![]() |
doğum sancısı ve aydınlanma Son 5 senem birbirini tekrarlayan olaylarla geçti ve geçmekte..bir şeyleri farketmem için yaşadıklarım sorun zannediklerimi şimdi daha iyi anlıyorum..değişmek istiyordum sözlerimde ama asıl içimde değişimden korkan bir yanım olduğunu farkettim..Alışmıştım yaşantıma ve değişikliğin benim düzenimi bozacağını savunmasız bırakacağını sanıyordum..Bu da benim doğumumu takip eden ilk yıllarda edinmiş olduğum bir savunma sistemiydi..Daha annemi emerken beni çok seven iki bekar halam beni sürekli annemden ayırdılar sevgilerinin bir parçasını bana vermek için..Annemden bazı günler bi kaç günü bulan ayrılıklar yaşadım..O zaman kimse bilmiyordu anneden ayrı kalmanın hem de bu kadar küçük yaşta ilerde sorunlar yaratacağını...Ve ben annemden her ayrılışımda savunma mekanizmam yeni bağlantılar oluşturdu...Anneme gittim gittim geldim...İlk ciddi ayrılığımı 2002de üniversite hayatıyla tattım çeşitli sebepleri bahane ettim ve okulu bıraktım geldim..Ve kişiliğimin oturduğu ilk senelerde düştüğüm başka bir hata da aşık olduğumu sandığım kız arkadaşlarımın o bebekliğimin ilk yıllarında açılan boşluğa koymuş olmamdı..Annem gibi hissetmiştim kendimin bir parçası ilk kız arkadaşımla beraber...İlk ayrılığımı yaşadığımda en kötü gündü sanki benim için..yalnızlığımı anladım ve hayatın artık benim için bitmiş olduğunu sandım..içime kapandım..korktum savunmaya geçtim...bir süre sonra toparladım kendimi başka birisine kaydımm..Çok kolay sevebiliyordum..Aslında benimkisi sevgi değil anne imajını dolduracak birisini bulmaktı..herkesi bu imajın içine alabiliyordumm koskoca boşluğu doldurabiliyordumm.Bu zamanda anneminde böyle bir durumdan haberi olmadığı için ve benimde farkındalığım olmadığı için annemin gerçek annemin sevgisini almak dururken başka yerlerde aradım hep onu..Bu yüzden annemi de suçlamıyorum o hayatı boyunca en iyisini vermeye çalıştı hala da elinden geleni yapmakta..Saolsun...Ve bu devinim yıllarca hep böyle geçti..Yeni kız arkadaşlar yeni ayrılışlar büyük boşluklar ve tekrarlayan durumlar beni bu yıllara kadar yordu.. Son 3 aydan beri artık birşeylerin değişim vaktinin geldiğini ve beni zorladığını anlamaya başladım..Daha doğrusu farkettim..farkındalığım arttıkça arayışlarımın da yönü değişti..Kriz sandıklarımı bir psikolojik bozukluk sanıp dr a gittim...bana tek faydası anneye olan yoksunluğumun olduğunu söyledii..Temeli buydu bendeki rahatsızlığın ve değişimime izin vermiyordu.. Korkularım endişelerim bir değişim başlangıcında hemen devreye giriyor tehlike sinyalleri altında beni savunmaya çekiyordu..İçimden doğacak olanla değişime karşı olan büyük bir mücadeleye giriyor.ve ben bu mücadaleden her defasında yorgun çıkıyordum..Asıl amacın ne olduğunu farkedemediğim için.. şu günlerde bu sancıların ne olduğunu daha iyi anlıyorum ve içimden geleni usul usul kabul ediyorum..değişim yavaş yavaş başlıyor yeni bir ben doğuyor..Hoş geliyor.. |
farkında olmak.. merhabalar neseli cim.. günlüğün hayırlı olsun.. http://img510.imageshack.us/img510/9440/51437755yi6.jpg gerçektende farketmekle başlıyor herşey.. super farkındalıkla başladığın; bu iyiye doğru olan değişim yolculuğunda kısa sürede tüm hedeflerine kolaylıkla ulaşmanı dilerim.. http://img412.imageshack.us/img412/465/50157556gh2.gifsevgiler.. |
Cevap: doğum sancısı ve aydınlanma Çok güzel bir aydınlanma olmuş. Kendine gelmişsin. İyiki de gelmişsin. Seninle ilgili herşeyi bilmeki bütün kitapları okumak, senin neznindeki bütün hayatları tanımak arzusuyla yanıp tutuşurken bulmuştum kendimi.Ve sonuçta Sezenin bir şarkısı çalıyordu arka fon da.... Benim karnımda hafif bir sancı... İnsan böyle bir duyguyu yaşarken gerçek yaşamla tüm bağlantıları kopmuşçasına ayakları yerden kesiliveriyor... Hoş bir zaman bu bağlantısızlık da yaşam kadar gerçek ve doğal bliyor musun? Belki iyi oldu ama biz yere erken indik ... Şimdi yarım yaşanmış o şey boynumda düğüm Dört kısa günden bana bir garip sızı kaldı,bir de deli özlemin Dört günlük birşey işte Güzeldi, yaşandı ve bitti diye düşündük... Özledim ellerini, gözlerini ve kokunu özledim ... sonra devam ettim hayatlarını okumaya...gözlerinden geçen tüm hayatları... aşklarını okudum en ilkin.... annen olmasını istediğin aşkları.... sonra yüzünden geçen her bir yaranın izlerini okumaya çalıştım... sen uyudun... ben tüm bunları anlamaya, yaralarını sarmaya çalıştım... insan her zaman herşey olamıyor... seni çok iyi anlayabilmenin