![]() |
Kavuklu İle Pişekar: Fakirlik Başa Bela KAVUKLU İLE PİŞEKAR: FAKİRLİK BAŞA BELA Pişekar: Gel bakalım Kavuklu, azıcık laflayalım. Kavuklu: Çıktım söğüt dalına, atladım aşağıya. Pişekar: Amma yaptın ha! Madem aşağıya inecektin, söğüt dalına niye çıktın? Kavuklu: Canım istedi. Hayatta istediğimi keşke yapabilseydim. Pişekar: Canının isteyip de yapamadığın neler var? Kavuklu: Neler yok ki? Fakir doğdum, fakir gidiyorum. Otuz dört yaşındayım. Bir kesere sap olamadım. Pişekar: Derdimi deştin Kavuklu. Seninki de bir şey mi? Bak ben elli yedi yaşındayım, değil keser, bir çakıya sap olamadım. Kavuklu: Ama her programdan sonra seyirciler bana, şu Pişekar, ne eğiliyor ne bükülüyor. Tava sapı gibi mübarek, diyorlar. Pişekar: Çorbayı karıştır, seyirciyi karıştırma. Doğru dedin, fakir gelen, fakir gider. Ben az gördüm, fakir gelip zengin gideni. Kavuklu: Zengin çocuğu olsaydım böyle olmazdı. Köşklerde, yalılarda yaşar, hamama salı günü giderdim. Pişekar: Neden salı? Çarşamba günü hamama git. Kavuklu: Çarşamba Samsun'da. Bir hamam için, oraya gitmem. Pişekar: Hamama ister çarşamba da, ister perşembe de git. Başka neler yapardın? Kavuklu: Bahçedeki erik ağacının altına yatar, erik piş, ağzıma düş derdim. Pişekar: Kiraz da pişer, armut da pişer. Sen bu kafayla kısa sürede zengin olursun. Kavuklu: Ben şimdi zengin mi oldum? Pişekar: Tabi ya zengin oldun. Kavuklu: Ama cepte beş kuruş yok. Pişekar: Zamanla o da olur. En azından zenginliği hayal ediyorsun. Benim hayal gücüm sıfır. Zenginlik bana uzak geçer. ------------------------------------------------------------- KAVUKLU İLE PİŞEKAR: HEKİM Kavuklu: Dün hekime gittim. Pişekar: Sonra ne oldu? Kavuklu: Baktı, etti. Pişekar: İlaç verdi mi? Kavuklu: Vermedi. Pişekar: Demek ki bir derdin yokmuş. Kavuklu: Bir derdim yok, iki derdim var. Pişekar: İki derdin mi? Senin ne derdin var ki? Kavuklu: Tarla, bahçe, inek, öküz. Pişekar: İki dediydin. Dert dörtmüş. Kavuklu: Yok iki. İnek tarlaya, öküz bahçeye girmiş. Pişekar: Devam et. Kavuklu: Bulduğunu yemiş, zarar vermiş. Pişekar: Kimin davarı bunlar? Kavuklu: Muhtarın. Pişekar: Muhtarla konuşsaydın, zararı öderdi. Kavuklu: Konuştum, zararı öderim, dedi. Pişekar: Tamam işte. Kavuklu: Yarısını peşin verdi, yarısı yarın, dedi. Pişekar: Helal be muhtar! Kavuklu: Yarın oldu, yarısını daha verdi. Pişekar: Yani çeyrek kaldı. Kavuklu: Kalan iki gün sonra, dedi. Dün süre doldu. Pişekar: Süre dolmuşsa ne olmuş? İki gün daha bekle. Kavuklu: Ama süre dolmuştu. Sözünü tutmadı. Pişekar: Canım eli sıkışıktır. Para bulunca öder. Kavuklu: Ben de kızdım, hekime gittim. Pişekar: Hekime değil, hakime gidecektin. Sorun çözülürdü. SON Yazan: Serdar Yıldırım |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:31 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.