[genco]

KADINI YANLIŞ YÖNETMEK

Erkekler dünyayı yönetir, kadınlar da onları!
İnsanın hayatını nasıl yaşayacağı yönünde etkili pek çok faktör olabilir, ama söz konusu erkeklerin hayatı ise, ilk bakışta ters gibi karşılansa da, en etkin unsur kadındır. Erkeğin hayatında “kadın” oldukça önemli ve belirleyici rol oynar. İsteyerek ya da istemeden kadından yana etki altında olmayan erkeğe rastlamak zordur.
Karşı koysa da, hoşlanmasa da, istemeye istemeye olsa da erkekler kadınları tarafından yönlendirilirler. Bu çoğu zaman erkekler için mutsuzluk olarak algılanır. Olumsuz etkileri azaltmak için kadını yönetmek ya da yönlendirmek gerekir.
Ama önce, bir kadının “nasıl yönetilemeyeceğini” bilmeli ve ona göre tavır takınmalıdır.
“Yönetmek”, eğer, birlikte daha güzel günlere ulaşma amacı güdecekse şunları göz önünde bulundurmak önemlidir;

I. Sizi sevmeyen kadını yönetemezsiniz

Kişi, birinin isteklerine ve yönlendirmesine arzulu olması için onu seviyor olmalıdır. Aksi halde bir kimseyi ilelebet etki altında tutmak zor olur. Sevgi yoksa işin tadı da, geleceği de yoktur.
Her ne kadar erkek severek mutlu oluyorsa da, uzun ömürlü bir mutluluk için seviliyor olmak da gerekir.
Bunun için sevmeyen birini yanınızda tutmak daha büyük sıkıntılara zemin hazırlamaktır. Kadını yönetmenin ilk şartı, onun size karşı sevgi duymasıdır. Seven, gönülden katlanır.
Seven sevdiğinin isteklerini yerine getirmekten sıkıntı duymaz, aksine mutlu olur.

II. Tanımadığınız kadını yönetemezsiniz

Bir işte başarılı olmak için o işi bildiğiniz kadar, birlikte çalışacağınız elemanları da tanımanız ve işe göre seçmeniz gerekir. Sırf size hoş göründü, sevdiniz diye, herhangi bir kimse sizi işinizde başarılı kılmaya yetmeyeceği gibi, evliliğin başarılı olması için de sadece seviyor olmak yetmez.
Evlilik gibi bir işte, kişiliğini iyi bilmediğiniz ya da yapısal özellikleri bakımından nasıl biri oluğunu anlayamadığınız bir kadınla başarılı bir evlilik kuramazsınız.

III. Zorla olmaz!

Topluma hakim anlayış, kadını erkeğe mahkum eder gibi görünüyor. Ama bu şu an, yaşadığımız zamanın iletişim, imkan ve değişen düşünce yapısı içinde sarsılmış gibi! Tam bir gönül birlikteliği olması gereken evlilikte cebir ve zor kullanmak geçerli olamaz.
İnisiyatif elde etmek ve üstünlük kurmak amacı ile bazı kimseler, uzlaştıkları konulardan çok, farklılıkları ve zıtlıkları öne sürmeye ve kabul ettirmeye çalışırlar. Bu yanlıştır. Olgun ve kendi kendisi ile barışık biri böyle bir yola girmez.
Açık sözlü olmak, duyguları açıkça ifade etmek, gerektiğinde karşıdakinden yardım istemekten çekinmemek sağlıklı bir iletişim ve yönetim için şart. Konu evlilik ve karşınızdaki kişi eşiniz olsa da.!

IV. Aşağılayarak yönetemezsiniz!

“Eş” karşısında erkeğin hissettiği duygu “aidiyet ise, onu aşağılamak ne demek! Size ait olduğunu düşündüğünüz her şeyi korumaya, artırmaya, yüceltmeye çalışırken “eş”i aşağılamanın mantığı yoktur.
Onu aşağılamak; “anlamaz”, “bilmez” olduğunu söylemek ya da ima etmek, zekasına hakarettir; onu aptal yerine koymaktır.
Eğer gerçekten böyle biri olduğunu düşünüyorsanız onunla bir çatı altında yaşamayı kabul etmiş olmanız, öncelikle sizin zekanız hakkında şüphe uyandırır.
İnsan, çok şeye katlanabilir olmasına rağmen zekasına hakaret edilmesine kolay kolay dayanamaz. Bayanlar bunu açıkça belli etmeseler de çok kırılırlar. Sonra tamir etmek zor olur. Hele aşağılamayı ve eleştirilerinizi başkalarının yanında yapıyorsanız, bu onun üzerindeki etkinizi iyice kaybetmenize neden olur.
Ayrıca birini aşağılamak, her şeyden önce aşağılayanın sinirlerini törpüler.
Yanındaki kadını aşağılamayı alışkanlık haline getirmiş kişinin, değil yönetmek, onunla birlikte olması bile sakıncalıdır.

Alıntıdır...