Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Yoga (http://www.hayatimdegisti.com/forum/yoga/)
-   -   Karma (http://www.hayatimdegisti.com/forum/yoga/622783-karma.html)

TR-ance 03-04-2013 04:08 PM

Karma
 
Karma Nedir?

Karma kelimesi Sanskritçe Kri kökünden gelmektedir. Kri sözcüğü “faaliyet” demektir. Böylece Karma kelimesi “faaliyet”, “eylem”, “hareket”, “edim” veya “aksiyon” anlamına gelmektedir. Karma kelimesinin isim olarak tam şekilde söylenişi Karman’dır.

Daha geniş felsefi bakış açısından Karma sözcüğü “etkiyi izleyen tepki” anlamında kullanılmaktadır. Veda edebiyatında Karma kelimesi 'evrensel eylem yasasını' ifade etmek için kullanılan bir sözcüktür. Evrensel eylem yasası kısaca bu şekilde açıklanabilir, insanın her eylemi bir etki yaratmakta ve bu etkinin ardından bir tepki gelmektedir.

Evrensel eylem yasası çok iyi bilinen “ne ekersin, onu biçersin” sözüyle ifade edilmektedir. İnsan ne verirse, onu geri alır. Karma yasası “almak için ver” prensibini de içermektedir.

Karma yasası bumerangın işleyişine benzemektedir. İnsanın dışarıya fırlattığı her şey kendisine geri dönmektedir. “Benzer benzeri çeker” prensibi de bu esasa aittir. İnsanın ürettiği negatif eylemler negatif sonuçlar doğurur, pozitif eylemler ise pozitif neticeler getirir.
Karma evrenin nihai yasası ve doğada var olan tüm diğer kanunların temelidir. Karma, varoluşun fiziksel, zihinsel ve enerjisel düzeylerinde sonucu nedene göre ayarlayan yanılmaz bir yasadır. Her sonuç nedenine adilce ayarlanmaktadır. Karma fiziksel boyutta bozulmuş dengeyi, ahlaki boyutta ise bozulmuş uyumu onarmaktadır.

Böylece, Karma yasası evrensel olarak ve tarafsızca, hem doğada hem de insan ilişkilerinde çalışır. Evren denge ve uyum olmadan var olamaz ve evrenin büyük döngüsel düzeninde Karma yasası evrensel denge ve uyumu sağlamaktadır.

Karma yasası hem egzoterik (açık) hem de ezoterik (gizli) düzeylerde gerçekleşmektedir. Egzoterik düzeyde aksiyon ve reaksiyon daima eş ve karşıttır; Karma nedensellik yasası veya neden ve sonucun dengesi olarak ortaya çıkmaktadır. Ezoterik düzeyde ise insanın yaptıklarının karşılığını almasını sağlayan ahlaki adalet yasası olarak işlemektedir.

Yoga yolunda insan Karma yasasını idrak etmekte, uygun şekilde davranmakta ve evrensel yaşamın uyumunu bozmamaktadır. Böylece bireysel yaşamında edimleri, evrensel düzeni bozmadığı için denge ve uyum içinde yaşamaktadır. Birey pozitif eylemleri sayesinde pozitif potansiyelini artırmakta ve evrensel güçlerden yararlanmaktadır.

Sıradan bir insan ise doğanın uyumunu sağlayan yasaya karşı geldiği için kozmik dengeyi onarmaya çalışan yasa tarafından ezilmektedir. Karma yasası çiğnendiğinde, birey kaderin bağlayıcı ve acı verici olduğunu deneyimlemektedir. Bireyin yaşamı olumsuz eylemlerinin harekete geçirdiği sonuçlar tarafından karmakarışık olmaktadır.

Karma yasası hem evrensel hem de bireysel seviyede fiziksel alanda olduğu kadar, ahlaki alanda da uyumun ayarlanma ve dengenin onarılma prensibidir. Bu yasa bireysel ve toplumsal eylemlerin hak edilen sonuçlarını geri verir. Her sonuç nedenine adilce ayarlanmakta ve bozukluklar oluşunca evrensel uyum yeniden sağlanmaktadır.

Tüm düşünceler, duygular ve edimler kaçınılmaz sonuçlara neden olmaktadır. Bazı inançlara göre, her şey önceden düzenlenmiş ve insanın kaderi doğuştan belirlenmiştir; “alın yazısı asla silinemez”. Bu, kaderçilik doktrinidir. Bu doktrin gerçekleri tam şekilde yansıtmasa da belirli gerçeklere dayanmaktadır.

Her şeyden önce, kimse önceden bizim kaderimizi belirlememiştir. İnsan kendi eylemleriyle kendi kaderini kendi belirlemektedir. Önceki hayatlarda yaptıklarımız bu yaşamda karşımıza çıkmaktadır. Eğer insan bu yaşamda kaderini veya Karma’sını değiştirmek için çabalamazsa, o zaman gerçekten de “alın yazısını silemez”. Fakat Yoga yolunda insan karmik etki-tepkilerin farkına varmakta ve Yoga teknikleri aracılığıyla edimlerini pozitifleştirerek kaderini olumlu bir şekilde değiştirebilmektedir.

Karma yasasının ilkeleri evrenseldir. Karma yasasını anlamak için belirli dinsel inanç ya da dogmalara bağlı olmak gerekmez. Tam tersi, insan tüm batıl inançlardan arınmadan Karma yasasını idrak edemez.

Karma gerçeği bazı kişileri eyleme geçmekten alıkoyabilir, çünkü yapılan hatalara karşı verilen tepkiler altından kalkılamayacak ağır olabilir. Öte yandan yaşamak ve tekamül etmek için insanın eylemlerde bulunması şarttır. Hata yapmadan kimse öğrenemez. Gereken eylemlerden kaçınmak başka tür problemler doğurabilir.

Bazı kişiler eylemlerin tepkilerinden kurtulmak için eylemsizliği tercih etmektedir. Ama bu tutum insanı Karma yasasından kurtaramaz, çünkü insan nefes alıp verirken bile Karma üretmektedir. Eylemlerin doğurduğu etkilerden kurtulmak için insan Akarma tarzda eylemlerde bulunmalıdır.

Akarma kelimesi Sanskritçe “eylemsizlik” demektir. Fakat daha geniş felsefi bakış açısından Akarma sözcüğü 'tepki üretmeyen eylem' anlamında kullanılmaktadır. Eylemlerin Akarma düzeyine ulaşması için insan Yoga uygulamalıdır. Yoga sayesinde insan sezgilerini geliştirmekte ve nerede eyleme geçmesi, nerede geçmemesi gerektiği hususunda uzmanlaşmaktadır. Birey içini pozitif enerjiyle ve çevresini sevgiyle doldurarak, eylemleri konusunda şüphelerini gidermekte, düşüncelerine netlik kazandırmakta ve eylemleri olumsuz etkileyen gerilimden kurtulmaktadır.

Karma yükünden kurtulmak için birey Yoga yolunda eylemlerini beklentisiz ve eylemlerin getirdiği meyvelere bağlanmadan icra etmelidir. Bu iki prensibe göre hareket etmek hiç de kolay değildir. İnsan her zaman yaptığı işinden bir şeyler bekler. Aksi takdirde, neden hareket etsin ki? Beklediği sonuçları aldığında da onlara bağlanır. Böylece birey yaptığı eylemlerin sonuçlarına katlanmak zorundadır. Genelde insanlar dünyevi zevkler için hareket eder ve çoğu zaman ıstırapla karşılaşır, çünkü eylemlerin sonuçlarını her zaman kestirmek kolay değildir. İnsan olumlu bir eylem sonucu zevk alabilir ama sonuçlara bağlanırsa bir gün onları kaybettiğinde ıstırap çekebilir. İnsan olumsuz eylemleri neticesinde neşelenebilir de, ancak acı verici tepkiler kaçınılmazdır. Bu etki-tepki zincirinden kurtulmak için eylemler beklentisizce icra edilmeli ve bunların meyvelerine bağlanılmamalıdır.

Yoga teknikleri doğru ve düzenli bir şekilde uygulanırsa, birey karmik tepkilerden kurtulabilir. Bu, kavrulmuş bir tohumun filizlenmemesine benzemektedir. Birey Yoga ateşi aracılığıyla karmik tohumları kavurmakta, onların filizlenmesini engellemekte ve böylece karmik tepkilerden kurtulmaktadır.

Karmik tepkilerden kurtulmak için birey yaptığı işin meyvelerinden vazgeçmelidir. Yoga yolunda bu tutum doğal olarak gelişmektedir. Birey geçici beden değil, ebedi ruh olduğunu idrak edince eylemlerin sonuçlarına bağlanmamaktadır. Eylemlerinin sonuçlarına bağlı olmayan insan bu eylemlerin karmik tepkilerinden de azattır. Karma'dan kurtulmak için bu tutum geliştirilmelidir.

Genelde insanlar güzel şeyleri iyi Karma, tatsız şeyleri ise kötü Karma olarak sınıflandırırlar. Aslen Karma, ne iyi, ne de kötüdür. Karma yüzünden yaşanan ıstırap ve acılar insanın tekamülü için gerekli olabilir. Genellikle, insan acı çektiğinde düşünmekte ve edimlerini geliştirerek büyümektedir. Eğer insan devamlı olarak neşe içinde olursa, çabalamaz.

