![]() |
Bir İnsanın Hayatına Şizofreni Sözcüğü Nasıl Dahil Olur? Bir İnsanın Hayatına Şizofreni Sözcüğü Nasıl Dahil Olur?Şizofreniye ait belirtilerden etkilenen kişiler, kendileri ya da yakınları aracılığıyla bir hekime başvurana kadar, onlar için şizofreni sözcüğünün henüz bir anlamı yoktur. Ancak başvurulan hekim rahatsızlığın şizofreni olduğunu söylediğinde, bu sözcüğün o kişinin ve yakınlarının yaşamına dahil olur. Bir gün önce haberdar olmadığınız bir rahatsızlığınız, bir gün sonra hayatınıza katılmasıyla birçok soruyu peşinde sürükler. Sorulara yanıt bulma çabasında başvuru kaynakları neler? Şizofrenin ne olduğuna dair olarak ilk olarak sıklıkla ansiklopedik bilgilere başvururuz. Ansiklopedilerin çoğunda ise, şizofrenin erken bunama anlamına geldiği, iyileşmeden bir ömür boyu sürdüğü yazılıdır. Bu bilgilerin günümüzde hiçbir geçerliliği olmamasına karşın, bilgi kaynağı olarak evimizde bulundurduğumuz kitaplarda şizofreniye dair yazılanları doğru kabul ederiz. Çünkü bu bilgiler toplumsal belleğimizdeki şizofreniye dair olumsuz bilgilerle uyumludur. Şizofreni sözcüğü ne yazık ki hep olumsuz çağrışımlar içinde, olur olmaz her yerde karşımıza çıkmıştır o güne dek. Birbiriyle çelişen, iki karşıt kutubu birarada barındıran durumlar; yozlaşma, çürümeyle ilişkili hayat olayları; aklın rasyonel işleyişine ilk bakışta uygun görünmeyen olgular; kişiliğimizdeki bize has olmadığını düşündüğümüz bazı değişiklikler hep bu sözcükten yararlanılarak tanımlanır. Şizofreni yaşayanı da çevresindekileri de son derece olumsuz etkileyen bir şey olarak belleğimize kazındı. Bu nedenle, o güne kadar bu sözcükle ilgisi olmayan bir insanın şizofreniden mustarip olduğunu duyması bir kaosun, büyük bir sıkıntının da başlangıcıdır aynı zamanda. Gerçekten şizofreni sözcüğü bir felaketi mi tanımlar? Kesinlikle hayır. Şizofreni insanların dünyaya geldikleri andan itibaren yaşayabilecekleri yüzlerce tıbbi rahatsızlıktan sadece biridir. Şizofren neden bu kadar kötü çağrışımlarda anılır? Bir akciğer rahatsızlığı öksürük, soluk almada zorlanma, mide rahatsızlığıysa, hazımsızlık, ağıza acı su gelmesi, karın bölgesinde yanmayla belli olur. Vücudun her organı, kendisine ait rahatsızlıkları rutin faaliyetlerinde ortaya çıkan birtakım değişiklikler aracılığıyla belli eder. Dolayısıyla akciğerinde ya da midesinde şikayeti olan biri için bu rahatsızlık; çevresine ve ilişkilerine olumsuz bir şekilde yansımasından, sağlık kurumuna başvurmasıyla tedaviye doğru uzanır. Şizofrenin bu rahatsızlıklardan farkı, organ olarak beyni etkilemesi nedeniyle oluşur. Beyni etkileyen rahatsızlıklar; duygu, davranış ve düşüncedeki değişikliklerle dışarı yansır. Duygu, düşünce ve davranışlardaki değişikliklerse kişinin çevresiyle kurduğu ilişkide birtakım farklılıklar biçiminde insanlararası ilişkilere yansır ve başlangıçta bir tıbbi rahatsızlık olarak değerlendirilmez. Bu nedenle şizofreni, diğer pek çok tıbbi rahatsızlıktan farklı olarak başlangıcıyla hekime başvuru anı arasında oldukça uzun bir süre geçen bir hastalıktır. Alıştığımız, sorgulamadığımız bir hız içinde sürdürdüğümüz gündelik yaşantılarımızda karşımızdaki herhangi birinin değişik tavırları bizde birtakım soru işaretleri doğurur. Onun kendi hızımıza uymayan, beklentilerimize ters düşen tavırlarını aklımıza uydurmak için ilkin 'huysuzluk, tembellik, şımarıklık, aksilik' gibi tıbbi rahatsızlık çağrışımı yapmayan birtakım açıklamalar buluruz. Bu da tedavi kurumuna başvurma yolunda bir sürenin daha geçmesi anlamına gelir. Ardından hekime gidilir ve şizofreni sözcüğü bir rahatsızlık tanısı olarak hayatımıza girer. Bu aşamada akla ne gibi sorular gelir? 