Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13-01-2011, 03:17 PM   #15 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Astral Meditasyon ve Ters Düşünme

Uçmak ve Işınlanmak:

Uçmak ve ışınlanmak iki farklı olgu... Bunu anlamışsınızdır.

Evet ışınlanmada o yeri çağırıyorsunuz gibi düşünebilirsiniz, fakat uçmada da ışınlanmada da görüntüyü siz yaratıyorsunuz, siz projekte ediyorsunuz.

Astral seyahatte projeksiyonda ilerleyince dokunmak, işitmek, hissetmek de yapılabiliyor, fakat bu gerçekten üzerine çok düşerseniz, yıllarınızı verirseniz, projeksiyon ve imajinasyonda çok ilerlerseniz olabilecek bir şey.

Lusid rüyanın ne olduğunu anlattım. Sen de görmüşsündür herkes görür. Gerçekçi rüyalardır. Adeta yaşarsınız. İşte astral seyahatte uçmak onun gibi aynı... Ama gerçekte astral seyahat o değil...

Önce anlaşılması gereken bir olgu var ama cidden anlaşılması zor bir olgu.

HER ŞEY ASLINDA ŞU ANDA OLUYOR. GEÇMİŞ VE GELECEK DİYE BİR ŞEY YOK.

Geçmiş ve gelecek kavramı bir yanılgıdır. Her şeyin bir saniye içinde olduğunu anlayabilirseniz ve hissedebilirseniz arkadaşınızın yanında olmakta şimdi oluyordur onu görmekte her şey.

İmajinasyon yöntemi olmadan astral seyahate çıkılabilir. Özellikle lusid rüyadan geçişte zaten rüya imajinasyonu hazır olduğu için o gördüğünüz projeksiyonu gerçek şimdiki zamana uyarlarsınız ve çıkmış olursunuz. O zaman tek tek her şeyi imajine etmenize gerek kalmaz.

Ama siz çıktınız boş ekrana geldiniz. Her şeyi tek tek imajine etmek durumdasınız. Sen üzerine tıklamadığın hiçbir şeyi göremezsin gibi düşün.

Mesela bir arkadaşını imajine ettin. O an sadece onu görürsün odasında olabilir ama sadece kamera ordadır. Etrafını görmen için etrafını da imajine etmen gerekir.

Ya da arkadaşını değil de sadece odasını imajine edersin odayı görürsün ama arkadaşın içindeyse onu da otomatikmen görmüş olursun. Bu durum projeksiyondur.

Okullarda vardır ya hoca projeksiyon makinesiyle ders anlatır. Maçları kafeler perdeye yansıtır. Sende o makine gibisin. Neyi yansıtırsan sadece onu görürsün.

Fakat lusid rüyadan geçişte durum farklıdır. Ben deneyimlerimin çoğunu lusid rüyadan geçerek yaptım. O yüzden uçma eylemi kolay oldu. Normalde uçma eylemi projekte edilmesi zor bir durumdur.

İmajinasyon tekniklerinde de değinildiği gibi;

- Önce renkleri tek tek imajine edersin.

- Sonra iki boyutlu cisimleri

- Sonra birkaç renkten oluşan iki boyutlu cisimleri

- Sonra 3 boyutlu renkli cisimleri

- Sonra 3 boyutlu cisimlere hareket verirsin

- Sonra projekte etmeye çalışırsın.

3 boyutlu cisimlere projeksiyon vermek en son aşamadır. Yani uçmak hareket olduğu için işlem zorlaşıyor. Yani ya lusid rüyadan geçeceksin ya da aylarca imajinasyonu geliştireceksin ondan sonra deneyeceksin.

Size rüyaya girmeyi anlattım. O işte projeksiyondur.

Girince rüyaya onun sadece yüzünü görüyorsunuz. Çünkü hareketli bir projeksiyon mümkün olmuyor. Çünkü o anda hareket etmiyor girdiğiniz kişi.

Kendinize hareket verebilirsiniz ama projekte etiğiniz kişi gerçek zaman uyarlanınca nasılsa öyle görünür. Hareket ediyorsa siz onu farklı algılayabilirsiniz. Aynen kamera açılmış gibi görünmüyor yani.

Herkes sanıyor ki sanki elinde kamera geziyorsun uçarak. Öyle bir şey yok. Sadece kısıtlı alanları görüyorsun ve üzerine geldikçe açılıyor görüntü.

İnternete yavaş giren cep telefonu gibi düşün. Çünkü doğru olan tek projeksiyona odaklanmaktır. Sen öyle çıkayım bir dünya turu yapayım diyemiyorsun. Bu neredeyse imkansızdır diyebilirim. Sen Paris’e gidersin ama uçmak bildiğin kuş gibi uçmak değil geçerken altındaki yerleri görmüyorsun. Görüyorsun ama görmeyi hissedince aşağıyı. O beyaz ekrandaki girdabın içinde orayı kendine çekiyorsun ya da diğer deyimle sen oraya bedenini götürüyorsun.

Astral seyahatte öyle gezeyim dolaşalım olayı yok. Ama kolaylıkla o anda odaklandığın ve hissettiğin birini görebilirsin. Ama öyle saatlerce filan sürmüyor. Genellikle tek bir hissetme şansın var. Tek bir olay var yoğunlaşıp yapabileceğin.

Yani dur ben bizim apartmanı dolaşayım değil. Bunu siz videolar da filan görmüşsünüzdür. Bunlar yalandır.

Diğer boyutlarla iletişim olayı ise tamamen diğer boyuttakilerin size gelmesiyle ilgilidir. Size gelmeleri için farkındalığınız ve bilincinizi üst boyuttakilere yakın olmalıdır. Eğer değilse siz sadece hayali varlıklar imajine edersiniz ve rüyaya geçersiniz. Sonra da gelip ben varlık gördüm dersiniz.

Kısaca internette okuduklarınızı unutun. Dediklerimi yapın. Tahmin ettiğiniz düşünceyi değiştirin. Astral seyahat kitaplardan okuduğunuz videolarda anlatılan şey değildir.

Tamamen bir imajinasyon ve projeksiyondur.

Çok basit şekilde yapmanız gerekenleri anlattım. Diğer kalıplara takılmadan dediklerimi yapın boş ekranı görmek çok kolay. Çekilme hissini yakalayıp çıkmak çok kolay. Ama sıkıntılı olan yeri söylüyorum projekte etmek. Orada işte gözlerinizi açmadan gerçekliği sizin sağlamanız lazım. Bunun içinde projeksiyon ve imajinasyon uygulamalarıyla ilerletmeniz lazım.

Ha nedir mesela Ankara’daki dayınızın evinin balkonunda durduğunu gerçekten hissederseniz (hissetmeyi anlattım) o zaman orayı projekte edebilirsiniz. Bu da aslında zor değil ama rüyaya düşebilir gerçek sanabilirsiniz. Çünkü bildiğin projeksiyon makinesi gibi yansıyor görüntü. Evet diyorsun ben astral seyahatteyim.

Sen imajine ederek önünü açıyorsun. Mesela ben eski liseme gitmek istedim bir keresinde. Hop ordaydım. Okul binasını aynen görüyorum bahçeyi aynen görüyorum ama etrafında alakasız binalar vardı inşaat halinde mesela. Bu anlattığım 3 yıl önce filandı.

Ya dedim nasıl olur bu. Evet gerçekten gittim oraya gördüm. Gerçek zamandı ama aydınlıktı biraz. Normal zaten aydınlık olması çünkü görüntüyü sen ayarlıyorsun. Mesela sonra bu evler ne alaka dedim sonra yukardan savaş uçakları geçti filan o an anladım ki farkındalığım bozuluyor ve rüyaya geçiyorum.

Farkındalık olmadı mı böyle oluyordu işte. Ben 2 yıl önce farkındalığı bilmiyordum şimdiki kadar. Ama farkındalık oldu mu konsantrasyonun bozulmuyor. Ben farkında olmadan bilinçaltımdan demek ki artık o gün izlediğim filmin etkisi midir nedir savaş uçağını düşündüm demek ki baktım uçak geçiyor. İşte düşünmemek gerekiyor. En ufak bilinçaltı olmamalı. Temizlemelisin bilinçaltını. Düşüncelerini izlemelisin. Çünkü arınmak, temizlenmek, düşünmemek ve farkındalık gerekiyor.

Belirli mekanları belirle kendine oralara konsantre ol. Önceden plan yap yani. Mesela fotoğrafı varsa oraya odaklan. Odandaki her şeyin yerini çok iyi bil. Çıkınca tekrardan kontrol et, masa buradaydı de, masaya dokunmuştum de o hissi yaşadığında masanın yanına gelirsin. Pencere buradaydı dersen pencereye gidersin sokaktan manzaralara yaparsan oraya gidersin. Ama hissetmek lazım. Etraf orta aydınlıkta oluyor. Çok aydınlıkta olmuyor ama karanlık olmuyor bunu daha önce belirttim. Karanlık bu boyut gözümüz için geçerli.

Lütfen bunu anlayın;

Astral seyahat diye bir şey yoktur. Astral projeksiyon vardır. Seyahat kelimesi nasıl olduysa Türkçe'ye yerleşmiş.

