![]() |
CANNES ve Tatlı Zenci CANNES ve Tatlı ZenciÇıktık yine yollara... St.Tropez deki o güzel günleri konuşarak Cannes‘a doğru yol aldık. Artık yol boyu gördüğüm manzaralara alışmıştım. İnsan bir şeylere alışınca ne kötülüğünü görüyor bir süre sonra ne de güzelliğini. "Alışmış kudurmuştan beterdir." diye boşuna dememişler. Cannes çok lüks. Orada zerafet ve gösteriş var. Nicein sevimli sıcaklığından, St.Tropez‘nin vurdumduymazlığından ayrı bir hava var onda. Kendinden emin, elindekilerinin farkında. Cannes‘daki ilk durak elbette bir restorandı. Türk ırkının vazgeçilmez zevki yemek, hiçbir yerde engel tanımaz. Harika bir lazanya yedim. Zaten bütün seyahat boyunca pizza ve lazanya beni birbirlerine pas ettiler. Restoran Merimee meydanındaydı, festivalin yapıldığı Kongre Sarayının karşısında. "Palais des Congres et des Festivals" Cannesın zerafetine yakışmayacak bir bina... İlk gördüğümde bu kadar güzel binalar yapan insanların bu binayı nasıl yaptıklarına hayret ettim. Herhalde renklere çok alışmıştım. Onun donuk ve ciddi havası beni hiç etkilemedi. Önündeki büyük meydan ve parkta festivallere gelen ünlülerin el izleri parke taşlarının arasına eklenmiş. Kafanız sürekli eğik geziyorsunuz. Sharon Stone, Sandra Bullock, Whoopie Goldberg, dev adam Arnold (elleri de dev gibi).... ve daha niceleri... Ama içlerinde biri vardı ki beni çok heyecanlandırdı. Hemen yere oturdum... Canım David... David Lynch... David... Elimi onun izine yapıştırdım. Kendimi onunla el ele tutuşmuş sayıyorum. Minicik elleri var. Bir de Christopher Lambert... ah... ah... ve ahhhhhh... Cannesın ağır gösterişi dışında, nüfus yapısı, dev kaldırımlar, harika deniz, kalabalık plajlar, çiçekler, ağaçlar, böcekler, kuşlar, köpeklerini gezdirenler hep aynıydı. Orada yaşadığım bir başka sevinç "Planet Hollywood" du. Uzaktan ışıklı tabelasını görür görmez kuzenimle hızlandık hatta belki koştuk hiç hatırlamıyorum. Yemek yemek için çok çaba sarfettik ama yine siestaları galip geldi. Kapıda alçıya çıkarılmış el izleri vardı... Sandra Bullock yine burdaydı. Demi Moore, Bruce Willis, Stallone,... Bruce Willis in elleriyle hemen bir fotoğraf çektirdim ama ellerin kime ait olduğu anlaşılamadı. Üstelik ben de o resimde dünyadaki en perişan turist olarak çıktım. WTCye yapılan saldırıyı oradayken öğrendik. Dev ekranlardan yayın yaptılar ama daha onlar da ne olduğunu bilmiyorlardı. Çalışanlar bir turist uçağının yanlışlıkla kaza yaptığını söylediler. Biz gerçeği ertesi gün öğrendik. Dehşet ve panik dolu anlar başlamıştı bizim için. Havaalanları kapandı, ben orada kalacağım hissine kapıldım. Oğlum İstanbuldaydı. Ben Fransa daydım... Bir sürü vesvese beni mahvetti birkaç gün... Cannesın içinde minik sevimli bir tren var, "Le Petit Train", görmeniz gereken her yere sizi götürüyor. Biz de bindik trene ama gördüklerimi anlatmam için daha fazla satıra ihtiyacım var... O yüzden bunları başka bir sayfaya saklıyorum. Cannes ve zenci... Ne alaka? Alaka şu; hayatımda gördüğüm en sevimli zenci Cannesdaydı... Resmini çektim ama bizim emektar fotoğraf makinesi onu fazla beğenmedi ki fotoğraflarda gözükmesini istemedi ya da adam gerçekten haddinden fazla zenciydi.. Cannesdan daha ayrılmadım size anlatacağım çok şey var. Prenses29 |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:58 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.