![]() |
Gücünü kötüye kullanmak GÜCÜNÜ KÖTÜYE KULLANMAK Egemen konumundaysan ve gücünü kullanıyorsan, hakimiyetin altındaki bireylere sonsuz bir saygı ve sevgi duymalısın. Kendi bilimsel görüşlerin adına, kendi dışındakilerin hayatıyla oynayamazsın. Gücün varsa, bu gücü diğer insanları gütmek, sıkıştırmak adına kullanma sakın. Söz konusu gücü, öbür insanlarda yaratıcılığa dönüştür. “Ramakrishna’nın”, “Vivekananda” adlı bir müridi varmış, Aşram’da (birlikte yenilip içilen yer, aşhane) bir de “Kalu” adında çok basit, cahil bir adam yaşarmış. Vivekananda çok kültürlü olduğundan Kalu’ya sürekli takılır, ona baskı yapar, denetlermiş. Kalu, kulübesini mabet haline dönüştürmüş, Hindistan’da her bir taş, bir tanrı sayılır. Dolayısıyla Kalu’nun küçük kulübesinde üç yüz tanrı barınırmış. Vivekananda Kalu’ya sürekli “Bu taştan tanrıları Ganj nehrine at” dermiş. “Saçmalama. Tanrı bunların dışındadır; ulaşılmaz, elle tutulmazdır, salak herif!” Kalu ise şu yanıtı verirmiş ona, bıkıp usanmadan: “Bu taşları seviyorum, tümü güzel! Onları bana Ganj nehri armağan etti, hiçbirini atamam. Öleceğimi bilsem gene de yapamam bunu.” Sonunda Vivekananda, Satori’ye§ulaşmış. Gücünün belirtisi olarak, Kalu’yla eğlenmek amacıyla, onun beynine taşlardan kurtulması gerektiğini yansıtmış. Kalu, taşları torbaya doldurmuş; tam Ganj’a atacağı sırada, Ramakrishna onu durdurup sormuş: “Ne yapıyorsun Kalu?” - Taşları atmam gerektiğine dair bir fikrin esiri oldum efendimiz. - Bekle, sakın atma onları! Ramakrishna, Vivekananda’yı huzura çağırmış, onu eni konu azarlamış: “Gücünü kullanma, etkinliğini, kuvvetini sınama yöntemin bu mu senin?”. Hemen peşinden Kalu’yu çağırıp eklemiş: “Tanrılarını vakit kaybetmeksizin kulübene geri götür. Onları atmak senin değil, Vivekananda’nın hastalıklı fikriydi.” Kalu efendisini doğrulamış. Ve bu düşüncenin tamamen dışarıdan, kendi istek ve denetimi olmaksızın, ansızın beynine yerleştiğini itiraf etmiş. Ramakrishna’nın hiddeti, öfkesi öylesine doyumsuzmuş ki, Vivekananda’nın anahtarını elinden almış ve Satori’ye bundan böyle ancak ölümüne üç gün kala yeniden ulaşabileceğini söylemiş. Sonra mı? Sonra aynen öyküdeki gibi olmuş. Yıllarca ağlayıp yakarmasına rağmen, kendini kanıtlamak adına ölümcül çaba harcamasına karşın, aynı gücü hiç mi hiç elde edememiş. Ramakrishna ölüm döşeğindeyken, Vivekananda ayaklarına kapanıp yalvarmış: “Hocam! Artık ölümüne çeyrek kaldığına göre, anahtarımı geri verebilirsin.” Daha sonra yakarışı abartıp kendini yerden yere atmış, efendinin yanıtı ise hiç değişmemiş: “Hayır, çünkü sen tehlikelisin oğlum. Böylesi yüce, etkin bir güç bunca yanlış kullanılamazdı, bekle. Henüz yeterince saf ve temiz değilsin. Gücünü bir kez daha hırsına alet edebilirsin. Ağla ve Meditasyon yap. § Satori: Mucizevi biçimde inanç, fikir yansıtma gücü, yarı tanrılık konumu Vivekananda, ölümüne üç gün kala Satori’ye kavuşmuş. Anahtarını eline alabilmiş. Mucize gerçekleştirebileceğini hissettiğinden üç gün sonra öleceğini anlamış. SOFULAR: PATİKANIN İNSANLARI Cilt:1, Sayfa: 290-292 |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:34 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.