Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06-02-2012, 01:04 PM   #29 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Yaratıcı İmgeleme Kitabından Alıntılar



Dışarıya Akıtma

Başka bir ana prensip de vermek ya da dışarıya akıtmaktır. Evren, doğası hareket etmek ve akmak olan saf enerjiden oluşmuştur. Yaşamın doğası sürekli değişim, sürekli akıştır. Bunu anladığımızda, onun ritmine uyum sağlayabilir ve gerçekte daima kazandığımızı, asla hiçbir şey yitirmediğimizi bilerek, özgürce verip alabiliriz.

Evrenin mükemmelliğini ve iyiliğini kabullenmeyi öğrenmeye başlayınca, enerjimizden başkalarına verdikçe, bize daha fazla akması için boşluk yaratmakta olduğumuzu idrak eder ve evrenin bereketini doğal olarak paylaşmak isteriz.

Ne zaman güvensizlik (korku) ve "yeterince yok" duygusu nedeniyle, sahip olduklarımıza sıkıca sarılır ya da yapışırsak, bu harika enerji akışını kesmeye başlarız. Sahip olduklarımıza sarılırken, enerjinin hareket etmesini sağlayamayız ve yeni bir enerjinin bize akması için boşluk yaratmamış oluruz.

Enerji; sevgi, şefkat, takdir etme, onaylama ve kabullenme, maddi kazanımlar, para, arkadaşlık vs. gibi birçok şekle bürünür ve prensipler tüm bu şekillere eşit uygulanır.

Çevrenizdeki en mutsuz kişilere baktığınızda, bunların genelde, herhangi bir konuda "aşırı açlık ve yoksunluk" duyan ve bu nedenle de hayata karşı çok açgözlü davranan insanlar olduklarını görürsünüz. Bunlar genelde yaşamın, özelde de diğer insanların kendilerine gereksindikleri şeyleri vermedikleri duygusunu yaşarlar. Sanki yaşamla boğuşuyorlarmışçasına, şiddetle hasretini çektikleri sevgi ve doyumu zorla elde etmek için umutsuzca çabalarken, aslında onları besleyecek en büyük kaynağın önünü tıkamaktadırlar. Ve çoğumuz az da olsa bu eğilime sahibizdir.

İçimizdeki "vericilik" yerini bulduğumuzda, akışı tersine çevirmeye başlarız. Vericilik özveriden, kendini üstün görmekten veya ruhsallık fikrinden değil, bizzat vermenin saf hazzından kaynaklanır çünkü bu eylem insana sevinç ve neşe verir. O yalnızca sevgi dolu bir yerden kaynaklanabilir.

Hepimiz içimizde sınırsız bir sevgi ve mutluluk kaynağına sahibiz. Mutlu olabilmek için dışarıdan bir şeyler almak zorunda olduğumuzu düşünmeye alışmışızdır; ama gerçekte tam tersi bir işleyiş söz konusudur: Asıl, içimizdeki mutluluk ve doyum kaynağıyla bağlantı kurmayı öğrenmeli ve onu başkalarıyla paylaşmak için dışarı akıtmalıyız böyle davranmak erdemlilik olduğu için değil, ama gerçekten harika bir duygu olduğundan! Bir kez o kaynakla uyum sağladığımızda, onu paylaşmayı doğal olarak isteriz; çünkü bu sevginin esasıdır ve biz hepimiz seven varlıklarız.

Sevgi dolu enerjimizi dışarı akıttığımızda, daha fazlasının bize akması için yer açmış oluruz. Çok geçmeden de bu sürecin kendisi öylesine haz vermeye başlar ki, onu giderek daha fazla, daha fazla yapmak istediğimizi keşfederiz. Ve size ait olan şeyleri bu yaklaşımla paylaştıkça, dışarıya akıtma/içeriye akıtma prensibi gereği, dış dünyadan daha çok şey almaya başlarsınız. Çünkü doğa boşluk sevmez. Bu yüzden, siz dışarıya akıtınca, dışarıdan da bir şeyin içeriye akıp doldurması gereken bir boşluk yaratmış olursunuz. Vermenin ödülü kendi içindedir.

