Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Telepati (http://www.hayatimdegisti.com/forum/telepati/)
-   -   FARKINDALIK (http://www.hayatimdegisti.com/forum/telepati/620211-farkindalik.html)

tnuhlar 09-12-2011 08:05 PM

FARKINDALIK
 
Bu güne kadar kim bilir kaç tane film seyretmişimdir, kaç tanesi beni duygulandırmıştır, kaç tanesinden etkilenmişimdir. Fakat bu filmin anlamı benim için bambaşkadır. Bu bir film değildir benim için. Var olmaktan mutlu olmamı sağlayan bir hatırlatmadır.
Şimdi siz de merak ettiniz değil mi, bir film bir insanın yaşantısını nasıl böylesine etkileyebilir diye.
Anlatacağım.
Beni neden bu kadar etkilediğini anlatmaya başlamadan önce, size filmin içinden bir cümle aktarmak istiyorum:
-“Ne garip değil mi, bir insanın yaşamı, ne kadar çok insanın yaşantısında fark yaratabiliyor. Gördüğün gibi, sen hiç fark etmemiş olsan bile, senin ne kadar mükemmel bir yaşantın vardı.”
Benim bütün hayata bakışımı değiştiren bu filmin adı:
It’s a Wonderful Life.
James Stewart oynuyor baş rolde. 1946 yılında çekilmiş.
Konusu ise şöyle:
George, sevgili eşi ve üç küçük çocuğu ile birlikte küçük bir kasabada yaşamakta ve çalışmaktadır. Christmas günü, paydostan hemen önce, kasabanın en zengin adamının kurduğu komplo sonunda, çalıştığı şirkete ait olan 8.000,- Dolar’ı çaldırır. Eve gelip, parayı çaldırdığını karısı Mary’e anlatır. İnsanların parayı kendisinin çaldığını düşüneceklerini, mahkemeye çıkartıp ceza vereceklerini ve hapise gireceğini düşünerek, ölmek ister.
Fakat bu arada Tanrı, onun ölmesine razı gelmez ve kendisini kurtarması için, henüz kanatları olmayan yaşlı bir erkek meleği yardıma gönderir. Eğer George’u kurtarabilirse ona kanatlarını kazandıracağına dair söz verir.
George, r etmek amacı ile kasabanın köprüsünden nehire atlayacağı sırada, yaşlı melek bir anda kendini köprünün üstünden nehire atar. George da kendini öldürmek yerine, nehire atlayarak yaşlı bir adam sandığı meleğin hayatını kurtarmak zorunda kalır.
Kar yağmaktadır. Köprünün bekçi kulübesine sığınır ve sobanın yanında çamaşırlarını kurutmaya çalışırlar. Bu arada yaşlı melek Clearance, George’a durumu anlatır. Tanrı’nın kendisini vazifelendirdiğini ve bu vazifesini başarıp da George’u kurtarabilirse kanatlarını kazanabileceğini söyler. George, Clearance’ın melek olduğuna inanmaz. Halen kaybettiği paranın karamsarlığı içerisindedir .
-“Neden bana engel oldun, ben kendimi öldürecektim, senin yüzünden yapamadım, hatta, Keşke hiç doğmamış olsaydım” der.
-“Pekala o zaman” der Clearance. “Şu andan itibaren sen hiç doğmadın”.
O sırada kar yağışı durur.
Ve hepimizin hayatındaki gerçekleri fark ettiren film, oradan itibaren başlar.
Çamaşırları hiç ıslanmamışçasına kurumuştur. Giyinirler ve melekle birlikte kasabaya dönerler. Kasabanın görüntüsü değişmiştir. Kumarhaneler, barlar, striptiz şovları, ve pislik hüküm sürmektedir. Çünkü kasabanın nezih ve temiz kalması için bir dernekte bütün gücüyle çalışan George hiç doğmamış ve başka hiç kimse de bununla mücadele etmemiştir.
George az önce r etmek için köprüye doğru giderken arabasını bir ağaca toslamış ve orada bırakmıştır. Fakat melek ile birlikte geri döndüğünde arabasını orada bulamaz. Çünkü o hiç doğmamıştır ve dolayısı ile de arabası da yoktur.
Arkadaşının barına giderler Clearance’la birlikte. Barın sahibi başka bir adamdır ve çok kabadır. O sırada kasabanın yaşlı eczacısı bardan içeri girer. Perişandır, bir yudum içki ister barın sahibinden. Yaşlı adamı yaka paça dışarı atarlarken, George engel olmaya çalışır. “Sen karışma, o yanlış ilaç verip bir çocuğu öldürdü, 8 sene hapiste yattı ama biz onu hiç affetmedik” derler.
George, küçükken ayyaş eczacının yanında çalıştığını ve hasta çocuğa yanlış ilacı verecekken ona nasıl mani olduğunu hatırlar. Bu arada barın sahibi, George ve Clearance’ı da yaka paça, yaşlı eczacının hemen arkasından dışarı attırır.
Artık korkmaya başlayan George, annesinin evine koşar, kapıyı açan annesi,
-“Sen de kimsin, ben tanımadığım insanlara oda kiralamıyorum” der. Her ne kadar George “Ben senin oğlunum” demeye çalışırsa da annesi ondan ortak bir tanıdıklarının adını vermesini ister. O da kardeşinin adını söyler. “Ne zaman gördün onu en son” diye sorar annesi. “Bu sabah karşılaştık evimin kapısının önünde” diye cevap verir George.
