Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Bilinçli Hata Yapma Egzersizleri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/forumdisplay.php?f=175)
-   -   Bilinçli Hata Yapma (http://www.hayatimdegisti.com/forum/showthread.php?t=30)

hayatimdegisti 04-10-2006 11:58 PM

Bilinçli Hata Yapma
 
Bilinçli olarak hata yapmak aslında oldukça iyi bir egzersizdir.Şöyle bir korkularınızı düşünün.
Nelerden krkuyorsunuz?
Sonra geri dönüşü olabilen bir hata yapın.Çok basitolmasın ancak korktuğunuz bir şey olsun.
Sonra onunla başetmeyi öğrenin.
Asıl sorun sürekli geleceği düşünmek ve bir sorun çıkabileceğini düşünmektir.
Oysa bırakın sorun çıkarsa çıksın.
O sorunla başedebilme gücünüzü geliştirin.

Ya da dediğim gibi bir egzersiz yapın.

İşte mi çalışıyorsunuz.Hata yapmaktan mı korkuyorsunuz.
Yapın hatayı bilinçli olarak.Ve suçluluk duymadan o hata sonucu tavırlarınızı kontrol edin.

Herkes saçmalama hakkına sahiptir.
Yazın saçma bir şeyler...


Sınav korkunuz mu var.Ders stresi mi var.Eğer telafisi olacaksa bir kereliğine kötü not alın.


Hayatınızda herhangi bir sorun çıktığında mücadele gücnüzü test edin..


Ondan sonra bırakın akşına.
Sorun çıktığında mücadele edersiniz.Şimdiden geleceği düşünmeyin..


Aslında bunlar tek başına yazıldığında bilindik şeyler gibi gelsede . y789
Ritmotrans sayesinde daha az suçluluk duygusu daha çok kendine güven hissedeceğiniz için kolayca başarabilirsiniz. art56art56

hayatimdegisti 22-10-2006 02:06 PM

Ynt: Bilinçli Hata Yapma
 
SELÇUK ARICI YAZDI: ÖZGÜVEN GELİŞTİRME TAKTİKLERİ!


Yazan: SELÇUK ARICI


Önemli bir savaş sırasında Japon bir komutan askerlerinin sayısının düşmanlarınkine kıyasla çok daha az olmasına rağmen saldırıya geçmeye karar verir. Ordusunun kazanacağına olan güveni tamdır. Ancak, askerleri zafer konusunda oldukça kaygılıdır. Savaş alanına doğru ilerlerken, yol kenarındaki bir tapınakta durup hep birlikte dua ederler. Daha sonra komutan cebinden bozuk para çıkararak “Şimdi yazı-tura atacağız. Eğer tura gelirse, biz kazanacağız, ama eğer yazı gelirse kaybedeceğiz, kaderimiz böylece ortaya çıkacak” der.

Bozuk parayı havaya atar ve herkes sabırsızca paranın yere düşmesini bekler. Tura gelmiştir. Askerler çok sevinirler; kendilerine olan güvenlerini toplamışlardır. Bu coşkuyla düşmana saldırır ve savaşı kazanırlar. Bir süre sonra yüzbaşı komutanının yanına gelerek onun kehanetini takdir edercesine, “Kimse kaderi değiştiremez” der. Bunun üzerine “Haklısın” der komutan, iki tarafı da –tura- olan parayı göstererek...!!

Hepimiz hikayede yazdığı gibi zor durumlarla karşı karşıya kalmışızdır.Çoğu zaman karar vermek ve harekete geçmek için bazı yönlendirilmelere ihtiyaç duymuş ve sanki içimizde bizi biz yapan ve harekete geçmemize yardımcı olacak o gücü hissetmekte zorlanmışızdır.

Burada asıl önemli olan o gücü ne zaman ve hangi koşullarda hissettiğimizdir aslında.Şöyle bir gözlerinizi kapayın.Hayatınızda gerçekten bir işi başardığınız aklınızda yer etmiş geçmişinizdeki o günleri hatırlayın.Örneğin okul yıllarınızda çok büyük bir kalabalığın karşısında yaptığınız konuşmayı hatırlayın.Veya ilk flörtünüze çıkma teklifi yaparken yaşadığınız heyecanı ve her şeye rağmen tüm heyecanınıza ve hata yapma korkunuza rağmen ona çıkma teklifi ettiğiniz günü hatırlayın.Ve her iki örnekte de başarıya ulaştığınız zaman içinizde hissettiğiniz iç huzuru hatırlayın.Ne kadar mutlu olmuştunuz değil mi?

Şu bir gerçek ki hayatta elde ettiğimiz başarıların hiçbiri tesadüfler sonucu kazanılmamıştır.Yani burada önemli olan nokta bizim başarılı olmak ve kazanmak için kadercilik oyunu oynamayıp bu kaderi oluşturabilmemiz için bir ön hazırlık yapmamız, çabalamamız, başarma içgüdüsüyle harekete geçmemizdir.
Bazen, sanki bir şeyler sesimizi keser; beğenilmemek korkusu, dışlanma kaygısı, süregelen düzene boyun eğmişlik ya da yoğun bir yetersizlik hissi, vs. gibi olumsuz öngörüler duygu ve düşüncelerimizi pek az açmamıza ya da hiç açmamamıza neden olur.

Özgüveni gelişmemiş bireyler kendilerine bir görev verildiğinde, ya da karşılarına başarmaları gereken bir durum çıktığında, bu durumdan kaçmaya çalışabilirler hatta mümkünse bu işleri başka arkadaşlarına, dostlarına yaptırmaya gayret ederler. Mahcubiyet duygusunu yaşamamak için bu çeşit riskli durumlardan sürekli uzak dururlar. Peki böyle bir durumdan kurtulunması için ne yapılması gerekir?

Esasında özgüven konusundan bahsederken özgüvenin tanımını yapmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır.Özgüven kendimizle ile ilgili olumlu ve pozitif duygular geliştirmemiz sonucunda ortaya çıkan harekete geçme gücü şeklinde düşünülebilir.Ayrıca özgüveni yine iç ve dış özgüven olarak ta ikiye ayırabiliriz. . İç özgüven, kendimizle ilgili hissettiğimiz memnuniyet ve kendimize dair inancımız, dış özgüven ise dışarıya kendimiz hakkında verdiğimiz görüntü ve insanlarla olan iletişimlerimizde farklı duygularımızı ifade edebilme becerimizle ilgilidir.

Bizler toplumda yaşayan bireyler olarak hem iç hem de dış özgüveni farkında olarak ya da farkında olmadan çoğu zaman kullanırız.Bunlar arasında da zaten çok iyi bir dengenin kurulmuş olması gerekir.

Eğer iç ve dış özgüveni dengeleyemezsek sağlıksız bir iletişim kurmaya başlarız ki bu da bizim ilişkilerimiz olumsuz bir yönde etkiler.Keza bu durum çoğu zaman bizlerin bağımsız birer fert olmasını engellediği gibi bizlerin sadece yakınımızdaki topluluğun bizi iteklemesiyle harekete geçirmesi ya da toplumla çatışma topluluğa ters düşme şeklinde olumsuz sonuçları görülebilir.
Özgüven konusunda temel nokta bizi harekete geçiren bu gücün ne kadar sağlıklı ve gerçekten ne kadar olumlu ve pozitif olduğudur.Çünkü özgüvenin temelinde insanın pozitif olma duygusu yatar.Eğer bir durumla ilgili negatif düşünceleriniz ne kadar fazlaysa o durumla ilgili iş yapma kapasiteniz de o oranda azalacaktır. Kısacası o işi yapmak istemeyeceksiniz ya da mecbur olduğunuz için yapacaksınız.Bu da sizin o işten alacağınız verimi ve başarıyı haliyle düşürecek. Hangimiz başarmayı yürekten istediğimiz bir konuda çok çalışıp ta kaybetmiş ki.

Özgüven konusuyla, hayattaki başarılarımızın doğru orantılı olarak birbirini tamamladığı göz önünden kaçırılmaması gereken bir nokta.Bizler başarılı olduğumuz, üzerinde defalarca alıştırma yaptığımız bir konuda daha az hata yapma olasılığına sahibiz.Sizlere hata yapmayacağımızı söylemiyorum ama gerçekten böyle bir durumda heyecanımızı daha iyi kontrol ettiğimiz için daha başarılı oluruz.Çünkü biz önceki yaşantılarımızla, birer deneyim kazanmış ve artık tecrübe sahibi olmuşuzdur.

Dolayısıyla herhangi bir konuda ne kadar çok çalışırsak ve başarılı olursak özgüvenimizde o oranda artmakta diyebiliriz
Biz insanların en çok yaptığı hatalardan biri bir başarısızlıkla karşılaştığımızda o başarısızlığımızın sonucunda kendimize olumsuz ifadelerde bulunmamızdır.

Bunu biraz açarsak hepimiz zaman zaman “Ah ben ne beceriksizim”, “benden adam olmaz”, “zaten şu işi başarsaydım alim olurdum” vb. bir sürü olumsuz yükleme yapmışızdır kendimize.Esasında bu yüklemelerimiz bizlerin gelecekte ki hayatında gerçekten pahalıya mal olmakta.Bizleri pasif , çekinden, özgüveni olmayan, arka planda kalmayı tercih eden bireyler haline getiriyor.Her şeyden korkar oluyoruz ve içimizde bulunan girişimcilik ruhunu yok ediyoruz.

Bütün bunların yanı sıra kendi olumsuz varsayımlarımızla beslediğimiz “yıkıcı” düşünce yapılarımızı yenmek için bazı “onarıcı” teknikler de var:

Güçlü yönlerimizi belirlemek ve onların üstünde daha çok durmak: Denediğimiz her yeni şey için kendinize şans tanımalıyız. Önemli olan elde edilen sonuç değil, bu yolda harcanan çabalardır. Bu yüzden kendimizi takdir etmeyi bilmeliyiz.

Risk almak: Her yeni deneyime yeni bir öğrenme fırsatı olarak bakabilmek.Asıl olan kazanmak yahut kaybetmek değil! Ancak bu şekilde yeni fırsatlarla karşılaşabiliriz ve kendimizi olduğumuz gibi kabul edebiliriz. Aksi taktirde, her fırsat açılmamış bir kutu olarak içimizde kalacak; dolayısıyla doğrudan başarısızlıkla sonuçlanıp, kişisel gelişimimizi engelleyecektir.

İç konuşma yapmak: İç konuşma yaparak olumsuz varsayımlarımızla başa çıkabiliriz. Kendimize haksızlık ettiğimiz bu durumlarda, “dur bakalım, o kadar da değil” diyerek daha olumlu varsayımlar üretmeliyiz. Örneğin, herhangi bir şeyin mükemmel olmasını beklediğimiz bir durumda , herşeyi mükemmel yapamayacağımızı, önemli olanın elimizden geldiği kadarını en iyi şekilde yapmaya çalışmak olduğunu kendimize hatırlamak harika bir fikirdir.

Kişisel değerlendirme yapmak: Kendimizi her şeyden ve herkesten bağımsız olarak değerlendirebilmek... İçsel olarak kendimiz kendi davranışımız hakkında ne düşünüyoruz? Bu tarz bir bakış açısı içsel olarak daha güçlü hissetmemizi sağlayacak ve kişisel gücümüzü başkalarının ellerine teslim etmemizi engelleyecektir.

Kendini sevmek: İnsanlar kendilerini sevdiklerinde hem duygusal hem de fiziksel olarak kendilerini güvende hissederler ve kendileriyle barışık yaşarlar.

Kendini tanımak: Kendilerini tanıyan insanlar kendi güçlü ve güçsüz yönlerini iyi bilirler. Bir topluluğa girdiklerinde kendilerini ifade ederken kendi potansiyellerinin farkında olarak harekete geçerler.

Hedef Koymak: Tabi burada kastedilen hedef açık venet koyduğumuz hedefler.Elbetteki çok büyük genel hedeflerimiz olabilir.Ama bunlara ulaşmamız için mutlaka planlı ve daha gerçek hedeflerimizde olmalı.

Pozitif Düşünmek: Pozitif düşünce özgüveni harekete geçirmeye zorlayan belki de en önemli etkenlerden biri. Olumsuz bir düşünceyle herhangi bir başarı elde etmek çok güç. Bu bizi ancak karamsarlığa götürür. O yüzden kendimizi pozitif düşünmeye alıştırmamız ve bunu bir yaşam biçimi haline getirmemiz bize hayatımızda çok şeyler kazandıracak.

İyi bir iletişim: Sağlıklı bir iletişim yeteneğimiz olması bizlerin çevremizde sevilen saygı duyulan güvenilen insanlar olmamızı sağlar.Çevremizde olumlu bir imaja sahip olduğumuzda kendimize güvenimiz artacaktır.

İyi bir ifade yeteneği: Toplum içinde konuşmak için bol bol okumamız konuşma tekrarları yapmamız ve hatta zaman zaman iyi birer hatip olabilmek için evde çalışmamız ve sonucunda da konuşma yeteneğimizi artırmamız bize topluluk içinde daha çok söz söyleme imkanı tanıyabilir.Bu da bizi yine özgüven konusunda olumlu destekleyebilir.

Duyguları kontrol etme : Duyguları ile başa çıkabilen çocuklar duygularının esiri olmazlar. Beklenmedik davranışlar göstermezler. Korkuları ve endişeleri ile başa çıkabildikleri için riskleri göze alabilirler. Mutsuzluklarının kendilerini sürekli engellemesine izin vermedikleri için sıkıntılı dönemlerini kısa sürede atlatabilirler. Anlaşmazlık olduğunda kendilerini iyi savunurlar. Kıskançlık, öfke gibi doğal olan duyguları yaşadıklarında suçluluğa kapılmazlar. İlişkilerinde neşe, sevgi ve mutluluk ararlar. Kimseye körü körüne kapılmazlar.

Anne babalar çocuğu özgüvenli yetiştirmek için neler yapabilir ?
* Çocuğun güçlü olduğu konularda büyüklerine yardımcı olmalarına izin verilmesi.
* Yaptığı işe çok fazla müdahale etmeyerek kendisine duyulan güvenin belli edilmesi.
* Onunla zaman geçirerek önemli olduğunun kanıtlanması.
* Onların düşünce ve inançlarının eleştirilmeden dinlenmesi.
* Potansiyellerini sınamaları için riske atılmalarının teşvik edilmesi.
* Yaptığı işlerle ilgili ona olumlu tepkiler verilmesi.
* Çocuğa yönelik eleştirilerin dolaysız, açık ve dürüst olması.
* Kendisini tanıması için sosyal etkinliklere (Resim, tiyatro, spor.... vb.) yönlendirilmesi.
* Karşılaştırma yapmaktan kaçınılması.
* Çocuğun sınırlarını göz önünde bulundurarak çok zor hedefler belirlememesine yardımcı olunması.
* Hedeflerine ulaşmada geçtikleri her aşama için teşvik edilmesi. (Daha uzun birlikte olmak, hafta sonu sinemaya birlikte gitmek, evde parti yapmasına izin vermek.....vb.)
* Onların hedeflerine saygı gösterilmesi.
* Olumsuz düşüncelerini bir kenara bırakarak kendileri adına olumlu şeyler söylemeleri için cesaretlendirilmesi.
* Düşüncelerinde genelleme yapmalarının engellenmesi. (Sınav konularının hiçbirini öğrenmemistik yerine Sınav konularının bazılarını öğrenmemiştik .... vb.)
* Düsüncelerindeki abartılı ifadelerin daha doğru ifadelere yöneltilmesine yardımcı olunması (Öğretmen beni hiç dinlemiyor yerine Soru sorduğumda bazen öğretmen beni dinlemiyor.....vb.)
* Sık sık konuşma fırsatı verilmesi ve düzenli aralıklarla çesitli konularda sohbetler edilmesi.
* Kültür farklılıkları,farklı insanlar ve durumlar hakkında tartısmalar yapılması.
* Beden dilinin önemi üzerinde durulması.
* Ev içinde ve dışında basarabileceği sorumluluklar verilmesi. (Sofrayı kurma, telefon faturasını yatırma, ufak tefek alısveris yapma.... vb.)
* Değişik yaş gruplarındaki insanların bulunduğu ortamlara girmesine fırsat yaratılması.
* Pozitif düşüncelerin paylaşılarak olumlu düşünme yeteneğinin gelistirilmesi.

