Stres, Kalp Hastalıklarında Akupunkturun Yeri
 

Stres, Kalp Hastalıklarında Akupunkturun YeriGünümüzün en büyük hastalığı olan stres ve buna bağlı olarak gelişen birçok psikosomatik rahatsızlığın temelinde de aynı şekilde dengenin bozulması birtakım hormon, enzim ve sinir sistemi ile ilgili bozuklukları da beraberinde getirir.

Konuya öncelikle akupunkturun kelime anlamıyla başlamak isterim. Uzakdoğu menşeili bir tedavi olan ve son yüzyılda Avrupa ve Amerikada yaygın bir tedavi metodu olarak kullanılan akupunktur kelime anlamı itibariyle Akus-İgne ve Punktur batırma anlamına gelir. Batılı ülkelerde yapılan araştırmalar akupunktur tedavisinin bilimsel temelleri olduğunu ortaya koydu. Hormonal hastalıklardan, bağışıklık sistemi hastalıklarına kadar hemen her hastalığın tedvisinde başarılı olduğu gözlenmiştir. Çünkü insan vücudu çalışma mekanizması olarak muhteşem bir denge içerisindedir. Hormonal ve sinirsel iletimden tüm sistemlerin çalışmasına kadar elektriksel ileti söz konusudur. Akupunkturdaki iğne tedavisi sistemi elektrotlarla düzene sokmaktan ibarettir. Akupunukturla sistemi uyurmak ve sistemi düzene sokmak onun tedavisi için yeterlidir.

Günümüzün en büyük hastalığı olan stres ve buna bağlı olarak gelişen birçok psikosomatik rahatsızlığın temelinde de aynı şekilde dengenin bozulması birtakım hormon, enzim ve sinir sistemi ile ilgili bozuklukları da beraberinde getirir. Akupunuktrun filozofisinde Yin-negatif, Yang-pozitif bir dengenin olduğunu varsayarak bu dengenin bozulmasıyla birçok rahatsızlığın ortaya çıktığını kabul edebiliriz. Mesela sempatik sinir sistemi kalbin atışını, solunumu hızlandırırken parasempatik dediğimiz sistem de bunun aksine çalışır. Bu da gösterir ki insan vücudu bir denge üzerin ekurulmuştur. Akupunkturun en büyük özelliği insana hiçbir zarar vermeden bu dengeyi sağlayarak vücudun kendi sağlığına tekrar kavuşabilmesini sağlamasıdır. Akupunkturun hipnoz olmadığı bilim adamları tarafından ıspatlanmıştır. Çünkü bu tedavi metodu sadece insanlar için geçerli olmayıp hayvanların rahatsızlıklarında da kullanılmaktadır. Akupunktur yapıldıktan sonra kanda ve beyin omurilik sıvısında Endorfin ve Enkafalinlerin şiddetle arttığı gösterilmiştir. (Lancet Medicine Digest 1984)

Bunlar vücudun ürettiği doğal morfin olup sentetik morfinden 1000 kat daha güçlü ağrı kesici olduğu tesbit edilmiştir.

Akupunktur yapıldıktan sonra anjine pektorise ait klinik ve EKG bulgularının dramatik şekilde düzeldiği belgelenmiştir.

Strese bağlı olarak gelişen migren ve diğer baş ağrılarında akupunkturun etkisi bilimsel araştırmalarla ıspatlanmıştır.

Ayrıca stresle beraber baş gösteren hazımsızlıklar, kabızlık, ülser, kolit, sedef rahatsızlıklarında da belirgin bir azalma göstermiştir.

Ne şekilde olursa olsun akupunktur yapıldıktan sonra bir rahatlama ve huzur hissi duyduklarını ifade ederler. Bu hissin endorfin ve enkerfalinlerin artmasına bağlı olduğu kadar beyin dolaşımındaki serotinin miktarının artmasına bağlı olduğu düşünülmektedir.

Akupunuktur tedavisi sonrası kandaki bazı antikorların (bilhassa IgG) ve beyaz kan hücrelerinin fagositoz (mikrobu öldürme) özelliğinin de arttığı gösterilmiştir. Bu da enfeksiyon hastalıklaındaki tedavisini açıklar.

Burada önemli olan deneyimli ellerde nerede, ne zaman ve nasıl akupunktur uygulanacağını iyi bilmektir. Batı tıbbında da olduğu gibi teşhisi iyi koymak akupunktur tedavisinde de çok önemlidir. Gerekirse ilaç ve fizik tedavi metodlarıyla kombine tedavi yapılabilir. Akupunuktur hiçbir zaman batı tıbbından ayrı altenatif bir tedavi metodu olarak düşünülmemelidir.

WHOnun (Dünya Sağlık Örgütü) 1978 yılından beri desteklediği bu tedavi metodu ülkemizde 1991 yılında yayınlanan bir tüzükle Sağlık Bakanlığımızca da bilimsel bir tedavi metodu olarak kabul edilmiştir.

Dr. Murat TOPOĞLU

Türk Kalp Vakfı