Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Geliştiren Yazılar (http://www.hayatimdegisti.com/forum/forumdisplay.php?f=371)
-   -   AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR (http://www.hayatimdegisti.com/forum/showthread.php?t=620940)

bird of paradise 28-04-2013 02:40 AM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
Depresyon -çökkünlük : (Sahip olma hakkına sahip olmadığını hissetmekten kaynakla-nan kızgınlık. Umutsuzluk.) Artık diğer insanların korkularının ve sınırlamalarının ötesine geçiyorum. Kendi hayatımı yaratıyorum.

Deri sertleşmesi (yaşlılarda) : (Kendini hayattan koruma. Orada olma ve kendine iyi bakabilme konusunda kendine güvenmeme.) Tamamen gevşiyor, rahatlıyorum, çünkü artık emin ellerde olduğumu biliyorum. Hayata ve kendime güveniyorum.

Devasız hastalık – ümitsiz vaka : (Bu aşamada artık dış vasıtalarla tedavi edilemez. İyileştirmek için içe yönelmeliyiz. Bu hastalık hiçlikten geldi ve yine hiçliğe geri dönecektir.) Mucizeler her gün olur. Bu hastalığı yaratan düşünce kalıbını yok etmek için içime yöneliyor ve artık Tanrısal bir şifayı kabul ediyorum. Öyleyse olsun!

Dirsek: (Yön değişimlerini ve yeni deneyimleri kabullenmeyi temsil. eder.)

Yeni deneyimlere, yeni değişimlere ve yeni doğrultulara kolaylıkla uyum sağlıyorum.

Disk kayması: (Hayatta hiç bir desteğin olmadığı duygusu. Kararsızlık.)

Hayat, tüm düşüncelerimi destekliyor. Kendimi seviyorum ve onaylıyorum.

Diş sorunları: (Uzun süreli kararsızlık. Karar vermek için düşünceleri analiz edememe.)

Doğruluk ilkesinden şaşmadan kararlarımı veriyorum. Doğru kararlar verdiğimin güvencesi içindeyim.

Dişeti kanamaları: (Hayatta aldığımız kararlardan haz duymama.)

Aldığım kararların doğruluğuna güveniyorum. Huzurluyum.

Dişeti sorunları: (Kararları kesinleştirememek, hayat karşısında güçsüzlük.)

Kararlı bir insanım. Kendimi sevgiyle destekliyorum ve kararlarımı uyguluyorum.

Diş rahatsızlıkları – Kök kanalı : (Uzun süren kararsızlık. Fikirleri analiz edip kararlar verme konusunda yetersizlik.) Kararlarımı doğru prensiplere dayanarak veririm ve hayatımda yalnızca doğru eylemin gerçekleştiğini bilerek güvenle beklerim.

Diyabet -Şeker hastalığı : (Geçmişteki seçimlerinden pişmanlık duymak. Hayatı kontrol

altına alma ihtiyacı. Derin üzüntü. Hayattan tat almama.)

Bu an güzelliklerle dolu. Günün tatlı yönlerini görmeyi, yaşamayı seçiyorum.

Diz sorunları: (İnatçı ego ve gurur. Taviz verememe. Uzlaşamama. Esnek olmama.)

Affediyorum. Anlıyorum. Şefkat duyuyorum. Kolayca uzlaşıyorum.

Dizanteri : (Korku ve yoğun öfke.)

Zihnimde sükunet yaratıyorum ve bedenim bunu yansıtıyor.

Dizanteri amipli : (Onların size saldırmak üzere dışarıda beklediklerine inanma.)

Ben kendi dünyamın gücü ve hakimiyim. Huzur içindeyim.

Dizanteri basilli : (Zulüm, baskı ve umutsuzluk.)

Ben hayat, enerji ve yaşama sevinciyle dopdoluyum.

Doğuştan gelen sakatlıklar: (Karmik.Böyle gelmeyi siz seçtiniz.Ailemizi de biz seçeriz.)

Her deneyim, gelişim sürecimiz için mükemmel. Olduğum gibi olmaktan mutluyum ve huzurluyum.

Doymaz iştah:(Umutsuz dehşet.Kendinden nefretin korkunç bir doldurma ve boşaltması.) Ben Hayat’ın kendisi tarafından seviliyor, besleniyor ve destekleniyorum. Yaşamak güvenli bir şey.

Dudak uçuğu:(Hayatı küçümseme alışkanlığı. Kendini ve başkalarını aşırı eleştirme. Her şey ne kadar kötü, değil mi deme alışkanlığı.)

Hayatla birim. Kendimi ve başkalarını seviyorum. Yaşamaktan mutluluk duyuyorum.

Düşük:(Gelecek korkusu. Şimdi değil, daha sonra.. Yanlış zamanlama.)

Hayat bana daima uygun çözümleri getiriyor.

Egzama: (Aşırı muhalefet, düşmanlık. Soluk kesici kin. Zihinsel feveran.)

İçimde ve etrafımda uyum, barış, sevgi ve hazla çevriliyim. Güvencedeyim.

Eklemler: (Hayatımızın yön değiştirmesi.) Daima en iyi yöne doğru gidiyorum.

El bileği: (Hareketi ve kolaylığı temsil ediyor. )

Tüm deneyimlerime bilgelikle, sevgiyle, kolaylıkla yaklaşıyorum ve üstesinden geliyorum.

Epilepsi -Sara: (Eziyet çekme. Hayatı reddediş. Büyük mücadele duygusu. Kendine yönelik şiddet.) Hayatı sonsuz ve haz dolu olarak görmeyi seçiyorum. Ben de sonsuz, haz dolu ve huzurluyum.

Enfeksiyon – Viral enfeksiyon:(Sinirlenme, öfke, sıkıntı) Rahat, uyumlu olmayı seçiyorum

Eritem -deri veremi : (Vazgeçme,pes etme. Kendini savunmak, hakkını talep etmektense ölmeyi yeğleme. Öfke ve cezalandırma.) Kendi adıma çekinmeden konuşuyorum. Kendi gücüme sahip çıkıyorum. Kendimi seviyor ve onaylıyorum. Özgürüm güvenlik içindeyim.

Felç : (Korku. Direnç. Bir durumdan yada kişiden kaçış. Direnme.)

Tüm hayatla birim. Her durum için tam anlamıyla yeterliyim.

Fıtık: (Zedelenmiş ilişkiler. Gerginlik. Yanlış yaratıcı ifade. Kopmuş, uyumu bozulmuş ilişkiler. Gerilme, zora gelme, sorumluluklar, yanlış yaratıcı ifade.)

Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Kendim olmakta özgürüm.

Fibroid -Tümör ve kistler :(Eşe derinden kırılma ve bu kırgınlığı besleme. Kadınlık benliğine darbe yemek.)

Bu deneyimi bana çeken düşünce kalıbından kendimi kurtarıyorum.

Filebit – Bacaktaki toplardamarların iltihabı : (Öfke ve düş kırıklığı. Hayatındaki sınırlamalar, yoksunluklar ve mutsuzluk için başkalarını suçlama.)

Neşe içimde özgürce dolaşıyor ve ben hayatla barış halindeyim.

Fistül – İki organ veya iki doku yüzeyi arasında normalde olmayan bir bağlantı : (Korku. Serbest bırakma, koyuverme sürecinde bir tıkanma.)

Güvenlik içindeyim. Yaşam sürecine bütünüyle güveniyorum.

Frijitlik -Cinsel soğukluk : (Korku.Hazdan korkma. Cinselliğin kötü olduğuna dair inanç.) Bedenimden zevk duyarken güvencedeyim. Kadın olmaktan mutluluk duyuyorum.

Gastrit – Mide rahatsızlıkları : (Uzun süren kararsızlık. Süregelen belirsizlik. Kötü beklentiler. Kaygılanma.) Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Emin ellerdeyim.

Gaz sancıları – mide de: (Sıkı tutma. Korku.Sindirilmemiş fikirler.)

Gevşiyor ve hayatın içimden rahatça akmasına izin veriyorum.

Geğirme: (Korku. Hayatı çabucak yutmaya çalışmak.)

Yapmam gereken her şeyi yeri ve zamanı var. Huzurluyum.

Göğüsler: (Anneliği ve şefkati temsil ediyor. )

Mükemmel bir denge içinde besleniyor ve besliyorum.

Göğüslerde- Kistler, yumrular, ağrılar: (Aşırı annelik. Aşırı koruma. Aşırı tahakküm. Yaşamdan beslenmeyi engellemek.) Kendim olmakta özgürüm, başkalarının da kendileri olma özgürlüğüne saygı duyuyorum. Herkes büyüyüp gelişmeli.

Gözler: (Berrak görüşü simgeliyor. Geçmişi, anı geleceği.)

Her şeyi sevgi ve sevinçle görüyorum.

Göz Sorunları – arpacık : (Hayatta gördüğü şeylerden hoşlanmamak.)

Görmekten hoşlanacağım bir hayatı yaratıyorum.

Göz- Astigmat: (Kendini olduğu gibi görme korkusu. ‘’Ben’’ sorunu.kendini gerçekten görmekten, kendi benliğiyle karşılaşmaktan korkma.)

Kendi güzelliğimi ve görkemimi görmeyi seçiyorum.

Göz - Katarakt: (Geleceği karanlık görmek. İleriye neşe ve umutla bakamama. Karanlık gelecek beklentisi.) Hayat sonsuz ve haz doludur. Her yeni anı yaşamak istiyorum.

Göz - Çocuklar: (Ailede olan biteni görmek istememe.) Bu çocuğu mutluluk ve güzellik kucaklıyor. Uyum, neşe, güzellik ve güvenlik şimdi bu çocuğu kuşatıyor.

Göz - Şaşılık: (Aynı anda zıt amaçların olması.) Gördüğüm bana güven veriyor.

Göz - Hipermetrop: (Anda yaşanılanların değerini bilmemek ve korkmak.)

Şimdi ve buradayım. Güvende olduğumu görüyorum.

Göz - Miyop: (Gelecek korkusu.) Kutsal hayatın rehberliğine güveniyorum. Tanrısal rehberliği kabul ediyorum. Yaşam sürecine güveniyorum. Ben daima emin ellerdeyim.

Göz - Glakoma: (Taşlaşmış affetmezlik. Katı bir bağışlamazlık. Çoktan beri süren incinmelerin baskısı. Bunlara boğulmuş olma.) Sevgi ve şefkatle bakıyorum.

Göz - Keratit: (Aşırı kızgınlık. Yumruk atma arzusu.)

Bırakıyorum yüreğimdeki sevgi gördüğüm her şeyi iyileştirsin.


Grip: (Kitlesel karamsarlık ve inançlara uyum. Korku. İstatistiklere inanmak.)

Toplum inançlarının ötesindeyim. Toplumsal etkilerden özgürüm.

Guatr – tiroit : (Üzerinde baskılara duyulan nefret. Kurban. Doyumsuzluk. Acı çektirildiği, cezalandırıldığı için nefret duyma. Kendini kurban olarak görme. Kendisini hayatta engellenmiş hissetme.) Hayatımın tek otoritesi ve gücü benim. Kendim olmakta özgürüm..

Gut Hastalığı: (Tahakküm etme ihtiyacı. Sabırsızlık. Kızgınlık.)

Kendimle ve başkalarıyla barışığım ve huzurluyum. Emin ellerdeyim.Tehlikelerden uzağım.

Güçsüzlük : (Zihinsel dinlenme ihtiyacı.) Zihnime keyifli bir tatil veriyorum.

Güneş sinirağı -karın boşluğu : (Metanet,sebat tepkileri.sezgisel gücümüzün merkezi.) İç sesime güveniyorum. Ben güçlü ve akıllıyım.

Hazımsızlık: (İçgüdüsel korku, kaygı, başa çıkamama. dehşet hissetme.Sızlanma ve homurdanma.) Tüm yeni deneyimleri sükunetle ve neşeyle sindiriyor ve özümsüyorum.

Hemoroid: (Geçmişe duyulan kızgınlık. Geçmişin sorumluluğu altında ezilme.)

Yapmak istediğim her şey için zamanım var. Sevgi olmayan her şeyi bırakıyorum.

Hepatit – Karaciğer rahatsızlıkları: (Değişime direnç. Korku, kızgınlık, nefret.) Düşün- celerim arınmış ve özgür. Geçmişi bırakıyorum, yeniye yöneliyorum. Her şey yolunda.

Herpes – uçuk : (Cinselliğin ayıp olduğu toplumsal inancı kabullenme. Cezalanma ihtiyacı. Utanç duygusu. Cezalandırıcı bir Tanrı’ya inanma.) Benim Tanrı anlayışım sevgidir. Cinsellik normal ve doğaldır. Cinselliğimi ve bedenimi seviyorum.

Hipertiroidi: (İstenen şeyi yapamamaktan duyulan aşırı düş kırıklığı. Daima kendini değil, hep başkalarını düşünmek.) Gücüme yeniden sahip çıkıyorum. Kararlarımı kendim veriyorum. Kendi mutluluğumun doyumunu yaşıyorum.

Hiperventilasyon: (Korku. Değişime karşı duymak. Gidişata güvenmemek.)

Nerede olursam olayım güven içindeyim. Hayatın akışına güveniyorum.

Hipofiz: (Kontrol merkezi). Zihnim ve bedenim mükemmel denge içinde.

Hipoglisemi – kandaki normal şeker oranının azalması : (Hayatın yükü altında ezilmek. Hayatın sorumlulukları, yükleri yüzünden bunalma. ‘’Hayatın ne anlamı var?’’ tipi duygu ve düşüncelerin egemen oluşu.) Hayatımı hafif, kolay, zevkli hale getirmey seçiyorum.

Hodgkin Hastalığı – lenf bezi kanseri : (‘’ Yeterince iyi olamama’’ konusundaki çok büyük bir korku ve kendini suçlama.İnsanın –kanın kendini besleyecek özü kalmayıncaya dek- çılgınca sürdürdüğü kendini kanıtlama yarışı içinde yaşam sevincini unutması.)

Kendim gibi olmaktan son derece memnunum. Olduğum gibi değerliyim ve yeterliyim. Kendimi seviyorum ve onaylıyorum.

Horlama: (Kalıplaşmış düşüncelerden kurtulmayı inatçı bir reddediş.) İçinde sevgi ve haz olmayan düşüncelerimi bırakıyorum. Yeniyi, tazeliği, canlılığı seçiyorum.