sınırında olmak istemezdim.... benim de hiç annem olmadı....ya da hiç babam yoktu benim... bu yüzden babamın yerine koyacağım bir aşk bile olmadı... varlığını bilmediğim bir adam boşluk bırakamadı hayatımda... ama onun yerine hayatımın bir boşluk olduğunu anladığım zaman...işte o zaman....herşeyden vazgeçmenin tadını keşfettim... ve annenin boşluğunu bile dolduramayacak kadar aşk olmadığımı, sevgi olmadığımı...sevgili olmadığımı....hiçbirşey olmadığımı farkettim.... böyle anlarda hep şey derdim kendi kendime: benim bir kızım olursa, ona yaşadıklarımı asla yaşatmayacağım.... oysa seni okuduktan sonra şunu hissettim: keşke sana bunları yaşattırmayacak kadar anne olsaydım... boşver be neşeli... eğer evini arıyorsan... eğer sadece içinde barındığın için mutlu olacağın bir ev... seni içinde barındırdığı için mutlu olacak bir ev.... duvarlarında huzuru bulduğun... kendin olduğun bir ev... bütün kötülükleri dışarıda bırakan, bütün yaraları kabuk bağlatan bir ev... ben hiç bu kadar ev olmamıştım... hiç bu kadar mavi, hiç bu kadar yeşil, hiç bu kadar kırmızı.... hiç bu kadar beyaza bulanmamıştım... hiç papatya açan bir bahçe değildim ben... hiç hanımeli kokmamıştım... bir ev... şimdi bahçesinde çocukluğumun... çocukluğunun... anneleri ve babalarıyla... kardeşleri ve arkadaşlarıyla... çok mu çok.... bir ev... kapatıyorum gözlerimi... kahkaha seslerim geliyor pencerelerden... küçük bir kız çocuğu koşuyor gözlerimin önünden... gülümsüyor bana... benim kızım diyorum... benim diyorum....ben... hiç yaşanmamış anların yaşandığını gösteriyor bana... kopup gittiğim hayatımdan tutuyor... ellerimden... işte yanında bir çocuk... güzel gülümseyen gözleri var... gamzeleri.... ikisi elele... gelip iliştiriyorlar eksik kalan mutlulukları üzerimize... işte bıraktığım yerden sımsıkı sarılıyorum... gözlerimi açıyorum.... çok uzak....sınnnnn... yaratmaya değil, doldurmaya geldiğim boşluk, kapanıyor yüzüne bahçede kahkalarıyla koşturan o minik kız çocuğunun... Hayat diyorum...Herşeye rağmen ne güzel... bildiğim bir boşluğum var.... |
Cevap: doğum sancısı ve aydınlanma astxeras keşke baksaydın bu konunun 3 yıl öncesine ait olduğuna :)) |
Cevap: doğum sancısı ve aydınlanma Biliyorum....Ama aynı boşluk hala duruyor neşeli bir çocuğun omuzlarında... karnında..... Hem ben o çocuğu yeni bulmuşken... hem çocukluğum çocukluğunu yeni bulmuş ve tutmuşken ellerinden... işte kayıp gidiyor bir yıldız... Hayat diyorum.....Ne garip... Dolduramadığım bir boşluk var içinde.... |
Cevap: doğum sancısı ve aydınlanma Hiç kapkaranlık gecenizden bir yıldız kaydı mı sizin de... O zaman bilirdiniz ki: o yıldız dilek tutmak için değildir... Her kayan yıldız sadece aydınlığınızdan kopup gider... İşte birilerinin 3 yıl önce içi aydınlanırken, bir başka şehirde gece olmaktadır... çocukluğum elleriyle yüzünü kapamaktadır... Bahçemde kayıp giden bir yıldız... Bense bilememekteyim: benim ömür bahçem kaç yıldız? |
Cevap: doğum sancısı ve aydınlanma teşekkürler |
Cevap: doğum sancısı ve aydınlanma Ben....Yatağın altına saklanan çocuk... 29 yılımda kocaman aşklar yaşadım... yılları bulan aşklar... ama bir kez olsun dokunmasını istemediğim, izin vermediğim aşklar... yalnız yürüdüğüm onca yılın sonunda, saklandığım yatağın altına biri kafasını soktu usulca... baktım ve tuttum ellerinden... hiç bırakmadım sonrasında... bilmedi... ilk defa birinin tenime dokunmasına izin verdim... uzun yıllar sonunda bir gün başını yataın altına sokan o çocuğa baktım, ve karanlıkta bile kocaman gülen gözlerini gördüm... karanlık br geceydi...köşeyi döndüğünde, sadece onun gözlerini görmüştüm. kocaman bir gülümsemesi ve gamzeleri vardı... çocukluğumun kahramanları gibiydi... Geldi ve tuttum ellerinden... dokundum....dokundu....sevdim....sevdi.... ilkti... beni bulmaya gelmişti... ben o gece anladım ki, iki insanın bedenleri birbirine değdiğinde ya herşey sonrasında tamamen biter,ya da sonsuz bir bağ kurulur... Tek beden olmanın hazzını duyduğum o adamın ertesi gün ve günler, beni hiç hatırlamadığını farkettim... Karanlıkta dokunduğu bedenin kimin olduğunu bile hatırlamadığını... Aslında yatağın altındaki her bedene dokunacağını.... Ben beni bulmak için geldiğini sanmıştım... O ise saklanmak için gelmiş o yatağın altına... Şimdi başka hiçbir tene dokunup, kirletmek istemiyorum bu hayali... |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:22 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.