Filmlere genelde eğlenmek için gideriz. Kimimiz bir komedi seyredip geçen yoğun günün sıkıntısını atmak ister. Bazıları, bir savaş filmi ile içlerindeki vurup-kırma arzusunu geçiştirir. Diğerleri de, dram karşısında zaman zaman ağlayarak filmin sonunu getirir.
Geçen yazılarımda da bahsini ettiğim gibi, filmlerin bir de eğitim alanında kullanılması vardir. Sanat olsun, tarih olsun, coğrafya olsun, birçok alanda eğitim filmler ile verilebilir.
Eğlence ve eğitim düzeylerinde bu kadar yararlı olan filmler, acaba iyileşim yani tedavi alanında da kullanılabılmekte midirler?
Son senelerde, dünyanın birçok yerlerinde, ruh sağlığı dallarında hizmet veren meslektaşlar, filmleri ve/veya kliplerini, depresyon, huzursuzluk, öfke, sinirlilik ve korku faktörlerinin iyileşiminde yardımcı metot olarak sağlıklı bir şekilde kullanmaya başlamışlardır.
Bu iyileşim nasil olmaktadır?
Filmi seyrederken, düşüncelerimiz, hislerimiz ve inançlarımız PROJEKSİYON denilen bir bilinç altı geçim ile filmdeki olaylara ve/veya karakterlere ulaşır.
O karakterleri İDENTIFIKASYON denilen sistem ile ya algılar, ya da reddederiz. Farkında olmadan, kendimizi onların yerine koymaya başlarız.
Bir zaman sonra, İNTROJEKSIYON denilen başka bir bilinç altı akım ile, sahnede yaşanan olayları, kendi dünyamıza çekeriz.
Bundan sonra film bittiğinde, bu üçgen içinde ne öğrenebildiysek, nasıl ders aldıysak ve problemleri çözmede ne kadar çok çözüm yolu bulabildiysek, öfkemiz de, huzursuzluğumuz da, depresyonumuzda hafiflemeye yüz tutar.
Kaliteli bir meslektaşın elinde, filmler, bir ilaç kadar tesir edebilecek düzeye erişmişlerdir. Daha fazla bilgi için,
http://www.cinematherapy.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Dr. Fuat Ulus