Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Çekim Yasası (http://www.hayatimdegisti.com/forum/forumdisplay.php?f=459)
-   -   İNAN, İSTE, YÜRÜ (http://www.hayatimdegisti.com/forum/showthread.php?t=227190)

gökçe y. 18-02-2009 12:00 AM

İNAN, İSTE, YÜRÜ
 
İNAN, İSTE, YÜRÜ
MUHAMMED BOZDAĞ


İSTEKLERİME ULAŞAMADIĞIM ZAMANLAR
KENDİ KENDİME HEP ŞU MUHASEBEYİ YAPMIŞIMDIR:
TÜM BU ORMANLAR, DAĞLAR, DERELER,
ALABİLDİĞİNE GENİŞ OVALAR BENİM OLSA
VE BEN DE GÖZLERİNİ KAYBETMİŞ BİR HASTA OLSAM.
GÖZLERİME YENİDEN KAVUŞABİLMEK İÇİN
HEPSİNİ HİÇ DÜŞÜNMEDEN VERİRDİM.
PEKİ BİZE,
ONUNLA GÖRDÜĞÜMÜZ
HERŞEYDEN (NEREDEYSE) DAHA KIYMETLİ GÖZ GİBİ BİR ORGANI
VE DAHA NİCELERİNİ BAĞIŞLAYACAK KADAR CÖMERT OLAN,
NEDEN BASİT VE KÜÇÜK İSTEKLERİMİZİ BAZEN VERMİYORDU.
BUNUN MUTLAKA BİR SIRRI OLMALIYDIDA
O NEYDİ?

NASIL İSTİYORSUNUZ?

“Ya olmazsa, ya başaramazsam, yıllardır istiyorum, çalışıyorum hâlâ
olmadı” diyor muyuz? Böyle demenin, “Ya Allah yarat(a)mazsa, ya
istediğimi ver(e)mezse, bu güne kadar istediklerimi ver(e)medi”
demek anlamına geldiğinin farkında mıyız? Dahası, bu tür şüphelerle,
“yapan benim, kendi gücümle kazandım” diyen Karun’a benzediğimiz ve
Rabb’in rahmetini itham ettiğimiz bile söylenebilir.

İslâm Peygamberi asm bizi, dileklerimizin kabul edileceğinden emin
olmaya davet ediyor: “Allah’a, kabul edileceğine kesin şekilde
inanmış olarak dua edin. Şunu da bilin ki, Allah kendisinden gâfil
ve başka işlerle meşgul bir kalbin duasını kabul etmez.”2 İstemekle,
kabul edileceğine—gerçekleşeceğine—kesin emin olmak arasındaki
ilişkiyi vurgulayan bu söz, başarının en heyecan verici boyutunu
dile getirir.

İnanma gücü, Yaratıcının sınırsızlığına ayna olmak için insanın
başvurabileceği tek kaynaktır. İnsan, alan; Yaratıcı, verendir.
İnsan sınırlı; ama Yaratıcısı sınırsızdır.

Bedeninizde ve ruhunuzda yansıyan, hayat, güzellik, zekâ, zenginlik
gibi tüm değerlerin kaynağı, evrenin Yaratıcısıdır. Bu değerlere ne
kadar gelişmiş düzeyde sahipseniz, Yaratıcıdan o kadar almışsınız
demektir. Diğer deyişle, Yaratıcının sıfatları üzerinizde ne kadar
parlamışsa, size o kadar destek sunulmuştur. Yaratıcı, insanlardan
gelen talepler arasında ayrım yapmıyor; insanlara dinlerine göre
farklı davranmıyor. Çünkü yarattığı sistemi kanunlarıyla yönetiyor.

Yaratıcı sınırsız bir eminlik düzeyindedir. Bu yüzden, “bir şeyi
dilediği zaman, onun buyruğu sadece o şeye ‘ol’ demektir.”3

Bize nasıl davranacağını, “ben kulumun bana olan zannı üzereyim;
zannı iyi ise iyi muamele ederim, kötü ise kötü muamele ederim”4
sözüyle açıklamıştır. Yani, Yaratıcının zekânızı daraltacağını
sanıyorsanız, zekânız daraltılıyor.

Kendi hakkınızda yaptığınız değerlendirme, hakkınızda bir duaya
dönüşüyor: “Ben üzüntülüyüm” demekten, “üzüntülü olmak istiyorum”
duası çıkıyor. Hafızanızı kaybettiğinizi sanıyorsanız, hafızanız
gerçekten de alınıyor elinizden.

Bir askerin gücünü, arkasındaki ordunun gücü belirler. Tek başına
kendi silahıyla askercilik oynayan çocuk, büyük bir orduyu esir
alamaz. Dolayısıyla “yapabilirim” derken, askercilik oynamayalım;
bizim gücümüze değil, bizimle olan güce dayanacağız. Bir askeri,
ordu kadar güçlü kılan, ordusunun arkasında olduğuna güvenidir.
Yaratıcısının yanında olduğuna kesin olarak inanmayan, Yaratıcının
kudretine hangi hakla dayanabilir? Üstelik O’ndan şüphe ettikten
sonra, “bana vermedi” demeye hakkımız olabilir mi?

İstanbul’da açılan bir sınava başvuran yüzlerce kişiden dördüyle,
başvuru kuyruğunda yapılan röportajı tv.’de izledim. Söylediklerine
bakın: “Şansım milyonda bir de olsa denemek istedim. Kazanacağımı
hiç sanmıyorum. Türkiye’de dayın yoksa kazanamazsın. Ne yapıp edip
torpillileri kazandıracaklardır. Şans işte, bakarsın kazanırım...”

İnanmadığınızı başarabileceğinizi ümit ederseniz, emeğinizi lüzumsuz
yere sarf etmiş olursunuz. Tereddüt içinde büyük bir iş yapmaktansa,
emin olarak küçük bir iş yapın. On kat başarılı olacağınızı
söyleyebilirim.

Bir itiraz: “İyi de, bana çok duyduğum şeyleri söylüyorsunuz. Ben
başarabileceğime İnanmak kelimesini GÜNEŞ kadar büyütün. Gerçekten
inanıyor musunuz? Sözünü inanıyorum; ama yine de olmuyor, inanmama
rağmen başaramıyorum.”

Bir tuzaktır bu söz. Gerçekten başaracağınıza inansaydınız, bu sözü
söyleyemezdiniz. ettiğiniz inanç, bizim anlatmaya çalıştığımız iman
mı? Yani içselleştirilmiş, hücrelerinize kadar vücudunuza kodlanmış,
hiçbir saldırının sarsamayacağı inançtan mı söz ediyorsunuz?

Akıllı olduğuna inanan bir deli, “ben deliyim, bir türlü akıllı
olamıyorum” diyebilir mi? Sağlıklı olan insan, “ben hastayım”
diyebilir; ama, sağlıklı olduğuna inanan hasta, “ben hastayım”
diyemez. Mantık size şöyle der: Eğer hastaysanız, sağlıklı
olduğunuza inanamazsınız. Eğer başarısızsanız, başarılı olduğunuza
inanamazsınız. Neden öne sağlığı veya başarıyı alıyorsunuz? Öne
inancı almayı denemenizi öneriyorum.

“Sağlıklıyım” inancının nedeni, sağlıklı olmak değil, sağlıklı
olduğuna daha önce inanmış olmaktır.

•••

İnanç sağ beyin tarafından, mantık sol beyin tarafından yönetilir.
İnanç ruhsal evrenin, mantık maddesel evrenin sınırları
içerisindedir. Henüz başaramadığınız işle ilgili inancı, mantıkla
sorgularsanız, birbirleriyle savaşacaklardır. Mantık size
engellerinizi, inançsa desteklerinizi gösterir. Aslında mantık,
ruhsal evreni kuşatabilecek kadar gelişebilir; ama, biz tabiat
kanunlarının gösterdikleriyle sınırlanan mantıklar geliştiriyoruz.
Daha doğrusu bizim mantıklarımız, bilinenlerle ilgilidir.
ilinmeyeni, basit mantıklar her zaman reddetmiştir.

Sizinle, yaratılmışlar dünyasına meydan okumanın formülünü
paylaşıyorum: Hiçbir şey yokken iman vardı, yani ruh vardı. Kadın
bedeni yokken kadın ruhu, erkek bedeni yokken erkek ruhu vardı.
Hastalık gelişmeden önce, hastalık inancı gelişti. Başarısızlık
yokken başarısızlık inancı üretildi. Hiçbir komutan, yenileceği
endişesine kapılmadan önce yenilmemiştir. Daha da kötüsü, Yıldırım
Bayezit’in dediği gibi, “Yenileceğinden korkan daima yenilir.”

Her başarının öncesinde, başarma inancı gelişmiş; başarı, bu inancın
eseri olmuştur. Kolomb Amerika’ya varmadan önce, Dünyanın öteki
tarafından Hindistan’a geçen bir yol olduğuna inanmıştı. Elias Howe
dikiş makinesini bulmadan önce, böyle bir makinenin varlığına
inanmıştı. Edison ampulü keşfetmeden önce onun var olduğunu
biliyordu. Başaranlar, önce inandılar, sonra yaptılar;
başaramayanlar ise, önce yapıp sonra inanmayı deneyenlerdir.5

Yaratıcıyı tanımak O’nun gücünün sınırsızlığına inanmaktır. O’nun
gücünden şüphe eden onu tanıyor olamaz. Kim olursanız olun; hangi
dinden veya inançtan gelirseniz gelin, hayatınız şu evrensel kuralın
emri altında geçecek: Başarıya ulaştırılacağınıza ne kadar çok
nanmışsanız, o kadar az emekle, o kadar kolay ve o kadar hızlı
başaracaksınız demektir. Başarmanız için, kanunların değişmesi,
dağların denize dönüşmesi gerekse bile.

Sadece şu Peygamber sözü bile, size sunulan desteğin potansiyel
büyüklüğünü anlatmaya yeter: “Eğer Allah’ı hakkıyla tanısaydınız,
duanızla dağlar yerinden oynardı.”6


yasal06 18-02-2009 12:12 AM

çok güzel bir yazı gökçe y. teşekkürler..

gökçe y. 18-02-2009 12:30 AM

Rica ederim ;)
İnşallah hepimizin istekleri en kısa zamanda hayırlısıyla gerçekleşir

simka 18-02-2009 05:06 AM

Tereddütlere son noktayı koyan muhteşem güçlü bir yazı... Çok teşekkür ederim.


WEZ Format +3. Şuan Saat: 07:19 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.