Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25-04-2011, 08:44 PM   #185 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



"Umarım futbol takımımızın gurur duyacağı bir üniversite kurarız."
OKLAHOMA ÜNİVERSİTESİ için söylenmiş.

Listeye baktığınızda size neler söylüyor? Örneğin, listenin en başına küçük düşme duygusunu yazdınızsa, size sert davranılabilecek durumlardan niçin hep kaçtığınızı anlamış olursunuz. Eğer en çok kaçınmak istediğiniz duygu yalnızlıksa, hep insanlara uzanan, onlara yardım eden, sürekli bir şeyler veren, bu sayede onların sizin yanınızda olmasını sağlamaya, çevrenizi minnet dolu dostlarla doldurmaya çalışan birisiniz demektir.

ÖZ-SABOTAJ KAYNAĞI... DEĞER ÇATIŞMALARI

Şimdi de değerler hiyerarşimizin yarattığı dinamiğe bir bakalım. Eğer ulaşmak istediğiniz değerlerin tepesine başarı yazmışsanız, kaçınma listesinin başına da reddedilmeyi koymuşsanız, bu sıralamanın hayatınızda ne gibi zorluklar yaratabileceğini görüyor musunuz? Size hemen söyleyebilirim, başarının zevkine ulaşmak isteyen, ama bu arada reddedilme acısını hiç yaşamak istemeyen insan, uzun vadede başarılı olamayacaktır. Bu kişi aslında büyük bir başarıya ulaşmadan önce kendi kendini sabote edecektir.

Bunu nasıl söyleyebiliyorum, diye merak ediyorsunuz, değil mi? Pek sık değindiğimiz düzenleme ilkesini hatırlıyor musunuz? İnsanların acıdan kaçmak için yaptıkları, zevki kazanmak için yaptıklarından daha çoktur. Eğer hayatta gerçekten en yüksek düzeyde başarıya ulaşacaksanız, reddedilme riskini de göze almanız gerekmez mi? Bunu tatmaya razı değil misiniz? Siz dünyanın en dürüst insanı bile olsanız, sürekli olarak çevrenizdekilere yardım da etseniz, birilerinin sizi yanlış anlayacağı, sizi hiç tanımadıkları halde saldırılar yöneltecekleri doğru değil midir? İster yazar olmak isteyin, ister şarkıcı, ister konuşmacı, ister iş adamı reddedilme riski her zaman vardır. Beyniniz başarıya ulaşmak için reddedilme riskini de göze almanız gerektiğini bildiğine göre, reddedilmeyi en büyük acı saymaya da zaten karar vermiş olduğuna göre, söz konusu başarının kazanmaya değmez bir şey olduğu sonucuna varacak, sizi daha oraya varmadan önce sabote edecektir!

İleriye doğru büyük adımlar atan insanları nice kere görmüşümdür. Son anda esrarengiz nedenlerle kendilerini geri çekerler. Ya da peşinde koştukları kişisel, duygusal, fiziksel başarıyı sabote edecek şeyler yapar, söylerler. Bunun nedeni her seferinde, başta gelen değerlerin çatışmasıdır. Beynin bir bölümü, "Haydi, koş!" derken, diğer bölümü, "Eğer bu işe atılırsan çok acı duyacaksın," demektedir. Bu insanlar bu nedenle iki adım öne gittikten sonra hemen bir adım geri basarlar. 1988 seçimlerinde ben bu ilkeye, "Gary Hart Sendromu" diye isim takmıştım. Hart iyi bir adamdı. İnsanları ve toplumu gerçekten seviyordu. Ama bu değer çelişkileri de herkesin gözünün önünde sergilenmekteydi. Kör adam mıydı Gary Hart? Hiç sanmam. Yalnızca, değerleri çatışma halinde olan bir adamdı. Gittiği kilise ona dans etmenin bile günah olduğunu öğretmişti. Beri yandan karşısına Warren Beatty gibi rol modelleri çıkmıştı. Çelişkili istekleri besbelli siyasal düşüşünün en büyük nedenidir.

Gary Hart gibi zeki bir insanın, televizyonda halka dönüp, "Benden kuşku duyuyorsanız, izleyin beni!" dedikten sonra, oradan çıkıp metresinin evine gitmesini düşünebiliyor musunuz? Belli ki beyni ona, başkalarının kurallarına göre oynamak zorunda kaldığı bu oyundan çıkması için tuzak kuruyordu. İsterseniz siz buna "pop-psikoloji" demekte özgürsünüz, ama iki ayrı yöne çekilirken, ikisine de hizmet edemeyeceğiniz doğru değil midir? Bir şeyler kaybedilecektir arada. Bilinç ya da bilinçaltı düzeyinde, ne gerekiyorsa yapıp bize acı verecek bu durumdan kurtulmak isteyeceğimiz de doğru değil midir?

Kamuoyunun karşısına çıktıkları zaman değer çelişkileri sergileyen insanları hepimiz görmüşüzdür. Ama onları yargılamak yerine, hepimizin de içinde çatışmalar olduğunu hatırlasak iyi ederiz. Neden? Çünkü değerler sistemimizi kendimiz kurmamışız da ondan. Çevrenin bizi biçimlendirmesine izin vermişiz. Ama bu durumu şimdi değiştirmeye başlayabiliriz. Nasıl mı? İki basit adım atarak.

Birinci Adım, şimdiki değerlerinizin neler olduğunu öğrenmek, yaptıklarınızı neden yaptığınızı anlamaktır. Yaklaşmak istediğiniz duygu durumları nelerdir, kaçınmak istedikleriniz nelerdir? İki listeyi yanyana koyup karşılaştırdığınızda, şimdiki zamanınızı ve geleceğinizi yaratan gücü daha iyi anlarsınız.

İkinci Adım: Artık hayatınızın kalitesini yükseltmek ve istediğiniz, hak ettiğiniz kadere kavuşmak için hangi değerlere göre yaşamak istediğiniz konusunda bilinçli kararlar verebilirsiniz.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla