![]() |
Prensesim Grace Prensesim GraceMonaco benim için Grace Kelly demek... Belki annemin ve babamın onu çok sevmesinden kaynaklanan garip bir tutkuyla küçükten beri onu çok severim... Monacoyu görmekten çok prensesle ilgili şeyleri görmek beni daha da çok heyecanlandırmıştı aslında... Tüm bunları görmenin şartı da Kraliyet ailesinin hala yaşadığı eski şehre gitmekti... Monaconun ana caddesinden ilk şehrin kurulduğu tepeye çıkan ve bütün Monaco marinasını gözünüzün önüne seren muhteşem bir yol var... Yolun sonunda da şehrin ilk giriş kapısı... İşte bu sizi saraya ve o muhteşem sokaklara götürüyor... Yolda ki ilk durağınız Oşinografi Müzesi... En büyük destekçisi Prens Albert... Giriş mümkün değildi. Tek tesellim, müzenin önünde duran ve seneler evvel deniz araştırmalarında kullandıkları sevimli minik denizaltıcıkla resim çektirebilmem oldu... Yolumuza devam edip, katedrale geldik... Tüm kraliyet mensupları buraya gömülüyor. Ve Prensesim oradaydı... Çiçeklerle süslemişlerdi... En çok ilgi çeken elbette de onun mezarıydı. Çok çabuk ayrıldım oradan... Çünkü eski filmleri geldi aklıma... Dünya üzerindeki bütün kraliyet ailelerinde bence tek prenses var. O da Grace Kelly... Belki asil görüntüsü, belki güzel gözleri, belki masum ifadesi beni etkiliyor, bilmiyorum. Trajik son da tüm bunlara etken olabilir... Bunu da bilmiyorum... Katedral, Nicholas Meydanının köşesinde... Aziz Nicholas, burada çıkmış bir çeşmenin üstüne. Meydan dediğime bakmayın bu arada. Meydan sadece bir çeşme ve etrafındaki bir metrelik alandan ibaret. Bu meydandan Monaconun ilk sokaklarına giriyorsunuz. Aşağıdaki Monaco ile yukarıdaki Monaco arasında dağlar kadar fark var... Eski şehir, eskinin büyüsüyle daha şirin, daha ilgi çekici ve daha büyüleyici. Daracık sokaklarda olabildiğince minyatür dükkanlar, kafeler ve restoranlar var. Binalar Akdeniz mimarisinin eşsiz görüntüsünü seriyor... Aslında daracık yerlerde ruhum daralır ama bu sokaklara bayıldım... Gelişmiş Monaco ise ultra lüks restoranları, gökdelenleri, dünya markalarını satan mağazalarıyla başka bir havada..İkisini kesin bir çizgiyle ayırmışlar... Zaten bu kadar küçük bir toprak parçasında da başka şansları yoktu herhalde... Tarihi Monacodaki minik dükkanlar benden nasiplerini aldılar. Mutlaka bir şeyler almalıydım ve aldım... O daracık sokakta, bir de dışarıya masalarını koymuş kafelerin birinde dondurma yedik. Çok keyifliydi... Eski şehrin uzun ve dar sokakları bizi saraya götürecekti. Benim için orası daha da önemliydi... Çünkü Grace bir zamanlar orada yaşamıştı... |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:49 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.