Maddeler atomlardan oluşur. Başka bir yazımda hacimsel olarak bir atomun yüzde 99'unun boşluk olduğunu, elektron, proton ve nötronların toplamının bir atomun sadece yüzde 1'ini kapladığını anlatmıştım.

O zaman tüm cisimler mesela baktığınız monitörün yüzde 99 u boşluktur. Ama biz onu nasıl görüyoruz madem boşluk?

Çünkü gerçek değil bu. Sadece projeksiyon yapıyoruz. Bir şeyi görmek sadece projeksiyondur. Matrix filmini izlediyseniz adamlar orada da yırtınmışlar anlatabilmek için.

Bu kuantum fiziğinin en basit gerçeğidir.

Tamamen bir oyunun içindeyiz. Gördüğümüz her şey sanal. Hepsini beynimiz uyduruyor. Beynimizde bir çip var ego adı verilen ve (ram gibi) orada bilincimiz belirli oranlarda ön belleğe alınıyor ve beynimiz hızlı çalışmak için önceden kaydettiklerini kullanıyor. Bilgisayar da böyledir. Bazı şeyleri önceden hafızaya alır hızlı açılması için daha sonra. Bu sebeple ram vardır bilgisayarda. Yani önbellek...

Tüm gördüklerimizi beynimiz oradan uyduruyor. Bu bilinç yeni doğan bebekte bir süreye kadar çok farklıyken sonradan çevresinden öğrendikleriyle oda sıradan bilinci öğreniyor ve sürüye katılıyor. Bir bebek eğer mümkün olsaydı da köpeklerin ya da başka hayvanların ebeveyinliğinde büyüyebilseydi onların bilincine sahip olurdu. Dünyayı onlar gibi görürdü. Köpeklerin dünyayı siyah beyaz gördüğü, sineklerin çokgenler şeklinde gördüğü canlıların her birinin farklı bilinç algısı olduğunu biliyoruz.

Demek ki eğer o ego çipine bir şekilde ulaşıp rızamız dışında bize sonradan yüklenen bu bilinçaltını silip yeni bir bilinç oluşturabilirsek o zaman bebek gibi olabiliriz ve yeteneklerimizi tamamen kullanabiliriz.

Bu uygulamaya farkındalık dedim.

İşte farkındalık sağlandıktan sonra dünyaya bakışınız zaten değişecek. Renkler daha bir parlak yiyecekler daha bir tatlı olacak.

Astral projeksiyon da ise bu dünya projeksiyonundan fazla farklı değildir.

Yine beynimiz ve ego çipimiz devrededir aslında. Ama FARKINDA olarak yönetimi devralırsak sahip olunan astral bedenimizin gözüyle (enerjisel beden) projeksiyon yapabiliriz. Bu projeksiyonda tek noktadan heryere ışınlanabilen (aslında değil sabit duruyor) her yeri bilinçaltı kriterlerine takılmadan hızlıca önümüze getiren projeksiyondur.

Bu sebeple düşününce son bulur.

Lütfen artık şuraya gidiliyor mu diye sormayın.

Siz rüyanızda Antalya'da denize girdiğinizi görünce Antalya'ya mı gidiyorsunuz?

Bir yere gidilmiyor. Şu an nasıl görüyorsanız oluşturduğunuz astral boyuttaki paralelden bu dünyayı yansıtıyorsunuz ama bulanık bir görüntüyü tek tek tanıtarak (deepening) netleştiriyorsunuz. Çünkü önbellek boşta oluyor. Sizin tanıtmanız gerekiyor. Bu durumda belirli deneyim sayısı gerektiriyor.

Duygularınıza ve düşüncelerinize hatta korku ve tedirginliklerinize hakim olmak;

Belki şimdi neden hep astral projeksiyon için FARKINDALIK gereklidir dediğimi daha iyi anlıyorsunuzdur.

Olay çok basit ya inanın şaka gibi aslında. Ama insanlar hep olağanüstü şeylere mucizelere inanır ve meyleder. Şu an nasıl görüyorsunuz?

Projeksiyonla görüyorsunuz. Bu bilinç boyutunda kayıtlı olduğu netlikte her şeyi görüyoruz. Astral projeksiyonda da yeni bir paralel boyut açılıyor ve orada sıfırdan bir bilinç oluşturulup projeksiyon yapılıyor. İş aslında bu kadar basit.

İki püf nokta var;

1) Sabah kalkınca deneyin.

2) Akışına bırakın. Hisleri, çınlamaları, uğultuları, her şeyi öyle izleyin. Sadece film izler gibi...
__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla