi, bize, bu eylemin bir seçme eylemi olmadığını, sadece bir sona erme (-cide) halinin önlenmesini, tersine çevrilmesini (de-) göstermektedir.

İnsan, sadece hayat adına, ömrün istikrarı uğruna, haller sona ermesin, varlıklar varlıklarını korusun diye karar verir. İnsanın ve hayatın en büyük düşmanı, kararsızlık ya da istikrarsızlıktır. Bir sonraki nefesi alma kararını alamıyorsanız, ömrünüz sona erer. Bir sonraki nefesi almama kararını alırsanız da ömrünüz sona erer, bunun adıysa suicide’dir –ya da yine İngilizce ifade edecek olursak, decide to suicide’dir! Zira r, bir kararsızlığın sona erdirilmesini ifade eder. Eylem, anlam bakımından öylesine karmaşıktır ki, hem kararsızlığı sona erdirerek istikrarı korumayı ifade eder, hem de istikrarı korumak adına alınan bu karar, sahibinin varlığını sona erdirir. İntiharın ahlaki bağlamı, r eyleminin cinayet olup olmadığı sorusuna verilebilecek cevaplardan ibarettir. Fakat söylemeden geçmemek gerek: suicide dışındaki bütün -cide’ler tartışmasız cinayet olarak telakki edilmelidir.

Her ne hal olursa olsun, bütün kararsızlıklar ölümcüldür ve bütün kararlar hayatidir.







yeni bir hayat 01-11-2008 07:22 PM

Ynt: Karar Vermek
 

Hayatımızın her alanında, karar vermek, bizleri yaşayacağımız durumun sonuçlarına ulaştırıyor..Bu yüzden bazen zor da olabiliyor..Hayatta her zaman güçlü kararlar alabilmek lazım..

Karar vermek dedik de,hani şu çok anlatılan bir hikaye vardır..Burada daha çok peşin hükümlü olmamak gerektiği vurgulanmış..Hikaye aynen şöyle..

ACELE KARAR VERMEYİN....

Çin düşünürü Lao Tzu'nun öyküsü........

Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış... Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki,Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış..

"Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı" dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki, at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: "Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın" demişler...

İhtiyar: "Karar vermek için acele etmeyin" demiş. "Sadece at kayıp" deyin, "Çünkü gerçek bu.Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç.Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez."Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş...Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine.Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler toplanıp ithiyardan özür dilemişler. "Babalık" demişler, "Sen haklı çıktın. Atınınkaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var.."

"Karar vermek için gene acele ediyorsunuz" demiş ihtiyar. "Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu.Ondan ötesinin ne getireceğinihenüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç. Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?"

Köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemişler ama içlerinden "Bu herif sahiden gerzek" diye geçirmişler... Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara."Bir kez daha haklı çıktın" demişler.

"Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok.Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın" demişler. İhtiyar "Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz" diye cevap vermiş.

"O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez."

Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler,ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş.

Köylüler, gene ihtiyara gelmişler... "Gene haklı olduğun kanıtlandı" demişler. "Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler,belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer..."

"Siz erken karar vermeye devam edin" demiş,ihtiyar. "Oysa ne olacağını kimseler bilemez.Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde... Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şnssızlık olduğunu sadece Allah biliyor."



Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlamış:

"Acele karar vermeyin.

Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının.

Karar; aklın durması halidir.

Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur.

Buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar.

Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar.

Oysa gezi asla sona ermez.

Bir yol biterken yenisi başlar.

Bir kapı kapanırken, başkası açılır.

Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz."



WEZ Format +3. Şuan Saat: 07:22 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.