![]() |
Dar vakitlerde yaşamak Dar vakitlerde yaşamak[/b] "İyi resim yapmak yetmez, sayfayı da iyi kullanmalıydın." Öğrencilik yıllarım boyunca kuşkusuz en sevdiğim ve en yetenekli olduğum derslerden biriydi resim dersi…Yalnızca en iyisini çizmekle yetinmez, bir de en önce bitirerek öğretmenimden o alışık olduğum olumlu eleştirileri bir an önce duymak isterdim.. Bir gün ve ilk kez öğretmenim; özenerek çizdiğim bir resim için, "olmamış" dedi..Konu köy hayatıydı ve sanki çizerken bile tüm varlığımla resmin içine girmiş, o çimenlerin üzerinde resim kahramanlarına hiç çaktırmadan yürümüştüm. Onlar bu hayali yürüyüşümün verdiği şüpheli hisleri hafifçe esen rüzgardan sansın diye, yüzlerine küçük bir ürperti eklemeyi de ihmal etmemiştim üstelik.. Nesi olmamıştı ki, işte orada çamaşır yıkayan köylü kadınlar, işte güllü dallı şalvarlarıyla oyalı yazmaları, ağaçlar ve arka tarafta oyunlar oynayan köylü çocukları ve hatta ellerindeki bilyeler…Öfkemi gizleyen bir ses tonuyla sordum; "neden olmamış öğretmenim?". O zaman hayatımda hep hatırladığım o sözü söyleyerek sebebini şöyle açıkladı: "Olmamış, çünkü sayfayı tam kullanamamışsın, kenarlarda ve köşelerde boşluklar var". Sayfayı tam kullanmamak, hayatı tam dolduramamak ve bir şeyleri ıskalamak. Bu muydu aslında bir resim dersindeki eleştiriden yola çıkarak tüm hayatta yaptığımızı söyleyebileceğimiz yanlışlık. Hayatın hakkını verdiğimizi sandığımız yolumuzda köşeleri de doldurabilmiş miydik? Yeterince boya kalemi kullanmış ve bütün renklerin tadını çıkarabilmiş miydik mesela; yoksa siyah beyaz resimlere talim eden birileri mi olduk zaman içinde… Siyah beyaz daha kolaydı bir kere, renkleri iyi kullanamamak gibi bir kaygıyı göz önüne aldığımızda daha güvenli ve emin duruyordu..Eleştiriye gelemeyen yanımızla daha az risk demekti..Yada hayattan bıkkın birilerimiz için, zaten resmin kendisini çizmek bile bir işkence iken; bir de ayrıntıları tasarlamak demek olan kenarları doldurmaya uğraşmak, üstüne bir de oturup renklendirmek fazla yorucu, yıpratıcı ve belki gereksizdi.. Geçenlerde televizyon haberlerinde bir otobüs kazasından bahsediliyordu; "ne var bunda" diyeceksiniz.."Her gün onlarca kaza haberi duyuyoruz, fazlasıyla üzücü ama çok da enteresan değil" diye de ekleyeceksiniz, haklısınız. Habere asıl odaklanış sebebim; kaza sırasında otobüste bulunan ve çıkaracağı ilk kasetinin hazırlıkları için İstanbula gitmekte olan yirmili yaşlarının sonlarında bir kadın. Henüz adını hiç duymadığımız ama iyi türkü söyleyen biri… Muhtemelen hedeflediği yerde biteceğini düşündüğü o yolculuk boyunca en çok düşündüğü; az seyredilen kanallardan birinde kendisi için güç bela ayarlanmış bir beş dakika için ne yapacağı, ne giyeceği, ne diyeceği olmalı. Bir de ilaveten ileriki yılların kendisine getirecekleri…Olmayan ileriki yıllar.. Bırakalım henüz kazanmadığımız bir paraya güvenerek borçlanmak gibi düşünebileceğimiz bundan çok sonraki yılları en ince ayrıntısına kadar tasarlamayı..Zamanın elleri zaten en iyi şekillendirici değil midir? Biz var gücümüzle çabalasak bile, çoğu kez olanlar ve olacaklar hakkında bütün yönlendirmeyi bizim dışımızdaki bir şeyler yapmıyor mu? Sonuçta, bütün bu karmaşanın ortasında hep beraber bugünü yaşamakta başarısız oluyoruz. Sonrası için yapılması gerekenler, sorumluluklarımız ve hırslarımız öylesine büyük ki; çocuklarımızla daha fazla zaman geçirmeyi, daha çok uyumayı, çok görmek istediğimiz o ülkeye-şehre gitmeyi, istediğimiz o eşyayı satın almayı hep sonraya bırakıyoruz. Sonraya ve umduğumuz geniş vakitlere… Sözlerimi noktalarken büyük usta Behçet Necatigilin harika bir şiirini sizlerle paylaşmak isterim. Hayatı rengarenk yaşayabilmek dileğiyle, hoşça kalın…. Hatice Olgun haticeolgun2@gmail.com sevgileri yarınlara bıraktınız çekingen, tutuk, saygılı. bütün yakınlarınız sizi yanlış tanıdı. bitmeyen işler yüzünden (siz böyle olsun istemezdiniz) bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi kalbinizi dolduran duygular kalbinizde kaldı. siz geniş zamanlar umuyordunuz çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek. yılların telaşlarda bu kadar çabuk geçeceği aklınıza gelmezdi. gizli bahçenizde açan çiçekler vardı, gecelerde ve yalnız. vermeye az buldunuz yahut vakit olmadı. Behçet Necatigil |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 12:08 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.