Huntington hastalığı – beynin bazı bölgelerinde bozulma : (Başkalarını değiştiremediği için içerleme. Umutsuzluk.)

Tüm idareyi Evren’e bırakıyorum. Kendimle ve hayatla barış halindeyim.

bird of paradise 28-04-2013 02:43 AM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
İçe dönmüş TIRNAK: (İlerlemekten duyulan endişe ve suçluluk duygusu.)

Hayatta kendi yolumu çizmek en doğal hakkım. Güvenliyim. Özgürüm.

İdrar Sorunları: (Endişe. Eski, düşünceler saplanma. Bıkkınlık.)

Eskiyi kolaylıkla ve rahatlıkla bırakıyor ve yeniye hayatımda yer veriyorum.

İdrar yolu enfeksiyonu: (Genellikle karşı cinse veya sevgiliye duyulan öfke. Başkalarını

suçlamak.) Bu koşulları yaratan bilincimdeki kalıpları değiştiriyorum. Değişmeye hazırım. Kendimi seviyorum.

İktidarsızlık: (Cinsel baskı, gerginlik, suçluluk. Toplum baskısı. Önceki eşe duyulan öfke. Anne korkusu.) Cinsel gücümü kolaylıkla ve zevkle ifade ediyorum.

İltihaplanma : (Korku. Son derece öfkelenme. Öfkeli düşünme.)

Ben sükunet içinde ve kendi merkezimde kalarak düşünürüm.

İnme -nüzul : (Vazgeçme.direnme. Değişmektense ölmeyi yeğleme. Hayatı reddetme.) Hayat değişimdir ve ben yeniye kolayca uyabilirim. Hayatı,geçmişi, şimdiyi ve geleceği kabul ediyorum.

İntihar : (Hayatı yalnızca siyah-beyaz olarak görme. Başka bir çıkış yolu görmeyi reddetme.) Ben olanaklar bütünlüğü içinde yaşıyorum.her zaman başka bir yol vardır. Emin ellerdeyim.

İshal: (Korku. Reddetmek. Kaçış.)

Beslenme, hazmetme ve dışkılama sistemim düzenli işliyor. Hayatla barış içindeyim

İsilik – Kurdeşen : (Gecikmelerden ötürü sinirlenme. Dikkat çekmek için çocuksu bir yol.) Kendimi seviyor ve onaylıyorum.Yaşam süreciyle barış halindeyim.

İştah + fazla: (Korku. Korunma ihtiyacı. Duyguları yargılamak.)

Güvendeyim. Hissetmek sağlıklıdır. Duygularım normal ve kabul edilebilir şeylerdir.

İştah -az: (Korku. Kendini koruma. Hayata güvenmemek.

Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Güvendeyim. Hayat zevkli ve güven dolu.

Kabarcıklar : (Direnç. Duygusal korunmadan yoksunluk.)

Hayatla ve her yeni deneyimle birlikte,uyum içinde akıyorum. Her şey yolunda.

Kaba etler –butlar : (Gücü temsil ediyor. Gevşek kabaetler; gücün kaybolması.)

Gücümü akıllıca kullanıyorum. Güçlüyüm. Güven doluyum.

Kabızlık : (Eski fikirlerden vazgeçmeyi reddetme. Geçmişe saplanıp kalma. Bazen de cimrilik.) Geçmişi bırakıyor, yeni ve gerekli olanı kabul ediyorum. Hayatın içimden akmasına izin veriyorum.

Kadın Sorunları – Adet görmeme, adetle ilgili rahatsızlıklar, ağrılı adet görme, beyaz akıntı, dölyolu iltihabı, lifli urlar : (Kendini, dişiliğini, dişilik prensibini reddetme.)

Kadın olduğum için mutluyum. Bedenimi seviyorum. Kadınlığımdan sevinç ve haz duyuyorum.

Kalça Sorunları:(Büyük kararlar almada duyulan korku. Gidilecek bir yönün olmaması.)

Hayatım denge içinde. Her yaşta kolaylıkla ve zevkle hayatımda ilerleme gösteriyorum.

Kalp: (Sevgi ve güven merkezi.) Kalbim sevgi ritmiyle atıyor.

Kalp-sorunları: (Çoktan beri süren duygusal sorunlar. Sevinçten yoksunluk. Kalbin katılaşması. Fazla çabalama. Aşırı duygusal yada zihinsel gerilim altında olduğuna inanma.) Coşku, haz, mutluluk. Bunların düşüncelerimi, deneyimlerimi, bedenimi doldurmasına izin veriyorum. Sevinç. Sevinç. Sevinç. Sevincin zihnimden, bedenimden ve deneyimimden akmasına sevgiyle izin veriyorum.

Kalp- Krizi: (Haz duygusunu para, pozisyon vb için feda etmek.)

Önce sevgi geliyor. Hayattan haz almayı seçiyorum.

Kalp trombozu – kalbi besleyen atardamarlardan birinin bir kan pıhtısıyla tıkanması : (Kendini yalnız ve panikte hissetme. ‘’ Ben yeterince iyi değilim. Yaptığım yeterli değil.asla başaramayacağım.’’ yaklaşımı.)

Tüm hayatla birim. Evren beni bütünüyle destekliyor. Her şey yolunda.

Kalp damarlarının daralması: (Zihinsel katılık, katı yüreklilik,çelik gibi irade, esnek

olmama. Korku.) Sevecen mutlu düşünceleri seçerek sevecen, mutlu bir dünya yaratıyorum. Güvenli ve özgürüm.

Kan: (Bedende hazzı temsil ediyor, özgürce akıyor.)

Hayatın mükemmel ritmi içinde haz alıyorum ve haz veriyorum.

Kan Sorunları – lösemi : (Sevinç yoksunluğu ve düşüncelerin özgürce dolaşamaması.)

Sevinç verici yeni düşünceler içimde özgürce dolaşıyor.

Kan-Pıhtılaşma: (Haz duymaya kapalı olmak.) İçimde yeni bir hayat uyanıyor.

Kanama: (Haz alma duygusunu yitirmek. Kızgınlık. ama neye?)

Hayatın mükemmel ritmi içinde haz alıyorum ve haz veriyorum.

Kan Basıncı- yüksek: (uzun zamandır çözülemeyen duygusal sorun.)

Geçmişi huzurla bırakıyorum.

Kan Basıncı -düşük: (Çocukta sevgi yoksunluğu. Yenilgi. Niye uğraşayım ki? Nasılsa bir şey değişmeyecek.)

Hep sevinç dolu olan şu anda yaşamayı seçiyorum. Yaşamım bir sevinç kaynağı.

Kandidia – mantar enfeksiyonu : (Aşırı öfke ve düş kırıklığı. Kendini parçalanmış hissetmek. Tahakkümcü ve ilişkilere güvenmeyen, alıcı bir kişilik.) Olabileceğim her şeyi olmaya kendime izin veriyorum. Hayatta en iyi şeylere layığım. Kendime de başkalarına değer veriyorum, takdir ediyorum ve seviyorum.

Kangren: (Marazi düşünceler. Zehirli düşüncelerin sevinci boğması.)

Şimdi uyumlu düşünceleri seçiyorum.

KANSER: (Derin acı. Uzun süre taşınan kırgınlık, sır, hüzün bedeni kemiriyor. Nefreti içine gömmek.) Geçmişle ilgili her şeyi sevgiyle affediyorum. Yaşamımı mutlulukla doldurmayı seçiyorum. Kendimi seviyorum.

Karaciğer Sorunları – hepatit, sarılık : (Sürekli şikayet etmek. Kendini kandırmak. Haklı çıkmak için sürekli başkalarında hata bulmak. Kötü hissetmek.)

Kalbim açık olarak yaşamayı seçiyorum. Baktığım her yerde sevgiyi görüyorum.

Karın ağrıları – kramplar : (Korku, başlamış bir olayı, süreci durdurmak.)

Hayatın akışına güveniyorum. Güvencedeyim

Karın ağrısı: (Zihinsel tahriş. Sabırsızlık. Çevreden duyulan rahatsızlık.)

Bu çocuk yalnızca sevgiyi ve sevgi dolu düşüncelere karşılık veriyor. Her şey barış dolu.

Kas Sorunları: (Aşırı korku. Herkesi ve her şeyi çılgın bir şekilde kontrol etme arzusu. Güven duymanın derin ihtiyacı.)

Hayatta olmak güzel. Kendim olmak güzel. Kendime güveniyorum.

Kaşınma: (Akıntıya kürek çekme arzusu. Pişman. İnsanın kendi doğasına zıt düşen arzular duyması. Doyumsuzluk. Vicdan azabı. Kaçmak yada kurtulmak için kaşınma.) Bulunduğum noktada huzurluyum. Arzu ve ihtiyaçlarımın karşılanacağını bilerek, iyiliğimi kabul ediyorum.

Katarakt: (Geleceği olumlu görememek. Karanlık gelecek.)

Hayat sonsuzdur ve haz doludur. Her ana heyecanla yaklaşıyorum.

Kayıtsızlık : (Hissetmeye direnç. Kendi kendini uyuşturma. Korku.) Hissetmek iyi ‘’ tehlikesiz ‘’ bir şeydir. Kendimi hayata açıyorum. Hayatı deneyimlemeye hazırım.

Kazalar: (İstediğini dile getirememe. Otoriteye karşı çıkma isteği. Şiddetle inanmak)

Bunu yaratan düşünceyi aşıyorum. Huzurluyum, değerliyim.

Kekemelik: (Güvensizlik. Kendini ifade yoksunluğu. Ağlamaya izin verilmemesi.)

Düşündüklerimi ifade etmekte özgürüm. Kendimi güven ve sevgiyle ifade ediyorum.

Kellik: (Korku. Gerginlik. Her şeyi kontrol altında tutmaya çalışma.)

Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Hayata güveniyorum

Kemikler: (Evrenin temel yapısını temsil ediyor.) Dengeli ve sağlam yapılıyım.

Kemik sorunları:-Kırılma: (Otoriteye karşı tepki.)

Dünyamda kendimin efendisi benim. Düşüncelerim yalnızca bana ait.

Kemik sorunları -Deformasyon: (Zihinsel baskı ve gerginlik. Kasların ve düşüncenin esnekliğini kaybetmesi.)

Hayatın nefesini dolu dolu içime çekiyorum. Hayatın akışına güveniyorum.

Kıllanma : (Üstü örtülü öfke. Kullanılan örtü çoğunlukla korkudur. Suçlama arzusu. Çoğunlukla kendine bakıp besleme konusunda bir isteksizlik söz konusudur.)

Ben kendi kendimin sevgi dolu ana babasıyım. Sevgi ve onaylama ile kuşatılmış haldeyim. Kendimi olduğum gibi göstermem iyi ve güvenli ‘‘ tehlikesiz ‘’ bir şeydir.

Kısırlık:(Hayat sürecine duyulan korku ve direnç Ya da anne baba olmaya ihtiyaç duymamak.) Hayata güveniyorum. Doğru yerde, doğru zamanda, doğru şeyi yapıyorum. Kendimi seviyorum ve onaylıyorum.

Kıvrım bağırsak iltihabı – Crohn hastalığı : (Korku. Endişe. Kendini yeterince iyi bulmama.) Kendimi seviyor ve onaylıyorum. Yapabileceğimin en iyisini yapıyorum. Ben harikayım. Huzur içindeyim.

Kızarıklık: (Gecikmelerden duyulan rahatsızlık. Dikkat çekmenin çocukça bir yolu.)

Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Hayatta her şey gerektiği zaman oluşuyor.

Kistler: (Acı veren eski bir filmi tekrar tekrar seyretmek. Acıları beslemek. Sahte büyüme.)

Zihnimin sinemaları güzel filmler gösteriyor. Çünkü ben seçiyorum. Kendimi seviyorum.

Kistik Fibroz – farklı sistemleri tutan bir genetik hastalık : (Hayatın size mutluluk getirmeyeceğine dair derin inanç. Zavallı ben?.)

Hayat beni, ben hayatı seviyorum. Hayatı dolu dolu ve özgür yaşamayı seçiyorum.

Kollar: (Hayat deneyimlerini kucaklama kapasitesi ve yeteneği.)

Yaşadıklarımı kolaylıkla ve zevkle, severek kucaklıyorum.

Kolesterol – damarların tıkanması : (Haz kanallarının tıkanması. Haz alma korkusu.)

Hayatı sevmeyi seçiyorum. Haz kanallarım ardına kadar açık.

Kolik – aşırı ağlama : (Zihinsel öfke, sabırsızlık. Çevreden sıkılıp rahatsız olma.)

Bu çocuk yalnızca sevgiye ve sevecen düşüncelere karşılık (tepki) verir. Her şey barış halinde.

Kolit – Bağırsaklar Kolit Spazmlı : (Aşırı derecede katı ana babalar. Eziyet çekme ve yenilgi duygusu. Şefkate duyulan büyük ihtiyaç. Bırakmaktan korkma. Güvensizlik.) Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Mutluluğumu kendim yaratıyorum. Hayatta “kazanan” olmayı seçiyorum. Hayatın mükemmel ritminin ve akışının bir parçasıyım. Her şey Tanrısal doğru düzen içinde. Güvenlik içinde yaşıyorum. Hayat ihtiyaçlarımı bana daima sağlayacaktır. Her şey yolunda

Koma: (Korku. Bir şeyden veya birinden kaçmak.)

Seni sevgi ve güvenle kucaklıyoruz. İyileşmen için ortam yaratıyoruz. Sen sevgisin.

Konjonktivit – Göz kapaklarının iç yüzeyini ve gözün beyaz kısmını kaplayan ince ve saydam zarın iltahabı: (Hayatta görülen şeylere öfke ve düş kırıklığı duymak.)

Sevginin gözleriyle görüyorum. Uyumlu bir çözüm yolu var ve bu yolu kabul ediyorum.

Koroner Trombos -kalp damarları tıkanıklığı : (Yalnızlık duymak ve korkmak. Yeterli

olmamak. Yeterince uğraşmamak. Asla yapamayacağım.)

Tüm hayatla birim. Evren beni tümüyle destekliyor. Her şey harikulade.

Kramplar: (Gerginlik. Korku. Sıkı sıkıya yapışmak.)

Zihnimi gevşetiyorum ve huzur dolu olmasına izin veriyorum.