Bunu bütünüyle anlayıp yaşadığımızda, yaradılışımızda var olan sevgi dolu doğamızı ortaya çıkarmış oluruz.

Siz de yaratıcı imgelemeyi kullanırken göreceksiniz ki, yaşama karşı daha temel olarak "verme" yönelimine sahip oldukça, rüyalarınız da çok daha kolay bir biçimde gerçekleşecek. Ancak unutmayın ki, almaya da aynı ölçüde açık olmadıkça vermeyi sürdüremezsiniz... Ve bu "verme," aynı zamanda kendinize verme anlamına da gelir...

Dışarıya akıtmaya gelince, onu kusursuz kılacak olan şey uygulamadır. Ne kadar haz verici, insana kendini harika hissettirici bir duygu olduğunu anlamak için bilinçli bir uygulama yapmanız gerekir. Kendinizi bu alanda geliştirmek istiyorsanız, aşağıda sunduğum alıştırmaları deneyebilirsiniz:

1- Başkalarına karşı takdirlerinizi daha fazla ifade edebilmek için, düşünebileceğiniz her şekilde özellikle çaba gösterin. Hemen oturup, sevgi ve takdirlerinizi iletmekten hoşlanacağınız insanların listesini çıkarın ve önümüzdeki hafta içinde her birine duygularınızı nasıl ifade edebileceğinizi düşünün. Dışarıya akıtmak burada, o insanları mutlu kılacak sözcükler, bir dokunuş, bir armağan, bir telefon, bir mektup, para ya da yeteneklerinizi paylaşma biçiminde olabilir. Yerine getirilmesi daha zor bir şey de olsa, siziözellikle mutlu kılacak bir şeyi seçin.

Arzu ettiğinizde söyleyebilmeniz için daha çok teşekkür, takdir ve hayranlık sözcükleri düşünün. "Bana yardım etmeniz büyük incelikti." "Bunu takdir ettiğimi bilmenizi isterim." "Bunu söylerken gözleriniz çok parlak ve güzeldi ve o anda sizi, gördüğüm için kendimi çok mutlu hissettim." (Utangaç olmak zorunda değiliz!)

2- Eşyalarınızı gözden geçirip gerçekten istemediğiniz ya da sık sık kullanmadığınız şeyleri bulun ve onları daha çok kullanacak kişilere verin.

3- Eğer mümkün olduğunca az para harcayan ve daima pazarlık peşinde olan biriyseniz, her gün gereksiz olarak biraz para harcamaya çalışın. Biraz daha ucuz değil, biraz daha pahalı olan ürünü alın; paraya kıyıp kendinize fazladan bir şey alın, arkadaşınıza bir kahve ısmaıiayın. iyi bir neden bulursanız bağışta bulunun, vs. Bu tür küçük bir eylem bile kendinize, onayladığınız bolluğa inandığınızı açıkça göstermektir. Bu durumda, eylemler sözcükler kadar yüksek sesle konuşur.

4- Gelirinizin uygun gördüğünüz bir bölümünü de bağışlayabilirsiniz. Bu gelirinin belli bir yüzdesini bir kiliseye, spiritüel bir örgüte ya da dünyaya değerli yardımlar yaptıklarını düşündüğünüz herhangi bir gruba verme uygulamasıdır. Bu, söz konusu enerjiyi desteklemenin bir yoludur ve aynı zamanda aldığınız her şeyin Tanrı'dan geldiğini şükranla kabullendiğinizi ve bundan dolayı da evrensel kaynağa bir küçük sunuşta bulunduğunuzu gösterir.

Yapacağınız bağışın miktarı önemli değildir; çünkü gelirinizin düzenli olarak yüzde birini bağışlamanız bile size, dışarıya akıtmanın sürekli bir deneyimini sunacaktır.

Yalnızca bunu düzenli bir biçimde yapmayı ihmal etmeyin.

5- Yaratıcı olun. Kendinizin ve başkalarının iyiliği için enerjinizi evrene akıtmanın başka yollarını da bulmaya çalışın.


__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla