Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26-05-2008, 11:41 AM   #4 (permalink)
GMA
Üsteğmen
 
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 179
Tesekkür: 0
64 Mesajinıza toplam 207 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
GMA is an unknown quantity at this point
Standart Ynt: Tarih Şuuruna doğru

Ağaca Asılan Zekat Parası

Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir Müslümanın, günlerce dolaşıp yıllık zekatını verebileceği fakir birini arayıp bulamadığını...

Bunun üzerine zekatının tutarı olan parayı bir keseye koyarak Cağaloğlu'ndaki bir ağaca asıp,üzerine de:
''Müslüman kardeşim, bütün aramalarıma rağmen memleketimizde zekatımı verecek kimse bulamadım. Eğer muhtaç isen hiç tereddüt etmeden bunu al'' diye yazdığını...

Ve kesenin üç ay kadar o ağaçta asılı kaldığını...


***

KENDİNİZİ TÜRKLERE EMANET EDİN

16.Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin gelişme yolu üzerinde direnmiş ve Türk orduları ile savaşa tutuşmuş olmasından dolayı Katolik Avrupa tarafından kendisine “ Hıristiyanlığın Şövalyesi “ ünvanı verilen Boğdan Beyi Büyük Stefan’ın ölüm döşeğinde, evlatlarına gayet ibretli bir şekilde:

“Belki de yakında himayeye muhtaç olacaksınız. Asla Rus’a yanaşmayın. Haindir, sizi yok eder. Fakat kendinizi Türkler’e emanet edin. Adil ve merhametlidirler” diyerek nasihat ettiğini...


***


Şanlı Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gezi’nin mübarek anası Hayme Hatun’un Domaniç’teki türbesini ulu hakan Abdulhamid Han’ın, ecdadına hürmetinin ifadesi olarak büyük bir itina ile tamir ettirip pencerelerini atlas perdelerle kapattırıldığını ve zeminini de Hereke dokuması muhteşem bir halı ile döşettiğini...

**********

Altı asır gibi uzun bir süre üç kıtada hükmünü yürüten ecdadımızın medeniyet mirasını inceleyip araştırmadan içte ve dıştaki bazı gafil ve hainlerin ona, "emperyalist" yaftasını yapıştırarak mahkum etmeye çalışmalarına mukabil, Macaristan İlimler Akademisi tarafından ortaya çıkartılıp yayınlanan bir belgede belirtildiğine göre, Osmanlı Devleti'nin Macaristan'da hakim olduğu devirlerde, Macar halkından yılda 7 milyon akçe vergi toplayıp, buna karşılık aynı yıl Macaristan'a 21milyon akçe yatırım yaptığını
**************

AVRUPA’DA AKINCI KORKUSU
1534 Yılında Viyana’daki St. Stephen Katedrali’nde, Osmanlı akıncılarının yaklaştığını görüp çan çalarak haber vermekle vazifeli ir memuriyetin ihdas edildiğini ve bu memuriyetin ancak 1956 yılında, Viyana Belediye Meclisince : “ Artık bir osmanlı tehlikesi kalmadığından, bu vazifenin lüzumu yoktur” diye bir karar alınarak iptal edildiğini...

MİLLETLERE GÖRE FİYAT FARKI

Osmanlı'nın son döneminde (1850) İsatanbul'da uzu yıllar kalmış bir batılı tarihçi olan M. A. Ubicini'nin şehirde yaşayan değişik milletlerin karakter yapılarını öğrendikten sonra, hatıralarında:
"Bir kaide olarak, Ermeniye istediği paranın yarısını, Ruma üçte birini, Yahudiye dörtte birini veriniz. Fakat bir Müslümanla alış veriş ettiğiniz zaman istediği fiyattan emin olunuz ve istediğini veriniz" diye yadığını...

HARAM YEMEYEN ORDU

Osmanlı ordusunun, İslâm'ı tek bir bayrak altında toplamak gayesiyle Mısır seferine giderken Gebze yakınlarındaki bağlık-bahçelik bir arazide mola verdiğinde, Yavuz Sultan Selim'in bütün askerlerin heybelerini arattığını ve hiçbirinde meyve cinsinden birşey çıkmaması üzerine ellerini Ulu Dergâh'a kaldırıp:
"Allahım, sonsuz şükürler olsun. Bana haram yemeyen bir ordu lûtfettin. Eğer askerimin içinde tek bir kişi sahibinden izinsiz bir meyve koparıp yesydi ve ben bunu haber alsatdım Mısır seferinden vazgeçerdim" diyerek Rabbine sonsuz hamd ü senalarda bulunduğunu...

BARBAR KİM?

Bizans'ı kurtarmak üzere İstanbul'a çağrılan Haçlı ordularının, Hristiyanlığın mukaddes kilisesi Ayasofya'nın tepesindeki altın haçı sökerek eritip sattıklarını...
Yıllar sonra Osmanlı ordusunun İstanbul'un fethi sırasında bir yeniçerinin, fetih hatırası olarak saklamak maksadıyla Ayasofya'nın küçük bir çini parçasını koparmak istemesini, Fatih Sultan Mehmed'in "tahribe teşebbüs"le suçlayıp cezalandırdığını...

TÜRBEDAR VE ULU HAKAN'IN RÛYASI

Cennetmekân Sultan II.Abdülhamid Han döneminde Yavuz Sultan Selim'in türbedarlığını yapmakta olan bir zâtın, şiddetli geçim darlığının kendisine verdiği sıkıntılı bir ruh haleti içinde:
"Bir de evliyadan olduğunu söylerler.Yıllarca türbedarlığını yaptım. Hâlâ yoksulluk içindeyim"diyerek türbeye hiddetle vurduğunu...
Ertesi sabah aniden Abdülhamid Han'ın türbedarı huzuruna çağırarak bir yıllık ihtiyacını karşıladığı, çünkü Abdülhamid Han'ın , gece rûyasında ceddi Yavuz Sultan Selim tarafından haberdar edildiğini...

ENGİZİSYON GERÇEĞİ

1481-1808 yılları arasında batıda, Katolik kilisesinin siyasî baskı aracı olarak kurulup faaliyet gösteren Engizisyon Mahkemeleri'nde " yakılarak öldürülme" cezasına çarptırılan insanların sayısının 34.024'e ulaştığını...

"TÜRK KAFASI"

Kendilerine tarih boyunca sempati beslediğimiz ve Kanunî Sultan Süleyman devrinde donanma gönderip yardım elini uzatarak yok olmaktan kurtardığımız Fransızların, bitkilere büyük zarar veren bir kurt nev'ine "Türk" adını verdiklerini...
Kazancı, kuyumcu, düğmeci gibi sanatkarların perçin yaparken altlık olarak kullandıkları perçin kıskacına da şamar oğlanı manasına gelen "Türk kafası" adını verdiklerini...

biliyor muydunuz?

OSMANLI ARMASI

Merhum Necip Fazıl Kısakürek'in 1954 yılında çıkardığı Büyük Doğu mecmuası'nın bir sayısının kapağında, Osmanlı arması işlemeli sanat eseri bir kumaş resmini yayınlayınca , "padişahlık propagandası yapmak" gibi saçma bir gerekçe ile derginin o sayısının topladıldığını ve kendisinin de suçlanarak mahkemeye sevkedildiğini...
Necip Fazıl'ın mahkemede kendisini suçlayan savcıya gayet ibretli bir şekilde:
"İçinde adalet işlerine bakılan bu binanın tepesinde aynı Osmanlı arması var...Siz de mi padişahlık propagandası yapıyorsunuz?"diye haykırdığını...

VAHŞETİN BÖYLESİ

1096 yılında Haçlıların Kudüs'e girerek 40.000 Müslümanı kılılçtan geçirdikten sonra Gödofroi döBuygon'un Papa II.Urban'a yazdığı mektupta: "Kudüs'te bulunan bütün Müslümanları katlettik, malumunuz olsun ki, Süleyman Mabedi'nde atlarımızın diz kapaklarına kadar Müslüman kanına batmış olarak yürüyoruz." diyerek barbarlıklarını belgelediklerini...

HERKES YEDİĞİNDEN GÖNDERİR

Acem Şahı Uzun Hasan'ın Faih Sultan Mehmet'e gönderdiği hediye kutusu açıldığında içinden akrep, yılan ve çıyanlar çıktığını...
Bunun üzerine Fatih'in de karşılık olarak Uzun Hasan'a hediye olarak bir kutu bal gönderdiğini...
Daha sonra yakınları tarafından niçin böyle yapıtğı Sultan Mehmet'e sorulduğunda, onun:
"Herkes yediğinden gönderir" diye veciz bir cevap verdiğini...

GOETHE VE İSLÂMİYET

Dünya'nın en büyük ediplerinden biri olan Johann von Wolfgang Goethe'nin (1749-1832), Kur'an-ı Kerim'in tercümesini okuduktan sonra: "İslâmiyet şayet bu ise hepimiz müslümanız" itirafında bulunduğunu...

YEM OLARAK KULLANILAN BOSNALI ÇOCUKLAR

Hollanda Savunma Bakanı Joris Voorhoeve tarafından da doğrulanan tüyler ürpertici bir hadiseye göre Bosna-Hersek'de görev yapan BM Barış Gücü Birliği'nde vazifeli Hollandalı askerlerin, bazı bölgelerin mayınlı olup olmadıklarını anlamak için Bosnalı küçük çocukları "yem olarak" kullandıklarını...
Kendi hayatlarnı tehlikeye atmaktan çekinen bu korkak asker bozuntularının, mayınlı olup olmadığını şüpheli bölgelere şekerlemeler ve çikolatalar atarak hiçbirşeyden habersiz masum çocukları o bölgelere sürerek kobay olarak kullandıklarını...

biliyor muydunuz?

İKİ KERE ASILAN BAŞBAKAN

Rahmetli Adnan Menderes'in asıldığı dönemde İmralı Cezaevi Müdürü olan Acaroğlu'nun, o elim hadiseden yıllar sonra "Menderes'in iki kez asıldığını" belirtip, hadise hakkında:
"Başsavcı Egesel beni içeri çağırmıştı. Döndüğümde baktım rahmetli imiş. Yere basmış, Cellât Kemal onu yine yukarı çekip yeniden asıyor. Cellât Kemal bana dedi ki: 'Bu adam her perşembe beyaz atın üstünde Yassıada'dan uçup Eyüp Sultan'a namaz kılmaya gidiyormuş. Ben de onu ikinci defa uçuruyorum ki, beyaz ata binemesin.' Bu çılgınca davranışın ölüye hakaret ve cesede eziyettir" diyerek acı bir gerçeği daha ortaya koyduğunu
GMA isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla