Mutluluğunuzu kim kontrol ediyor
 

Her hangi bir kitapçıdan bu türden ideal çıkarımlarla dolu bir kitap almak hiç de zor değil aslında.. Herkes ideallere dair söyleyecek bir şeyler bulur ama gerçek hayatta uygulaması söylendiği kadar kolay mıdır acaba?









Aslında işe tüm ideallerden kurtulmakla başlamak gerek çünkü her zaman daha iyi ve daha kötü olacaktır. Yaşam mutlu günler kadar acı günlerle de yoğrulmuştur. İş yerinde bazen kendimizi ait olduğumuz yerde hissederiz bazen kaçıp kurtulmak isteriz; sevdiklerimize bazen kızarız bazen kucaklarız. Bazen ihtiyacımız olduğunda kimseyi bulamayız, kimi zamanda dostlardan kaçacak yer ararız. İşte söylenmeyen tek ideal hayatin ideal olmadığı aslında...









Yukarıdaki cümleleri biraz değiştirsek...











Yaşamınızı keyifli kılmalısınız, işinizin tatmin edici yanlarını bulmalısınız, ailenize huzur getirmelisiniz, dostlarınıza güven hissettirmelisiniz...











Böylece, hayat biraz daha bizim kontrolümüzde olmaz mı?









İşinden memnun olmayı başarabilen insanın verimi artar, verimi arttıkça katma değer üretir ve şirkete, çevresine faydalı oldukça iş tatmini artar. Hiç kimse vazgeçilmez değildir. Buna rağmen yöneticiler anahtar elemanlarını ellerinde tutmak isterler







Öğrenen ve öğreten, aldığı kadar verebilen bir insan, varlığından heyecan duyabilir ve çevresindekilere bu heyecanı yaşatabilir.



Fırsat buldukça spor yapan. Kendini geliştiren insan ancak yaşamdan keyif alabilir.







Aile bir çiçek bahçesi gibidir. Özenle bakım gerektirir. Gönül almak, hoş tutulmak, sevildiğini duymak ister. İçten gelen bir arzu ile ilgi bekler. Ailesini seven ve değer veren insan ancak huzurlu bir aileye sahip olabilir.













Dost aramaktan önce dost olabilen ve yargısız dost olabilen insan ancak dostları ile güvende olabilir.







Sonuç olarak mutluluğunuzun kontrolünü ele almanız ve iletişimsiz kalmamanız dileğiyle...











Perihan Yazıcı

Kaynak: HamileBilgi