Sonuç olarak ; Özgüven için başınızı kaldırıp biraz dik durmanız ve geleceğe güvenle pozitif bir şekilde bakmanız hayatınıza yeni bir ufuk kazandıracaktır.


Kaynak : www.kigem.com


turgay0101 13-03-2007 05:55 PM

Bilinçli Hata Yapma
 
öz güven hakkında gerçekten tatmin edici bir yazı sağolasın atakan abi

specte 21-09-2007 02:56 AM

Ynt: Bilinçli Hata Yapma
 
aaa ben de bilinçli hata yapmıştım..sınav esnasında o 1 saat benim için yerimden kıpırdamamam gereken,sınavda olmam gereken bir zamandı..ve bu da benim ataklarımı attırıyordu..bir gün bunun farkına vardım ve bilerek sınavdan çıktım ve bir şey yapmadan..ondan sonra istersem yapmamam gereken şeyleri de yapableceğimi farkettim..ben neymişim bee:D alk78

Regina 25-10-2007 05:55 PM

Ynt: Bilinçli Hata Yapma
 
Evet ben duygularımı kontrol edemiyorum. Eskiye göre çok çok daha iyiyim ama yine de en büyük sorunum. Çocukluk geçmiş gitmiş bu saatten sonra düzeltmek için yapılacak şeyler var mı acaba?

hayalayaz 26-10-2007 01:51 PM

Ynt: Bilinçli Hata Yapma
 
evet reginacım tabiiki var
gözlerini kapat...kendini küçük bir kız olarak hayal et..üzgün,korkmuş,suçlu, vs ...bu küçük kızı iyice küçült ve ellerinin arasına al...derin bir nefes al ve onun ellerinden bedenine gitmesine izin ver...bedeninin içinde yürürken nereye gittiğine dikkat et kalbine..midene..vs...nereye gidiyor..gitmek istediği yere gitmesine izin ver..sonra ona kalbine gitmesini..ona, ihtiyaç duyduğu sevgiyi kalbinde bulacağını söyle..kalbini yeşil veya, pembe ışıkla doldur..ışığın bu narin küçük kızı iyice doldurmasına izin ver ihtiyaç hissettiği kadar orada kalsın..sonra onu öp ve bundan sonra senin koruman altında olduğunu..güvende olduğunu, istediği zaman kalbindeki bu yere gelebileceğini söyle ve kalbinden ellerine al.. ..içinden geliyorsa, onunla tekrar konuş..onunla istediği anda tekrar buluşmak üzere vedalaş...gözlerini aç şimdi ve buraya dön sevgiler

Regina 26-10-2007 11:35 PM

Ynt: Bilinçli Hata Yapma
 
Benim küçük kız oradan çıkmak istemiyo. Orda kıvrılıp yattı... Ama iyi geldiğini hissediyorum. Çocukken çok büyük hastalıklar geçirdim ve mucize eseri iyileşip hayatta kaldım. Hem de gerçekten bir mucize yaşayarak, binlerce insanın duaları sonucu. O zaman duygularıma hiç yansımadı yaşadıklarım. Hastanelerde bana ne yaptılarsa bir kez bile ağlamadım, kontrolü kaybetmedim. Sanırım şimdi bundan zorlanıyorum. Keşke bunu daha önce görebilmiş olsaydım ve umarım şu an görmem işe yarar. Çok teşekür ederim...

cicero 01-04-2008 02:48 PM

Ynt: Bilinçli Hata Yapma
 
sonunu düşünen kahraman olamaz  felsefesi mi bu?  krz67  smil56

umut_84 13-04-2008 01:07 AM

Ynt: Bilinçli Hata Yapma
 
Duygular konusunda bende çok muzdaribim. Şimdiye kadar hiç kız arkadaşım olmadı. Her kıza potansiyel kız arkadaş gözüyle bakıyorum. Bu duyguyu nasıl yenebilirim? 23 yaşımdayım. İnsanlarla ilişkilerimi etkiliyor. Yardım eder misiniz?

berkant16 02-06-2008 12:07 AM

Ynt: Bilinçli Hata Yapma
 
merabalar atakan beye paylaşımı için teşekkürler iyi güzel fikirler veren bir yazıyı okurken daha ilk parağrafta anladım ki atakan beyin imzası olan her çalışma kalitesini gösteriyor alk78

aslında benim bilinçli hata yapmama gerek varmı bilmiyorum yakın zamanda amirimin benim işlerimin üzerine çok düştünü sürekli beni uyardığını fark ettim. sürekli sorun çıkarmaya çalışıyor gibi bir hali vardı suçluluk duyguları böylesi durumlarda beni hemencecik sarar. tabi kendimi savunmasız hissederim, genelde de tavrım ne! nasıl ! öyle olmamalı gibi klişeler olur.
bir süredir fark ettiğim birşey var bu duygularımı telkinler sayesinde ve tabi diğer paylaşımları okuyarak üzerimden attığımı söyleyebilirim.
birde suçluluk, kendine güven, sosyalleşememe gibi sorunlarımızın kendi benliğimizi tam olarak bulamamamızın bir tezahürü olduğunu fark ediyorum. acaba benliğimizi bulabilmek için bu duygularımızın bizi yönlendirmesine ihtiyacımız varmı? yoksa kişiliğimiz ve benliğimiz bu içşsel sorunlarımızı çözemediğimiz içinmi gelişemiyor? evet buda kafamı çok uzun süre kurcalayacağını sanmadığım bir ikilem burada çoğu içsel sorgulamaları ve duygusal savrulmalarımı çözebilecek sorulara yanıt buldum

bu konuda düşüncesi olanlardan fikirlerini belirtmelerini rica ediyorum

sağlık ve esenlikle kalın 98569

kaafinur 28-07-2008 03:47 PM

Ynt: Bilinçli Hata Yapma
 
merhaba
benim daha önce de belirttiğim gibi 6 yaşında bir oğlum var ve birşey için kızdığımızda ben kötü bir çocuğum biliyorum diyor ona uzun uzun kendisinin kötü biri olmadığını yaptığının yanlış olduğunu anlatsam da bu durum çok tekrarlıyor nasıl başa çıkabilirim ve biz büyüklerimize çok yakın oturuyoruz onlar hoşuna giden bir davranışı karşısında aferin diyorlar ama yaramazlığında seni hiç sevmiyoruz diyorlar bu da kötü etkiliyor yaşlı insanlara anlatamıyorsunuz bazı şeylerin çocukta kötü etkiler yarattığını ne yapabilirim ben ona seni hep seviyorum desem de ailenin diğer fertlerinden gördüğü gibi davranıyor bana yardımcı olabilir misiniz

erkan7 19-08-2008 10:46 AM

Ynt: Bilinçli Hata Yapma
 
özellikle benim gibi sfliler için çok yararlı teknikler.arada sırada yapıyorum ama kayda değer hatalar yapamıyorum malesef.
insan bilerek hata yaptığında bir süre sonra bilmedende olsa yaptığı bir hatayı (fazla önemli olmayan bir hata) fazla kafaya takmamaya başlıyor...

shamanic 08-09-2008 03:33 PM

Ynt: Bilinçli Hata Yapma
 
merhabalar kaafinur..


sevgili oğluşun tamda modelleme yapacağı yaşlarda..

evet aile büyükleri ile fazla yakın olmak bir handikap olsa da asıl senin ve eşinin
varsa büyük kardeşinin yaptıklarını daha fazla modelleyecektir..

tıpkı nakış işler gibi oğluna gerekenleri aktarmalısın..
bu noktada kendiliğinden gelişen bir yoğun program uygalayışın diğer taraf ile bilgi alışverişin azalmasına yarayacaktır..
kendiliğinden güçlenen bir çocuğa ise güvenmediği yerden gelen dış telkinler çok fazla etkili olmaz..
çünkü sen çocuğunun gelişim sürecini yakından takip ederek müdahale etmen gereken yerlerin farkında olursun..

sen ne kadar çok yeterli olursan oğluna o kadarını aktarırsın..
onun için kendini her anlamda elinden geldiğince tamamlamaya ve uygun bir dille oğluna aktarmaya başla..

özellikle anlatmak istediklerini masal haline getir..
onun başına gelen ve üzüntü duyduğu konularla ilgili olarak bir kaç farklı senaryo içeren farklı masallar yazabilir ve ona okuyabilirsin..

aslında okuduğun bu masallar onun senin sayende dıştan telkin almasını sağlayacaktır..
seninle ne kadar çok olumlu zaman geçirirse yaşam kaliteside o ölçüde artacaktır..

özellikle yazmanı tavsiye ediyorum çünkü kelimelerin sihirli güzünü kullanarak onun ruhuna ulaşcaksın ve bu noktada yazılı çalışman çok faydalı olacaktır..
hem bunun basılı br metin olduğunu gördüğünde daha çok ikna olacaktır...

topluluk karşısında konuşma telkinin içeriği çok güzeldir.. onu oğluna dinletebilirsin..

elbette ki aile büyükleri ile araya sınır koyarken bu konuda ki hassas dengelerinide gözeterek sevgi dolu ve
kendiliğinden olmasını sağlamaya çalışman daha yararlı olacaktır..

özellikle onun uykudan önceki ve ilk uyandığında ki zamnlarını olmasını isteğin şekilde geçirmesini sağla..
masal kıvamındaki telkinlerini ona gece uyurken bile okuyabilirsin..

kelimelerini seçerken olumlu cümleler kurmaya özen göstermen dikkat etmen gereken önemli bir noktadır..

sevgiler..

mojojojo 21-09-2008 06:41 PM

Ynt: Bilinçli Hata Yapma
 
Alıntı:

hayalayaz Nickli Üyeden Alıntı
evet reginacım tabiiki var
gözlerini kapat...kendini küçük bir kız olarak hayal et..üzgün,korkmuş,suçlu, vs ...bu küçük kızı iyice küçült ve ellerinin arasına al...derin bir nefes al ve onun ellerinden bedenine gitmesine izin ver...bedeninin içinde yürürken nereye gittiğine dikkat et kalbine..midene..vs...nereye gidiyor..gitmek istediği yere gitmesine izin ver..sonra ona kalbine gitmesini..ona, ihtiyaç duyduğu sevgiyi kalbinde bulacağını söyle..kalbini yeşil veya, pembe ışıkla doldur..ışığın bu narin küçük kızı iyice doldurmasına izin ver ihtiyaç hissettiği kadar orada kalsın..sonra onu öp ve bundan sonra senin koruman altında olduğunu..güvende olduğunu, istediği zaman kalbindeki bu yere gelebileceğini söyle ve kalbinden ellerine al.. ..içinden geliyorsa, onunla tekrar konuş..onunla istediği anda tekrar buluşmak üzere vedalaş...gözlerini aç şimdi ve buraya dön sevgiler

O küçük kızı ben erkeğe çevirdim ve bende hayal ettim:)

spawn 06-11-2008 11:34 AM

Ynt: Bilinçli Hata Yapma
 
hocam büyüksün f678h

pofuduk 04-12-2008 06:17 PM

Ben bunu yapmıştım...
 
Ben bunu yaptım, sadece kendime güvenimi göstermek için saçma sapan bişi yaptım, başkalarının ne düşüneceğini düşünmeden yaptım.Yaptığım şey, kursa acayip paçaları uzun, bol, çuval gibi, hatta paçaları birkaç kez kıvırmıştım, ve hatta buna rağmen paçalar yerlerdeydi, gayet rahat gittim ve oturdum...
Bunun da bir sebebi vardı tabi...Gayet güzeldi...

maasuka 24-12-2008 09:47 PM

Ben zaman zaman kendime olan güvenimi tazelemek için kendime hiç yakıştırmadığım,uyumsuz olduğu çok bariz,curcuna gibi kıyafetler giyip,saçımı yapıştırıp dışarı dolaşmaya çıkarım.Hiç tanımadığım insanlardan dahi her seferinde utanırım,bir kızarıp bozarırım,ateş basar...Ama bu esnada kendime güzel şeyler söylerim.Beni ben yapan şeyin üzerimdeki giysiler değil de içim olduğunu ve bu nedenle her türlü kıyafet ve hatama rağmen kendimi sevdiğimi söylerim kendime.Göğsümü gere gere dolaşır ve mutlu bir biçimde evime dönerim :) :)

Ping Me 04-04-2009 07:51 AM

Cevap: Bilinçli Hata Yapma
 
Alıntı:

hayalayaz Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 20743)
evet reginacım tabiiki var
gözlerini kapat...kendini küçük bir kız olarak hayal et..üzgün,korkmuş,suçlu, vs ...bu küçük kızı iyice küçült ve ellerinin arasına al...derin bir nefes al ve onun ellerinden bedenine gitmesine izin ver...bedeninin içinde yürürken nereye gittiğine dikkat et kalbine..midene..vs...nereye gidiyor..gitmek istediği yere gitmesine izin ver..sonra ona kalbine gitmesini..ona, ihtiyaç duyduğu sevgiyi kalbinde bulacağını söyle..kalbini yeşil veya, pembe ışıkla doldur..ışığın bu narin küçük kızı iyice doldurmasına izin ver ihtiyaç hissettiği kadar orada kalsın..sonra onu öp ve bundan sonra senin koruman altında olduğunu..güvende olduğunu, istediği zaman kalbindeki bu yere gelebileceğini söyle ve kalbinden ellerine al.. ..içinden geliyorsa, onunla tekrar konuş..onunla istediği anda tekrar buluşmak üzere vedalaş...gözlerini aç şimdi ve buraya dön sevgiler

Alıntı:

Regina Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 20825)
Benim küçük kız oradan çıkmak istemiyo. Orda kıvrılıp yattı... Ama iyi geldiğini hissediyorum. Çocukken çok büyük hastalıklar geçirdim ve mucize eseri iyileşip hayatta kaldım. Hem de gerçekten bir mucize yaşayarak, binlerce insanın duaları sonucu. O zaman duygularıma hiç yansımadı yaşadıklarım. Hastanelerde bana ne yaptılarsa bir kez bile ağlamadım, kontrolü kaybetmedim. Sanırım şimdi bundan zorlanıyorum. Keşke bunu daha önce görebilmiş olsaydım ve umarım şu an görmem işe yarar. Çok teşekür ederim...


yüzüm gülüyor gözüm ağlıyor ilahi.birazdan ben de deneyeceğim bakalım küçük kızla neler yaşayacağız

dragon41 07-05-2009 01:46 AM

Cevap: Bilinçli Hata Yapma
 
Ben de hata yapmaktan korkuyorum ve bu yüzden sakarlık yaptığım çok oluyor.Kendime olan güvenim yok gibi ama yine de elimden geleni yapmaya çalışıyorum.yrl78

angel_19 08-05-2009 09:05 AM

Cevap: Bilinçli Hata Yapma
 
aslında buna benzer bırseyı üniversıtede rehberlık dersınde gormustuk:logoterapı.yazınızı okuyunca o geldı aklıma.hatırlattıgınız ıcın tesekkurler...