'Beni / bizi nasıl etkileyecek?' 'Sonuç ne olacak?' 'İyileşebilecek mi (yim)?', 'Rahatsızlık öncesine dönebilecek mi (yim)?, 'Çocuklarıma da geçer mi?', 'Daha da kötüleşir mi?', 'Belirtiler kaybolursa geri gelir mi?', 'Evlenebilecek mi (yim)?', 'Çalışabilecek mi (yim)?', 'İlaçlar ne kadar zaman kullanılacak?', 'En iyi tedaviyi nerede olabilirim / (yaptırabiliriz)?', 'Yoksa akıl hastanesine mi kapatacaklar? ve benzeri daha onlarca soru gelip takılır aklamıza. Bu sorularla hekime başvuru aşamasına gelindiğinde...? O ne derse onu doğru biliriz. Dolayısıyla rahatsızlık öncesindeki dönemde şizofreni sözcüğünün toplumsal yaşamdaki kullanılışından aklımızda kalanların üzerine rahatsızlık döneminde başvurduğumuz hekimin bize aktardıkları eklenir. Çoğu zaman rahatsızlığa dair bilgimiz bunlarla sınırlı kalır. Umudumuz ya da umutsuzluğumuz, başvurduğumuz hekimin iki dudağı arasından çıkacak sözlere ya da bir gazetede şizofreniyle ilgili çıkacak bir yazıya bağlanır. Şizofreniyi yaşayanların ve yakınanların öncelikle yapması gereken, tedaviye kalıtım noktasında insiyatifi bütünüyle hekime terketmemektir. Şizofreninin tedavisine yönelik en uygun tavır, sorunu yaşayan kişinin ve yakınlarının, tedaviyi uygulayan hekimle sürekli bir işbirliği içinde olmasıdır. Bu nedenle şizofreni tanısı konduğu anda sorunun çözümünü hekime havale ederek edilgen bir tutuma bürünmek, rahatsızlığın seyrini daha baştan olumsuz bir yöne doğru çevirmeye neden olur. Şizofreni tedavisinde ilaç kullanmak olmazsa olmaz ilk kuraldır. Fakat ailenin de tedaviye katıldığı durumlarda başırı oranı salt ilaç tedavisinden elde edilen başarıdan çok daha olumlu düzeydedir. Şizofreninin diğer tıbbi rahatsızlıklardan başka ne gibi farkları var? Şizofreni, ateşli hastalıklar gibi gelip geçici olmayan, zaman içinde sürekli seyir gösterebilen bir rahatsızlıktır. Çoğu zaman düz bir seyir izlemez. Bazı durumlarda varsanılar ve hezeyanların görüldüğü alevlenme dönemlerini takiben, kişinin duygularını ifade etmesinde donuklaşma, konuşkanlığında azalma, çoğunluk için zevk veren faaliyetlerden zevk alamama, ilgisizlik, toplumdan uzaklaşma, amaca yönelik davranışları başlatma ve sürdürmede güçlükler gibi belirtilerin görüldüğü bir seyir oluşabilir. Bazen bu belirtiler alevlenme dönemleri olmaksızın ya da alevlenmelerin zaman zaman araya girdiği dönemlerle birlikte devam edebilir. İlk şizofreni atağından sonra varsanı ve hezeyanların bir ya da bir kaçının devamlılık göstermesi söz konusu olabilir. Bazı kişilerde ise şizofreni tek bir alevlenme dönemi sonrasında yeniden bir daha hiç gözükmeyebilir. Bir kısmında ise sık tekrarlayan alevlenme dönemleri sonrası tamamen iyileşme gerçekleşmeksizin, sürecin yerleştiği gözlenebilir. Her insandaki belirtiler ve seyir birbirine benzemez. Dolayısıyla şizofreniyi herkeste aynı şekilde seyreden bir rahatsızlık olarak değil, şizofreniyi yaşayan kişinin özelinde ele almak gerekir. |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:38 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.