Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30-12-2008, 10:37 PM   #2 (permalink)
pisimbat
Paşa Site Kedisi
 
pisimbat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2007
Bulunduğu yer: catland
Mesajlar: 3,019
Tesekkür: 650
976 Mesajinıza toplam 3,858 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
pisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond reputepisimbat has a reputation beyond repute
Standart

Meme kanseri ameliyatı sırasında yeni bir meme yapılması mümkün olmayabilir. Bu durumda dış protezleri içeren sütyenler ameliyattan 3-4 hafta sonra kullanılmaya başlanabilir. Bu sırada gerekli olan kemoterapi, radyoterapi gibi tedaviler tamamlanır. Eğer hastalar bu boşluğu bir estetik girişimle dolduracak yeni bir memeye sahip olmak isterlerse, takiplerini yapan meme cerrahı ve plastik cerrahi uzmanı ile birlikte değerlendirilerek yeni cerrahi girişim planlanır. Memenin alındığı durumlarda, memenin arkasındaki kaslar yerinde bırakılmaktadır. Meme alındıktan 6-8 ay sonra, bu kaslar arasına silikon protez konularak veya hastanın karın duvarı veya sırtındaki kaslar kullanılarak yeni bir meme yapılabilir.

Meme kanserinde ilaçla tedavi (kemoterapi)


Meme kanseri tanısı konulan hastalarda, tümör hücrelerinin uzak organlara gitme ihtimali (uzak metastaz) vardır. Bu durum, bugün elimizdeki mevcut tanı yöntemleri ile fark edilemeyebilir. Tedavinin tamamlanabilmesi için, bu olası hücrelerin de adjuvan=destekleyici kemoterapi ile yokedilmesi gerekir. Bu amaçla, meme kanseri tanısı ile ameliyatı yapılan hastalarda, çıkarılan dokuların tetkiklerinin sonuçlarına göre, ilaçla tedavi yapılıp yapılmayacağına karar verilir. Bu tetkikler, tümörün çapı, koltuk altı lenf bezlerinin tutulup tutulmaması, hormon reseptörleri vs. gibi çok sayıdaki faktörleri içermektedir. Kemoterapi kararı, meme kanseri konusunda yukarıda sözü edilen uzmanların katıldığı bir toplantıda (meme kanseri konseyi) verilir. Kemoterapi, meme kanseri konusunda deneyimli medikal onkoloji uzmanı tarafından genellikle 3 haftada bir tekrarlanır. Tedavi sırasında, ameliyatlı olmayan taraftaki kolun toplardamarı kullanılır. Ancak, verilen ilaçlara bağlı olarak bu damarlarda sertleşme, kızarıklık ve tıkanıklık (tromboflebit) olabilir. Bu nedenle, uzun süren tedavilerde köprücük kemiğinin altındaki uygun bir yerden deri altına bir alet (port) ameliyathanede yerleştirilir. Buna bağlı olan tüp kalbe yakın ana toplardamarın (vena cava superior) içerisindedir. Port, deriden kolayca hissedilerek özel ince bir iğne ile buraya girilir ve daha sonra medikal onkolog tarafından hazırlanan 2 veya 3 ilaç karışımını bulunduran özel tedavi sıvısı birkaç saat içerisinde buradan dolaşıma verilir. Tedavi, genellikle 4 veya 6 seans (4 x 3 = 12 veya 6 x 3 = 18 hafta) olur. Bazı özel durumlarda, daha uzun süreli ve her hafta tekrarlanan tedavi gerekebilir. Bu tedaviler sırasında hastaneye yatmanıza gerek yoktur. Tedaviniz yapılırken, diğer hastalarla hastalığınızla ve onun hastalığı ile ilgili konuları kesinlikle konuşmayınız. Aynı hastalık, her hastada farklı seyredebilir ve farklı tedaviler gerekebilir. Duyduğunuz eksik, yanlış ve arzu etmediğiniz şeyler moralinizi bozabilir.

Kemoterapinin komplikasyonları (yan etkileri) nelerdir?


