Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Geliştiren Yazılar (http://www.hayatimdegisti.com/forum/forumdisplay.php?f=371)
-   -   Serendipity / Değerli ve Hoş Şeyleri Bulma Yeteneği (http://www.hayatimdegisti.com/forum/showthread.php?t=227867)

shamanic 21-03-2009 12:34 PM

Serendipity / Değerli ve Hoş Şeyleri Bulma Yeteneği
 
http://img158.imageshack.us/img158/5...3w8rghleq7.gif

"SERENDİPİTY"
Değerli ve Hoş Şeyleri Bulma Yeteneği

Basıp geçtiğimiz her şey bize gülümsüyor, çevremiz bizi olgunlaştırıp, yükseltecek sayısız imkanlarla dolu. Fakat bunları uzanıp almak ve kullanmak bize kalmış bir iş. Yeter ki gerçekten olgunlaşmayı isteyelim ve aldıklarımızı iyide kullanma arzusu içinde olalım. super

1974 yılıydı sanıyorum. Cağaloğlu’nda yürüyorum, bir ara kaldırım üzerinde Henüz yeni yere düştüğü belli olan birkaç sayfalık kitap görüyorum.

Hiç de öyle yerlerden kağıt, gazete toplama adetim olmadığı halde, eğilip alıyorum ve şöyle bir karıştırıyorum. İçindekiler bana ilginç geliyor. Sayfalar Carl Gustav Jung’un “Din Psikolojisi” isimli bir kitabından düşmüş, bu anlaşılıyor. Tam da benim bulduğum bölümlerinde, insan bilincinin derinliklerinde, bilinçdışı ya da ortak bilinçdışı dediği daha derin bir alanını bulunduğunu açıklıyor Jung. Hatta bu ortak bilinçdışının bir tür bilgelik taşıdığını ve Tanrı ile kesişme noktası oluşturduğunu anlatıyor.

Kitabı hemen oracıkta bir kahvehanede yutar gibi okudum. Bu kitap sayfalarını bulmam öyle bir zamana denk düşüyordu ki benim kafamda yaşadığım arayışa en güzel yanıtı oluşturuyordu. Kitap sayfalarının, ama o kitabın ve o sayfaların, o anda orada olması ve benim onu okumam bir rastlantı mıydı acaba?

Hayır. Sonradan defalarca izlediğim gibi, benim ihtiyacım olan kitaplar, benim ihtiyacım olan insanlar hep doğru zamanda karşıma çıkıyorlardı. sevincli
Bunlardan birisi de değerli Ruhsal Araştırmacı Bedri Ruhselman’dı. Ve o kitabında şöyle diyordu: “Rastlantı diye bir şey yoktur.”

Evet, gerçekten rastlantı diye bir şey yoktu. Her yaşadığımız olayın bir anlamı vardı, her tanıştığımız insan bize bir şey öğretiyordu. Sanki çevremizde her şey elbirliği etmiş bizi bir yerlere yükseltmek için, tam bizim ihtiyacımız olan zamanda, tam bizim ihtiyacımız olan olayları bize yaşatıyordu.

http://img23.imageshack.us/img23/6877/ddddwde.jpg

EŞYANINTABİATINA AYKIRI DAVRANMAMA SANATI: WU-WEİ

Tao’cu felsefede ilginç bir kavram var: Wu-Wei.

Bu kavram, eşyanın tabiatına aykırı davranmamak, hiçbir şeyi gereksiz yere zorlamadan doğru anı bekleme sanatı.

Adı üstüne bu bir sanat ve öğrenilmesi gereken bir şey. Bunun için yapılması gereken şey, tetikte olmak, amaç üzerine yoğunlaşmak, neyi istediğini kafanızda iyice netleştirmek, aradığını bulacağına dair kesin bir inanç ve acele etmeden, olayları zorlamadan beklemek.

“Fiziğin Taosu” isimli kitabın yazarı Fritjof Capra, bu sanatı kendi hayatında uygulamış ve kendisiyle çok tanışmak istediği bir psikiyatristle nasıl karşılaştığını bakın nasıl anlatıyor:

Bu tartışmaların büyük kısmında Stan Grof’un adı zikredildi ve bana sık sık tavsiye edilen şey, insan potansiyeli hareketi içinde önemli bir şahsiyet olan bu adamla mutlaka tanışmam ve benimkine çok yakın olan bilim ve maneviyata dair düşüncelerini yabana atmamam gerektiğiydi.

Wu-wei yaklaşımı uyarınca doğru zamanı kollayarak Grof’la temas kurmak için hiçbir çabada bulunmadım ve 1977 Şubat’ında bir toplantıya davet edildiğimde hayret içinde kaldım, Stan Grof oradaydı.

http://img21.imageshack.us/img21/1686/purpfineflare.gif
TÜNEL VİZYONU

Tünel Vizyonu psikolojik bir terim olarak sadece belli gerçekleri yaşamak, diğer geniş bir alana yayılmış olan gerçeklere kendini kapatmaktır.

Örneğin bir bilim adamı, kendi görüş alanının dışında bulunan ruhsal gerçeklere karşı kör olabilir. Karamsar bir görüş açısıyla koşullanmış biri çevresindeki olanakları görmeyebilir.

İşte hayatın bereketi ve insanın yaratıcılığına güvenen biri gerçeğin tümünü görür. O her zaman bir yol olduğunu bilir. Hiç umutsuzluğa kapılmaz. Çalışır, üretir ve en mükemmeli bekler. Çünkü onu hak ettiğine inanır.

Daha açıkça söylemek gerekirse Tanrı, bütün varlıkları sürekli yükseltmektedir. Bunu gerçekleştirmek için de her aracı kullanır. Aslında yazımızın başlığı olan “Serendipity” Tanrı’nın lütfundan başka bir şey değildir. Serendipitik olaylar hepimizin başına gelir. Ama çoğumuz bunların farkına varmayız ve bu yüzden onlardan yararlanamayız.

http://img6.imageshack.us/img6/4004/11923494.jpg
HASTALIK VE SIKINTI NASIL LÜTFA DÖNÜŞÜR?

Her şey bizim istediğimiz biçimde gelişmeyebilir. Bazen olmasını çok istediğimiz bir şey bir türlü olamaz. Çeşitli engeller çıkar sürekli. İşte o zaman biz bunu bir işaret olarak kabul edip ya hedefimizde düzeltmelere gitmeliyiz, ya da kendimize yeni hedefler bulmalıyız. Çünkü bellidir ki bu istediğimiz şey bizim olgunlaşmamız ve yükselmemiz için uygun değildir.

Bazen de bir sıkıntı, hastalık bize bilinçaltımızdan gelen bir uyarı niteliği taşır. Bu hastalık ve sıkıntılar bazı şeylerin yolunda gitmediğini hatırlatan sinyallerdir bizim için. Yani bunlar da birer lütuftur.

http://www.theoi.com/image/T40.3Erinyes.jpg
Orestes ve Yılan Saçlı Cadılar’la ilgili Yunan efsanesinde;
lütuf ve ruh hastalığı arasındaki ilişki çok güzel dile getirilmiştir.

Orestes, kendisinin Tanrılardan daha güçlü olduğunu kanıtlamak için zalimce davranan Atreus’un oğludur.

Tanrılar kendilerine karşı işlediği vu suçtan dolayı Atreus’u cezalandırmak için bütün sülalesini lanetlemişlerdir.

Orestes bir ikilem içinde kalarak Yunan geleneklerine göre annesini öldürmek durumunda kalmıştır.

Bu günahı cezalandırmak için Tanrılar Orestes’in üstüne yılan saçlı korkunç cadılar salarlar; bunlar sadece Orestes’e görünmektedir.

Cadılar gece gündüz, korkunç görünüşleri ve bitmez tükenmez eleştirileri ile Orestes’e azap verirler.

Uzun yıllar süren inziva ve tefekkürden sonra, Orestes Tanrılara başvurarak artık annesini öldürerek işlediği günahın kefaretini ödediğine inandığını, bunun için Atreus sülalesi üzerindeki lanetin kaldırılmasını dilediğini söyler.

Tanrılar onu yargılarlar. Orestes’i savunan Apollon söz konusu durumu kendisinin düzenlemiş olduğunu ve Orestes’in annesini öldürmekten başka seçeneği kalmadığı bir duruma düşmüş olduğu için onun sorumlu tutulamayacağını belirtir.

Bu noktada Orestes ayağa fırlayarak “Hayır! Annemi öldüren Apollon değil, benim!” diye savunucusuna karşı çıkar.

Tanrılar şaşırırlar.

Şimdiye kadar Atreus sülalesinden hiç kimse, Tanrılara suçu atmak yerine kendini böyle tümüyle sorumlu bulmamıştır.

Sonunda Tanrılar laneti kaldırırlar; ayrıca cadıları da günahları bağışlayan üç Tanrıçaya dönüştürürler. Bunlar sevgi dolu ruhlardır ve bilgedirler, tavsiyeleri sayesinde Orestes, bu iyi talihini sürdürmeyi başarır.


Bu efsanenin anlamı gayet açıktır. Orestes kendi ruhsal rahatsızlığını kabul edip, ondan kurtulmayı istediğinde ve bunun için uzun bir çabaya katlandığında Cadılar iyi Tanrıçalara, ki bunların bir adı da lütuf taşıyıcılardır, dönüşmüşlerdir.(shamanic not : hani hep kendi yaşantımızın sorumluluğunu almaktan bahsediyoruz ya.. )


http://www.islamiyazilar.com/resimle...liye_dua-0.jpg
KENDİNİ LUTFA AÇMAK

Bazı insanlar kendilerini bilinçli olarak lutfa açabilirler. Bunun için; Tanrı’nın her varlığı her an kollayıp gözettiğini, onun ihtiyaçlarının maddi ve manevi olarak her an karşılandığını bilmek gerekir.

Fakat burada işin dikkat edilecek yanı bu verilenleri uzanıp sadece kendimizin almak zorunda oluşumuzdur.

Mükemmel olmaya hakkımız olduğunu bilmek ve hep mükemmeli talep etmek ve bunu hak etmek gerekir. Etrafımızdaki her şeye Tanrı’dan gelen mesajlar olarak bakmak gerekir. Bunlara bizi mükemmele götüren işaretler olarak bakmak gerekir. Hep uyanık ve tetik olmak, gideceğimiz yolu gözlemek gerekir. Bunun için telaşsız, sakin, kararlı beklemesini bilmek gerekir.

Hem kendimiz ve hem başkaları için.

Tanrı’dan bir şeyi talep ederken vermek üzere istemek gerekir. Bizde kalsın, bizde çoğalıp biriksin diye değil.

İşte o zaman hak ettiğimiz mükemmel ve huzurlu yaşamı yakalayabiliriz. O zaman kendimizi tam gerçekleştirebiliriz. Olgun ve sevecen bir insan olabiliriz. Ve başkalarının da Tanrı’nın lutfuyla birlikte yaşamasına sebep olabiliriz.

Zaten O’nun da bizden istediği bu değil mi?

R. Şanal'ın kaleminden..

http://sunucu18.kucukresim.com/uploads/pap02d2356.gifsevgiler..

YESHAPPY 21-03-2009 01:35 PM

shamanic çok güzel bir yazıydı teşekkürler.Bana katkısı olacak inşallah.


WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:43 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.