“Yalancısın sen, Harry 8 yaşındayken, gölde buz üstünde kayarken suya düştü ve öldü” der. George, küçük yaşlarında gölde buz üstünde kayarlarken, kardeşini kırılan buzun içinden nasıl çekip çıkardığını anımsar.
George, eski dostu bar sahibi Martiny’nin evine gitmek ister. Martiny iyi arkadaşıdır. Onu görürse hatırlayacağını düşünür. Fakat arkadaşının evinin yerinde bir mezarlık vardır. Clearance ona kardeşi Harry’nin mezarını gösterir. “İmkansız bu” der George. “O savaşa gitti ve üstün onur madalyası ile döndü”. “Hayır” der Clearance. “Sen hiç doğmamış olduğun için o, 8 yaşındayken buzda kayarken düştü ve kimse onu kurtarmadığı için de öldü”.
George bir an düşünür ve aklına karısı Mary gelir. Çocukluğundan beri tanıdığı ve çok severek evlendiği sevgili eşi. Hemen yoldan geçen eski dostu taksiciyi çevirir. Evine gitmek ister. Taksici dostu da onu tanımamıştır. Evinin önüne geldiğinde ise, hiç oturulmamış bir harabe ile karşılaşır. Artık çok korkmaya başlamıştır.
Clearance orada can alıcı cümleyi söyler:
-“İşte George, gördün mü ne kadar mükemmel ve ne kadar çok insana dokunmuş bir hayatın vardı senin. Sen de şimdi hiç doğmamış olmayı dilemekle hata ettiğini düşünmüyormusun?”
George, Clearance’a sevgili karısı Mary’nin nerede olduğunu sorar.
Mary hiç evlenmemiş ve bir kız kurusu olarak kütüphane memuresi olmuştur. George koşarak Mary’nin yanına gider. Ona sarılmaya çalışır. Ben senin kocanım diye bağırır. Mary bu adamı hiç tanımamaktadır. Çığlık çığlığa koşarak arkadaşlarının olduğu bara kaçar. Polis çağırılır. Gelen polis eski arkadaşıdır, ama onun da kendisini tanımadığını görünce, George kaçmaya başlar. Ve koşarak kendisini nehire atmaya yeltendiği köprüye gelir. Köprünün üzerinde, büyük bir heyecanla bağırmaya başlar:
-“Clearance, lütfen beni geri getir, lütfen. Geri gelmek istiyorum. Bana ne olacağı umurumda bile değil, bana karımı ve çocuklarımı, eski dostlarımı geri ver, geri kalan her şey boş. Para hiç de önemli değil. Hapise de girebilirim, ama lütfen, tekrar hayata geri dönmek istiyorum. Lütfen Tanrım, bana yardım et, tekrar eski hayatıma geri dönmek istiyorum”
O sırada tekrar kar yağmaya başlar ve siren çalarak yaklaşan polis arabası görünür. Araba köprünün üstünde durur. İçinden inen polis seslenir:
-“Hey George, nerelerdeydin seni çok merak ettik.”
Bunun üzerine George, polis arkadaşı kendisini tanıdığı için heyecanla zıplamaya ve sevinç çığlıkları atmaya başlar. Arkadaşına sarılır.
Koşarak ağaca çarptığı eski arabasının yanına gelir, arabası oradadır. “Mary” diye bağırarak evine döner. Evinde haciz memurları onu beklemektedir. “Ne harika, buradasınız, hoş geldiniz” der onlara. Koşarak çocuklarına sarılır, öper. O sırada heyecanla sokak kapısından içeri giren karısına: “Mary, neler olduğunu hiç tahmin bile edemezsin” der.
Mary ise, “Hele sen neler olduğunu hiç tahmin edemezsin, seni seven dostların yardıma geldiler” derken, elinde kocaman bir sepet dolusu para ile amcası kapıdan içeri girer. Arkasından bütün kasaba halkı teker teker içeri girerek sepete ellerindeki paraları atar ve dışarı çıkarlar. Dostları, parayı çalmadığına inandıkları George’un zor durumda kalmasına razı olmamışlardır. Artık sepette hain adamın çaldığından çok daha fazla para vardır. George yaşıyordur. Karısı, çocukları, dostları hepsi etrafında ve onu seviyorlardır. Kasaba hiç değişmemiş eski nezih halindedir. O sırada birisi çam ağacındaki küçük bir çana çarpar. Küçük kız:
-“Biliyormusun baba, her çan çaldığında bir melek kanatlarını kazanırmış” der. George yukarı bakarak gülümser ve küçük kızına sımsıkı sarılır.
Bu filmi anlatırken, amacım elbette ki durup dururken sizlere dokunaklı bir film anlatmak değildi. Zaten o kadar detaysız ve kuru bir şekilde anlatmamın amacını farketmişsinizdir.
Bu filmi mutlaka bir kere seyretmenizi tavsiye ediyorum. Çünkü seyrettikten sonra kendi kendinize soruyorsunuz.
“Ya ben hiç doğmamış olsaydım, acaba kaç insanın hayatında farklılıklar olurdu?”.
Ya da:
“İyi ki doğmuşum ve varım. Çünkü ne kadar çok insanın hayatında farklılıklar ve güzellikler yaratabildim. Eğer ben doğmamış olsaydım, o kadar çok şey farklı olurdu ki…”
Her insanın hayatında, bir başkasının hayatına dokunuşlar vardır mutlaka. Bu filmi anlatma amacım, herkesin “Eğer ben hiç doğmamış olsaydım, kimlerin hayatı daha farklı olurdu” diye düşünmesini sağlamak içindi.