“İyi karma” iyi şeylerin olduğu bir durumu anlatmak için kullanılır. Fakat “iyi karma” arzulayan insan bazen kendini zor şartların içine sokmaktadır. “İyi karma” her zaman uygun olmayabilir. İyi şeyleri elde edebilmek için iyi şeyler yapan insan, bazen acı çekmektedir. Dolayısıyla, “iyi karma” ve “kötü karma” kavramları görecelidir. Sizin için iyi olan bir şey başkası için kötü veya nötr olabilir.

Karma yasası evrende iki işlevin gerçekleşmesini sağlamaktadır:

1. Adalet
2. Eğitim

Karma yasası aynı zamanda evrensel adalet kanunu olarak da adlandırılmaktadır. İnsan yaptığı tüm olumlu eylemlerinin karşılığını almakta ve bütün olumsuz edimlerinin bedelini ödemektedir. Birey hükümetin koyduğu yasaları çiğneyip cezadan kaçabilir ama yaptığı olumsuz eylemlerin karmik sonuçlarından kurtulamaz. Şöyle ya da böyle yaptıklarının bedelini ödeyecektir.

Karma yasası insanı eğitmektedir. Birey acı çekerek bu acıların nedenini sorgulamakta ve hareketlerini düzeltmektedir. Karmik tepkiler insanların evrensel kanunları anlamaları ve bu kanunların işleme mekanizmasını idrak etmelerine yardımcıdır. Ayrıca, insan bu kanunların çerçevesi içinde nasıl davranması gerektiğini öğrenmektedir.

Karma yasasını idrak etmek ve bu yasaya göre davranmak, insanı eski karmik tepkiler yükünden ve olumsuz Karma üretmekten kurtarmaktadır. Egosuna düşkün olan insan kesinlikle daha fazla Karma üretecektir. Karma yükünden kurtulmak için ego denetim altına alınmalı ve bağımsızlık tutumu sergilenmelidir. Ancak bu, sorumsuz olmak ve hayattan eli-eteği çekmek değildir. Aslında, eylemlerinin meyvelerine bağlanmayan insan daha sorumlu davranmaktadır.

“Göze göz, dişe diş” prensibi Karma yükünün artmasına neden olmaktadır. Aydınlanma, affetme ve sevgi olumsuz karmik enerjilerden kurtulmayı sağlamaktadır. İnsan düşüncelerini, duygularını ve eylemlerini analiz etmek, karmik tepkilerin nasıl oluştuğunu kavramak ve edimlerini geliştirmek suretiyle karmik yükten dolayı oluşmuş olan negatif enerjiden kurtulmaktadır.

Bazı insanlar karmik yükten kurtulmak için Tanrı’dan yardım dilemektedir. Bu tür dualar pasif olmamalıdır. Çünkü Tanrı kendine yardım edenlere yardım etmektedir. İnsan daima eylemlerinin sonuçlarını inceleyerek edimlerini pozitif yönde geliştirmelidir.

Olumsuz karmik tepkilerden kurtulduktan sonra, insan düşünce ve davranışlarını değiştirmelidir, aksi takdirde aynı olumsuz deneyimleri bir kez daha yaşamak zorunda kalacaktır. Derslerini çalışmamış öğrenci sınıfta kalmaktadır. Öğrenilmemiş olan dersler daha da zor koşullarda yeniden öğrenilecektir. İnsan yaşadığı acı verici olaylardan ders almamış ise, olumsuz karmik enerjiler, bir sonraki yaşama geçerek, onu daha da zorlaştırır.

Olumsuz karmik tepkiler yaratanlar, daha yavaş öğrenmekte ve alt kademelerde tekamül etmektedir. Alınan derslerden netice çıkaran ve enerjilerini doğru kullananlar ise, egolarını kontrol ettikleri ve edimlerinin sonuçlarına bağlı olmadıları için spiritüel evrim etmektedir. Bu gibi kişiler, ilişkilerinde daha zeki davranmakta ve spiritüel unsurlara yer vermektedir.

Tekamül etmek için, yaşanan deneyimlerden ders almak ve edimleri alınan derslere göre ayarlamak gerekir. Bireyin yaşadığı deneyimlerle ilgili duygu ve tepkileri nasıl tekamül ettiğini göstermektedir. Her bir problem, hastalık ya da olumsuz olay yaptığımız eylemlerin sonucudur. Ancak bunların hepsi önceki yaşamlardan gelmemektedir. İnsan günlük yaşamında yeni Karma da üretmektedir. Çünkü insan özgür iradeye sahiptir. Her şey Karma ya da kader ile belirlenmemektedir. İnsan özgür iradesini kullanarak kaderini kendi belirleyebilir. Özgür iradesini kullanarak birey yeni enerjileri devreye sokmaktadır. Alınan bu yeni enerjiler tekamül sürecini hızlandırmaktadır. Birey Yoga aracılığıyla bu yeni enerjilerin üzerinde çalışmakta, onları incelemekte, öğrenmekte, doğru şekilde kullanmakta ve güçlendirmektedir. Böylece insan karmik yükten kurtularak, büyümesi ve gelişmesi için yeni fırsatlar yaratmaktadır.

Karma ile fırsat arasındaki farkı ayırt etmek, uyarıcı etkilere karşı davranışları değiştirebilir ve insan karmik teprileri aşarak genelde yapmadığı yeni şeyleri yapabilir. Yeni fırsat ortaya çıkıp, büyüme ve gelişme zamanı geldiğinde, birey yeni şeyler yapmak ve yeni deneyimler yaşamak için adeta itildiğini hissetmektedir. Ama insanın içinde bulunduğu durum karmik ise, kafası karışmakta ve oyunun bir parçası olarak mekanik bir şekilde edimde bulunmaktadır. Birey hangi gücün onu harekete geçirdiğinin farkına bile varmamaktadır. Yoga teknikleri sayesinde insan farkındalığını geliştirerek karmik etki-tepkileri idrak edebilir. Ve gerektiği zaman özgür iradesini kullanarak olumsuz karmik tepkilere boyun eğmeden olumlu edimlerde bulunabilir.

İnsan Yoga yolunda evrensel Karma yasası ve ilkelerini inceleyerek, edimlerini pozitif yönde değiştirerek negatif karmik etkilerden kurtulabilir ve daha dolu, daha mutlu bir yaşam sürdürebilir.

Evrensel Karma yasası kader ve kısmet gibi kavramları içermektedir. İnsanın önceki hayatlarda yaptıkları bu yaşamda kaderi ve kısmeti olarak önüne çıkar. Hiçbir şey insanın eylemleri ve iradesi dışında önceden düzenlenmemiştir. İnsanın yaşadığı her şey mantıklı bir biçimde önce yaptıklarından kaynaklanmakta ve birbirini izleyen rasgele olmayan olayların sonucudur.

Bazı kişiler Karma ile kaderin farklı şeyler olduğunu iddia etmektedir. Bu kişilere göre, “Karma insanlar tarafından oluşturulur ve değiştirilebilir, kader ise Tanrı buyruğudur ve ancak Tanrı tarafından değiştirilebilir”. Bu tür iddia felsefi eğitim yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Eğitimsiz kişiler evrensel gerçekleri dini inançlarla karıştırmaktadır. Bu iddianın ne kadar mantıksız olduğunu gözler önüne sermek için benzer bir sav önerebiliriz: “Yerçekimi insanlar tarafından oluşturulur ve değiştirilebilir, binanın tepesinden atlayan kişinin yere çakılması ise Tanrı buyruğudur ve ancak Tanrı tarafından değiştirilebilir”. İddianın absürdt olduğu çok açık. Ayrıca Tanrı mükemmel Karma yasasını verdiği için kaderin direkt Tanrı tarafından belirlenmesine ihtiyaç yoktur. Yine de farz edelim ki, kader Tanrı buyruğudur, bu takdirde kader değiştirilemez, çünkü eğer Tanrı buyurduğunu değiştiriyorsa, demek ki, O’nun buyurduğu mükemmel değildir. Eğer kaderi Tanrı belirliyorsa, o zaman alın yazısı değiştirilemez. Bu da bizi kadercilik doktrinine getiriyor. Eğer kader Tanrı buyruğu ise o zaman bireyin fakir veya sakat doğmasından Tanrı sorumludur ve milyonlarca insanın çektiği ıstıraplar Tanrı’nın işidir; böylelikle Tanrı adaletsiz ve zalim bir varlıktır. Yanlış varsayımlar hatalı sonuçlara neden olacaktır. Gerçek şudur ki, kader evrensel Karma yasasını kısmen yansıtan bir kavramdır ve Tanrı’nın bireyin kaderiyle doğrudan doğruya hiçbir ilgisi yoktur.

İnsan yaşamında hem kader hem de özgür irade etkindir; bunları uyum içinde yaşamak için birey Karma yasasını bilmeli ve Yoga yolunda ilerlemelidir. O zaman, insanın fiziksel, zihinsel ve duygusal sağlığı gelişmekte ve birey tüm olaylardan kendisinin sorumlu olduğunu idrak etmektedir.

Evrensel Karma yasası günah, yargı ve ceza gibi kavramların temelsiz olduğunu göstermektedir. Karma, her eylem için eşit bir tepki öngörerek psikolojik-manevi gelişimi ve kişisel evrimi sağlamaktadır.

Karma, tüm evreni kaplayan devasa bir ağdır. Bu ağın içinde sonsuz etki-tepki, itme-itilme dizileri oluşmakta ve yaşamların bağlı olduğu içsel oyunlar oynanmaktadır. Evrende şans ya da rastlantı diye bir şey yoktur. Bize tümüyle tesadüf gibi görünen olaylar, Karma'nın gizli kaynaklarından meydana gelmektedir.

İnsan kendi ördüğü karmik ağın içinde hapsolmuş durumdadır. Birey kendi karmik ağını kendi eylemleriyle dokumaktadır. Yaşam Karma'dan oluşur. İnsan sürekli bir etki-tepki döngüsünün içindedir. Yaşam kader ve özgür irade arasında gidip gelmektedir.

Evrensel Karma ağı çok karmaşık bir olgudur. Bu, tüm kainatı saran ve etkileyen kozmik bir fenomendir. İnsan zihni Karma yasasının nasıl çalıştığını tam bir şekilde idrak edemez. Yalnızca Yoga sayesinde insan yüksek bir bilinç düzeyine ulaştığında karmik etki-tepkilerin gizemini çözmektedir.

Evrensel Karma yasasının ödül ve ceza ile hiçbir ilgisi yoktur. Eylemlerin sonucunda ödüllendirilmek veya cezalandırılmak, genelde dinsel bir görüştür. İnsanın fakir olması bir ceza, zengin olması ise bir ödül olarak görülmektedir. Bu çocuksu bir yaklaşımdır. Eylem yasası çok daha karışık bir şekilde işlemektedir.

Karma, etki ile tepkinin evrensel yasasıdır. Eylemlerin kaçınılmaz sonuçları vardır ve her ne olursa olsun bu sonuçlar er ya da geç ortaya çıkacaktır. Bu yasa her zaman, her düzeyde ve her yönde çalışır. Karma yasası evrende adaleti gerçekleştiren kültürlerüstü ve ırklarüstü bir olgudur. Bu yasa kozmik düzenin tüm boyutlarında işlemektedir.

Evrensel Karma yasasının olumlu ve olumsuz ile hiçbir ilgisi yoktur. Olumlu bir olay gibi görünen bir vakadan aslında olumsuz sonuçlar doğabilir. Ve olumsuz bir olay gibi bir vaka aslında olumlu sonuçlar doğurabilir. Bunun nedeni, olayların göründükleri gibi olmamasıdır.
Karma'nın her zaman bireyi geliştiren, büyüten ve ileri götüren bir yanı vardır. Yeter ki, birey başına gelenlerden bir ders alsın. Evrensel Karma ağı insana her zaman gelişme imkanı sağlamaktadır. Fakat bu, Karma yasasının yan ürünüdür. Çünkü Karma yasası bizi eğitmek ve geliştirmek için değil, yaptıklarımızın sonuçlarını almak için mevcuttur. Bu arada, eğer biz maruz kaldığımız tepkilerden bir ders alıyorsak bu bizim gelişmemize yardım etmektedir.

Karma yasası herkesin hak ettiğini almasını sağlamaktadır. İnsanın bulunduğu yer, tam hak ettiği yerdir ve sahip olduğu şeyler tam da hak ettiği şeylerdir. İnsanın başına hak etmediği hiçbir şey gelemez. Yaşamında olan biten her şeyin olmasının nedeni onu hak etmesidir. Birey bulunduğu çevrede yaşıyor çünkü onu hak ediyor ve bu çevrede onunla bağlantılı pek de hoşlanmadığı birçok şey olabilir ama onları da hak ediyor.

Her şeyin Tanrı tarafından düzenlendiğine inananlar olumsuz olaylarla karşılaşınca, şaşkınlık içinde, “Tanrım, ben ne yaptım ki, bunu hak ettim?” diye sorarlar. Bazen de öfkelenip, Tanrı'yı lanetlerler. Aslında, gerçek şudur ki, başımıza gelenlerden Tanrı değil, biz sorumluyuz. Tüm olup bitenler bizim eylemlerimizin sonucudur.

Arzu, duygu ve düşüncelere olan bağlılıklar Karma oluşmasının ana sebebidir. Bağlılık alışkanlığa dönüşmekte ve alışkanlık belirli eylemlerin icra edilmesine neden olmaktadır. Tekrar tekrar yapılan aynı eylemler yoğun karmik tepkilere yol açmaktadır. Karma’yı çözümlemek için bağlanmamayı öğrenmek gerekir. Bunun için eylemler beklentisiz ve sonuçlara bağlanmaksızın icra edilmelidir.
Budistlerin inancına göre, insanın her eylemi kaydedilmemekte ve sonradan tezahür edecek olan karmik tohumlar üretmemektedir. Sadece hür iradeyle yapılan kasıtlı eylemler kaydedilmekte ve karmik sonuçlar doğurmaktadır. Bu gerçeklere dayanmayan yanlış bir inançtır.

Aslında insanın yaptığı tüm eylemler kaydolmakta ve karmik tepkiler doğurmaktadır. Her bir eylemin sonucu, harekete geçmemiş enerji modeli şeklini almaktadır. Bu karmik tohumlar tabiatlarına göre, belirli Çakra düzeylerinde birikmektedir. İnsanın yaptığı her eylemin sonuçları belirli bir Çakra düzeyinde kaydedilmektedir.

Ölümden sonra astral boyutta yaşayan ruhi varlığın konuşma ve gülüş şekli ve karakteristik bedensel jestleri aynıdır. Birey, fiziksel boyutta tekrar doğduğunda alışkanlıklarını ve jestlerini beraberinde getirir. Böylece tüm eylem ve hareketler, ne kadar önemsiz olursa olsun kaydedilir ve sonraki yaşamda bu hareketlerin doğurduğu karmik tohumlar tezahür edebilir.

Her bir eylemin sonucunda meydana gelen Karma astral bedenin belirli bir Çakra düzeyinde bir tohum olarak saklanır. Her Çakra’nın karmik durumu, fiziksel bedende dolaşan enerjiye yansımaktadır. Böylece karmik tohumlar Çakra aracılığıyla fiziksel bedeni etkilemekte, yönlendirmekte ve belirli eylemlerde bulunmasını sağlamaktadır. Karma'nın değişik türleri astral bedenin belirli Çakra düzeylerinde saklanmakta ve fiziksel bedenin tüm enerji sistemini etkilemektedir.



TR-ance 03-04-2013 04:09 PM

Cevap: Karma
 

Maddi nesnelere bağlılıktan doğan karmik tohumlar Muladhara Çakra düzeyinde saklanır. Bu tohumların tezahürü bacakları etkiler.
Cinsel arzu ve sekse bağlılıktan doğan karmik tohumlar Svadhisthana Çakra düzeyinde saklanır. Bu tohumların tezahürü cinsel organları etkiler.

İşine ve görevine bağlılıktan dolayı üreyen karmik tohumlar Manipura Çakra düzeyinde saklanır. Manipura Çakra sindirim sisteminin faaliyetini kontrol etmektedir. İşte yaşanan stres sindirim bozukluklarına neden olmaktadır. Karmik bir tohum tezahür etmeye başladığında, önce ona denk gelen Çakra ve Nadi sistemini etkiler. Sonra zihinsel ve fiziksel düzeyde tezahür eder.

Sevdiklerine bağlılıktan üreyen karmik tohumlar Anahata Çakra düzeyinde saklanır. Bu karmik tohumlar tezahür edince, solunum sistemini etkiler.

Arınma ve iletişime bağlılıktan üreyen karmik tohumlar Vişuddha Çakra düzeyinde saklanır. Bu tohumların tezahürü kendini ifade etme ve iletişim kurma yeteneğini etkiler.

Zihinsel spekülasyonlara olan bağlılıktan türeyen karmik tohumlar Acna Çakra düzeyinde saklanır. Bu tohumların tezahürü beyin fonksiyonlarını etkiler.

Dinsel eylemlere bağlılıktan doğan karmik tohumlar Sahasrara Çakra düzeyinde saklanır. Bu tohumların tezahürü sinir sistemini ve psikolojiyi etkiler.

Karma astral bedende tohum halinde saklanmakta ve tezahür etmesine sebebiyet verecek şartlar ortaya çıkana kadar beklemektedir. Tezahür etmiş Karma, geçmişteki bir eylemin sonuçlarının doğurduğu olaydır. Belli bir zamanda, belli bir yerde, belli bir boyutta belli bir olayın ortaya çıkması tezahür eden Karma'dır.

Geçmiş bir yaşamda güçlü bir bağlılık yaratmış olan eylemler, şimdiki bedenlenmeyi meydana getiren etkenlerdir. Geçmiş edimlerin sonuçları tezahür eder ve bu yaşamdaki olayları etkiler. Karma artık astral bedenin Çakra’larında tohum halinde saklı değildir. Karma bu yaşamda tezahür ettiğinde, kendini tamama erdirme sürecindedir.