asiyah 28-10-2009 11:29 AM

Cevap: Bilinçli Hata Yapma
 
vay anasını bunu daha yeni okuyorum. çok teşekkür ederim.

blue jaloon 28-10-2009 02:01 PM

Cevap: Bilinçli Hata Yapma
 
kizzzz nerelerdesin seenn:))

asiyah 28-10-2009 03:16 PM

Cevap: Bilinçli Hata Yapma
 
Alıntı:

blue jaloon Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 567014)
kizzzz nerelerdesin seenn:))

geldim burdayım artık hiç bir problemim kalmadı bilg ile ilgili hehe

lacerem 10-11-2009 08:42 PM

Cevap: Bilinçli Hata Yapma
 
Atakan Bey'e yazısı için teşekkürler...Ben bu yazıyı facebookta paylaşmak istiyorum kendi notlarım arasında izniniz olursa tabi?

elf23 04-02-2010 12:37 PM

Cevap: Ynt: Bilinçli Hata Yapma
 
Alıntı:

hayalayaz Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 20743)
evet reginacım tabiiki var
gözlerini kapat...kendini küçük bir kız olarak hayal et..üzgün,korkmuş,suçlu, vs ...bu küçük kızı iyice küçült ve ellerinin arasına al...derin bir nefes al ve onun ellerinden bedenine gitmesine izin ver...bedeninin içinde yürürken nereye gittiğine dikkat et kalbine..midene..vs...nereye gidiyor..gitmek istediği yere gitmesine izin ver..sonra ona kalbine gitmesini..ona, ihtiyaç duyduğu sevgiyi kalbinde bulacağını söyle..kalbini yeşil veya, pembe ışıkla doldur..ışığın bu narin küçük kızı iyice doldurmasına izin ver ihtiyaç hissettiği kadar orada kalsın..sonra onu öp ve bundan sonra senin koruman altında olduğunu..güvende olduğunu, istediği zaman kalbindeki bu yere gelebileceğini söyle ve kalbinden ellerine al.. ..içinden geliyorsa, onunla tekrar konuş..onunla istediği anda tekrar buluşmak üzere vedalaş...gözlerini aç şimdi ve buraya dön sevgiler

çok hoşuma gitti çok tşkkrler(:

hayallerimgerçekleşiyor 26-02-2010 12:39 PM

Cevap: Bilinçli Hata Yapma
 
Atakan bey tüm emeklerinize teşekkür ederiz. Yazılarınızı takip ediyoruz.O0

hayallerimgerçekleşiyor 26-02-2010 12:50 PM

Cevap: Ynt: Bilinçli Hata Yapma
 
Alıntı:

hayalayaz Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 20743)
evet reginacım tabiiki var
gözlerini kapat...kendini küçük bir kız olarak hayal et..üzgün,korkmuş,suçlu, vs ...bu küçük kızı iyice küçült ve ellerinin arasına al...derin bir nefes al ve onun ellerinden bedenine gitmesine izin ver...bedeninin içinde yürürken nereye gittiğine dikkat et kalbine..midene..vs...nereye gidiyor..gitmek istediği yere gitmesine izin ver..sonra ona kalbine gitmesini..ona, ihtiyaç duyduğu sevgiyi kalbinde bulacağını söyle..kalbini yeşil veya, pembe ışıkla doldur..ışığın bu narin küçük kızı iyice doldurmasına izin ver ihtiyaç hissettiği kadar orada kalsın..sonra onu öp ve bundan sonra senin koruman altında olduğunu..güvende olduğunu, istediği zaman kalbindeki bu yere gelebileceğini söyle ve kalbinden ellerine al.. ..içinden geliyorsa, onunla tekrar konuş..onunla istediği anda tekrar buluşmak üzere vedalaş...gözlerini aç şimdi ve buraya dön sevgiler

Ben gözüm açık bir şekilde de çok rahat imgeleme yapabiliyorum. İşyerinde kalabalık bir mekanda olmama rağmen kendi küçüklüğümü hayal ettim ellerime aldım o direk kalbime gitti kendine yatak yaptı içine girdi. Ben enerji hayal ettim ona doğru gönderdim yeşil renkle enerjiyle doldu o küçük kız. Sonra kendiliğinden kalktı ve oraları öptü bende onu elime aldım senin dediklerini söyleyip öptüm onu ellerimden aşağıya doğru sevinçle uçtu gitti. Teşekkürler güzel bir deneyimdi.O0

muraturkom 26-02-2010 09:41 PM

Cevap: Ynt: Bilinçli Hata Yapma
 
Alıntı:

hayatimdegisti Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 303)
SELÇUK ARICI YAZDI: ÖZGÜVEN GELİŞTİRME TAKTİKLERİ!


Yazan: SELÇUK ARICI


Önemli bir savaş sırasında Japon bir komutan askerlerinin sayısının düşmanlarınkine kıyasla çok daha az olmasına rağmen saldırıya geçmeye karar verir. Ordusunun kazanacağına olan güveni tamdır. Ancak, askerleri zafer konusunda oldukça kaygılıdır. Savaş alanına doğru ilerlerken, yol kenarındaki bir tapınakta durup hep birlikte dua ederler. Daha sonra komutan cebinden bozuk para çıkararak “Şimdi yazı-tura atacağız. Eğer tura gelirse, biz kazanacağız, ama eğer yazı gelirse kaybedeceğiz, kaderimiz böylece ortaya çıkacak” der.

Bozuk parayı havaya atar ve herkes sabırsızca paranın yere düşmesini bekler. Tura gelmiştir. Askerler çok sevinirler; kendilerine olan güvenlerini toplamışlardır. Bu coşkuyla düşmana saldırır ve savaşı kazanırlar. Bir süre sonra yüzbaşı komutanının yanına gelerek onun kehanetini takdir edercesine, “Kimse kaderi değiştiremez” der. Bunun üzerine “Haklısın” der komutan, iki tarafı da –tura- olan parayı göstererek...!!

Hepimiz hikayede yazdığı gibi zor durumlarla karşı karşıya kalmışızdır.Çoğu zaman karar vermek ve harekete geçmek için bazı yönlendirilmelere ihtiyaç duymuş ve sanki içimizde bizi biz yapan ve harekete geçmemize yardımcı olacak o gücü hissetmekte zorlanmışızdır.

Burada asıl önemli olan o gücü ne zaman ve hangi koşullarda hissettiğimizdir aslında.Şöyle bir gözlerinizi kapayın.Hayatınızda gerçekten bir işi başardığınız aklınızda yer etmiş geçmişinizdeki o günleri hatırlayın.Örneğin okul yıllarınızda çok büyük bir kalabalığın karşısında yaptığınız konuşmayı hatırlayın.Veya ilk flörtünüze çıkma teklifi yaparken yaşadığınız heyecanı ve her şeye rağmen tüm heyecanınıza ve hata yapma korkunuza rağmen ona çıkma teklifi ettiğiniz günü hatırlayın.Ve her iki örnekte de başarıya ulaştığınız zaman içinizde hissettiğiniz iç huzuru hatırlayın.Ne kadar mutlu olmuştunuz değil mi?

Şu bir gerçek ki hayatta elde ettiğimiz başarıların hiçbiri tesadüfler sonucu kazanılmamıştır.Yani burada önemli olan nokta bizim başarılı olmak ve kazanmak için kadercilik oyunu oynamayıp bu kaderi oluşturabilmemiz için bir ön hazırlık yapmamız, çabalamamız, başarma içgüdüsüyle harekete geçmemizdir.
Bazen, sanki bir şeyler sesimizi keser; beğenilmemek korkusu, dışlanma kaygısı, süregelen düzene boyun eğmişlik ya da yoğun bir yetersizlik hissi, vs. gibi olumsuz öngörüler duygu ve düşüncelerimizi pek az açmamıza ya da hiç açmamamıza neden olur.