sweeet 09-12-2011 10:27 PM

Cevap: FARKINDALIK
 
"Keşke hiç doğmamış olsaydım." sözü ne acımasız değil mi? Ne kendime ne de bir başkasına yakıştıramadığım bir söz. Bunu söyleyen için düşündüğüm şey ne çok haksızlık ediyor kendisine ve çevresindekilere. Bu filmi kesinlikle izliycem. İzlemeden de bunları okurken de o bize düşündürmek istediğin soruyu ister istemez insan sorabiliyor kendine. Çok teşekkürler bu güzel paylaşım için.

Janer 10-12-2011 02:08 AM

Cevap: FARKINDALIK
 
Harika bir şey !! .. Yaşadıklarımızdan pişman olmamalıyız .. çünkü çoğu kişinin yaşamını olumlu etkilemiş olabiliriz .. :)

kutayhun 10-12-2011 02:10 AM

Cevap: FARKINDALIK
 
Alıntı:

Janer Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 813272)
Harika bir şey !! .. Yaşadıklarımızdan pişman olmamalıyız .. çünkü çoğu kişinin yaşamını olumlu etkilemiş olabiliriz .. :)

ben yine ilhan iremle yanıt vereceğim

İlhan İrem - İşte Hayat - YouTube

Janer 10-12-2011 02:17 AM

Cevap: FARKINDALIK
 
^^ telefondan girdiğim için izleyemiyorum .. ama adını aldım

azraist_24 10-12-2011 11:12 AM

Cevap: FARKINDALIK
 
Farkindalikla ilgili super bir film bugun izlicem, paylasim cini tesekkurler

Harika


WEZ Format +3. Şuan Saat: 12:46 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.