Karma'nın tamama ermesi, çözümlenmesi demektir. Birey, Karma'nın ifade edilişini bastırmasa, karmik süreç devam edecektir. Fakat bu kişi, olaylardan ders alıp pozitif yönde adımlar atarsa, tezahür etmiş olan Karma çözümlenecektir.

Eğer insan olaylardan kaçarak, her ne olursa olsun tezahür etme süreci ile çözümlenme yolunda olan Karma’yı bastırarak durdurmaya çalışırsa, Karma’nın tezahürü yavaşlar ve çözümlenmesi daha fazla zaman alır.

Birey üniversiteye girmeyi arzular, bu yüzden sıkı çalışır ve giriş sınavından geçer. Bu, şimdiki yaşamda yapılan eylemlerin karmik sonuçlarının bu yaşam süresince nasıl tezahür ettiğinin basit bir örneğidir. Fakat bazen birey birkaç başarısız deneyimden sonra sınavı geçer veya tüm çabalara rağmen kazanamaz. Bu, geçmiş hayatlardan gelen karmik engellerin sonucudur. Bu yaşam süresince harcanan çaba, önceki hayatlarda harcanmış benzer çabalarla birleşip belirli sonuçlar doğar.

Bir insan kendini Yoga yoluna adayıp başkalarına da Yoga eğitimi vererek, gerçek anlamda ruhi evrimlerine yardım ettiğinde, bu genellikle birçok hayatta harcanan çabaların sonucudur.

Belli bir zamanda daha tesirli enerjisi olan karmik tohumlar tezahür eder. İnsanın yaşamını o anda işlemekte olan Karma belirler. Aynı zamanda birey daha az önemli birçok Karma tohumunu taşır. Bu tohumlar uzun süre saklı kalabilirler, çünkü daha etkili karmik tohumların enerjisiyle bastırılırlar. Daha az önemli karmik tohumlar yeterli enerjiye sahip olduklarında tezahür ederler.
Güçlü bağlılıktan doğan karmik tohumlar büyük enerji miktarına sahiptir. En çok enerjiye sahip olan tohumlar önce tezahür eder ve bireyin karakterini belirler.

Baskın Karma, Muladhara Çakra düzeyinde olduğu zaman, birey her zaman güvenliğini düşünür.

Baskın Karma, Svadhisthana Çakra düzeyinde olduğu durumda, birey maddeye önem veren, cinsel açıdan bencil ve duygularını kontrol etmekte zorlanan biri olur.

Baskın Karma, Manipura Çakra düzeyinde olduğu halde birey çok duygusal, ancak kontrollü ve aktif imajinasyona sahiptir.

Baskın Karma, Anahata Çakra düzeyinde olduğunda birey sevgi ve şefkat dolu ve kendini başkalarına adamış biri halini alır.

Baskın Karma, Vişuddha Çakra düzeyinde olduğu takdirde birey iyi bir konuşmacı, eğitimci ve iletişimcidir.

Baskın Karma, Acna Çakra düzeyinde ise birey bir araştırmacı ve bilgedir.

Baskın Karma, Sahasrara Çakra düzeyinde olduğunda birey spiritüel eylemlere yatkın olur.

Karmik tohumda ne kadar çok enerji varsa, tezahür etme önceliği o kadar yüksektir. Bir tohumdaki enerjinin derecesi, belli bir eylemin sonuçlarına verilen duygusal ve zihinsel dikkatin derecesiyle belirlenir. Şiddetli bir istek ve yoğun bir bağlılık tohumun tezahürünü hızlandırmaktadır.

Karmik tohumlar güçlü bir enerjiye sahip olduklarında bireysel, ailesel, mekansal, ulusal, ırksal, dinsel ve küresel Karma’ların etkileşimi tezahürün öncelik sırasını belirler.

Baskın karmik tohumlar öncelikle tezahür ederek insanın yaşamının yapısını baştan sona belirler. Daha az enerjiye sahip olan çok sayıdaki tohum birbiri ardından tezahür ederek yaşamı fazla etkilemez. Karmik tohumların yarattığı sonuçlar, taşıdıkları enerjiye bağlı olarak bireyin yaşamını günler, haftalar, aylar ya da yıllarca etkileyebilir.