Kemoterapinin bazı hastalarda çok az, bazı hastalarda daha fazla görülen yan etkileri olabilir. Bulantı, kusma, halsizlik, ağız kuruluğu ve iştahsızlık en sık karşılaşılan problemlerdir. Hoşa gitmeyen yemek kokularından kurtulmak için, daha çok kokusuz, kuru ve soğuk yiyecekleri tercih ediniz. Gün içinde daha sık ve az yemek yiyiniz. Yemekleriniz pirinç, şehriye çorbası, patates püresi, yağsız et ve tavuk suyu, haşlanmış sebzeleri içermelidir. Küçük yudumlarla çok sıvı alınız. Daha fazla su, açık çay, ıhlamur, yeşil çay, nane, papatya çayı gibi içecekleri tercih ediniz. Kızartılmış, yağlı, gaz yapıcı ve baharatlı yiyeceklerden kaçınınız. Saç dökülmesi, hastaların en çok arzu etmediği yan etkidir. Ancak, genellikle tedaviden 10-15 gün sonra dökülmeye başlayan saçlarınızın, tedavi bittikten kısa bir süre sonra yeniden çıkacağını unutmayınız. Hastalarımıza saçlar dökülmeye başladığında saçlarını çok kısa kestirerek, önceden yaptırdıkları peruğu saçları yeniden çıkıncaya kadar kullanmalarını önermekteyiz. Bulantı ve kusmaların önlenmesi için doktorunuz size bazı ilaçlar önerecektir.


Kemoterapinin bir diğer komplikasyonu da, kemik iliğini etkileyerek özellikle akyuvarların sayısını azaltmasıdır. Bu nedenle her tedavi öncesi kan sayımı yapılmalıdır. Akyuvar sayısı çok azaldığında, kemoterapiye ara verilerek özel ilaçlarla sayının artması sağlanır. Tedavi sırasında kan verilmesi de gerekebilir.

Meme kanseri tanısı konulan hastalarda ameliyatdan önce kemoterapi yapılabilir mi?


Meme kanseri tanısı konulan seçilmiş bazı hastalarda, kemoterapi (destekleyici ilaç tedavisi) ameliyattan önce, 3 veya 4 defa verilerek, kanserli dokuların küçülmesi ve ameliyatın daha kolay yapılabilmesi sağlanabilir. Bu sayede verilen ilaçların etkili olup olmadığı da anlaşılabilir. Ameliyatınızın yapılması, bu tedavi bittikten sonra (10-12 hafta) mümkün olabilecektir. Yapılan muayene ve tetkiklerinde, tümör çapı büyük olan, deriyi tutmuş veya koltuk altında büyük lenf bezleri saptanan kadınlarda bu tedaviyi tercih etmekteyiz.

Meme kanserinin radyasyonla (ışın) tedavisi


Meme kanseri tanısı ile ameliyat edilen ve memesi alınmayan hastaların tümüne radyoterapi (ışın) verilmektedir. Amaç, ameliyatlı memenin diğer kadranlarında mevcut olabilecek tümör hücrelerinin de yok edilmesi ve aynı memede hastalığın daha sonra tekrar etme ihtimalini azaltmaktır. Bu tedavi, haftanın 5 günü yapılır, yaklaşık 7 hafta devam eder ve ayaktan uygulanır. Tedaviden önce ışın alanı, kolay çıkmayan boyalı kalemle çizilir. Tedavinin uzun sürmesi size sıkıcı gelebilir, ancak kolayca tamamlayabileceğinizi unutmayınız. Işın tedavisine, kemoterapi verilecekse kemoterapi bittikten sonra, kemoterapi almayan hastalarda ameliyattan sonraki 2-3 ay içerisinde başlanır. Tedavi yapılan bölgede kızarıklık, pullanma, şişme çok nadiren yara oluşabilir. Bu yan etkiler, özellikle sıcak yaz aylarında daha fazla görülür. Hastalarda halsizlik ve yorgunluk hissi olabilir. Tedaviyi sabahları yaptırmaya çalışınız, daha sonra 1-2 saat dinlenip, yürüyüş yaparak rahatlayınız. Tedavi alanında uygulanmak üzere gerekli pudra ve kremlerin reçetelerini radyasyon uzmanınızdan alınız. Derideki değişiklikler hafifleyinceye kadar, ılık su ve özel vücut losyonları ile duş alınız. Derinizi tahriş edebilecek losyon, krem, şampuanlar, plaster, romatizma kremleri kullanmayınız. Bu bölgeye masaj yaptırmayınız. Çok sıkı ve sentetik sütyenler yerine memeyi hafifçe destekleyici ve pamuklu sütyenler kullanınız. Işın tedavisi sırasında, A, E ve C vitaminlerini içeren beslenme rejimi uygulayıp, bol meyve ve sebze yiyiniz. Bu tedaviden sonra, vücudunuzun bu bölgelerinin güneş ışınlarından korunması gerekir. Bu konuyu uzmanınıza sorunuz.

Memesi alınan hastalarda ışın tedavisi gerekli midir?


Memesi alınan bazı hastalarda, göğüs duvarı ve lenf nodüllerinin bulunduğu alanlara ışın tedavisi verilmesi gerekir. Radyasyon tedavisi uzmanınız bu tedavinin süresi ve yan etkileri konusunda sizi aydınlatacaktır.

Meme kanserinde hormon tedavisi (hormonoterapi)


Meme kanserinin meydana gelmesinde kadınlık hormonlarının (östrojen ve progesteron) rolü olduğu bilinmektedir. Bu hastalarda yeniden hormon tedavisinin uygulanması, bu konuyu bilmeyenlere çelişkili gelmektedir. Aslında bu tedavi bir anti-hormon tedavidir. Bazı hastalarda (meme kanserli hastaların 2/3'ü), kanser hücreleri üzerinde östrojen ve progesteron hormonlarının alıcıları (reseptör) vardır. Bu alıcılar kan dolaşımındaki hormonlarla uyarılarak yeniden meme kanseri oluşmasına neden olur. Bu nedenle tümör hücrelerinde reseptörleri pozitif olan hastalarda, östrojen hormonunun etkisini ortadan kaldırıcı tedavilere gereksinim vardır.


Adet gören kadınlarda (premenapozal = menapoza girmemiş), vücudun en önemli östrojen kaynağı yumurtalardır (overler). Meme kanserli ve reseptörü pozitif olup, adet gören bu kadınların bazılarında 3 yıl süre ile geçici olarak, ayda bir veya üç ayda bir defa karından yapılan iğnelerle adetler geçici olarak kesilir. Ayrıca, ağızdan beş yıl süre ile verilen bir ilaçla (tamoksifen) hastalığın aynı meme veya diğer memede tekrarı önlenmeye çalışılır. Tamoksifeni, günde 2 defa (2 x 10mg) veya 1 defa (1 x 20mg) alabilirsiniz. Bu ilacın 2 tane önemli yan etkisi vardır. Bunlardan birincisi 3-4/10.000 gibi çok düşük sıklıkta görülebilen rahim kanseridir. Bundan korunmak için kadınların 6 ayda bir jinekolojik muayeneleri ve rahim iç tabakası (endometriyum) kalınlığını ultrasonla ölçtürmeleri gerekir. Gerektiğinde kadın doğum uzmanınız rahimden parça alabilecek veya rahimi alıcı ameliyat yapabilecektir. İlacın 2. yan etkisi ise, kan dolaşımında yavaşlama ve kanın koyulaşması, vücutta pıhtılaşma olasılığıdır. Doktorunuz bunu önlemek için gerektiğinde size kan sulandırıcı ilaçlar (aspirin, plaviks gibi) verebilecektir.


Adet görmeyen ve hormon reseptörü pozitif olan kadınlarda ise, yine 5 yıl süre ile östrojen reseptörlerini tutan tamoksifen veya böbreküstü bezi aracılığı ile östrojen yapımını engelleyen aromataz inhibitörü denilen nispeten daha yeni bir ilaç kullanılmaktadır. Aromataz inhibitörlerinin tamoksifene göre daha az yan etkileri vardır. Ancak bunlar biraz daha pahalıdırlar. Bazı çalışmalar, 2-3 yıl tamoksifen kullanıldıktan sonra aromataz inhibitörü ilaca geçilmesinin daha faydalı olduğunu göstermektedir.


Meme kanserinde hormon tedavisi (anti-hormon tedavi), kemoterapi bittikten sonra başlar ve 5 yıl süre ile devam eder. Anti-hormon tedavisi sırasında özellikle adet gören kadınlarda sıcak basması, terleme, vücutta yağlanma ve kilo alma ve kemik erimesi (osteoporoz) gibi yakınmalar ve bulgular olabilir. Kemik erimesi, menapozdaki kadınlarda da çok belirgin olarak ortaya çıkabilir ve kemiklerde kırıklarla kendini gösterebilir. Bunlara yönelik önlemleri ve ilaçları uzmanınıza sorunuz. Meme kanserli hastalarda, hastalığın tekrarlama riskini artırma olasılığından dolayı menapoz tedavisini tavsiye etmiyoruz.
Kol ödemi

El, önkol ve kolun lenf sıvısını taşıyan lenf kanallarının önemli bir kısmı koltuk altı lenf düğümlerine uğrar veya buradan geçerler. Meme kanseri ameliyatı sırasında bazı hastalarda koltuk altındaki lenf bezleri ve kanalları temizlenir. Bu nedenle, lenf sıvısının akışında yavaşlama ve duraklamalar oluşur. Bu bölgeye radyoterapi verilmesi de lenf dolaşımının bozulmasına neden olur. Bu nedenle hem koltuk altı lenf bezleri temizlenen hem de radyoterapi alan hastalarda özellikle ameliyattan sonraki ilk 5 yıl içerisinde kol ödemi olma ihtimali fazladır. Şişman hastalarda da bu risk biraz daha çoktur.
Günümüzde yapılan ameliyatlardaki tekniğin düzeltilmesi, hastaların daha dikkatli davranmaları ve bekçi lenf bezi yönteminin uygulanması sayesinde kol ödemi ile daha az karşılaşmaktayız. Bekçi lenf bezi yönteminin uygulanması, koltuk altı lenf bezlerinin tümünün çıkarılmasını ve kol ödemini, yarıdan fazla oranda azaltmıştır.
Kolda lenfödem oluşmasını önlemek için, hastaların o taraftaki kollarını fazla yormamaları, yaralanmalardan, yanıklardan, böcek sokmalarından, aşırı sıcak ve soğuklardan, kol kaslarını aşırı yoracak bilinçsiz masajlardan, ağır şeylerin taşınmasından ve itilmesinden kaçınmaları gerekir. Kolu sıkacak giysiler, saat ve bilezikler kullanılmamalıdır. Ameliyatlı koldan serum takılması, iğne yapılması, kan alınması ve kan takılması yasaklanmalıdır. Bahçede ve mutfakta çalışırken koruyucu eldiven, dikiş dikerken yüksük kullanınız. Unutmayınız ki önemli olan, kol ödeminin meydana gelmemesi için dikkatli olmak ve titiz davranmak gerekir.
Lenf dolaşımı yavaşlayan ameliyatlı kolunuzda meydana gelen kesiler, yanıklar, böcek sokmaları sonucu bakteriler burada kolayca yerleşerek çoğalır ve iltihaplanmaya (lenfanjit) neden olurlar. Böyle bir durum söz konusu olduğundan, yaralı bölgeyi sabunlu su ile yıkayınız ve doktorunuzu arayarak bilgi veriniz. Sıklıkla yaranın düzenli pansumanı ve antibiyotik kullanmanız gerekli olacaktır.

Kol ödemi nasıl tedavi edilir?