Kronik hastalıklar: (Değişimi reddetmek. Gelecekten korkmak. Güvende hissetmemek.)

Gelişmeye ve değişime hazırım. Şimdi güvenli yeni bir gelecek yaratıyorum.

Kuduz:(Kızgınlık.Çözümün şiddet olduğu inancı)İçimde, çevremde barış okum sürüyor.

Kulaklar: (İşitme kapasitesini temsil ediyor. )Sevgiyle dinliyorum.

Kulak ağrısı – kulak iltihabı: dış-orta kulak kanalı- iç kulak: (Kızgınlık. İşitmek istememek. Fazla kargaşa. Kavga eden ana baba.)

Çevremde uyum var. İyi ve hoş şeyler işitiyorum. Sevginin merkeziyim.

Kulak çınlaması: (Dinlemeyi reddetmek. İçimizdeki minik sese kulak vermemek. İnatçılık.)

Yüksek benime güveniyorum. İçimdeki sese sevgiyle kulak veriyorum. İçinde sevgi olmayan her şeyi bırakıyorum.

Kurdeşen: (Küçük, gizli korkular. Pireyi deve yapmak.) Hayatımın her alanında barış var.

Kusma : (Fikirleri şiddetle reddetme. Yeni’den korkma.) Hayatı güven içinde ve neşeyle sindiriyorum. Bana yalnızca hayırlı şeyler gelir. Bende yalnızca hayırlı şeyler yaparım.

Larenjit: (Öfkeden konuşamamak. Otoriteye kızgınlık. Konuşmaktan korkmak.)

İstediklerimi rahatlıkla dile getiriyorum. Kendimi ifade edebiliyorum.

Lenf Bezleri: (Aile çatışmaları, kavgalar. Çocuk istenmediğini hissediyor.)

İstenen, hoş karşılanan ve çok sevilen bir çocuğum.

Lösemi:(İlham ve yaratıcılığın hunharca yok edilmesi. Ne yararı var?) Geçmişteki sınırlılığımı aşıp, şimdiki anın özgürlüğünü yaşıyorum. Kendim olmakla güvencedeyim.

Makat – Basurlar, Makat Ağrısı, Apsesi ,Fistül Kanaması, Kaşınması : (Salıverme noktası. Yük, çöp boşaltma yeri. Suçluluk duygusu. Cezalandırılma arzusu duyma. Kendini yeterince iyi bulmama. Bırakmak, salıvermekle istemediğimiz bir şeyle ilgili kızgınlık. Değersiz şeyleri tümüyle bırakmamış olma. Geçmişin çerçöpünden hala etkilenme. Öfke ve düş kırıklığı. Geçmişe ilişkin suçluluk duygusu. Vicdan azabı.) Hayatımda artık ihtiyaç duymadığım şeyleri kolayca ve rahatça bırakıyorum. Geçmiş geride kaldı. Şimdi kendimi sevmeyi ve onaylamayı seçiyorum. Bırakmak iyidir. Yalnızca artık ihtiyaç duymadığım şeyler bedenimi ve hayatımı terk ediyorlar. Geçmişi sevgiyle Tamamen bırakıyorum. Özgürüm. Ben sevgiyim. Yaşam sürecine güveniyorum. Hayatımda yalnızca doğru ve güzel şeyler gerçekleşiyor. Kendimi sevgiyle bağışlıyorum. Özgürüm.

Mantar hastalığı : (Başkalarının canınızı sıkmalarına, sizi sinirlendirmelerine izin vermeniz. Kendinizi yeterince iyi yada temiz hissetmemeniz.)

Kendimi seviyor ve onaylıyorum. Hiç kimse, hiçbir yer yada hiçbir şey benim üzerimde bir güce sahip değil. Özgürüm.

Marazi oluşumlar : (Eski incinmeleri, yaraları besleme. Öfke ve dargınlığı biriktirme.) Kolayca bağışlıyorum. Kendimi seviyor ve şükür düşünceleriyle ödüllendiriyorum.

Mastoid iltihabı : (Öfke ve düş kırıklığı. Olan bitenleri duymak istememe. Genelde çocuklarda ortaya çıkar. Anlayışı bozan korku.) Tanrısal huzur ve uyum beni kuşatıyor ve içimi kaplıyor. Ben (çöldeki) huzur ve neşe vahasıyım. Benim dünyamda her şey yolunda.

Meme rahatsızlıkları : (Kendini beslemeyi reddetme. Herkesi kendi önüne geçirme)

Ben önemliyim. Değerliyim. Artık kendime sevgiyle ve keyifle özen ve bakım gösteriyorum. Başkalarına kendileri olma özgürlüğünü tanıyorum. Hepimiz emin ellerdeyiz.

Meme kistleri, şişleri,ağrıları : (Aşırı annelik etme. Aşırı koruma. Zorbaca bir tutuma varan aşırı müdahale.)

Ben önemliyim. Değerliyim. Artık kendime sevgiyle ve keyifle özen ve bakım gösteriyorum. Başkalarına kendileri olma özgürlüğünü tanıyorum. Hepimiz emin ellerdeyiz.

Menopoz sorunları: (Artık istenmemekten korkmak. Yaşlanma korkusu. Kendini kabullenmeme.)

Hayatın tüm dönemlerinde dengeli ve huzurluyum. Bedenimi sevgiyle kutsuyorum.

Mide ekşimesi : (Korku. Korku. Korku. Sıkıştırıcı korku.) Rahatça ve bütünüyle soluk alıyorum. Emin ellerdeyim.yaşam sürecine güveniyorum.

Mide bulantısı: (Korku. Bir fikri ya da deneyimi kabul edememe.)

Güvendeyim. Hayatın bana daima iyilikler getireceğine güveniyorum.

Mide ülseri : (Korku. Yeterince iyi olmadığına inanma. Birilerini hoşnut etmeye can atma.) Kendimi seviyor, beğeniyor ve onaylıyorum. Kendimle barış içindeyim. Ben harikayım. Hayat benimle anlaşma ve uyum içinde. Her gün, her an yeni’yi özümsüyorum. Her şey yolunda.

MİGREN – baş ağrıları : (Köşede sıkışıp kalma duygusu. Cinsel korkular. Kusursuz olma isteğiyle kendi üzerinde aşırı baskı yaratma. Epey bastırılmış öfke. Hayatın akışına direnme.) Kendimi hayatın akışına bırakıyorum ve hayatın tüm ihtiyaçlarımı kolayca ve rahatça sağlamasına izin veriyorum. Hayat benim için var. Hayat benim hayatım.

Mültipl skleroz – beyin ve omurilik dokularının sertleşmesi : (Zihinsel katılık,katı yüreklilik,demir irade,eğilmezlik. Korku.) Sevecen,sevimli düşünceler seçerek sevecen,mutlu bir dünya yaratıyorum. Emin ellerde ve özgürüm.

Müzmin hastalıklar : (Değişmeyi reddetme. Gelecekten korkma. Kendini güvenlikte hissetmeme.)

Değişmeye ve gelişmeye hazırım. Şimdi kendime güvenli, yeni bir gelecek yaratıyorum

bird of paradise 28-04-2013 02:45 AM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
Nasırlar: (Katılaşmış kavram ve düşünceler. Somut korkular.)

Yeni düşünce ve yolları görmek ve denemek güvenli. İyiye açığım. Yeni fikirleri ve yeni yolları görmek deneyimlemek güvenli (tehlikesiz) bir şeydir. Hayırlı olana açığım ve onu kabul ediyorum.

Nefes:(Hayatı içimizde hissetme yeteneği.). Hayatı seviyorum.

Nefes Kokması: (Kızgınlık ve intikam dolu düşünceler.)

Geçmişime sevgiyle sünger çekiyorum. Sadece sevgiyi dile getiriyorum.

Nefes sorunları: (Hayatı dolu dolu yaşamaktan korkmak. Yaşamda yeri olmadığını hissetmek.) Hayatı dolu dolu ve özgürce yaşamak en doğal hakkım. Sevilmeye layığım. Hayatı dopdolu yaşamayı seçiyorum.

Nefrit -Bright hastalığı- böbrek iltihabı : (Hiç bir şeyi doğru yapamayan bir çocuk gibi hissetmek. Başarısızlık.) Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Değerli ve yeterli bir insanım. Hayatımda yalnızca doğru eylemler gerçekleşiyor. Eskiyi geride bırakıyorum ve yeniye hoş geldin diyorum. Her şey yolunda.

Narkolepsi – uyku bozukluğu : (Her şeyden uzaklaşma isteği. Aşırı korku. Burda olmayı istememek.) Kutsal bilgeliğin gücüne ve rehberliğine güveniyorum.

Nevralji – sinir ağrısı : (Bir suç için cezalandırma. Bir iletişim nedeniyle şiddetli ıstırap duyma ve kendine eziyet etme.)

Kendimi bağışlıyorum. Kendimi seviyor ve onaylıyorum. Sevgiyle iletişim kuruyorum.

Nezle : (Aynı anda çok fazla şeyin olup bitmesi.zihinsel karmaşa, düzensizlik. Küçük incinmeler. ‘’her kış üç kez nezle olurum’’ türü inançlar.) Zihnimin gevşeyip rahatlamasına izin veriyorum. İçimde ve çevremde berraklık ve uyum var. Her şey yolunda.

Nöbetler : (Aileden, kendinden yada yaşamdan kaçış.)

Ben evrende kendi evimdeyim. Emin ellerdeyim, esirgeniyor ve anlaşılıyorum.

Omurga: (Hayatın esnek desteği.) Hayat tarafından destekleniyorum.

Omurga eğriliği: (Hayata güvenmemek. Onursuzluk. Cesaretsizlik. Desteksizliğin korkusu. Hayatın desteğiyle akma yeteneğinden yoksunluk. Korku ve eski fikirlere tutunmaya çalışma. Hayata güvenmeme. Bütünlükten yoksunluk. Kesin kanılar edinme cesareti gösterememe.) Tüm korkularımdan kurtuluyorum.artık yaşam sürecine güveniyorum. Hayatın benim için var olduğunu biliyorum. Sevgiyle, kendinden emin ve dik duruyorum. Korkularımı yeniyorum. Bu, benim hayatım.

Omurilik Menenjiti: (Aşırı aile uyumsuzluğu. Kızgınlık ve öfke dolu bir ortamda yaşamak. Aşırı içsel karmaşa. Destek yoksunluğu.) Düşüncelerimde, bedenimde ve dünyamda barış yaratmayı seçiyorum. Güvenliyim ve seviliyorum.

Osteomiyelit- Kemik rahatsızlıkları : (Hayatın yapısından dolayı öfke ve düş kırıklığı. Kendini desteksiz hissetme.) Yaşam sürecine güveniyorum ve hayatla barış içindeyim. Emin ellerdeyim, korunuyorum.

Osteoporoz – kemik erimesi : (Hayatta artık hiçbir desteği kalmadığına inanma.)

Kendi kendimin desteğiyim ve hayat beni beklenilmedik, sevgi dolu yollardan destekliyor.

Ödem – şişkinlik, su toplaması : (Kimi yada neyi bırakamıyorsun?) Geçmişi seve seve geride bırakıyorum. Bırakmak iyi ve güvenli (tehlikesiz) bir şeydir. Artık özgürüm.

Öksürükler : (Dünyaya bağırma arzusu.’’Beni görün! Beni dinleyin!’’)

Ben en olumlu biçimde önemseniyor ve takdir ediliyorum. Seviliyorum.

Ölüm : (Hayat sahnesini terk etmeyi temsil eder.)

Yeni deneyim düzeylerine doğru sevinçle ilerliyorum. Her şey yolunda.

Öpüşme hastalığı – pfeiffer hast : (Sevgi ve takdir göremediği için öfke duyma. Artık kendini beğenmeme, kendini bırakma.)

Kendimi seviyorum, takdir ediyorum ve kendime bakıyorum. Ben yeterliyim.

Paget hastalığı –kemik iltihabı : (Kendine destek olacak hiçbir dayanağın, hiçbir kurumun kalmadığını hissetme.’’ kimse beni umursamıyor ‘’ inancı.)

Hayatın beni olağanüstü ve görkemli bir biçimde desteklediğini biliyorum. Hayat beni seviyor ve önemsiyor.

Pamukçuk:(Dudaklardan dökülmesi engellenen çirkin, suçlayıcı sözcükler.)

Sevgi dolu dünyamda yalnızca sevinç dolu deneyimler yaratıyorum. Değiştirmekte özgür olduğumu bilerek, verdiğim kararları sevgiyle kabul ediyorum. Güvenlik içindeyim.

Pankreas: (Hayatın tadını simgeliyor.) Hayattan tat alıyorum.

Pankreas iltihabı : (Reddetme. Hayat tatlılığını yitirmiş göründüğü için öfke ve düş kırıklığı hissetme.) Kendimi seviyor ve onaylıyorum ve tek başıma hayatımda tatlılık ve neşe yaratıyorum.

Parazitler : (Gücünü başkalarına teslim etme, onların idareyi ele geçirmelerine izin verme) Gücümü sevgiyle geri alıyor ve tüm parazitlerden kurtuluyorum.

Parmaklar: (Hayatın detaylarını simgeliyor.) Hayatın ayrıntılarıyla barış içindeyim.

- Baş parmak: (Akıl ve endişeyi simgeliyor.) Zihnim dingin.

- İşaret parmağı: (Ego ve korkuyu simgeliyor.)Güvendeyim.

- Orta parmak: (Kızgınlık ve cinselliği simgeliyor. )Cinselliğimle barış içindeyim.

- Yüzük parmağı: (Birlikte olma ve üzüntüyü simgeliyor. )Sevecen ve huzurluyum.

- Küçük parmak: (Aile ve sahte bir görünüm verme çabasını simgeliyor. )

Hayat ailesinde olduğum gibi görünüyorum.

Parkinson hastalığı: (Korku. Herkesi, her şeyi aşırı kontrol etme arzusu.)

Güvende olduğumu bilerek rahatım. Hayatım bana ait. Hayat benim için var ve yaşam sürecine güveniyorum.

Peptik ülser: (Yeterli olmama inancı. Başkalarını memnun etme kaygısı.)

Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Kendimle barışığım.

Pis kokan soluk -Ağız kokusu : (Yoz eğilimler, pis dedikoduculuk, çirkin düşünme.) Sevgi dolu, nazik ve dostça konuşuyorum. Ağzımdan yalnızca güzel sözler çıkıyor.

Piyore – diş eti iltihabı : (Bir türlü karar verememe yüzünden öfke duyma. Kararsızlık. Karakter zayıflığı.)

Kendimi beğeniyor ve onaylıyorum Aldığım kararlar benim için daima kusursuzdurlar.

Prostat sorunları: (Zihinsel korkuların erkekliği zayıflatması. Vazgeçmek. Cinsel baskı ve suçluluk. Yaşlanma korkusu.)

Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Gücümü kabul ediyorum. Ruhum daima genç.

Rahim: (Yaratıcılığın evini simgeliyor. ) Bedenimle barışığım.

Raşitizm: (Duygusal beslenme eksikliği. Sevgi ve güven yoksunluğu.)

Güvenliyim. Evrenin ta kendisi olan sevgiyle besleniyorum. Emin ellerdeyim.

Romatizma: (Kurban. Hep haksızlığa uğradığını hissetmek. Hep benim başıma geliyor. Sevgi yoksunluğu. Kendini aldatılmış, mağdur edilmiş, kurban hissetme. Sevgi eksikliği ya da yokluğu. Kronik acılık. İçerleme.) Deneyimlerimi ben yaratıyorum. Kendimi ve başkalarını sevip onayladıkça, gittikçe daha olumlu deneyimleri hayatımda yaratıyorum.

Romatizmal artrit – eklem zarı iltihabı : (Otoriteyi ağır bir biçimde eleştirme. Kendini çok rahatsız edilmiş hissetme.)

Ben kendi kendimin otoritesiyim. Kendimi seviyor ve onaylıyorum. Hayat güzel.

Safra taşı: (Katı düşünceler.Lanetleme.Gurur.) Geçmişi arkamda bırakmayı seçiyorum.

Sağırlık: (Reddediş. İnatçılık. Tecrit. Neyi işitmek istemiyorsun Beni rahatsız etme.)

Yüce sesi dinliyorum. İşittiğim her şey bana zevk veriyor. Her şeyle birim.

Salgı bezi rahatsızlıkları : (Harekete geçirici, ileriye yöneltici fikirlerin zayıf dağılımı.kendini tutma, çekinme.) Gereksindiğim tüm Tanrısal fikirlere ve faaliyete sahibim. Hemen ileri doğru harekete geçiyorum.

Saman Nezlesi: (Duygusal tıkanma. Zamanla yarış. Suçluluk.)

Hayatın BÜTÜNÜYLE BİRİM. Her zaman hayata güven duyuyorum.

Sara : (Zulüm duygusu. Hayatı reddetme. Büyük bir mücadele verme duygusu. Kendine karşı zorbalık.) Hayatı sonsuz ve sevinçli olarak görmeyi seçiyorum. Ben sonsuzum, sevinçliyim ve barış halindeyim.

Sarılık: (İçsel ve dışsal önyargı. Dengesiz mantık.)

Kendim ve herkes için sevgi, anlayış ve şefkat duyuyorum.

Sedef hastalığı : (İncitilmekten korkma. Kendi duygularını uyuşturma. Duygularının sorumluluğunu kabullenmeyi reddetme.) Hayatın sevinçlerine karşı istekliyim. Hayatta benim için en iyi olanı hak ve kabul ediyorum. Kendimi seviyor ve onaylıyorum.

Selülit: (Çocukluk anılarına takılı kalmak. Geçmişteki kötülükleri unutamamak. İlerlemekte zorlanmak. Kendi yolunu çizme korkusu. Biriktirilmiş öfke ve kendini cezalandırma.) Herkesi affediyorum. Kendimi affediyorum. Tüm geçmiş acılarımı affediyorum. Özgürüm.

Sırt sorunları – üst: (Duygusal destek yoksunluğu. Sevilmediğini hissetmek. Sevgiyi göstermemek.) Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Yaşam beni destekliyor ve seviyor.

Sırt sorunları – orta: (Suçluluk. Sırta binen yükün altında ezilmek. Sırtımdan in.) Geçmişimi bırakıyorum. Yüreğimdeki sevgiyle hayatta ileriye doğru yol almayı seçiyorum.

Sırt sorunları – alt: (Parasızlık korkusu. Ekonomik destekten yoksunluk.)

Hayatın kendisine güveniyorum. İhtiyacım olan şey daima karşılanıyor.


Sıtma : (Doğayla ve hayatla olan dengeyi yitirme.)

Hayatın bütünüyle birlik ve denge içindeyim.Emin ellerdeyim

Siğil: (Küçük nefretler duyma. Çirkin olduğuna inanma.)

Tüm ifadesiyle hayatın sevgisi ve güzelliğiyim.

Sinir ağrısı (nevralji): (Suçu cezalandırmak. İletişim konusunda şiddetli üzüntü.)

Kendimi affediyorum. Sevgiyle iletişim kuruyorum.

Sinir krizi: (Ben merkezcilik. İletişim yollarını tıkamak.)

Yüreğimi açarak, açık ve sevecen iletişim kuruyorum.

Sinirlilik: (Korku, evham, mücadele, acelecilik. Hayata güvenmemek.) Sonsuzluğun içinde yolculuk yaptığımı biliyorum. Her şeye zaman var. İçtenlikle iletişim kuruyorum.

Sinüs sorunları: (Çok yakın bir insandan tedirgin olmak.)

İçimde ve çevremde huzurlu ve uyumlu bir ortam var.

Sinüzit - yüzdeki kemik boşluklarının iç yüzünü kaplayan mukoza iltihabı :

(Yakın bir kişiye sinirlenme – sinirlendirici bir yakının varlığı) Huzur ve uyumun her zaman içimi kapladığını ve beni kuşattığını ilan ediyorum. Her şey yolunda.

Sistit – idrar torbası (mesane) iltihabı : (Endişe. Eski fikirlerin etkisi altında olma. Bırakmaktan, koyuvermekten korkma. Kızgın olma.) Eskiyi rahatça ve kolayca bırakıyor ve yeni’ye ‘’hayatıma hoş geldin’’ diyorum.emin ellerdeyim.

Sivilce: (Kendini kabul etmemek. Kendinden hoşnut olmamak.) Hayatın kutsal bir ifadesiyim. Kendimi şu anda olduğum gibi seviyorum ve kabul ediyorum.

Siyatik – Üst bacağın arka kısmı, arka bacağın dış tarafı ve siyatik siniri boyunca yayılan ağrı : (İkiyüzlü olma. Para ve gelecek için endişelenme.)

Benim için daha hayırlı olana doğru ilerliyorum.her yerde benim için hayırlı şeyler var. Güvenlik içindeyim.korunuyorum.

Siyah noktalar: (Kirli ve sevgisiz hissetmek.) Kendimi seviyorum ve onaylıyorum.

Soğuk algınlığı: (Aynı anda birden çok şeyin birden olması. Zihinsel karışıklık. Küçük incinmeler. “Her kış üç kez soğuk algınlığına yakalanırım” türünden inançlar.)

Gevşemeye ve düşüncelerimin berraklaşmasına izin veriyorum. İçimde ve çevremde berraklık ve uyum var.

Spazmlar : (Korku yüzünden düşüncelerimizi sıkıştırma.)

Serbest bırakıyorum gevşeyip rahatlıyorum. Emin ellerdeyim.

bird of paradise 28-04-2013 02:47 AM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
Şeker hastalığı – diyabet : (‘’Keşke öyle olsaydı’’ düşüncesinden kaynaklanan özlem. Yönetmek için büyük bir ihtiyaç duyma. Derin keder. ‘’geriye hiçbir hoşluk, tatlılık kalmadı’’ duygusu.) Bu an sevinçle dolu. Şimdi bu günün hoşluğunu, tatlılığını hissetmeyi seçiyorum.

Şişmanlık: (Korunma isteği. Aşırı duyarlılık. Çoğunlukla korkuyu temsil eder ve kişinin korunma ihtiyacı duyduğunu gösterir. Korku gizli bir öfkeyi ve bağışlamaya gösterilen direnci saklayan bir örtü de olabilir.) Ben Tanrısal Sevgi tarafından korunuyorum. Daima emin ellerdeyim. Büyümeye ve hayatımın sorumluluğunu üstlenmeye hazırım. Diğerlerini bağışlıyorum ve artık hayatımı istediğim biçimde yaratıyorum. Güvenlik içindeyim.

Kutsal sevgiyle korunuyorum ve güven duyuyorum.

Şişman –kalçalar : (Ana babaya duyulan inatçı öfke birikimleri) Geçmişi bağışlamaya hazırım. Ana babamın sınırlamalarının ötesine geçmem iyi ve güvenli (tehlikesiz) bir şey.

Şişman –karın : (Yeterince bakılıp beslenmediği için öfke duyma)

Kendimi ruhsal gıdayla besliyorum; doyum içinde ve özgürüm.

Şişman- -kollar : (Kendisinden sevgi esirgendiği için öfke duyma) İstediğim tüm sevgiyi yaratmam iyi ve güvenli -tehlikesiz bir şey.

Şişman – -uyluklar : (Çocukluk devresine ait, bastırılıp sıkıştırılmış öfke birikimleri. Çoğunlukla babaya duyulan gazap.) Babamı sevgiden yoksun bir çocuk olarak görüyor ve onu kolayca bağışlıyorum. Her ikimiz de özgürüz.

Sirpençe –Çıbanlar : (Kişisel olarak uğranan haksızlıklarla ilgili zehirli öfke.) Geçmişi serbestçe bırakıyor ve zamanın hayatımın her alanını iyileştirmesine izin veriyorum.

Tansiyon -yüksek : (Çoktan beri süren, çözülmemiş duygusal sorun.)

Geçmişi neşeyle geride bırakıyorum. Huzur içindeyim.

Tansiyon -düşük : (Çocukken yeterince sevgi görmemiş olma. Bozguna uğramışlık ‘’Ne anlamı var ki? Nasıl olsa işe yaramayacak’’ yaklaşımı.)

Artık daima-sevinçli olan ŞİMDİ de yaşamayı seçiyorum. Hayatım bir sevinç kaynağıdır.

Taşıt tutması : (Korku. Tutsaklık. Kapana kısıldığını hissetme.)

Her zaman ve her yerde kolaylıkla hareket ediyorum. Beni kuşatan şey yalnızca sevgi.

Tetanoz: (Kızgın, yiyip bitiren düşüncelerden kurtulma isteği.) Yüreğimdeki sevginin tüm bedenimi ve duygularımı yıkamasına ve iyileştirmesine izin veriyorum.

Tırmalamalar -tahriş edici kaşıma : (Hayatın sizi çok hırpaladığını hissetmeniz. Hayatın bir aldatmaca olduğunu, aldatıldığınızı hissetmeniz.)

Hayatın bana gösterdiği cömertlik için minnettarım. Ben kutlu bir varlığım.

TIRNAK YEMEK: (Çaresizlik ve düşkırıklığı. Kendini yemek. Anne babaya öfke duymak.)

Büyümeyi seçiyorum. Artık kendi hayatımı kolaylıkla ve zevkle idare ediyorum.

Tikler, seğirmeler : (Korku. Başkaları tarafından gözlendiği duygusu.)

Tüm hayat beni beğeniyor ve onaylıyor. Her şey yolunda. Güvenlik içindeyim.

Timus: (Bağışıklık sisteminin temel guddesi. Hayat tarafından saldırıya uğradığını hissetme.’’Onlar dışarıda bana saldırmak için bekliyorlar’’ duygusu. Herkes bana zarar vermeye uğraşıyor. Hayat bana saldırıyor.) Sevecen düşüncelerim bağışıklık sistemimim güçlendiriyor. İç ve dış dünyamda güvenliyim. Sevgiyle iyileşiyorum.

Tiroit – guatr : (Aşağılanmak. İstediğim hiç bir şeyi yapamıyorum. Bana sıra ne zaman gelecek) Eski sınırlılığımı aşıyorum ve kendimi özgürce, yaratıcılığımla ifade ediyorum.

Tiroidin az çalışması : (Vazgeçme. Kendini umutsuz bir biçimde bastırılmış hissetme.) Kuralları beni tümüyle destekleyen yeni bir hayat yaratıyorum.

Tiroidin aşırı çalışması : (Dışarıda (hariç) bırakıldığı için şiddetli öfke, gazap.) Ben hayatın merkezindeyim ve kendimi ve gördüğüm her şeyi beğeniyor ve onaylıyorum.

Tutulmalar –sertleşmeler : (Katı, inatçı düşünce biçimi.)

Esnek düşünebilecek kadar güvenlik içindeyim.

Tüberküloz: (Bencillikle kendi kendini yok etmek. Hükmedici sabit düşünceler. Öç alma ihtiyacı.) Kendimi sevdikçe ve onayladıkça, daha huzurlu, barışçıl bir dünya yaratıyorum.

Uçuk ve kabarcıklar: (Kırgınlık. Duygusal korunma yoksunluğu. Öfkeli sözcükleri kafada kurup, onları ifade etmekten korkma.)

Ben yalnızca huzur verici deneyimler yaratırım, çünkü kendimi seviyorum. Her şey yolunda. Hayatın akışında, her yeni deneyime kolaylıkla uyum sağlıyorum.

Basit uçuk –dudaklarda : (Şikayet etmek için yanıp tutuşma. Söylenmemiş (açığa vurulmamış) acı ve sert sözcükler.)

Ben yalnızca sevgi sözcükleri düşünür ve söylerim. Hayatla barış halindeyim.

uçuk -Üreme organlarında : (Cinsel suç konusundaki toplumsal inancı benimseme ve cezalandırılma ihtiyacı duyma. Toplumdan utanma. Cezalandırıcı bir Tanrı’ya inanma. Cinsel organını reddetme.) Benim Tanrı anlayışım beni destekliyor.ben normal ve doğalım. Kendi cinselliğimden ve bedenimden mutluluk duyuyorum. Ben harikayım.

Urlar -tümörler : (Eski yaraları ve şokları besleme. Vicdan azabı, pişmanlık birikimi.) Geçmişi sevgiyle bırakıyor ve dikkatimi bu yeni güne çeviriyorum. Her şey yolunda.

Uyku hastalığı – narkolepsi : (Hayat sürecine güvenmemek. Suçluluk. Başa çıkamama. Aşırı korku. Kaçıp kurtulma isteme. Burada olmak istememe.) Günü ardımda bırakıyor,

huzurlu bir uykuya dalıyorum. Yarın yeni bir gün ve çözümleriyle geliyor. Tanrısal bilgeliğin ve rehberliğin beni her zaman koruduğuna güveniyorum. Emin ellerdeyim.

Uykusuzluk : (Korku. Yaşam sürecine güvenmeme. Suçluluk duygusu.)

Günü sevgiyle geride bırakıyorum ve yarının kendi başının çaresine bakacağını bilerek huzur dolu bir uykuya dalıyorum.

Uyuşma: (Başkalarını umursamamak. Sevgi vermemek. Zihinsel duyarsızlık.)

Duygularımı ve sevgimi paylaşıyorum. Herkesin sevgisine karşılık veriyorum.

Uyuz: (Başkalarının fazla etkisinde kalmak. Hastalıklı düşünme biçimi. Başkalarının sizin canınızı sıkmalarına, sizi sinirlendirmelerine izin Verne. Ben hayatın canlı, sevecen,neşeli ifadesiyim. Ben kendi kendimin efendisiyim.)

Hayatın yaşayan, seven, haz dolu bir ifadesiyim. Benim, kendi kişiliğim var.

Ülser: (Korku. Yetersiz olduğuna dair duyulan güçlü inanç. Sizi ne yiyip bitiriyor)

Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Barış ve huzur doluyum.

Ürperme: (Zihinsel kasılma. Geriye çekilme. Uzaklaşma arzusu. Beni yalnız bırak.)

Her zaman emniyetteyim ve güven içindeyim. Sevgi beni kuşatıyor ve koruyor.

Üşüyüp titreme : (Zihinsel olarak içe çekilme, büzülme. Geri çekilme, bir kenara çekilme arzusu.’’ beni yalnız bırakın’’ duygusu.) Her an emin ellerde ve güvenlik içindeyim. Sevgi beni kuşatıyor ve koruyor. Her şey yolunda.

Varis: (Bulunduğun durumdan nefret etmek. Cesareti yitirmek. Aşırı yük taşıdığını hissetme. Nefret ettiğiniz bir işte yada bir yerde bulunmanız. Hevesinizin kırılması. Gücünden fazla çalıştığını ve taşıyabileceğinden fazla yük yüklendiğini hissetme.) Hayatı seviyorum ve özgürce hareket ediyorum. Gerçekten ayakta duruyor ve neşeyle yaşayıp hareket ediyorum. Hayatı seviyorum ve özgürce dolaşıyorum.

Verem : (Bencillikten ağır ağır eriyip gitme. Tahakküm edicilik, sahiplenicilik. Gaddar düşünceler. İntikam alma.)

Kendimi sevip onaylarken, içinde yaşayacak mutlu, barış dolu bir dünya da yaratıyorum.

Viral enfeksiyonlar – virüslerin sebep oldukları : (Hayatında mutluluk ve neşeden yoksunluk. Acılık duygusu.)

Mutluluğun hayatımda rahatça akmasına sevgiyle izin veriyorum. Kendimi seviyorum.

Vitiligo – ciltte beyaz noktalar : (Ait olmama. Kendini her şeyin dışında hissetmek. Bir gruba dahil hissetmemek.)

Hayatın tam merkezindeyim. Herkese ve her şeyle sevgiyle bağlıyım.

Vulva -Dış genital bölge : (İncinebilirliği temsil eder.)

İncinebilir olmak iyi ve güvenli (tehlikesiz) bir şeydir.

Yanma – beden ısısının yükselmesi: (Kızgınlık. Küplere binmek.)

Sevgi ve coşku doluyum. Kendi içimde ve çevremde sadece barış ve uyum yaratıyorum. Kendimi iyi hissetmeyi hak ediyorum.

Yanıklar: (Kızgınlık. Alev alev öfke.)

İçimde ve çevremde barış ve uyum yaratıyorum. İyi hissetmeyi hak ediyorum.

Yaşlılık sorunları: (Toplumsal inançlar. Eski düşünceler. Kendim olma korkusu. Şimdiyi reddetmek.) Her yaşta kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Hayatın her anı mükemmel.


Yatağı ıslatma – uykuda idrar kaçırma : (Ebeveyn korkusu. Genellikle baba.)

Bu çocuğa sevgi, şefkat ve anlayışla bakıyorum. Herşey yolunda.

Yılancık: (Başkalarının hayatına çok fazla karışmasına izin vermek. Kendini yeterince temiz ve iyi bulmamak.) Kendimi seviyorum ve onaylıyorum. Hiç kimsenin, hiç bir şeyin üzerimde gücü olmasına izin vermiyorum.

Yirminci yaş dişi:(Sağlam bir temel yaratmak için gereken zihinsel hazırlığı yapmamak)

Bilincimi, hayatın genişletmesine açıyorum. Gelişmek ve değişmek için hazırım. Ve bol imkanım var.

Yorgunluk : (Direnme, can sıkıntısı. İnsanın yaptığı işi sevmemesi.)

Hayat bana coşku veriyor; istek ve enerji doluyum.

Yumrular : (Ego’nun, mesleki konuda (kariyerle ilgili olarak) içerlemesi, düş kırıklığına uğraması, yaralanması.) Zihnimden, bu ertelemeye neden olan düşünce kalıbını atıyor ve artık başarının benim olmasına izin veriyorum.

Yumurtalıklar: (Yaratıcılık noktası. ) Yaratıcılığımı dengeliyorum.

Yüz: (Dünyaya gösterdiğimiz şeyi temsil ediyor.)

Kendimi olduğum gibi ifade ediyorum. Ben olmak iyi ve güvenli bir şey

Yüz felci : (Öfke üzerinde aşırı kontrol. Duygularını ifade etme konusunda isteksizlik.) Duygularımı ifade etmem, benim için iyi ve güvenli (tehlikesiz) bir şeydir. Kendimi bağışlıyorum.

Zatürree: (Umutsuz. Hayattan bıkkınlık. Duygusal yaraların iyileşmesine izin verilmemesi.)

Yeni düşünceleri kabul ediyorum. Bu an, yeni bir an.

Zona: (Korku ve gerginlik. Aşırı duyarlılık.)

Dinginim ve huzurluyum. Çünkü hayatın akışına güveniyorum.

Zührevi hastalık – AIDS, belsoğukluğu, uçuklar, frengi : (Cinsel suçluluk duygusu. Cezalandırılma ihtiyacı duyma. Cinsel organların günahkar yada pis olduklarına inanma. Birisine tecavüz etmiş olma.)

Cinselliğimi ve onun ifadesini sevgi ve neşeyle kabulleniyorum. Yalnızca beni destekleyen ve kendimi iyi hissettiren düşünceleri kabul ediyorum.




AHMET KAYA/USUI REIKI 6. IŞIK AŞAMA
GRANDMASTER / TEACHERsuperxy956k

Işıklı yol 28-04-2013 12:27 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
25889Bu nasıl güzel bir paylaşım. Gerçekten nokta atışların oluyor.Tebrikler

Işıklı yol 28-04-2013 06:21 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
Vitiligo – ciltte beyaz noktalar : (Ait olmama. Kendini her şeyin dışında hissetmek. Bir gruba dahil hissetmemek.)

Bir komşumuz vardı. Eşi yıllar önce ölmüş, el işi yaparak çocuğunu ve kendini geçindirdi yıllarca. Daha sonra oğlu büyüdü ve evlendi. O tabi ki oğlu ve geliniyle birlikte yaşamaya başladı. Ve ellerinde özellikle, beyaz lekeler oluşmaya başladı. Neden olduğunu bilemedi. Doktora gidip ilaçlar aldı.
Oysa demek ki o kendini onların yanında fazlalık gibi hissetmeye başladı. Kendini oraya ait hissedemiyordu.
Umarım her şey yoluna girmiştir artık onun için

bird of paradise 08-06-2013 01:43 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
Küle döndüysen ;
Yeniden güle dönmeyi bekle…
Ve;
Geçmişte kaç kere küle dönüştüğünü değil ;
Kaç kere küllerin arasından doğrulup yeni bir gül olduğunu hatırla !

Mevlana Celaleddin Rumi

bird of paradise 08-06-2013 01:49 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
Yiruma ? River Flows in You - YouTube

bird of paradise 09-06-2013 08:44 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
Affetmek Nedir?


Kim var ki bu dünyada birilerini kırmamış, birileri tarafından kırılmamış olsun.

Hepimiz birileri tarafından incitildik, hepimiz birilerini incittik.

Kızdık, içerledik, öfkelendik, darıldık, küstük, nefret ettik.

-İçinde anne babana, kardeşlerine, bazı akrabalarına, eşine duyduğun kızgınlık, öfke, içerleme, intikam alma gibi duygular var mı? Bu insanlarla konuşmayı, görüşmeyi reddediyor musun? Ya da en iyi haliyle görevlerini yapmakla sınırlı tuttuğun ilişkilerini katlanarak mı sürdürüyorsun?

-Çocukluğunda sana davranıldığı gibi çocuklarına davranmayacağına söz verdiğin halde, şimdi kendini bağırırken, vururken, dırdır ederken yakalıyor musun? Onlara, bir zamanlar sana söylenmiş ve seni incitmiş sözlerin benzerini sarf ettiğin için kendine kızıyor musun?

-Bir zamanlar en iyi dostun olan kişiyi kırdığın ya da kırıldığın için kaybettiysen, sırf gururun yüzünden affetmeye ya da af dilemeye yanaşmıyor musun?

Sıkça içinde bir türlü ismini koyamadığın bir boşluk hissediyor musun? Bu boşluğu alkol, ilaç, aşırı yemek, aşırı çalışmak, kumar ya da kredi kartı limitini ve maaşını çook aşacak kadar alışveriş yaparak doldurmaya çalışıyor musun?

-Bazen sanki geçmişini tekrar ederek yaşıyor duygusuna kapılıyor musun? Oyuncular değişse de geçmişte seni incitmiş olan anne babanın, eski sevgililerinin, eski arkadaşlarının, eski patronlarının yerini yine benzerlerinin almış olduğu duygusunu yaşıyor musun?

-İncitilme ve reddedilme korkusuyla yeni arkadaşlıklar kurmaktan çekiniyor musun?

-İnsanların sana yaklaşmasını önlemek için etrafına koruma duvarları ördüğünü ama bu duvarların arkasına kendini de hapsettiğini fark ediyor musun? Bu yüzden kendini yalnız, başkalarından uzak ve yabancılaşmış hissediyor musun?

-İster bir iş görüşmesi olsun, ister yeni birisiyle randevu, bunun da diğerleri gibi başarısızlıkla sonuçlanacağına, hayal kırıklığı yaşayacağına inanıyor musun?

-İş hayatı olsun, özel hayat olsun sadece yapman gerekeni yapıp, yeni riskler almaya cesaretin ya da enerjin olmadığını söylüyor musun?

-İnsanlara genel anlamda güven duymuyor musun?

-Yaşamında her şey olsa bile, yine de tam olmadığını, bir şeylerin eksik olduğunu hissediyor musun?

-İçinden bir türlü atamadığın suçluluk duygusu ve değersizlik duygusu enerjini tüketiyor, motivasyonunu ve kontrol duygunu kaybettiriyor mu?

Bu sorulardan birine ya da daha fazlasına "Evet" yanıtı verdiysen, yaşamında kendini ya da başkalarını affedemediğin kızgınlık, incinme, öfke halatı ayaklarına dolanmış ve seni ileriye adım atmaktan alıkoyuyor olabilir.

Bu duygu, enerjini çalıyor, kendini sevmeni engelliyor, yaşam hazzından seni mahrum ediyor, geleceğe umutla ve coşkuyla bakmanı engelliyor.

Affetmemek, bizim iyileşmemizi, sağlıklı ve doyumlu bir yaşam sürmemizi engelliyor. Yoksa sen seni inciten insanların, seni iyileştirmesini mi bekliyorsun?

Affetmek, geçmişi geçmişte bırakıp, anı yaşama ve geleceğe umutla bakma özgürlüğünü verir bize.

Affetmeye yanaşmıyorsun çünkü affetmediğinde hayatında yanlış giden şeyler için onları suçlamaya devam edebilirsin. Mutsuz yaşamının sorumlusu da suçlusu da onlardır.

Affetmediğinde, sen hala bir kurban, yanlış yapılan kişi konumunda kalırsın. Sana bu kötülüğü yapan kişi "kötü kişi" olacağı için sen otomatikman "iyi kişi" konumuna kendini oturtursun. Hayatı siyah beyaz olarak algılamak, diğer renkler ve tonlarıyla uğraşmaktan daha kolaydır.

Affetmemek, seni yaraladıklarında yaşadığın güçsüzlük ve acizlik duygusunu telafi etme illüzyonunu yaratır. Suçlu kişiyi zihninin zindanında hapiste tuttuğun sürece, kendini acayip güçlü hissedersin. Çünkü hiç kimse seni affetmeye zorlayamaz, kinini durduramaz.

Affetmemek, hem daha önce seni inciten kişilerden, hem de yeni kişilerden gelebilecek olası incinmelerden koruduğu illüzyonunu yaşatır sana. Acını, öfkeni beslediğin sürece olası tehlikelere karşı zırhını kuşanmış olarak beklersin. Böylece artık kimse seni incitemez, yaralayamaz, taciz edemez, reddedemez.

Oysa;

Affetmek unutmak değildir. İnsanları affettiğimizde geçmişte yaşanan deneyimleri unutmayız. Unutmamalıyız da. Bu deneyimler, zamanında bize çok acı vermiş olsa da kazandığımız derslerdir. Bizim, yeniden kurban konumuna düşmemek ya da başkalarını kurbanımız konumuna düşürmemek için yaşanmış bir ders.

Affetmek, affettiğimiz kişilerin davranışlarını onaylamak değildir.

Affettiğimizde geçmişin bugünümüz üzerindeki yıkıcı etkisini ortadan kaldırırız. Bu, onların bir zamanlar yaptığı şeyin doğru, haklı ve onaylanabilir olduğu anlamına gelmez. Yapılanların kabul edilebilir, önemsiz, çok da kötü olmadığı anlamına gelmez.

Yapılanlar kötüydü. Acıttı. Hayatımızı etkiledi. Aslında gerçek affediş tam aksine, olanı yadsıdığımız, minimize ettiğimiz, karşımızdakini haklı çıkardığımız ya da bize zarar veren davranışı hoş gördüğümüz durumda gerçekleşemez.

Affetmek, affettiğimiz kişiden daha "büyük" olduğumuzu göstererek, onu kendimize ebediyen borçlu kılmak değildir. Yargılayıcı Tanrı konumundan, hoşgörülü Tanrı konumuna geçerek, yine de kişiyi kendisini "günahkar" olarak hissettirmek gerçek bir affediş değildir.

Affetmek fedakarlık değildir. Dişlerimizi sıkarak, bizi inciten kişiye katlanmamız, güler yüz maskesi takınmamız gerçek bir affediş değildir. Çünkü bu durumda gerçek duygularımızı yutmuş oluruz. Bu tavır hem zordur, hem de hayatımızdan haz duygusunu çalar.

Affetmemek, kızgınlık duyduğun kişileri zihninde bedava kiracı olarak oturtmak demektir. Günah değil mi, zihnini boşu boşuna işgal etmelerine izin vermeye?

Affetmek için haklı- haksız mücadelesine girersen, haklı olmanın senin için huzurlu ve mutlu olmaktan daha önemli olduğuna dikkat et.

Haklı olmaya çalışmak, haksız olmaktan korkmaktan kaynaklanır.

Affetmek bir "Kozmik Unutma"dır

Affetmek, ruhsal iyileşme sürecinin doğal yan ürünüdür.

Affetmek, içsel bir süreçtir.

Affetmek, kendimize duyduğumuz saygının artmasını sağlayan bir özgürleşme sürecidir.

Affetmek, geçmişten gelen olumsuz duygu yükünden özgürleşmektir.

Olayı hatırlamak ama olayın duygu deposunu boşaltmaktır.

Affetmek, bizi inciten kişilere duyduğumuz cezalandırma ihtiyacından vazgeçerek kendi tutsaklığımızdan vazgeçmektir.

Affetmek, onlara hangi cezayı verirsek verelim bize yetmeyeceğinin farkındalığıdır.

Affetmek, intikam, öfke, kızgınlık gibi duygularla ziyan ettiğimiz yaşam enerjisini, yaşam kalitemizi yükseltmek, mutlu ve doyumlu olmak için kullanmayı seçmektir.

Affetmek, yaşamın geçmişinde takılıp kalmak yerine, yaşam yolculuğunda yeni deneyimlere açık hale gelebilmektir.

Ve affetmek, başkası için değil, kendimiz için yaptığımız bir özgürleşme seçimidir. Kendi boynumuzdaki, kendi ayaklarımızdaki zincirlerden özgürleşme seçimi.

En uzun yolculuk, beynimizden yüreğimize yaptığımız yolculuk.

Affetmek, bu yolculuğun kestirme yolu.

Öfke, kırgınlık, kızgınlık, nefret, intikam, suçluluk duygusu bastırıldığında da, patladığında da bizi olduğumuz yere çiviler ve gelişmemizi engeller. Affetmek, çivileri söker, sadece yürüme özgürlüğünü yeniden kazanmakla kalmayız, koşma, dans etme, uçma özgürlüğünü de tadarız.

Gerek bizim hatalarımıza, gerek başkalarının bize yaptığı hatalara gübre olarak bakalım. Gübre, affetmenin toprağıyla karıştığında, aldığımız ürün bol olur.

Affetmeyi gerektiren her yara, içinde önemli bir dersi de barındırır; dersi görebilmek için yarayı yeniden deşerek yüzleşmek zorunda kalsak bile.

Affetmek, öfke ve intikama yatırım yapmaktan vazgeçmektir. Neye yatırım yaparsak o çoğalır. Affetmek, hayatımızın en özgürleştirici ve zenginleştirici yatırımıdır.

Affetmenin karşındaki kişiyi değil, seni özgür bırakacağını anla.

İnsanları yargılarsan onları sevmeye zaman bulamazsın.

Ellerini yumruk haline getirenler, tokalaşamazlar.

Herkesi "gerçekten" tanırsan, herkesi affedersin.

Affetmek, içsel yolculuğun temel basamaklarından biri ve kendimizle barışık olma yolunda kocaman bir adım.

Bu adımı atmaya hazır mısın?

Gerçek Affediş

Bir şey daha; gerçek affediş kendinin ve başkalarının hatalı davranışlarına mazeret bulan kibar, gözü yaşlı anlayış içinde tevazuuyla bir başı öne eğme değildir. Herkesin yanlış yapsa da elinden geldiğinin en iyisini yaptığını savunan yüce bir anlayış da değildir. Affettim demekle de affetmek gerçekleşmiyor.

Kızgınlığın, nefretin, suçlamanın ve utancın, gerçek affediş yoluyla içimizde entegre olması için, yine onlardan yararlanmamız gerekiyor.

Kızgınlığımızın, nefretimizin, suçlamamızın hedefi olan kişilerden duygusal olarak kopabilmek, onları zihnimizi bedava kiracısı olmaktan çıkarabilmek, sınırlarımızı yeniden güçlü bir şekilde inşa etmek için sağlıklı kızgınlığın enerjisine ihtiyaç duyarız.

Kendi yadsıdığımız benliğe sahip çıkmak ve bütünleşmek için nefretin gölgelerini aydınlığa çıkarmaya ihtiyaç duyarız.

Öz sorumluluğumuzu almak, yapılan hatada kendi payımızı görerek ders çıkarmak ve gelişmek için sağlıklı suçluluğun yardımına ihtiyaç duyarız.

Affetmek, gerçek gücümüzü yeniden kazanmak ve gücümüze sahip çıkmaktır.

Affetmezsek ya da sahte kabulle ve suni bir affedişle affettiğimizi sansak bile; kızgınlık patladığında, bizi saldırganlaştırır ve insanları bizden uzaklaştırır.

Nefret bizi yoğun bir yalnızlık batağına sokar. Çünkü çok güçlü enerjiye sahip olan nefret etrafına zarar verirken, kendi ruhunu da iğfal eder ve sınırlarını yok eder. Kabuslar kaçınılmaz olur.

Suçlamak gücümüzü kaybettirir.

Yalnızlık ve güçsüzlüğün diğer adı depresyondur.

Affetmenin önemi şu yaygınca bilinen hikayede ne güzel anlatılıyor:

Öğretmen bir gün derste öğrencilerine bir teklifte bulunur: "hayatı deneyimleyerek öğrenmek ister misiniz?" Öğrenciler çok sevdikleri hocalarının bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. "O zaman" der öğretmen "şimdi yarınki ödevinize hazır olun. Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!" Öğrenciler, bu işten pek bir şey anlamazlar.

Ama ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Kendisine meraklı gözlerle bakan öğrencilerine şöyle der öğretmen: "Şimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun." Bazı öğrenciler torbalarına üçer beşer tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen, kendisine "Peki şimdi ne olacak?" der gibi bakan öğrencilerine ikinci açıklamasını yapar: "Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız.

Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okuldayken sıranızın üstünde, hep yanınızda olacaklar."

Aradan bir hafta geçmiştir. Hocaları sınıfa girer girmez, denileni yapmış olan öğrenciler şikayete başlarlar: "Hocam, bu kadar ağır torbayı her yere taşımak çok zor. Hocam, patatesler kokmaya başladı.

Vallahi, insanlar tuhaf bakıyorlar bana artık. Hem sıkıldık, hem yorulduk!"

Öğretmen gülümseyerek öğrencilerine şu dersi verir:

"Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz.

Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir lütuf olarak düşünüyoruz, halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir."

Affetmeyi ancak affederek öğrenebiliriz.

Gerçek affediş ancak güçlü bir insandan gelir. İçsel gücümüzü yeniden kazanmanın yolu da duygularımızın gerçek işlevini ve niyetini anlamak, duygularımızın armağanlarına sahip çıkmakla mümkün. Güçlü insan, gücüyle zarar verme gücüne sahipken bunu kullanmamayı seçiyor. Gerçek güç bu. Güçlü insanın güç gösterisi yapmaya ihtiyacı yoktur. O güçsüzlerin yolu.

Affetmek güçlüyü daha güçlü yapar, zayıfı ise güçlendirir. Affetmek cesurların işidir, korkakların değil. Affedemeyen kişinin ise başka cezaya ihtiyacı yoktur.

Çok sevdiğim bir sözü burada tekrar etmek istiyorum:

Zalimler zayıf kişilerdir.

Sevecenlik güçlülerin işidir.

Birisi sana zarar vermişse, onu affetmekte zorlanıyorsan şöyle düşün:

Ancak gerçek gücü olmayan kişiler başkalarına zarar verebilir.

Nefret dolu, kızgın, suçlayıcı kişi kendi cehennemini de yaratmıştır. Başkalarına zarar veren kişi asla güçlü olamaz. O bir zavallıdır. Ona ancak merhamet duyabilirsin. Onu zihninin gözünde küçücük, mini minnacık zavallı trajik bir figür olarak gör. Onun uğruna ziyan ettiğin enerjini kendini iyileştirmek için kullan. Bu, her zaman kolay bir yolculuk olmuyor ama ödülü büyük bir yolculuk.

Ben tecavüzcüme olan öfkemi böyle yendim.(yazar 20 yaşındayken San Francisco'da bıçaklı bir saldırganın tecavüzüne uğramış.) Yaşam enerjimi ona öfke duymaya harcayamazdım. Bu öfke beni tüketiyordu. O zavallı yaratık buna değmezdi. Bıçağın öldürücü gücüne sığınan bir zavallı. Ama ben gücümü yeniden kazanmaya, hayatımı zengin kılmaya değerdim.

Başkalarına karşı hissettiğimiz tüm duygular, kendimize hissettiğimiz duygulardır. Bizden çıkar yine bize geri döner.

Evrensel enerjinin yasası bu. Duygular enerjidir. Bu enerjileri sağlıklı bir biçimde iç gücümüze katarak entegre ettiğimizde, ruhumuz zenginleşir ve Evrenle, kendi doğamızla uyum içinde dans eder.

Duyguların iyileştirme ve onarım gücünü anladığımızda, onlara hoş geldin deriz.

İste o zaman daha sıkça duyguların adı umut, haz, neşe, mutluluk, ait olma, çekim, şefkat, sevecenlik, güven, doyum, saygı ve özgürlük olur. İşte o zaman karanlıkla aydınlığın ancak birlikte varolabileceği gerçeğini tüm varlığımızla kabul ederiz. İşte o zaman duyguları iyi ve kötü diye etiketlemeyiz. Bir duyguyu bastırıp, bir diğerini yüceltmeyiz. Her duygunun hakkını veririz, mesajlarının armağanını kabul ederiz. Gerçek Ruhsal Zeka, gerçek ruhsal bilinç, gerçek spiritüellik budur.




Nil Gün'ün "İçimizdeki Şaman- Duyguların Simyası"

bird of paradise 09-06-2013 08:48 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
AFFETMEK ÖZGÜRLEŞMEKTİR

Nefreti aşmanın tek yolu var: Affetmek.
Başkalarını affettiğimizde biz özgürleşiriz.

Nefret yaşamdan zevk almamızı, insanların güzel yanlarını görmemizi engeller.
Hiç kimse saf iyi ya da saf kötü değildir.

Salt kötülükleri görmek bir süre sonra şüphe, depresyon ve umutsuzluk denizinde boğar insanı.
Nefret dolu bir yaşam, mutsuz bir yaşamdır.

Affetmek insanı derinleştirir.
Affetmek için, insanın ruhsal ve zihinsel olarak kendisini hazır hissetmesi gerekir.

Çünkü affetmek bir seçimdir.
Kimsenin zorlamasıyla affetmek mümkün değildir.
Affetmek bir süreçtir. Birdenbire affedişler bile bir sürecin ürünüdür.
Affetmeyi seçtiğinizde kimse size borçlanmayacaktır.
Yani koşullu affetme yoktur.

Diğer insanın da sizi affetmesini, değişmesini veya sizin istediğiniz gibi olmasını beklemeyin.

Affetmek bir seçimdir.
Amacı sizin rahatlamanızdır, sizin özgürleşmenizdir.
Nefret duyduğunuz kişinin yaşıyor ya da ölmüş olması sizin affetme sürecinde duyduğunuz acıların yoğunluğunda bir farklılık yaratmayacaktır.

O acılar sizin acılarınız.
Affetmek kolay değildir.

Fakat özgürleşmek için gereklidir.
Çoğu insan affetmenin nefret ettiği kişiyi suçsuz ya da haklı bulduğu anlamına geleceğini sanır. Oysa affetmek, geçmişteki anıların boyunduruğundan kurtulmak, yaşamımızı kontrolü altında tutmasına son vermek demektir.

Affetmek, o kişiyi sevmek değil.
Affetmek, o kişiyle konuşmak zorunda olmak değil.
Affetmek, o kişiyle ilişkiyi sürdürmek değil.
Affetmek, o kişinin beklentileri doğrultusunda davranmak değil.
Affetmek, o kişiyi kucaklamak değil.
Affetmek, o kişiyi suçsuz bulmak değil.
Affetmek, o kişiyi hakli bulmak değil.
Affetmek, o kişinin verdiği zararları telafi etmek için çaba göstermemek değil.

Affetmek kırgınlığın, kızgınlığın, nefretin hapishanesinden özgürlüğe çıkmaktır.

Affetmek artık acıyı hissetmemektir.Yapılanları zihinsel olarak unutmak zaten mümkün değildir.

"Duygusal unutma" affetmenin diğer adıdır.

bird of paradise 09-06-2013 08:57 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
bagıslamak neden önemlidir
İNSANIN, her canlı gibi, algıladığı etkiye tepki veren bir varlık olduğunu hepimiz biliyoruz. Tepkilerimiz öfkelenmek, bağırmak, içe atmak, kızmak, küsmek vs. tarzında olabilmekte. Günlük hayat içinde yaşadığımız kimi olaylar nedeniyle bazen kendimize bazen de çevremizdeki insanlara kızarız.

Sinirleniriz. Çoğu zaman bu kızgınlığı nefret kademesine bile taşıyabiliriz. Öyle ki çocukluğumuzda veya ilk gençlik yıllarımızda yaşadığımız bir kızgınlığın şuuraltı etkilerini bu güne bile taşımış olabiliriz.

İster geçmişten kaynaklansın isterse bu günden, bir insana veya kendimize kızmak, o negatif duyguyu sürekli beslemek, bizi belli bir duyguya esir kılmak demektir. O duyguyla hareket etmek yazımızda da açıklayacağımız gibi bizlere çok şey kaybettirir. Bu nedenle kızgınlıkları şuurlu bir şekilde ele almak, bu negatif duygunun bizden esirgediklerini anlamak, varlıksal gelişimimiz açısından bir öneme sahiptir.

Neden Bağışlamalıyız?

Kızdığımız bir insanı bağışlamak, aslında insanın kendini özgürleştirmesidir. İnsanın özgürleşmesiyle birlikte vesveselerin, içsel konuşmaların durdurulması enerji tasarrufu sağlar. Bu tasarruf varlıksal gelişimimiz açısından büyük bir kıymettir.

Tarih boyunca yöntemleri bilinegelen “Kendini Tanıma” meselesinde atılacak adımlardan biri, insanı enerji tükettiren alışkanlıklarından kurtarmaktır. Bunların bazıları; alınganlık, gereksiz acelecilik, sinirlilik, nahoş duygular üretmek, gereksiz şeyleri merak edip gereksiz yere konuşmak, dedikodu yapmak, beklentilerin esiri olmak, korkmak, kendine acımak, affedememek vs. dir.

Bu alışkanlıkları terkeden birey karşılığında çok değerli bir hazineyi, yani kozmik enerjilerin dönüştürücüsü olan bedeninin üretmeyi bildiği ince enerjileri biriktirmeye başlar. Biriktirdiği enerjiyle; gerçekte kim olduğunu hatırlamaya, niçin yaşadığını ve bedenlenmekteki amacının ne olduğunu anlamaya, hissetmeye ve incelemeye başlayabilir. Farkındalığı ve algılayışı artar. Daha şuurlu bir yaşamı organize etmeye başlayabilir.

Örneğin affedememek nedeniyle doğan nahoş duygular sayesinde zihinsel olarak konuşup durmak, karşı tarafa veya kendine lanetler yağdırıp mağdur olma psikolojisine bürünerek kendine acımak, haksızlığa uğradığımızı düşünmek, “ben bunu hak etmemiştim” diyerek ha bire içsel saldırılarda bulunmak, ürettiğimiz ve dönüştürücü gücüne mutlak ihtiyaç duyduğumuz ince enerjileri çar çur etmektir. Bedenimiz, kozmik anlamda kaba olan enerjileri alıp onları daha ince enerjilere dönüştüren bir kimya fabrikası gibidir. İnce enerjiler üretmenin temel nedeni ise yüksek şuur hâllerinin yaşanması ve merkezlerin doğru çalışması içindir.

Bir insanı niçin affetmemiz gerekir?

Çünki o insana kızmış veya kırılmışızdır. Peki bir insana niçin kızarız? Bu soruya pek çok yanıt verilebilir. Kızmakta haklı da olabiliriz haksız da. Aslında mesele haklı veya haksız olmamız değildir. Asıl mesele kızdıkça tükettiğimiz enerjilerle neleri kaçırdığımızın farkında olamayışımızdır. Üstelik çoğu zaman kızgınlığımızın altında yatan neden son derece basit bir yanlış anlama da olabilir, gereksiz bir alınganlık ta. Kaale alınma isteği de olabilir, ben merkezci yaklaşımımıza karşı çıkılması da.

Beklentilerimize ters düşülmesi de olabilir, bencilliğimiz de.
Özellikle geçmiş zamanlarda yaşanılan bir olayın kızgınlığını hala sürdürüyorsak orada affedilmeyi bekleyen bir insan var demektir. Bu insan ya bir başkası ya da kendimizizdir. Kızdığımız kim olursa olsun bu hatırlama-kızma ilişkisini beslediğimiz sürece o ana, o andaki negatif duygulara, o andaki saldırgan eğilimlerimize, o andaki pasif kalışımıza ya da karşı tarafa niçin şunu şunu söyleyemedimlere, keşke öyle değil de böyle deseydimlere kanca atmayı sürdürmeye devam ederiz.

Bu kanca atış, tüketilen enerji nedeniyle bu anı ve anın getirdiklerini algılayamama, kendimize değişim için gerekli olan şansları tanımama ve içten içe kemiren bir kurdu besleme eylemidir. Değişim için gerekli yakıtı boşu boşuna harcama eylemidir. Geçmiş geçmişte kalmıştır. Geri gelmesi mümkün olmayan anlara böylesine takılıp kalmak bize ne kazandırır? Zaman, o ilahi kozmik enerji her insanı değiştirir. Zamanın değiştirici etkisine boyun eğmeyen varlık olabilir mi? Dünkü biz bugünkü biz miyiz? Dünkü onlar aynı insanlar mı?

Her şey şuurun tezahürü değil mi? Her insan içinde bulunduğu anda kendi şuurunun zirvesini yaşamıyor mu? Kendi şuurunun zirvesi gereği öyle davranan ve bu davranışı bize denk düşmeyen bir varlığı yargılamak mı önemlidir? Yoksa “varlık kardeşim veya geçmişteki kızdığım ben, o anda öyle bir hâldeydik ki meseleyi daha yukarılardan göremedik” diye bağışlamak mı? “Benim içinde bulunduğum realite o zaman öyleydi, onun da içinde bulunduğu realite öyle davranmasını gerektirdi” diye hoşgörüyle bakabilmek ve geçmişten kendimizi çekip almak kendimiz ve çevremiz için önemli bir sorumluluktur.

En önemli eksiklerimizden biri kendimizi her zaman şuurlu ve tek bir ‘ben’ olarak görme yanılsaması ve yorumda aceleciliktir. Kendimizi bilge bir insanmış gibi görme ve diğerlerini yargılama aczine düşmemizdir. Uyurgezerler içinde kendimizi uyanık zannetme yanılgımızdır. Hepimiz uykudayız. Anlık uyanışları süreli zannediyoruz.

Anlık flaşların hep patladığını zannediyoruz. Hayır biz bedende uyumaktayız. Üstelik bir bedende bir çok “ben” yaşatıyoruz. Bu gereksiz ve yanlış güdülemelerden beslenen, ben’lerden birinin hoşnut olmadığı bir durumun faturasını diğer bütün ‘ben’lere de ödetiyoruz.

Bir olay, hele hele iki kişi arasında yaşanan bir olay sadece karşı tarafın iradesiyle gerçekleşebilir mi? Gerçekleşen olayda belki de asıl sorgulanması gereken kendi tavrımız olamaz mı?

Elisabeth Kübler Ross ve David Kessler, “Yaşam Dersleri” adlı eserlerinde şöyle söylüyorlar. “Bütün bir hayat yaşayabilmemiz için bağışlamamız gerekir. Bağışlama acılarımızı ve yaralarımızı iyileştirmenin yoludur.

Hepimiz incinmişizdir. Doğruyu söylemek gerekirse büyük bir olasılıkla başkalarını da incitmişizdir. Sorun bu incinmenin yaşanması değildir, bizim bunu bağışlayamamamız ya da bunu unutamayacak olmamızdır.İncinmeye devam eden şey bu acıdır.“

Çeşitli nedenlerle zihinsel süreçte yaşanan içsel konuşmalar bize en çok enerji kaybettiren davranışlarımızın başında gelir. Bu durum aslında, kendi güçsüzlüğümüzü ilan etmek ve yaşamsal sorumluluklarımızdan kaçmak, yaşadığımız olayların sorumluluğunu başkalarına yüklemektir. Gün, ay ve yıllar içinde bu ve benzeri olaylarla ha bire kurban psikolojisini yaşayıp enerji tüketip dururuz.

Kızdığımız her durumda hep başkalarını suçlamak olaydaki sorumluluğumuzu görmemeye direnmek değil midir? Yapılması gereken şey “ben nerede hata yapıyorum? Niçin o insana hala kızıp duruyorum? Neden onu affedemiyorum? Gerçekten o mu hatalıydı yoksa ben mi? Hangi yanlış tavrım bu olayı yaşamama neden oldu” diye sorgulamalara gidip içimizdeki bariyeri ortadan kaldırmaya kalkışmak gerekmez mi?

Dr. Henry Cloud ve Dr. John Townsend, birlikte kaleme aldıkları kitaplarında bağışlamayla ilgili şunları dile getirmektedirler.
“Birisini bağışlamak; onu kancadan kurtarmak veya size olan bir borcunu iptal etmek demektir. Birisini bağışlamayı reddettiğinizde, hâlâ o kişiden bir şey istemektesinizdir ve eğer istediğiniz intikam dahi olsa, bu sizi ona sonsuza dek bağlı kılar.

Bağışlamadığınız sürece, sizi inciten birisinden, yalnızca yaptığı bir şeyi itiraf etmesi de olsa, vermek istemediği bir şeyi talep etmektesinizdir. Bu, onu size “bağlar”. Hala kızgınlık duygusu ürettiğiniz bireyi affedin gitsin. Onu serbest bırakırsanız, asıl siz özgür olacaksınız.

Bağışlamak, silmek demektir. Vazgeçmek. Hesabı yırtmak. Hesabı, “iptal etmek”tir. Bağışlamamak, kendimize yapabileceğimiz en tahripkar harekettir. Çünki, içsel olarak gücünüzü başkalarının denetlemesine izin vermektir.
Affetmek, çekmekte olduğunuz acıyı dindirip, yüreğinizi buran geri ödeme talebini ortadan kaldırır. Affetmek, geçmişteki pasif istekler yerine, şimdiki zamanda girişimci davranışa götürebilir.

Bağışlamak çok zordur ama bunu başarabilmek, geçmişten; sizi inciten ve istismar edenden kurtulmaktır.

Ödenmemiş bir hesap peşinde koşmayın. Bırakın gitsin; siz de neye ihtiyacınız varsa, onu Tanrı’dan ve verebilecek kişilerden isteyin. Bu daha iyi bir yaşam olur. Bağışlayamadığınız sürece geçmişte kalmanızı isteyen, asla gerçekleşmeyecek şeyleri bir araya toplamaya çalışan dirence dikkat edin.
Asıl değişmesi gereken kişinin, kendiniz olduğunu görme direncinize cesaretle karşı durun. Kendinizle yüzleşmeniz hayati önem taşır.

Kendinize bakarak sorunun sizin dışınızda olmasını isteme iç direncinizle yüzleşmelisiniz.
Bağışlayıcılık, yüreğimizle yaptığımız bir şeydir. Artık onu suçlamayız. O, arınmıştır. Bağışlayıcılık için, bir tek taraf gereklidir: Ben. Bana borcu olan kişinin, benim bağışlayıcılığımı istemesi gerekmez. Bu benim yüreğimdeki bir lütuf meselesidir. Kendi irademizde olan ve hayatlar boyu bize pozitif katkılar sağlayacak olan bir adımı atıp bağışlamayı seçebiliriz.”

Sonuç:

Bağışlayıcılık, sevgiyle çevrelemeye gayret etmemiz gereken zihin bahçemizi, içten içe kemirip duran düşünce parazitlerinden kurtarmaktır. Bağışlayıcılık, bize daha güçlü, daha zengin ve daha özgür insanlar olabilmek için gerekli olan içsel ve pozitif desteği verir. Pozitif desteğin verdiği özgürlük bizleri sorumlulukla ve akıllıca davranmaya yönlendirir. Aksi takdirde zihinsel süreçlerdeki tahripkar ilişki yıllar boyu sürebilir. DEĞER Mİ?

Arkadaşları, sevdikleri veya vazifesi uğruna yaşamını ortaya koymaktan daha büyük sevgi yoktur. Bu birbirine hizmet etmek demektir. Ancak bunun özgürlük içinde yapılması gerekir. Bireyin özgürleşebilmesini sağlayacak olan “kendini tanıma” sürecinde, affedebilmek bu nedenle önemlidir.

Elbette ki “kendini tanıma” sadece affetmek üzerine inşaa edilen bir süreç değildir.
Manevi yaşamı zengin insanlar içerden dışarıya doğru şefkatlidir, dıştan şefkatli ve içten öfkeli değildir. Öyleyse içimizdeki öfkeyi nötralize edemeden, kızıp durduğumuz insanı veya insanları affedemeden şefkati nasıl besleriz?

Pek çok nedenle pek çok insana kızgın ve kırgın olabiliriz. Kızgınlığımızın nedeni sıradan bir olay olabileceği gibi gerçekten travmatik bir olay da olabilir. Yalan söylendiği için, davet almadığımız için, işten atıldığımız için, tacize uğradığımız için, anlaşılmayı beklerken anlaşılamadığımızı düşündüğümüz için, yanlış anlaşıldığımızı zannettiğimiz için, istediğimiz borç paranın verilmediği için, birileri tarafından terkedildiğimiz için, maddi veya manevi olarak sömürüldüğümüzü düşündüğümüz için vs. birilerine kızgın olabiliriz.

Her ne türden olursa olsun kızgınlık kendi kendini yiyip bitirmektir. Kızgınlığı sürdürüp affetmemek, o olayın üstünden yıllar geçmesine rağmen, kızgınlıkla yapageldiğimiz içsel konuşmaları yıllara yaymaktır. Yıllar boyu o olaya çengel atıp içten içe kavga edip durmaktır. Olayı unutmuş gibi davransak bile o olayı anımsatan her durumda aynı şiddetli kızgınlığı yeniden hissetmek ve enerji tüketmeye devam etmektir. Affedememek ıstırap çekmektir.

İşte bu noktada uyanmak, şuurlu bir şekilde olaydaki olası sorumluluğumuzu üstlenmek, “eyvallah hata yaptım ve bunu yaşadım”, ya da “gerçekten masumdum ama bu durum başıma geldi, artık tüm bunları geçmişte bırakıyorum, kendimi ve diğerlerini affediyor ve özgürleştiriyorum” diyebilmeyi içselleştirmek ve bunun pozitif sonuçlarını yaşar duruma gelmek kendi elimizdedir.

Affetmeyi kimse bizim yerimize yapamayacağına göre bunu bizim yapmamız gerekir. Mesele yaşadığımız bir olayı değiştiremeyeceğimize göre olayı değerlendiren bakışımızı, anlayışımızı değiştirmeye bağlıdır. Anlayışımızın değişmesi, bağışlayıcılığı ve hoşgörüyü beraberinde getirir. Enerji tüketme alışkanlıklarımızı yavaş yavaş terk ederek enerjiyi biriktiren bireyler olmaya yönlendirir. Bu ise gerçek pozitifliğe adım atmak, sevgi enerjisini bünyemizde toplayabilmek ve yayabilmek olgunluğuna yaklaştırır.

Kendimizi ve insanları sevebilmek Evreni sevebilmekle özdeştir. Bu koskocaman ve mükemmel yasalarla idare edilen Kâinat içinde, takılıp kaldığımız ve hem kendimizi hem de çevremizi yiyip bitirmeye yönelik olan davranışlarımızın aczini görebilmek için de çar çur ettiğimiz ince enerjilere ihtiyacımız vardır.
Kadim öğretiler “insanı ıstırapları olgunlaştırır” der. Çünkü ıstıraplarımız, varlığa gelen dış tesirlerdir ve şuur bu tesirlere hâkim olmak için gücünü artırmaya uğraşır.

Hâkim olmayı başardığı gün, o tesirden kaynaklanan ıstırap da kendiliğinden sona erer. İşte affedebilmek, bunu başarabilmek için çaba sarfetmek ve ıstırabı dindirmek, aslında bir tesire hâkim olabilmek için gereklidir. Istıraplardan gerekli tesiri çekebilmek daha üstün bir şuur seviyesine yükselebilme şansını yakalamaktır.

Bir tesire hakim olabilmek için yılları harcamak mı gerekir? Affetmediğimiz sürece enerji tüketip durmayı dolayısıyla ıstırabı yıllara yaymak mı gerekir?
Istırap, yüklediği tesirle, derin şuurumuza uzanmamıza vesile olup ilâhi amacı sezinlememizi sağlayan şoklardan biridir sadece.

Demek ki mesele, kızıp durmak değil o ıstırabın sunacağı bilgiyle kendimizi özgürleştirmektir. Bu, özgürlükle henüz işimizin bitmediğini, halletmemiz gereken başka şeylerin de olduğunu kavrayabilmek ve tekâmül yolunda ilerlemeyi otomatik hâlden şuurlu hâle taşıyabilmek demektir.


Kaynak: “Yaşam Dersleri” E.K. Ross,
D. Kessler, Ege Meta Yayınları

Işıklı yol 09-06-2013 08:58 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
Bu kitabı almayı düşünüyordum. Gerçekten güzel bir kitapmış teşekkürler. Okumam gerekenler listeme ekleyeceğim. fakat insan gerçekte nasıl affetmiş olur yada nasıl affedebiliriz onu çalışmak lazım. Affetmeyi öğrenmeli

bird of paradise 09-06-2013 09:04 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
Saglikli yasamin anahtari affetmek! - Ender Sarac - YouTube

Sedona Yöntemi ile affetme uygulaması.wmv - YouTube

bird of paradise 12-06-2013 08:28 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
Aşk hafız'a öye bir yanaştı ki, zihnimde ki tüm tasvirleri yok etti, bitirdi, yakıp küle çevirdi''. (Şirazlı Hafız)

Eckhart Tolle '' Acı Bedeni '' Türkçe altyazılı - YouTube

bird of paradise 25-06-2013 12:34 AM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
EMDR Nedir? - Terapi Portalı - YouTube

Emdr tekniğini kullanıp faydalanan tecrübeli arkadaşlarımızdan yorumlarını bekliyorum, nasıl uygulandığı hakkında bilgisi olan arkadaşlarımızdan da kendi kendimize uygulayabilirmiyiz öğrenmek istiyorum? smil56

bird of paradise 01-07-2013 12:21 AM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
Çekim Yasası'nın ve La İlahe İllallah'ın Tasavvufi Açıklaması - YouTube

chees19 15-07-2013 01:30 AM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
TEŞEKKÜR EDERİM PAYLAŞIMLAR İÇİN

bird of paradise 15-07-2013 01:33 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
rica ederim...

bird of paradise 18-07-2013 10:27 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
Nefis

Nefis Tuğrul İnançer Dost Tv - YouTube
CENNETİME GİR

bird of paradise 18-07-2013 10:50 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
KALP, KALP GÖZÜYLE OKUNUR

Öteki Gündem Tasavvufun Sırrına Ermek 22.03.2013 Part.1 - YouTube

SÖZ TOHUMDUR...

bird of paradise 22-10-2013 05:04 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
En zor sınav – Kendimi Affediyorum…

Hayatlarımızı sağlığımızı hiçbir zaman kaybetmeyecekmiş, başkasına hiç muhtaç kalmayacakmış gibi yaşarız. Sanırız ki bize hiçbir şey olmaz, hep güçlü, hep ayaklarının üzerinde duran kişiler olacağız.

An gelir evrenin bir imtahanı zor bir sınav sorusu gibi kapınızı çalıverir. Görünmez bir kaza ya da bir haber bir anda pamuklar içinde sakladığınız hayatınızın tüm düzenini alt üst eder.

Düşünün bir kere, bir anda normal rutin olarak kullandığınız bir uzvunuz is göremez hale gelirse, o çok güvendiğiniz sağlığınız, bütünlüğünüz elinizden saniyeler içinde kayıp giderse ne olur?

Hastaneye giderken ve sonrasında yanınızda kim olsun istersiniz?
Önce kime haber verirsiniz? Kim sizin kara gün dostunuzdur? Bu soruların cevaplarını bulmak için derin bir nefes alın ve kalbinizden yanıtlamasını isteyin.
Eşiniz mi? Çocuğunuz mu? Kardeşiniz mi? Anne veya Babanız mı? Yoksa tüm sırlarınız paylaştığınız arkadaşınız mı?

Hayatınızın içinde o veya bu şekilde vakit geçirdiğiniz, onsuz yapamayacağınızı hissettiğiniz ve aynı zamanda uzun birlikteliklerden dolayı tolerans ve tahammül seviyenizin azaldığı kişi, aslında okyanusun ortasında düşmüş olduğunuz durumdan sizi çıkartacak ve o meşakkate girecek tek can simidinizdir. Birden onun değerini idrak eder ve varlığına şükredersiniz.

Kendinize yeterli iken birden bire yetersiz ve çaresiz kaldığınız, hep başkalarına yardım ederken, yardıma muhtaç duruma geldiğinizi idrak etmek, çoğunlukla kendinizi, hayatınızı, ve nereden gelip nereye gittiğinizi sorgulamanıza sebep olur. Neden herşey hep benim başıma geliyor? Neden hep yeniden başlamak güçlü olmak zorundayım? Ne zaman mutlu olacağım? V.s.

Kuantuma meraklıysanız farklı biçimde sorarsınız, Evren bana neyi deneyimletmeye çalışıyor? Neyi idrak etmem lazım? Ne konuda kendimi değiştirmem veya düzeltmem lazım? Uyanmam farkına varmam için yeterince sarsıldım mı? Hangi enerjileri kendime çekiyorum. Acaba Evrene doğru mesajlar veremiyor muyum?

Aynı zamanda, ” hayatta tek başıma yaparım sandım ama en ufak bir olayda gerçekten yalnızlığın ne demek olduğunu anladım ve yalnızlık sadece Yaradan’a mahsusmuş” diye düşünürsünüz.

Sizi arayan, soran ziyaretinize gelen, geçmiş olsun diyen ya da bir an olsun koruyucu kanatlarını üzerinizden ayırmayan yakınlarınızı arkadaşlarınız ve ailenizi gördükçe ve onların sıcak enerjilerini hissettikçe, sevildiğinizi ve değerli olduğunuzu her bir hücreniz idrak eder, mutlu olursunuz.
Hayatınız boyunca kontrolü elinizde tutmaya çalışsanız da ne oldu? Farkında mısınız ki artık kontrol sizin elinizde değil.

Hani sizden başkası başaramazdı, beceremezdi? Siz çaresiz durumdayken her şeyi tıkır tıkır halleden bir arkadaşınız, eşiniz, kardeşiniz, çocuğunuz varmış değil mi?

Bunca zaman, sadece kendinizi ve çevrenizi kontrol etmek için ne kadar çok enerji harcadığınızın ve bu enerjinin aslında sizden kopan önemli bir değer olduğunun farkına varmanın zamanı gelmedi mi?

Ne yaparsanız yapın, hayatı, çevrenizi, ilahi akışı ve yaşadığınız imtahanları kontrol edemiyorsunuz değil mi?? Bilin ki edemeyeceksiniz de.

Yaşamakta olduğunuz herşey, Evrenden size, deneyimlemek istediğiniz ve bunu isterken yaydığınız enerjiyi, cevaplayacak şekilde, güzelce paketlenmiş ve önünüze sunulmuş olarak akmaya devam ediyor. Yaydığınız enerjinin gerçekten istediğiniz ve arzu ettiğiniz enerji olabilmesi için ne yapmalısınız?

Kendi içinize dönerek önce kendinizi Affedin. Sonra Hiç affetmeyeceğinizi söylediğiniz kişileri içinizden affedin. Affedin ki oralara harcadığınız gereksiz enerjileri artık yaşam kalitenizi, huzurunuzu, mutluluğunuzu arttırmak için kendinize doğru yönlendirin. Bırakın bu enerjiler gereksiz yere başkalarına değil, ait olduğu kişiye yani size hizmet etsin.

Dengede olmaya çalışın.

Zor da olsa hayatınızdaki dengeyi yakalayın.

Yaradan’ın en güzel parçası olarak diğer en güzel parçaları da sevin ki akışın en güzel mucizeleri size doğru gelmeye başlasın.


“ Ben Kendimi şu anda olduğum gibi kabul ediyorum ve onaylıyorum.

Kendimi gerçekten çok seviyorum.

Dengede olmayı seçiyorum

Bugüne kadar yaşadığım her sınavı, her olayı, her anı, tüm deneyimlerimi, bunlarla ilgili tüm kararlarımı ve tüm seçimlerimi şu an itibari ile kabule geçiyorum.

Ne yaşandıysa yaşandı ve bitti. Artık kendimi Affediyorum.

Bütün bu yaşadıklarım, deneyimlediklerim şu an ki iyi, doğru sevgi dolu insan olmama yardım ettiği için Yaradan’a şükrediyorum.

Doğduğum günden bu güne kadar beni üzen, beni kıran, bana kötülük yapan herkesi Affediyorum.

Kendi iyiliğim için, daha önce hiç affetmeyeceğim dediğim herkesi de koşulsuz şartsız affediyorum.

Artık,

Mutlu ve huzurlu olmayı hak ediyorum.

Sevmeyi ve sevilmeyi hak ediyorum.

Sağlıklı olmayı hak ediyorum.

Bolluk ve Bereket içinde olmayı hak ediyorum.

Güzel olan her şeyi yaşamayı ve deneyimlemeyi hak ediyorum.

Hayatımın akışına güveniyorum.

Yaradanım dan bana gelecek tüm mucizelere kendimi açıyorum ve bu mucizeleri yaşamayı hak ediyorum.

Kalbi güzellikler ve iyilikler dolu insanların artık mutlu olma ve başarılı olma döneminin geldiğini kabul ediyorum.

Elimde olan her şey için, sevdiklerim yanımda olduğu için aklım yerinde olduğu için, tüm organlarımla sağlıklı olduğum için, bana bahşedilen tüm nimetler için

Yaradanıma şükrediyorum.

Şükürler olsun….


kaynak Kuantumdaben.com


sevgiyle bird of paradise krz56 superxy , her şey gönlünüzce olsun, sapkal89

pinky9 24-10-2013 11:02 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
Alıntı:

bird of paradise Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 834900)
Hayatınızın tatmini için çok önemli gördüğünüz bir şeyden mahrum kaldığınızda iki seçeneğiniz olur:
Ya diğer insanlara ve Allaha karşı kızgın,kendisine acıyan bir kişi olurusunuz; ya da daha derin bir seviyeye ilerler olursunuz.

Çünkü hayatınızda önemli bir delik oluşmuştur. Ve bu deliğin içine gittiğinizde bu sizi forumsuz olana götürür. Onun içine gitmek demek, teslim olmak demektir. Olanı kabul etmektir. Ve bütün olumsuzluklar, şikayetler yok olur gider.

Sizi eksik kılan, mutululuk ve tatminden alıkoyan mahrumiyet, sizi daha derin bir boyuta taşıyan bir giriş noktası olur.

Eckhart Tolle


http://youtu.be/noERV75foYc

bu yazıya bayıldım çok doğruu.. Bu başıkta harikaymış daha sonra ayrıntılı inceleyeceğim bende bi kaç bağ kesme çalışması ekleyim notlarımı bi karıştırayımda:)

bird of paradise 01-05-2014 10:35 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
Hepimiz Birbirimizle, Bağlantılıyız... - Dailymotion video

bird of paradise 07-05-2014 10:29 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
Hatalı, düşüp kalkmalı hayatlarımızın normalliğini ve sıradanlığını gösteren bir video, izlemeye deger...

hata yapmak normaldir, normal olmayan bunlara takılıp kalmaktır...

"Kendi profilime uygun bir iş bulamadım." | Mete Güney - YouTube

bird of paradise 07-05-2014 11:18 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 


Kim bu bizi "başarısız" olarak niteleyenler?

Kendini "başarısız" gördüğün bir şeyin hiç mi katkısı yoktur sana?


idea3 "Ben kurdum; çok da güzel batırdım!" | Ömer Ekinci - YouTube 956k

bird of paradise 08-05-2014 12:21 AM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
"Lise hayatımda hiç kız arkadaşım olmadı." | Yalçın Pembecioğlu - YouTube


Başarısızlık nedir?

Var mı öyle bir şey?

Kim bu bizi 'başarısız' olarak niteleyenler?

Başarısızlık para kazanamamak mıdır?

bird of paradise 08-05-2014 12:47 AM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
"O pozisyonu kabul etmemek enayilikti ama..." | Alper Akcan - YouTube

bird of paradise 08-05-2014 12:56 AM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
"Hiç gülmediler..." | Ömer Harmankaya - YouTube

bird of paradise 08-05-2014 01:00 AM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
"Yaşadığım çok başarısızlık var!" | Tunç Kılınç - YouTube

esmerrapunzel 22-04-2016 11:19 PM

Cevap: AFFETMEK ÖZGÜRLEŞTİRİR
 
"Affetmek özgürleştirir" doğru; itirazım yok. Ama ne onun bana yaptıkları için onu, ne benim ona yaptıklarım için kendimi affedemiyorum :(


WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:36 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.