![]() |
NİYE AHLAKLI OLALIM Kİ? Tanrı yoksa niye ahlâklı olalım ki?” İşte günümüz insanının inancı. Tanrı var diye ahlaklı olan birinden insan gibi insan olmasını beklemek ne kadar doğru olabilir? Bu mantıkla yaşama bakan biri ancak korktuğu için iyi olmak zorundadır. O Tanrı var diye aklından, yüreğinden geçen bazı şeyleri frenlemek zorunda hisseder kendini. O’nun kafasında öyle bir Tanrı vardır ki O ceza keser, Ateşlere atar, Yasakları vardır ve yaptığın bazı şeyler O’nun katında günahtır ve her günah için yakar da yakar. Korkarak inananlar varoluşa hizmet için değil, Yaşama saygı duydukları için değil, korktukları için iyi olur ve iyi davranırlar. Daha derinden bakılacak olursa temelinde korku olan inançta aslında sadece kendine hizmet etmek vardır. Çünkü tek amacı öldükten sonra ateşe atılmamak, yanmamak ve kendine vaat edilen cennet bahçesine gidebilmektir. Böyle bir düşünce içinde olan insan korku içindeyken geniş pencereden bakmayı da başaramaz. Belli kalıplara ve söylenenlere uymak zorundadır çünkü başka çaresi yoktur. Maalesef, bu düşünce ile inanan insan çoğunlukla kendi inisiyatifini kullanmaktan da yoksundur. O kural koyucu olamaz, kurallar zaten konmuştur ve bu kuralları çok iyi bildiğini söyleyen bir başkasına da körü körüne bağlanma eğilimi vardır. Bu eğilim de, o bir başkasının kendi egosuna hizmet ettirme eğilimi olduğundan, o başkası bilerek veya bilmeyerek korku ile inananları kolayca etkisi altına alır. İnsanların bu korku duygusunu kullanarak etki altına almak ve onları yönlendirmeye çalışmak ise, o insanın akıl, düşünce, duygu ve inancını kısıtlaması anlamına gelir. Bu, o insanın özgür iradesini yani o insanı hiçe saymaktır. Sonuçta da Yaradan’ı ve O’nun var ettiği varoluşu hiçe saymaktır. Korkunun olduğu yerde asla sevgi olamaz. Yaradan'a inanmanın başka bir şekli ise O’ndan korkmak yerine O’nu sevmektir. Evrene, çevremizde olanlara, doğaya ve bedenlerimizin işleyişine gerçek anlamda bakar ve derinine inerseniz bu mükemmelliğin karşısında hayran kalmamak ve hayret etmemek mümkün değildir. Öyle bir düzen ve işleyiş vardır ki derinine daldıkça altından çıkamazsınız. Aklın sınırları zorlanmaya başlar. İnanmamak mümkün değildir. Bu öyle bir inançtır ki bu inançta saygı vardır, bu inançta hayranlık vardır, bu inançta o mükemmelliğe ulaşma isteği fakat bir yandan da ulaşamayacağını bilme hissi vardır. Bu inançta olağanüstülüğün getirdiği varoluşa sahiplenme vardır, bu inançta ayrımcılık yoktur. Var olana adanmışlıkla birlikte “biz” vardır. “Biz” ise sevgidir. Bu sevgiyle dolu iken de “Tanrı yoksa niye ahlâklı olalım ki?” demek mümkün değildir. Artık akıl ve yürek özgürdür ve bu da insanın gerçek özüdür. Artık kötü olmana imkan yoktur. İnandığı Yaradan da ateşlere atan, yakan, her şeyi günah olarak gösteren hiç değildir. Sevgi ile inananlar, insan olmanın anlamını, insanlık görevlerini çok iyi kavramışlardır ve bunu da korktukları bir Yaradan için değil, Yaradan’a, O’nun var ettiğine, yaşama saygı gösterdikleri için yaparlar. Nasıl inanıyorsak bizler oyuz, korku ya da sevgi… Nasıl inanıyorsak bizler oyuz, karanlık ya da ışık… Nasıl inanıyorsak, ya Allah ile aldatırız, ya da Allah ile sadık kalırız… ARZU ÖZOK Yaradan’ı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendi mi, öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok eğer Tanrı dendi mi, evvela ask, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir. ALINTI |
Cevap: NİYE AHLAKLI OLALIM Kİ? Güzel bir paylaşım canım. Ellerine sağlık, teşekkür ediyorum...25889 |
Cevap: NİYE AHLAKLI OLALIM Kİ? teşekkürler:D |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 12:13 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.