Özgüveni gelişmemiş bireyler kendilerine bir görev verildiğinde, ya da karşılarına başarmaları gereken bir durum çıktığında, bu durumdan kaçmaya çalışabilirler hatta mümkünse bu işleri başka arkadaşlarına, dostlarına yaptırmaya gayret ederler. Mahcubiyet duygusunu yaşamamak için bu çeşit riskli durumlardan sürekli uzak dururlar. Peki böyle bir durumdan kurtulunması için ne yapılması gerekir?

Esasında özgüven konusundan bahsederken özgüvenin tanımını yapmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır.Özgüven kendimizle ile ilgili olumlu ve pozitif duygular geliştirmemiz sonucunda ortaya çıkan harekete geçme gücü şeklinde düşünülebilir.Ayrıca özgüveni yine iç ve dış özgüven olarak ta ikiye ayırabiliriz. . İç özgüven, kendimizle ilgili hissettiğimiz memnuniyet ve kendimize dair inancımız, dış özgüven ise dışarıya kendimiz hakkında verdiğimiz görüntü ve insanlarla olan iletişimlerimizde farklı duygularımızı ifade edebilme becerimizle ilgilidir.

Bizler toplumda yaşayan bireyler olarak hem iç hem de dış özgüveni farkında olarak ya da farkında olmadan çoğu zaman kullanırız.Bunlar arasında da zaten çok iyi bir dengenin kurulmuş olması gerekir.

Eğer iç ve dış özgüveni dengeleyemezsek sağlıksız bir iletişim kurmaya başlarız ki bu da bizim ilişkilerimiz olumsuz bir yönde etkiler.Keza bu durum çoğu zaman bizlerin bağımsız birer fert olmasını engellediği gibi bizlerin sadece yakınımızdaki topluluğun bizi iteklemesiyle harekete geçirmesi ya da toplumla çatışma topluluğa ters düşme şeklinde olumsuz sonuçları görülebilir.
Özgüven konusunda temel nokta bizi harekete geçiren bu gücün ne kadar sağlıklı ve gerçekten ne kadar olumlu ve pozitif olduğudur.Çünkü özgüvenin temelinde insanın pozitif olma duygusu yatar.Eğer bir durumla ilgili negatif düşünceleriniz ne kadar fazlaysa o durumla ilgili iş yapma kapasiteniz de o oranda azalacaktır. Kısacası o işi yapmak istemeyeceksiniz ya da mecbur olduğunuz için yapacaksınız.Bu da sizin o işten alacağınız verimi ve başarıyı haliyle düşürecek. Hangimiz başarmayı yürekten istediğimiz bir konuda çok çalışıp ta kaybetmiş ki.

Özgüven konusuyla, hayattaki başarılarımızın doğru orantılı olarak birbirini tamamladığı göz önünden kaçırılmaması gereken bir nokta.Bizler başarılı olduğumuz, üzerinde defalarca alıştırma yaptığımız bir konuda daha az hata yapma olasılığına sahibiz.Sizlere hata yapmayacağımızı söylemiyorum ama gerçekten böyle bir durumda heyecanımızı daha iyi kontrol ettiğimiz için daha başarılı oluruz.Çünkü biz önceki yaşantılarımızla, birer deneyim kazanmış ve artık tecrübe sahibi olmuşuzdur.

Dolayısıyla herhangi bir konuda ne kadar çok çalışırsak ve başarılı olursak özgüvenimizde o oranda artmakta diyebiliriz
Biz insanların en çok yaptığı hatalardan biri bir başarısızlıkla karşılaştığımızda o başarısızlığımızın sonucunda kendimize olumsuz ifadelerde bulunmamızdır.

Bunu biraz açarsak hepimiz zaman zaman “Ah ben ne beceriksizim”, “benden adam olmaz”, “zaten şu işi başarsaydım alim olurdum” vb. bir sürü olumsuz yükleme yapmışızdır kendimize.Esasında bu yüklemelerimiz bizlerin gelecekte ki hayatında gerçekten pahalıya mal olmakta.Bizleri pasif , çekinden, özgüveni olmayan, arka planda kalmayı tercih eden bireyler haline getiriyor.Her şeyden korkar oluyoruz ve içimizde bulunan girişimcilik ruhunu yok ediyoruz.

Bütün bunların yanı sıra kendi olumsuz varsayımlarımızla beslediğimiz “yıkıcı” düşünce yapılarımızı yenmek için bazı “onarıcı” teknikler de var:

Güçlü yönlerimizi belirlemek ve onların üstünde daha çok durmak: Denediğimiz her yeni şey için kendinize şans tanımalıyız. Önemli olan elde edilen sonuç değil, bu yolda harcanan çabalardır. Bu yüzden kendimizi takdir etmeyi bilmeliyiz.

Risk almak: Her yeni deneyime yeni bir öğrenme fırsatı olarak bakabilmek.Asıl olan kazanmak yahut kaybetmek değil! Ancak bu şekilde yeni fırsatlarla karşılaşabiliriz ve kendimizi olduğumuz gibi kabul edebiliriz. Aksi taktirde, her fırsat açılmamış bir kutu olarak içimizde kalacak; dolayısıyla doğrudan başarısızlıkla sonuçlanıp, kişisel gelişimimizi engelleyecektir.

İç konuşma yapmak: İç konuşma yaparak olumsuz varsayımlarımızla başa çıkabiliriz. Kendimize haksızlık ettiğimiz bu durumlarda, “dur bakalım, o kadar da değil” diyerek daha olumlu varsayımlar üretmeliyiz. Örneğin, herhangi bir şeyin mükemmel olmasını beklediğimiz bir durumda , herşeyi mükemmel yapamayacağımızı, önemli olanın elimizden geldiği kadarını en iyi şekilde yapmaya çalışmak olduğunu kendimize hatırlamak harika bir fikirdir.

Kişisel değerlendirme yapmak: Kendimizi her şeyden ve herkesten bağımsız olarak değerlendirebilmek... İçsel olarak kendimiz kendi davranışımız hakkında ne düşünüyoruz? Bu tarz bir bakış açısı içsel olarak daha güçlü hissetmemizi sağlayacak ve kişisel gücümüzü başkalarının ellerine teslim etmemizi engelleyecektir.

Kendini sevmek: İnsanlar kendilerini sevdiklerinde hem duygusal hem de fiziksel olarak kendilerini güvende hissederler ve kendileriyle barışık yaşarlar.

Kendini tanımak: Kendilerini tanıyan insanlar kendi güçlü ve güçsüz yönlerini iyi bilirler. Bir topluluğa girdiklerinde kendilerini ifade ederken kendi potansiyellerinin farkında olarak harekete geçerler.

Hedef Koymak: Tabi burada kastedilen hedef açık venet koyduğumuz hedefler.Elbetteki çok büyük genel hedeflerimiz olabilir.Ama bunlara ulaşmamız için mutlaka planlı ve daha gerçek hedeflerimizde olmalı.

Pozitif Düşünmek: Pozitif düşünce özgüveni harekete geçirmeye zorlayan belki de en önemli etkenlerden biri. Olumsuz bir düşünceyle herhangi bir başarı elde etmek çok güç. Bu bizi ancak karamsarlığa götürür. O yüzden kendimizi pozitif düşünmeye alıştırmamız ve bunu bir yaşam biçimi haline getirmemiz bize hayatımızda çok şeyler kazandıracak.

İyi bir iletişim: Sağlıklı bir iletişim yeteneğimiz olması bizlerin çevremizde sevilen saygı duyulan güvenilen insanlar olmamızı sağlar.Çevremizde olumlu bir imaja sahip olduğumuzda kendimize güvenimiz artacaktır.

İyi bir ifade yeteneği: Toplum içinde konuşmak için bol bol okumamız konuşma tekrarları yapmamız ve hatta zaman zaman iyi birer hatip olabilmek için evde çalışmamız ve sonucunda da konuşma yeteneğimizi artırmamız bize topluluk içinde daha çok söz söyleme imkanı tanıyabilir.Bu da bizi yine özgüven konusunda olumlu destekleyebilir.