Ameliyatlı kolunuzda ödem, genellikle el sırtında şişme, önkol ve kolda genişleme ile birliktedir. Kolda bir ağırlık hissi, gerginlik, duyu azalması ve parmaklarda uyuşukluk olabilir. Kol ödemini fark ettiğinizde kolunuzu boynunuza asarak dinlendirin, yatarken kolunuzun altına yastık koyarak vücudunuzdan daha yukarıya çıkarın ve doktorunuza haber verin.


Kol ödemi tedavisini bu konuda eğitim görmüş fizyoterapistler yapmalıdır. Lenf sıvısının boşalmasını hızlandırmak için, elden başlayarak omuza doğru aşırı basınç yapmadan masaj yapılmalıdır. Böyle bir tedavi uzun sürse de (aylarca) ve oldukça başarılı olabilir. Tedaviden hemen sonra, kola bası yapan bir bandaj veya çorap uygulanabilir.


Çok yaygın lenf ödemlerde hastaneye yatarak tedavi başarılı olabilir. Hastanede drenajı kolaylaştıracak tedaviler birkaç hafta sürebilir, tedaviye daha sonra ayaktan devam edilir.
Meme kanserli hastaların takibi

Meme kanseri, tanı konulduktan ve tedaviler tamamlandıktan sonra düzenli bir takip gerektirir. Hastalığınızın takibini, size ilk tanıyı koyan ve ilk tedavinizi yapan meme cerrahisi uzmanınız yapacaktır. Cerrahınız, ameliyatınızı yapıp, direnlerinizi aldıktan sonra, size ait bir rapor hazırlayacaktır. Bu raporda, tanı yöntemleriniz, yapılan ameliyatlar, patoloji, radyoloji ve nükleer tıp ile ilgili laboratuar sonuçlarınız bulunacaktır. Raporunuzu ve laboratuar sonuçlarınızı en az 5 kopyası ile birlikte bir klasöre yerleştirerek, yaşamınız boyunca saklayınız. Bu kopyalardan bazılarını diğer tedavi yapacak uzmanlara vereceksiniz. Doktorunuz, elindeki bulguları diğer uzmanların da bulunduğu ve tüm meme kanserli hastaların tartışıldığı toplantıya (konsey) sunacaktır. Bu toplantıda, size bundan sonra uygulanacak tedaviler için karar verilecektir.
Toplantıda kemoterapi kararı verildiğinde cerrahınız sizi meme kemoterapisi uzmanına gönderecektir. Kemoterapiye genellikle ameliyattan 3 hafta sonra başlanır. Kemoterapiniz bittikten sonra, şayet radyoterapi (ışın) gerekiyor ise, o zaman eldeki rapor kopyanız ile meme radyoterapisi uzmanına gönderileceksiniz. Kemoterapi gerekmeyen hastalarda, doğrudan radyoterapi uzmanınıza gideceksiniz.
Meme kanserli hastalara ilk 3 yıl 3 ayda bir defa; 3 ila 5. yıllar arasında 6 ayda bir; 5. yıldan sonra yılda bir defa kontrol muayenesi yaptırmasını önermekteyiz. Bu kontroller sırasında zaman zaman gerekli olan tetkikler istenecektir. Çok sık ve çok sayıda yapılan muayene ve tetkiklerin size yararı olmamakta, ekonomik, psikolojik ve fiziksel bir yük getirmektedir. Bu nedenle düzenli muayenenizi yapan meme cerrahınız, tetkiklerinizi isteyecek ve gerektiğinde sizi diğer uzmanlara gönderecektir.
Değerli hastalarımız, hastalığınızın kontrollerinde strese gireceğinizi ve zaman yaklaştıkça heyecanlandığınızı, korktuğunuzu biliyoruz. Ancak, hastalığınızın özellikle ilk 5 yılında, düzenli takibi gereklidir. Zaten doktorunuzun muayenenizi ve tetkiklerinizi normal bulması, sizi oldukça rahatlatacaktır
__________________
asi,hırçın,hür,asabi,küstah
pisimbat isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla