![]() |
Risk Faktörleri "Umacı" mı? Risk Faktörleri "Umacı" mı?İlk bakışta yüreklerinize korku salan, bizi "kara kara" düşünmeye zorlayan "risk faktörleri" kavramının, biraz deşilip üzerinde düşünüldükten sonra, o kadar da korkunç olmadığı görülecektir. Hatta bu faktörlerin bazılarının: Kimilerinin, "Kahır yüzünden lütuf" dedikleri deyime dayanılarak, faydalı oldukları bile söylenebilir. Biz bu yazımızda, yukarıda adı geçen faktörlerden, diabet ve hipertansiyon üzerinde durmak istiyoruz. Diabet teşhisinde çokidrara çıkmak demek olan poliüri, gereğinden fazla su içme anlamına gelen polidipsi ve aşırı yemek yeme olarak da adlandırılan polifajinin yanı sıra kilo kaybı, kaşıntı ve yorgunluk gibi arazlar etkili olabilmektedir. Ancak, bu arazların herhangi birisinin görülmesi o kişinin ille de diabete yakalandığı şeklinde algılanmamalıdır. Zira, bu arazlardan şikayetçi olan kişilerde diabete rastlanmayabileceği gibi, hiçbir araz olmadığı halde rutin tetkiklerde açlık kan şekerinin normalin üzerinde seyretmesi de hekimi diabet teşhisine götürebilir. Ayrıca kimi vakalarda, kalıtımsal etkenler de göz önüne alınarak, OGTT (şeker yükleme) testi yapılmaktadır. Kısacası diabet adı verilen o "melun" hastalığın kimi nasıl rahatsız edeceğinin belli bir şeması yoktur. Ancak yine de, bu "risk faktörü"ne ilişkin sizleri biraz daha bilgilendirmenin faydalı olacağına inanıyoruz. İki tip Diabetes Mellitus vardır: Bunlardan birinci tip, insüline bağımlı olmayan hastalardan oluşur. NİDDM olarak da adlandırılan ikinci tüp diabet hastalığının bütün biçimleri anormal insülin sekresyonu ve hedef dokularda azalmış insülin aktivitesinin bir kombinasyonunu içermektedir. NİDDMnin gerisinde yer alan anomaliler ise üç tipte toplanabilir. Bunlar bozulmuş insülin sekresyonu, artmış hepatik glikoz üretimi, yemek sonrası periferik dokularda azalmış glikoz alımıdır. "Ayağını sıcak tut başını serin" atasözünü hatırlayalım. Diabetes Mellitusda, anjiopati dediğimiz damar bozukluklarını engelleyebilmek için büyüklerimizin yukarıda salık verdiği hususa özellikle dikkat etmemiz ve ayaklarımızı ıslak bırakmamamız gerekmektedir. Ayrıca ayaklar darbelerden korunmalı ve temiz tutulmalıdır. Diabetes Mellitusta dikkat edilecek hususar ayaklarla sınırlı değil kuşkusuz. Diabet riski olan hastaların üzerine dikkatle eğilmeleri gereken bir diğer nokta da böbrekler ve gözlerdir. Diabet riskitaşıyanların belirli aralıklarla idrar tahlilleri yaptırarak böbreklerini kontrol altında tutmaları ve göz diplerine baktırmaları gerekir. Yine bu kişilerin kalp kontrolleri ihmal edilmemeli ve koronerlerinin durumu her zaman bilinmelidir. Diabetli hastalara sigaranın zararları iyice anlatılmalı ve insüline bağımlı diabetiklerde insülinin ne olduğu hakkında hastaya yeterli bilgi verilmelidir. Ancak bütün bunların yanında, diabetiklerin en çok dikkat etmeleri gereken konu, diyetleridir hiç kuşkusuz. Bir diabetik hasta, "Bana birşey olmaz" dememeli, kendisine verilen diyet programına elden geldiğince uymalıdır. Eğer aranızda diabete yakalanmayı başlı başına bir stres haline getirmiş olanlarınız varsa, size hemen bu "yersizkuruntunuz"dan kurtulmayı öneririz. Zira diabetin, bazı ufak tefek kurallara riayet edilmesi durumunda, nasıl "halimselim" bir "hayat arkadaşı" haline dönüşebileceğini aşağıda vereceğimiz şu iki misal, açık bir biçimde ortaya koyar bir niteliktir. Türkiyenin ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü diabetli idi ve diabeti ile uyum içerisinde son derece uzun ve sağlıklı bir ömür sürerek bugünkü hastalara başlı başına bir misal teşkil etmektedir. Vermek istediğimiz ikinci örnek ise, 80li yıllarda İngiliz Milli Takımında oynayan Hoddle ve Woddle kardeşlerdir. Birincitip diabet olmalarına rağmen, Hoddle ve Woddle kardeşler, başarılı futbol hayatlarını, diabetle uyum içerisinde devam ettirebilmişlerdir. Gelelim hipertansiyon... Hipertansiyon vakaları üzerinde yapılan tetkikler, bu rahatsızlıkta tedaviyi muntazaman tatbik etmenin ve diyabeti aksatmamanın önemini ortaya koyar niteliktedir. Hipertansiyonda spor asla ihmal edilmemeli ve günlük hayat tüm özellikleriyle yaşanmalıdır. Burada da bir misal vermeden geçmeliyim: Bundan uzun yıllar önceydi. Hürriyet gazetesinin organize ettiği ve artık geleneksel bir hale gelen "Dedeler Koşusu"nun ilki yapılacaktı. Ben de İnönü Stadyumunda adayları muayene etmekle görevliydim. Muayene ettiğim adayların arasında eski Milli Atlet Rıza Maksut İşman da vardır. Amerikada bile derece yapmayı başaran bu sporcumuzu muayene ettikten sonra sıra Ahmet Köylü isimli emekli bir albaya geldi. Kendisini muayene ettim ve tansiyonunun 220ye 120 olduğunu gördüm. "Koşamazsın" dedim. O ise bana, "Aman doktor bey! Ne olur mani olma. Ben her gün 10 km koşuyorum" diye cevap verdi. Yarışta Rıza maksut birinci gelirken, benim "Koşamazsın" dediğim, Ahmet Köylü ikinci oldu. Ben bu işin peşini bırakmadım ve ertesi yılın sonuçlarını da takip ettim. Doğrusu bu ikinci yarışlarda, Ahmet Köylünün, birinciliği kazandığını öğrenince şaşırmadım dersem yalan olur. İşte bilinçli olarak sorunların üzerine gidiliğinde ürkülen şeylerin bilakis faydasının ortaya çıktığını bizzat yaşanmış örnekleri... Uzm. Dr. Bülend GÜNDEM Türk Kalp Vakfı |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:39 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.