Duyguları kontrol etme : Duyguları ile başa çıkabilen çocuklar duygularının esiri olmazlar. Beklenmedik davranışlar göstermezler. Korkuları ve endişeleri ile başa çıkabildikleri için riskleri göze alabilirler. Mutsuzluklarının kendilerini sürekli engellemesine izin vermedikleri için sıkıntılı dönemlerini kısa sürede atlatabilirler. Anlaşmazlık olduğunda kendilerini iyi savunurlar. Kıskançlık, öfke gibi doğal olan duyguları yaşadıklarında suçluluğa kapılmazlar. İlişkilerinde neşe, sevgi ve mutluluk ararlar. Kimseye körü körüne kapılmazlar.

Anne babalar çocuğu özgüvenli yetiştirmek için neler yapabilir ?
* Çocuğun güçlü olduğu konularda büyüklerine yardımcı olmalarına izin verilmesi.
* Yaptığı işe çok fazla müdahale etmeyerek kendisine duyulan güvenin belli edilmesi.
* Onunla zaman geçirerek önemli olduğunun kanıtlanması.
* Onların düşünce ve inançlarının eleştirilmeden dinlenmesi.
* Potansiyellerini sınamaları için riske atılmalarının teşvik edilmesi.
* Yaptığı işlerle ilgili ona olumlu tepkiler verilmesi.
* Çocuğa yönelik eleştirilerin dolaysız, açık ve dürüst olması.
* Kendisini tanıması için sosyal etkinliklere (Resim, tiyatro, spor.... vb.) yönlendirilmesi.
* Karşılaştırma yapmaktan kaçınılması.
* Çocuğun sınırlarını göz önünde bulundurarak çok zor hedefler belirlememesine yardımcı olunması.
* Hedeflerine ulaşmada geçtikleri her aşama için teşvik edilmesi. (Daha uzun birlikte olmak, hafta sonu sinemaya birlikte gitmek, evde parti yapmasına izin vermek.....vb.)
* Onların hedeflerine saygı gösterilmesi.
* Olumsuz düşüncelerini bir kenara bırakarak kendileri adına olumlu şeyler söylemeleri için cesaretlendirilmesi.
* Düşüncelerinde genelleme yapmalarının engellenmesi. (Sınav konularının hiçbirini öğrenmemistik yerine Sınav konularının bazılarını öğrenmemiştik .... vb.)
* Düsüncelerindeki abartılı ifadelerin daha doğru ifadelere yöneltilmesine yardımcı olunması (Öğretmen beni hiç dinlemiyor yerine Soru sorduğumda bazen öğretmen beni dinlemiyor.....vb.)
* Sık sık konuşma fırsatı verilmesi ve düzenli aralıklarla çesitli konularda sohbetler edilmesi.
* Kültür farklılıkları,farklı insanlar ve durumlar hakkında tartısmalar yapılması.
* Beden dilinin önemi üzerinde durulması.
* Ev içinde ve dışında basarabileceği sorumluluklar verilmesi. (Sofrayı kurma, telefon faturasını yatırma, ufak tefek alısveris yapma.... vb.)
* Değişik yaş gruplarındaki insanların bulunduğu ortamlara girmesine fırsat yaratılması.
* Pozitif düşüncelerin paylaşılarak olumlu düşünme yeteneğinin gelistirilmesi.

Sonuç olarak ; Özgüven için başınızı kaldırıp biraz dik durmanız ve geleceğe güvenle pozitif bir şekilde bakmanız hayatınıza yeni bir ufuk kazandıracaktır.


Kaynak : www.kigem.com

değerli dostum, çıktısını aldım, yazan ve bizlerle paylaşan şahsınıza eekür edilecek bir bilgi buketi.

pebble#1 16-09-2010 09:44 AM

Cevap: Bilinçli Hata Yapma
 
bende ne giydiğime çok dikkat ediyorum...bi insan yatacağı zaman ne giydiğine önem verir mi :S en sonunda balomda aldığım abiyemi basit bi nişan töreninde giydim :)..ayrıca herkesi bana bakmasına dayanamam.doğal olarak o gün bana bakıp durdular...tek taşla 2 kuş...özgünevim arttı doğrusu =)

FeaRLeSS_KiNG 28-09-2010 10:22 PM

Cevap: Bilinçli Hata Yapma
 
özgüvenli çocuk yetiştirmek için yapılması gerekenlerin hemen hemen hiç bir insan bana yapmadı.şimdiyse kendim yapmaya çalışıyorum.her ne kadar başaramasamda.

yeni bir hayat 15-03-2011 03:16 AM

Cevap: Bilinçli Hata Yapma
 
Hata yapmaktan korkan ve mükemmelliyetçilik duygusu içinde sıkışanların mutlaka başından itibaren okuması gereken bir yazı..

Hata yapmadan öğrenmek neredeyse mümkün değil.
Fakat çoğumuzda hata yapma korkusu var.Bazılarımız da oldukça sıkıntılı ve bazen patolojik bir duruma kadar varan mükemmelliyetçilikten muzdarip..

Temel Aksoy bu konuda bakın neler demiş:

Ben mesleğimi çok hata yapmam sayesinde öğrendim. Hata yapma özgürlüğüm olmasaydı kesinlikle bu kadar yol kat edemezdim. Benim şansım, araştırmacılığı öğrenirken içinde bulunduğum ortamın da buna izin vermesiydi. Üstelik bu hataları müşterilerimle paylaşarak ilerledim. Bu açık ve şeffaf davranışım, müşterilerimde kızgınlık yerine güven oluşturdu. Bunu fark ettikten sonra kendime güvenim daha da arttı.

Daha sonra çalışma arkadaşlarımın yaptıkları hataları görünce, bu hataları çok değerli bir fırsat olarak görüp bunları şirketin bütün çalışanlarıyla paylaşmalarını istemeye başladım. Önceleri bu tutumum biraz garipsendi ama kısa zamanda herkes bu anlayışa uyum gösterdi. Hata yapmanın değil hatayı gizlemenin "ayıp" olduğu bir anlayış bütünlüğüne geldik.

Bu tutumumuz, hem çalışanlarımızla hem müşterilerimizle açık, şeffaf ve öğrenmeye dayalı bir ortamın oluşmasını sağladı. Araştırma sunumlarında "Biz bu araştırmanın bu sorusunu yanlış kurgulamışız, bunun cevaplarını dikkate almayın." dediğim zaman hem kendimi daha iyi hissettim hem de müşterilerimizin bize daha fazla güvendiğini gözlemledim. Sonra bu hatayı yapan arkadaşımdan bunu bütün şirketle paylaşmasını istedim. Diğer arkadaşarımızın aynı hatayı yapmamaları için hangi süreçleri yeniden oluşturmamız gerektiğini anlamak istedim.

Bu davranışımı "hatasız kul olmaz, insanları kırmayalım" türünden hümanist bir yaklaşımdan ziyade bugünün şirketlerinin başka bir anlayışla yönetilemeyeceğini, hataya hoşgörü göstermenin olmazsa olmaz bir yönetim anlayışı olduğunu sezgisel olarak kavradığım için böyle davrandım.

Sadece araştırma yapmayı değil insan yönetmeyi de hata yaparak öğrendim.

Her şeyi deneyerek öğrenemeyiz elbette. Bizden önce hata yaparak öğrenmiş olanların deneyimlerinden öğrenmek de seçeceğimiz en akıllı yoldur. Bu özellik herkeste bulunmuyor. Çok az insanın başkalarının deneyimlerinden öğrenme yeteneği var. Çoğunluk böyle bir akıl gösteremiyor.

Başkalarının hatalarından öğrenmek bir erdemdir. Bazılarımız bu erdeme sahibiz. Ben şahsen böyle bir akıl sergileyenleri gerçekten takdir ediyorum. Bireysel olarak bir erdem olarak kabul ettiğim bu davranışın, şirketler için de bir kültür olması gerektiğine inanıyorum. Yapılan hataların açıkça paylaşılması ve organizasyonun yapılan bir hatayı bir daha tekrar etmemesi için ciddi önlemler alması gerektiğine inanıyorum. Toplam kalite uygulamalarının da aslında bu yöntemin kurumsallaştırılması olduğuna inanıyorum.