Karma'nın yaratılmasında temel etken nefse bağlılıktır. Karma'yı çözümlemek için birey nefse bağlanmamalıdır. Eylemlerin sonuçlarına bağlanmamayı içeren bir davranış modelini benimseyerek birey kendini karmik olarak belirlenmiş varoluşun sınırlarından kurtarabilir.
Genellikle insan bir eylemi maksatlı olarak, ortaya çıkaracağını beklediği sonuç için yapar. Maddi benlik eylemin sonucunu arzular ve bu sonuca bağlanır. Bu bağlanış üretilen karmik sonuçların bireye yapışmasını sağlar. Bu durumda maddi benlik eylemlerin esas etkenidir. Maddi benliğin etrafında oluşan Karma onu desteklemekte ve güçlendirmektedir. Ruhi varlık daha çok maddi düzeye bağlanmaktadır. Karma zincirleri maddi benlik aracılığıyla ruhi varlığı maddi yaşama sımsıkı bağlar. Maddi benliğe dayalı edimler sürüp, maddi benlikle ilgili karmik tepkiler biriktikçe maddi benliği sarmalayan karmik kabuk daha da yoğunlaşır ve insanda gitgide güçlenen bir maddi kimlik, başkalarından ayrı olma ve Evrensel Ruh'tan bağımsızlık yanılgısını oluşturur.

İnsan bir eylemi ne zaman kendisi için ve sonucuna bağlanarak yaparsa, bunda etken olan maddi benliktir. Maddi benlik Karma’nın oluşmasını ve birikmesini sağlar. Karma'nın oluşmasını engellemek için maddi benlik dışlanarak ruhi varlık gibi hareket edilmelidir. Bu durumda bireyin ruhi boyutu ortaya çıkar. Yüksek bilinç tezahür eder ve eylemlerin niteliği değişir. Maddi benlik aşıldığında, eylemlerin sonuçlarına ne bir arzu ne de bir bağlılık kalır ve böylece Karma birikmez. Eylemler ruhi amaçlar için beklentisiz yapıldığında Karma üretilmez.

Yeni Karma üretmemenin, eski Karma’yı çözümlemenin ve sonunda Karma’yı aşmanın anahtarı ruhi amaçlar için beklentisiz eylemdir. Önceden oluşmuş olan Karma, bireyin belirli olaylarla karşılaşmasını sağlar. İnsan eylemleri ruhi amaçlar için beklentisiz ve sonuçlara bağlanmadan yaptığında, tezahür eden Karma’yı çoğaltmak yerine çözümlemektedir. Böylelikle insanın bireysel Karma’ları yok olmakta, birey karmik sınırları aşmakta ve varoluşun ruhi boyutuna ulaşmaktadır.

Birey, maddi benliği aşınca, bedene değil ruha dayanarak hareket eder ve eylemlerini maddi değil ruhi düzeyde icra eder. Bireyin bilinci yükselerek varoluşun en yüksek seviyelerine ulaşır. Birey eylemlerini Mutlak ile uyum içinde icra etmeye başlar. Edimlerini Mutlak namına yaptığı için Mutlak’ın mükemmelliğini yaşar. Bu durumda beden Mutlak'ın ifade edilişinin bir aracı olur. Karma sınırlarını aşmış eylemler bütünün ahengini artırır ve hem birey hem dünya hem de evren için yararlı olur.

Bazı kişiler, tüm eylemlerin aslında Tanrı’nın lütfünün bir tezahürü olduğunu söylemektedir. Bu tür mantıksız spekülasyonlar kabul edilemez. Çünkü eğer kabul edilirse, o zaman Alman faşistlerinin insanlara yaptığı işkencelerin Tanrı’nın lütfünün bir tezahürü olduğunu kabul etmek zorunda kalırız. Bu durumda tüm cinayetlerden Tanrı sorumludur. Böylelikle, bir mantıksız iddia bir sürü manasız sonuçları doğurmaktadır. Bunların hepsi fanatik ve hastalıklı zihnin ürünüdür. Gerçek şudur ki, yalnızca Karma sınırlarını aşmış ruhi eylemler Mutlak'ın bir tezahürüdür.

Birey maddi benliği aştığı ve bir ruh olarak eylemini gerçekleştirdiği takdirde eylemi icra eden özne ile eylemin nesnesi bir olur. Özne ile nesne birleşir. Bireyin bilinci hem öznel hem de nesnel bakış açılarını aşar. Bu bilinç, her iki görüş açısını da tezahür ettiren ve onları kucaklayan yüksek bilinçtir.

Yoga yolunda birey ruhi amaçlarla icra edilen eylemleri beklentisiz ve sonuçlara bağlanmadan gerçekleştirdiğinde yeni Karma üretmemekte, eski Karma’dan azat olmakta ve Samsara olarak adlandırılan ölümden sonra yeniden doğum döngüsünden kurtulmaktadır.




-Paramahamsa Yogaçarya Akif Manaf-


WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:07 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.