Aile içinde ve eğitim hayatımızda "hata yapmayan mükemmel insanlar olmak" için koşullandırılırız. Yeni bir şey denememiz çok desteklenen bir durum değildir. Oysa hayat hata yaparak öğreniliyor. İnsan, kendi yolunu hata yaparak buluyor.

"Yer çekimi yasasını, kendi üzerinde, balkondan atlayarak test etmek" gibi bir çılgınlığa varmamak koşuluyla çocuklarımızın kendi yollarını -deneyip yanılarak -bulmalarına destek olmalıyız. Aksi takdirde en fazla bizim yaşadığımız deneyimlere, en çok bizim gittiğimiz yere kadar ulaşabilirler.

Michael Jordan'ın "Failure" isimli Nike reklâmında "defalarca yenildim, bu yüzden başardım" dediği gibi ancak hata yaptıktan, yenildikten sonra başarabiliriz.

Leonardo sadece dünyada yapılmış en iyi resimler arasında sayılan "Mona Lisa" ve "The Last Supper" gibi eserleri yaratan bir ressam değil aynı zamanda önemli bir mucitti de.

Onun çok farklı alanda, zamanının çok ötesinde buluşlar yapmasını sağlayan birinci ilkesi, çocuksu merakını korumak; ikinci temel ilkesi de hatadan korkmadan, deneye-yanıla öğrenmekti.

Çocukların sosyalleşip de cesaretlerinin kırılmaya başlamasından önceki yaşlarında hızlı öğrenmelerinin en önemli sebebi hata yapmaktan korkmamalarıdır. Çocuklarda ne hata yapmaktan korkma ne de hatadan utanma vardır. Bu davranış onları inanılmaz bağımsız, cesur ve yaratıcı kılar.

Büyüdükçe sosyal kaygılarımız , statü endişemiz artar ve "karizmayı çizdirmekten", eleştirilmekten korkar oluruz. (Alain de Botton)

Hata yapma endişesiyle kendimizi bastırıp deneme güdümüzü törpüler, kendimizi kilitleriz.

Halbuki bugün bilimsel ya da sosyal alanda dünyanın kaderini değiştirmiş bir çok mucit ve kahraman ne "mükemmel" ne de "hatasız" insanlardı. Örneğin Edison 999 denemeden sonra 1000. denemesinde ampulü bulmuş, ilk 999 başarısız denemenin ya da başka bir deyişle "hatanın" aslında kendisini son aşamaya götüren öğrenmeler olduğunu söylemişti.

Ralph Keyes ve Richard Farson, "İnovasyon Paradoksu" isimli kitaplarında inovatif bir şirket olmak için oldukça fazla hata yapmak gerektiğini savunuyorlar.

Hata yapma oranı yüksek şirketler daha çok inovasyon yapıyorlar çünkü çok hata demek çok denemiş olmak demektir.

Silikon Vadisi'nde "başarısızlık burada hoşgörüyle karşılanır" denmesi boşuna değildir. Dünyanın en inovatif insanlarından birisi olan Bill Gates, Da Vinci'den ilham alarak, "Yaratıcı ruhunun temelinde, her şeyi denemek güdüsü ve merakı" olduğunu söyler.

3M firmasında Post-it'ler bir hata sonucu bulunmuştur. Çok güçlü bir yapışkan icat edilmek istenirken tam aksine en zayıf yapıştırıcı icat edilmiştir. 3M şirketi, eğer ArGe ekibini hatasından dolayı cezalandırsaydı bugün 3M firmasını dünyanın en büyük şirketlerinden biri yapan Post-it hayatımızda olmayacaktı.

Viagra ve teflon gibi daha birçok ürün hatalardan doğmuş başarı öyküleridir.

Poşetsiz elektrikli süpürgeyi icat eden James Dyson da, bu buluşundan önce 5 bin 127 adet prototip yaptı ve her denemesinden bir şeyler öğrenerek elektrik süpürgesi sektöründe rekabetin yönünü değiştirdi.

Yapılan hataları fırsata dönüştürmek ve bu hatalardan öğrenen organizasyonlar yaratmak cesaret ve kararlılık istiyor.

Bütün bunları söylerken elbette çalışanların dikkatsiz ve sorumsuz davranma özgürlüğü vardır demek istemiyorum.

Hataya hoşgörüyle yaklaşan şirketler, inovasyonu destekleyen, iş süreçlerini iyileştiren, çalışanların kararlara katılımını sağlayan ve bağlılığın yüksek olduğu şirketlerdir.

Hatalardan bir "ortak akıl üretmek" ve bunu bir yaşam biçimi haline getirmek olağanüstü sonuçlar doğurabilir.

Hatadan korkup risk almamak yerine hata pahasına risk alma ve hatalardan öğrenme kültürünü yerleştirmeliyiz.

WalMart'ın efsanevi kurucusu Sam Walton'un dediği gibi kendimizi o kadar da ciddiye almayı bir tarafa bırakıp, hatalarımıza gülmeyi de öğrenmeliyiz. Hata yaptığımızda önce "kendimizle dalga geçmeyi" başarıp, sonra hatayı analiz edip, bu hatayı bir daha hiç yapmayacağımız önlemler almalıyız.

minnettar 15-03-2011 09:23 AM

Cevap: Bilinçli Hata Yapma
 
Günaydınlar.... Çok güzel bir paylaşım..Ben de uzun dönem iş hayatında üst yönetimde görev aldım ve sorumluluğum benim için çok önemliydi başarılıda bir yönetici olduğumu düşünüyorum..iş yerindeki pozisyonun beni zaman içerisinde çok geliştirdi yani strateji belirleme,ön görümlü bakış açısı, insan psikolojisi,ekip ruhu , planlama,organizasyon,problem çözme v.b.birçok gerekli konularda hızla donanımlarım çok arttı ve bu durum özel hayatımada yansıdı şöyleki; etrafımda sorun çözen, öngörümlü ve tedbir alan bir misyonum oluştu...Bu durum benim edinemediğim bir takım doğru yaklaşım şekliyle hayatımın nedeni anlamına geldi ve nerede zor bir durum varsa beni bulmaya başladı...Ve bu herşeyi başarmalıyım doğruları inanılmaz sorumluluklarla bir zaman sonra beni hayata karşı çok yorgun bırakamaya başladı....Biranda baktımki herşeyin sebebi olmuşum yani ben birşey yapmasam herşey kötü olacakmış gibi yaşamaya ve yaşatılmaya başlandı.. çok yorgun düştüm ve sıkıntılı anlardan sonra , insanlar için balık tutmayı bıraktım ve onlara balık nasıl tutuluru anlatmaya başladım....Fakat bu durum herşeyin çok doğru olması alışkanlığınada edindirmişti bana yani birşey ya çok mükemmel olmalı yada hiç olmamalı...şimdi bu düşünce alışkanlığından özellikle özel hayatımda çok zarar gördüğümü farkediyorum... birşeyin istediğim gibi proğramlayamayacağımı bilmek yada planımın aksıyacağını düşünmek o şeyi hiç yapmamama neden oluyor buda bende çok sıkıntı oluşturuyor..Bunu nasıl düzelte bileceğimi bilemiyorum..Bana yardımcı olabilirmisiniz acaba ?

manyakkk 09-12-2011 01:23 AM

Cevap: Bilinçli Hata Yapma
 
2 gün üst üste okula gitmedim rapor almadım ve ilk gitmediğim gün sınav vardı 0 almışım çünkü ara karne verılcekmış :)

kutayhun 09-12-2011 01:32 AM

Cevap: Bilinçli Hata Yapma
 
iyi yapmışsın manyakkk....


WEZ Format +3. Şuan Saat: 03:07 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.