Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Telekinesis (http://www.hayatimdegisti.com/forum/telekinesis/)
-   -   Uri Galler Röportajı (http://www.hayatimdegisti.com/forum/telekinesis/5826-uri-galler-roportaji.html)

hayatimdegisti 11-04-2008 02:26 AM

Uri Galler Röportajı
 



Babam saat hastası. Bizim Adana’daki evde her boydan, her türden duvar saati var. Saat başı hepsi ötüyor. Bir de babamın denemesine rağmen yapamadığı bozuk saatler var, onlar da bir yerlerde duruyor.

Annem, bir gün, Alman kanallarından birinde Uri Geller’in programına denk geliyor, o sırada Uri Geller, "Evde çalışmayan saatlerinizi ekranın önüne getirin" diyor. Mami hepsini topluyor, televizyonun önüne diziyor. O da ne Uri Geller bir şeyler yapıyor, evdeki bütün çalışmayan saatler birden çalışmaya başlıyor! Annem hayretler içinde "Nasıl oldu bu şimdi!" diye, babam da şaşırıyor ama daha cool takıldığı için çaktırmıyor. Bana anlattığında, küçük bir yazı yazdım, "Ah ahhhh!" şimdi Uri Geller’le röportaj yapmak vardı diye. Tamamen laf olsun diye.

Bakar mısın kadere, bilmem kaç ay sonra adam karşımda. Almanya’da, Hollanda’da, Macaristan’da, Rusya’da ve ABD’de olay yaratan yarışma programını Sinan Çetin şimdi "Fenomen" adı altında Türkiye’ye getiriyor. Bundan böyle Uri Geller de her hafta İstanbul’da olacak. Size ilk intibamı söyleyeyim: İnsan, kaşıkların önce boynunun, sonra belinin büküldüğünü görünce küçük dilini yutuyor! "Allah Allah nasıl olur?" oluyorsun. Elini filan araya sokmak istiyorsun, elektrik akımı filan hissetmek için. Nitekim soktum, hiçbir şey hissedemedim. Ama acayip heyecanlandım. Sonra durduk yerde, ortada makul bir sebep yokken bana, "Anneniz nasıl?" demesin mi? Desin. Bir tuhaf oldum, şimdi bu da nereden çıktı diye. "Arar mısınız annenizle konuşmak istiyorum" dedi. Uri Geller’i kıracak halim yok ya, aradım. Mami inanamadı, dalga geçiyorum zannetti, gerçek olduğunu anlayınca mutluluktan öldü. Bir süre konuştular...

Sonra bana döndü, "O elindeki deftere bana göstermeden bir şekil çizsene" dedi ve arkasını döndü. "Tamam mı? Bitti mi?" diye sordu. "Tamam" deyince bir süre suratıma baktı ve "Çok tuhaf" dedi, "İnsanlar genellikle ev, ağaç, daire, üçgen, yıldız ya da kalp çizerler, sen soru işareti çizdin" dedi. O da elindeki kağıda benim çizdiğim soru işaretinin aynısını çizmişti. Gösterdi. Milimetrik olarak aynı ölçülerdeydi. Oturduğum sandalyeden düşecektim! Özel yetenekleri olduğu kesin. Siz de gözlerinizle göreceksiniz zaten. Çok çok acayip bir adam. Ben çok etkilendim. Sıra sizde...

1946’da Yahudi bir çocuk olarak doğmak nasıl bir şey?

- Benim için normal. Tel Aviv’de doğdum, etrafımdaki herkes zaten Yahudi’ydi ama annem ve babam için durum aynı değil. İkisi de, 2. Dünya Savaşı’nın vahşetini dibine kadar yaşamış. Bütün akrabaları Naziler tarafından öldürülüyor, onlar ise İsrail’e kaçmayı başarıyor.

Anneniz Avusturyalı, babanız Macar asıllıydı öyle değil mi?

- Evet. Annem Sigmund Freud ile kuzen oluyor. Berlin’de doğuyor, bir yaşındayken Macaristan’a geliyor, 19 yaşındayken de babamla Budapeşte’de evleniyor. 2. Dünya Savaşı sırasında malum sebeplerle terk etmek zorunda kalıyorlar orayı. İkisi farklı gemilere binip kaçıyor ve Filistin’de buluşuyorlar. Hayatta kalmaları bile mucize. Sonra Hayfa’ya yerleşiyorlar ve ben doğuyorum.

Savaş sona erince her şey yoluna giriyor ve sonunda mutlu aileye kavuşuyoruz. Öyle mi?

- Keşke öyle olsa. Çok fakirdik ama mesele o değildi. Babamın korkunç bir kusuru vardı.

Neymiş o?

- İnanılmaz çekici bir adamdı. Çok çok yakışıklıydı.

Bu bir kusur mu?

- Ne yazık ki öyle. Çünkü kendimi bildim bileli, kadınlar babamın peşindeydi. Onun da kadınlara karşı müthiş bir zaafı vardı. Bu da evde huzursuzluk demek. Babamla birlikteyken annemi hep üzgün gördüm. Sürekli aldatan bir adamla birlikte olmak bir kadın için çok ağır bir şey.

Hep mi aşıkları vardı?

- Evet. 7 yaşındaydım, babam beni Tel Aviv’in en meşhur kafelerinden birine götürdü. Saat 5 filan, tam çay saati, içeride bir sürü kişi sohbet ediyor, bardak ve fincan sesleri duyuluyor. Hiç unutmuyorum, babam içeri girince herkes birdenbire sustu. O kadar acayip bir karizması vardı ki, insanlar onu görünce donup kalırdı ya da gözlerini ondan alamazdı. Babam o zamanlar bana tanrıymış gibi gelirdi. Ama tabii bu durum, evliliklerinin sonu oldu. Annem dayanamadı ve babamı boşadı.

Kaç yaşındaydınız?

- 10 civarı. Hayatımın en kötü zamanları. Annem beni bir kibbutza bıraktı, her şeyi yoluna koyunca beni geri alacaktı. Onu o kadar özlerdim ki, geceleri aya bakardım, annemin de aynı aya baktığını hayal ederek. Gençken anneme bir söz verdim: "Senden hiç ayrılmayacağım!" Sözümü de tuttum: Annem hep bizimle birlikte yaşadı, üç sene önce 92 yaşında öldü, her zaman da çok iyi bir ilişkimiz oldu.

Tek çocuk musunuz?

- Bu da hayatımın başka bir travması! Evet, annemin doğurduğu tek çocuğum ama meğer annem, benden önce 8 kere daha hamile kalmış. Babam çocuk istemediği için onu her seferinde kürtaja zorlamış. Dokuzuncuda annem ona rağmen beni doğurmuş. Ben de hayatım boyunca o doğmamış kardeşlerimi etrafımda hissettim ve onlar için çok üzüldüm. Gerçi babam kötü bir adam değildi, askerdi, düzenli, disiplinli bir adam. Ayakkabılarını öyle gelişigüzel çıkaramazsın, aynı hizada duracaklar. Ama işte genellikle evde değildi ya görevdeydi ya da kadınlarlaydı. Annem, babamdan ayrıldıktan sonra başka bir Macar Yahudisi’yle tanıştı ve hayatımızda güneş açtı. Güney Kıbrıs’a taşındık, Lefkoşa’ya...

Vayyyyyyyyyyyyyyy!

- Evet, birden ada çocuğu oluverdim. Üvey babam bir dansçıydı, aynı zamanda piyanist. Lefkoşa’da küçük bir müzik dükkanı vardı. Üç piyanomuz vardı, kiraya veriyorduk. 12 yaşındaydım, görevim piyanolara nezaret etmekti. Arada gidip kontrol ediyordum, akorda ihtiyaçları var mı, çizik mizik var mı? Piyanoların bir tanesi de Lefkoşa’nın Türk kesimindeydi. İşte bir gün oraya gittiğimde bir Türk imamıyla karşılaştım. Ve o hayatımı değiştirdi.

Nasıl yani?

- Aval aval piyanonun olduğu mekana giderken, birden o camiyi fark ettim, minaresi beni büyüledi. Kapı açıktı, farkına varmadan merdivenleri çıkmaya başlamışım, tepeye kadar çıktım ve birden karşımda yaşlı bir imam gördüm. Göz göze geldik. "Burada ne arıyorsun?" dedi. "Bilmiyorum" dedim. Ama tuhafıma da gitti, çünkü imam mükemmel bir İngilizce konuşuyordu. Sonra arkadaş olduk. Ben 12 yaşındaydım, o 70. Bir gün dedim ki "Sana bir şey göstereceğim" ve ona cebimden çıkardığım kaşığı sana yaptığım gibi eğdim. Çok coşku gösterecek zannettim ama nedense kılı bile kıpırdamadı. "Bu normal" dedi. İşte o imam, hayatıma farklı bir yön verdi, kendime inanmayı öğretti, pozitif düşünmeyi öğretti, hayal ettiğim şeyleri hayata nasıl geçirebileceğimi öğretti. Bana dedi ki "Hayal ettiğin her şey gerçek olabilir!" Bunu ilk ondan duydum. "Nasıl olabilir ki?" dedim, "Hayal, aklımın içinde. Gerçek değil ki" O da dedi ki "Öyle deme, dünyadaki en büyük güç, hayal etmektir!" Üç yıl düzenli aralıklarla onu ziyaret ettim. Ve ne öğrendiysem ondan öğrendim. Sonra maaile İsrail’e döndük.

İNSANLIK İÇİN ÇALIŞAN BASİT BİR ADAMIM

Ben guru değilim, insanlara şifa veren biri de değilim. Basit bir adamım. Ama birtakım yeteneklerimin olduğu kesin. Ve pozitif düşünceye inanıyorum. İnsanlık için bazı şeyler yaptım ve yapıyorum. İhtiyacı olanların yardımıma koşuyorum. Kanserli, özellikle de lösemili çocuklar için çalışıyorum...

5 yaşındayken çorba içiyordum elimdeki kaşık bükülmeye başladı

Bu kaşıkları filan eğebildiğinizi ne zaman fark ettiniz?

- 5 yaşındayken kendiliğinden oldu. Çorba içiyordum, elimdeki kaşık eğilmeye başladı. Ama daha önce çok acaip başka bir şey oldu.

Neydi o acayip şey?

- 4 yaşında bizim apartmanın karşısındaki oyun bahçesinde oynuyorum. Birdenbire nereden geldiğini bilmediğim bir ışık huzmesi gördüm, korktum tabii. Tepemde duruyor, çok güçlü, çok aydınlık bir ışık ve onun içinden lazer ışığı gibi bir şey çıktı ve alnıma çarptı. Ben yere düştüm. O kadar güçlüydü, 10 dakika filan yerde öyle yattım, sonra kalktım ve koşarak eve gittim anneme anlattım. Dedi ki "Ah Uricim, hayal gücü çok geniş bir çocuksun. Hava sıcaktı tabii, parkta uyuya kalmışsındır ve rüya görmüşsündür!" Yıllarca kimseye inandıramadım. Herkes, "Ne yani? Uzaylılar geldi seni ışınladı mı?" diye dalga geçti. Yine de kimseye aldırmadım, kitaplarımda yazdım, hakkımda yapılan belgesellerde anlattım. İki yıl önce BBC benimle ilgili bir belgesel hazırladı, yine aynı hikayeyi anlattım. Ve ertesi gün şöyle bir mail aldım: "Uri Geller, ben o gün oradaydım ve bahsettiğiniz olayı gördüm. Hayatım boyunca da o beyaz tişörtlü, siyah saçlı çocuğa ne olduğunu merak ettim! Demek o sizdiniz!" Adı Yakup Abrahim, 70’li yaşlarının ortasında yüksek rütbeli bir asker Tel Aviv’de yaşıyor, hali vakti yerinde bir adam, yani yalan söylemesi için bir sebep yok, benden bir beklentisi de yok. Genç bir adammış o zamanlar, anne ve babasının evi, parkın olduğu sokaktaymış, parkın köşesine geldiğinde o ışık huzmesini görüyor ve bir çocuk yatıyor yerde. Sonra bu çocuk, ayağa kalkıyor ve karşıdaki apartmana doğru koşuyor, ışık huzmesi de onun peşinden gidiyor, çocuk apartmana giriyor, ışık huzmesi birden simsiyah oluyor ve kayboluyor birazdan da her şey normale dönüyor. "Bu görüntüyü hayatım boyunca unutmadım" dedi. Ben tabii çok sevindim, 55 sene sonra bir tanığım olmuştu...

Sadece kaşıkları mı eğebiliyorsunuz?

- Hayır. Bütün metalleri.

Nasıl yapabiliyorsunuz?

- Bilsem. Kimse bilmiyor...

Peki çocukken doktora-moktora götürmediler mi sizi, "Bu çocukta bir tuhaflık var" diye...

- Annem götürdü tabii. Psikolog çok şeker bir adamdı, "Belki soyaçekimdir" dedi, Freud’la akrabalığımız var ya! Ama bir açıklık getirmedi.

Okulda arkadaşlarınız nasıl değerlendiriyordu bu durumu?

- Hafif çatlak olduğumu düşünüyorlardı! Çünkü saatleri hareket ettirebiliyordum, sınıftaki duvar saatini bir saat ileri alıyordum, öğretmen dersin bittiğini zannediyordu. Bir de tabii çok iyi kopya çekiyordum. Çalışkan öğrencilerin cevaplarını telepatiyle görebildiğim için aynısını ben de kağıdıma yazıyordum. Her zaman başarılı oldum.

Öğretmenler?

- Kopya çektiğimi biliyorlardı ama kanıtlayamıyorlardı. Sinir oluyorlardı.

Siz kendinizi nasıl gördünüz: Ucube mi, üstün yetenekli mi?

- İkisi de değil.

Peki sorununuz ne?

- Sorun-morun yok, ben böyleyim.

Nasıl açıklıyorsunuz böyle olmayı?

- Açıklamıyorum, çünkü açıklayamıyorum. Kimse açıklayamıyor. Bunu bir yetenek gibi kabul ettim. Başka çocuklar resim çizebiliyordu, müzik aleti çalabiliyordu, ben akıl okuyordum ve metal büküyordum, bir de saatleri hareket ettirebiliyordum.

Kadınları da hep etkilemişsinizdir...

- Tabii, tabii. Kıbrıs’tan döndükten sonra savaşa katıldım, kolumdan kurşunlandım, hálá elim tam çalışmaz. Mecburen insan öldürmek zorunda da kaldım. Felaket zamanlardı. Sonra tekrar sivil hayat. 20 yaşında filanım. Hálá fakirim. Bir Vespam var, tek mal varlığım. Fakirim ama bütün güzel kızlar benimle. Model kızlar. Babamın Tel Aviv’de küçük bir evi var, o şehirde değilse kızları oraya götürüyorum. Çünkü kendi evim dökülüyor, otele götürecek param da yok. Kadınlar gizemli şeyleri sever. Onlara numaralarımdan gösteriyorum, hoşlarına gidiyor. Sonra bir gün, kız arkadaşlarımdan birini çekime götürdüm. Erkek model gelmeyince fotoğrafçı bana dönüp dedi ki "Hadi onun yerine geç de seni çekelim, şu çekimi bitirelim." "Nasıl yani?" dedim. "Senin fiziğin de uygun" dedi. Yere yatıp poz verdim, plaj havlularıyla ilgili bir reklam çekimiydi. İki hafta sonra gazeteyi bir açtım, gözlerime inanamadım, tam sayfa fotoğrafım var, "Aman Alah’ım!" dedim, "Hayatımda ilk defa gazetedeyim." Ondan sonra gerisi geldi, İsrail’deki en meşhur erkek model oldum.

Ama telepatik yeteneklerinizi henüz sergilemiyorsunuz?

- Hayır, hayır daha kimse adımı bile bilmiyor. Sadece düzgün fizikli bir adamın orada burada fotoğraflarını görüyorlar. İsmim yok, sadece yüzümün ve bedenimin görüntüsü var. Bir gün "Bu iş daha ne kadar sürecek?"diye düşündüm. Sadece poz veriyorum, başka yaptığım bir şey yok ve resimlerimi çeken fotoğrafçıya "Cebinden anahtarlarını çıkarsana" dedim, "Neden?" dedi, "Bir şey göstereceğim de ondan!" Ve anahtarlarını bükmeye başladım. Bu korktu, "Nasıl yapıyorsun?" dedi. "Beynimle" dedim. "Bu inanılmaz bir şey!" dedi. "Bu akşam bir parti veriyorum. Bir sürü insan gelecek, sen de gel ve bu numarayı yap." "Para ödersen gelirim" dedim. Kabul etti.

O zaman mı anladınız bu elinizdeki gücü paraya çevirebileceğinizi?

- Aynen. Herkesin ağzı açık kaldı. Sonra bir şehir efsanesi oluştu, "Genç bir adam var, Uri Geller, bir erkek model, beyniyle kaşıkları ve anahtarları eğip büküyor..." Beni ev partilerine davet etmeye başladılar. Bu partiler gittikçe daha önemli oldu. Avukatlar, yargıçlar, generaller ve derken bir partide İsrail Başbakanı Golda Meir vardı...

Ooooooooooooooo!

- Evet, yanına gittim, bir kalem ve boş bir kağıt uzattım, "Lütfen" dedim, "Kendinizi tuvalete kilitleyin, bu kağıda bir şekil çizin ve kimseye göstermeyin. Size o şeklin ne olduğunu söyleyeceğim." "Kimse beynimi okuyamaz genç adam!" dedi. İçeri gitti, bir şeyler çizdi. Dışarı çıktığında, ben de kağıda onun çizdiği şekli çizdim ve gösterdim. Gözlerine inanamadı. Davut’un yıldızıydı. Ertesi günkü yapılan bir röportajda ona "İsrail’in geleceğini nasıl görüyorsunuz?" diye sormuşlar, o da espri yapmış, "Bana değil, Uri Geller’e sorun!" diye. O andan itibaren telefonlarım çalmaya başladı. Dünyanın her tarafından arıyorlardı. "Partilerde yaptığınız gösterileri sahnede de yapar mısınız?" "Tabii" dedim, "Kaç para vereceksiniz?"

Tek motivasyonunuz para mıydı?

- Gençken anneme ev almak istiyordum, televizyon almak istiyordum. Tabii ki para kazanmak istiyordum. Daha 22 yaşındaydım. Bir süre sonra doyuma ulaşıyorsunuz. Büyük şirketler için petrol buldum, altın buldum, pırlanta buldum. Çok para kazandım, kazandırdım da. Artık ihtiyacım yok, kazandığımın büyük bir bölümü yardıma muhtaç çocuklara gidiyor.

Peki bu yeteneğiniz nasıl bir şey? Egzersizi filan var mı? Çalışmak gerekiyor mu?

- Hayır, hayır, hiçbir şey yapmıyorum.

Solak olmanızın bu işle bir alakası olabilir mi?

- Bilmiyorum ki.

Peki doğmamış 8 kardeşinizle bir bağlantısı olabilir mi?

- Bir sürü teori var. Parapsikolojiye göre başka bir şey, metafiziğe göre başka bir şey. Telekinesis olduğunu söyleyenler de var. Herkesin farklı bir yorumu var.

Size hiç ürkütücü geldiği olmuyor mu?

- Yok canım. Neden ürkütücü gelsin? Hayatta her şeyin enerji olduğuna inanıyorum. Annem üç yıl önce öldü, ama ondan hálá işaretler alıyorum. Hepimiz ölülerin enerjisini hissederiz. Bu söylediğim de soyut değil, gayet somut bir şey. Einstein’ın "E=MC2" ile anlatmaya çalıştığı bu. Yeryüzündeki her şey enerji aslında. Sen de enerjisin, ben de enerjiyim, enerji yok olmuyor. Annem de yok olmadı, sadece artık farklı bir boyutta.

Peki bu yetenek kafanızı hiç karıştırmadı mı?

- Karıştı tabii. CIA ve FBI benimle çalışmak istediği zaman. Kendimi bir action filminin içindeymişim gibi hissettim. Ruslara yönelik olarak nükleer silahların azaltılması için bir şeyler yapmamı istediler. Müthiş bir tecrübeydi.

Bu arada şarlatan olduğunuzu söyleyenler de var...

- Olmaz mı? İtiraf edeyim, onlar çok işime yaradı, beni daha da efsaneleştirdi. Kötü PR diye bir şey yok, isminizi doğru yazsınlar yeter! Oscar Wilde ne demiş, "Hakkınızda ileri geri konuşulmasından daha kötü bir tek şey vardır, hiç konuşulmaması..." Katılıyorum. Hayat boyu hakkında atıp tutulan bir adam oldum, bazıları yeteneklerime inandı, bazıları insanları kandırmakla suçladı. Göreceksiniz Türkiye’deki şov da çok konuşulacak, acayip şeyler olacak, kaşıklar uçacak, saatler çalışacak...

hayatimdegisti 11-04-2008 02:34 AM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
Uri, bana numara yapma!
Yetmişli yıllarda kendini uzaylılardan yardım gören insanüstü biri olarak tanıtan Uri Geller, yıllar sonra Türkiye'de ortaya çıktı. Modası geçmiş numaralarla deprem yorgunu halkı uyutan 'kaşık düşmanı' Geller, illüzyonist olmadığını söylüyor
HIZIR TÜZEL
İSTANBUL - Şimdi biz oturmuş, gaipten haberler verecek, insanları kaybedip, havalarda bir kuş misali uçacak olan David Copperfield'ı beklerken kozmik gücüyle (!) kaşıkları eğen, saatleri durduran Uri
Geller'e tutulduk. 70'li yıllarda yaptığı numaralarla tüm dünyayı ayağa kaldıran Geller, İstanbul'da davetli olduğu bir panelde, medyanın da yoğun ilgisiyle eski günlerini anımsattı. Canlı yayında çay kaşığı büküp, Ali Kırca'yı bile şaşkınlığa uğrattı.
Kaşık düşmanı Uri Geller, yıllar önce insanüstü güçleri olduğunu iddia etmiş ve bunu ispatlamak için olmadık numaralara başvurmuştu. O kadar ki, bu İsrailli bey, kaşıkları büktüğüyle kalmıyor, çalışan saatleri durdurduğu gibi, bozuk saatleri de çalıştırabiliyordu. Hatta onun TV programını izleyenlerin evlerinde garip işler oluyordu. Evlerde program sırasında eşyalar kırılıp dökülüyor, kediler oraya buraya saldırıyor, paralar yerlere dökülüyordu. Daha sonra radyo ve televizyonun milyonlarca kişiye seslendiği ve bu kişilerin Geller'in psikolojik etkisiyle en küçük olayları bile abartarak olaydan etkilendiği açıklanmıştı.
Geller gerçekten de insanüstü güçleri olan aykırı bir insan mıydı? Tabii ki, hayır. Ama ona göre, kendisi Hoova isimli bir gezegendeki medeniyet tarafından kollanıyordu. Bu gezegenin yetkilileri Geller'i daha üç yaşında dünyanın kurtarıcısı olarak seçmişti. Uri bizim gazetelere verdiği demeçte bunu özetle şöyle açıklamış: "Evimin bahçesinde oynarken bir ışık kümesi başıma çarptı. Akşam yemek yerken kaşığın büküldüğünü görünce ben de bir fark olduğunu anladım." Spectra isimli uzay gemisiyle dünya çevresinde tur atan Hoovalılar, ne zaman ki bilim adamları Uri üzerinde deney yapmak isteseler, bunu engeller, izin vermezlerdi. Yani Geller, "Kusura bakmayın, Hoovalılar izin vermiyor" diyerek numaralarının açığa çıkmasını engellerdi. Uri, el çabukluğuyla yaptığı numaraların ortaya çıkmamasına büyük özen gösterirdi. Bir keresinde İngiltere'de bir gösteri öncesi ön koltuklarda ünlü illüzyonistlerin oturacağını öğrenince hemen "Tehdit telefonları alıyorum, gösteriye çıkamayacağım" demiş ve
hemen İngiltere'den kaçmıştı.

Geller Türkiye'de...
Uri Geller'in basit numaralarla tüm dünyayı işletme keyfi
70'lerin sonuna kadar sürdü. Televizyonda Ali Kırca'nın dediği gibi, hakkında pek çok kitap yazıldı. Ama bu kitapların çoğu, üstün bir insanı değil, aksine üstünlük taslayan Geller'in palavralarını anlatıyordu. Geller'in ve pek çok inanılmaz illüzyon numarasının anlatıldığı bir kitabı da Prof. Metin And yazdı. Bu yazıyı hazırlarken de yararlandığımız 'İnsanüstülük Taslayanların İçyüzü' isimli bu kitap, ne yazık ki piyasalarda bulunmuyor. Metin And bunun nedenini televizyonda şöyle anlattı: "Kitap 1981 yılında piyasaya çıktığı zaman psişik dernekler tarafından toplatıldı. Ama kısa bir süre sonra genişletilmiş bir baskıyla yeniden çıkacak." Gelelim Ali Kırca'nın Uri Geller'den fena şekilde etkilenmesine. Belli ki sayın Kırca, illüzyon sanatıyla pek ilgilenmemiş. Ya da belki de reyting kaygısıyla Geller'i insanüstü birisiymiş gibi sundu. Hatta bir ara Türkiye'de konunun tek uzmanı olan ünlü araştırmacı Metin And'a "Bu adam 30 senedir tartışılıyor, ama siz hâlâ bütün bunlar illüzyon diyorsunuz" diyerek Geller'e bağlılığını açıklıyordu. Zaten "İnsan böyle şeylere inanmak istiyor" diyerek bu konudaki fikrini açıklıyordu. Oysa bir başka televizyoncu Geller'e çok farklı yaklaşmıştı. Geller bir zaman Amerikalı şovmen John Carson'un NBC'de yayımlanan programına da çıktı. Fakat Carson ünlü illüzyonistlere danışarak çeşitli önlemler aldı. Geller stüdyoya hiçbir şey getirmedi. Kaşıklar, çiviler, saatler bir buçuk metre uzaklığına kondu. Yardımcıları setten çıkartıldı. Sonuç, Geller açısından hüsran oldu. Değil kaşığı eğmek, bir tek çiviyi bile yerinden oynatamadı.Geller 1974 yılında bir gösterinin orta yerinde birden rahatsızlandığını söyledi. Gaipten bir ölüm haberi
aldığını hisseden Geller, bir süre sonra da ölen kişinin Mısır Başkanı
Nasır olduğunu söyledi. Oysa bu haberi sahne gerisinde çalışanlar radyodan duyup Geller'e söylemişti.
Geller, Stanford Araştırma Enstitüsü'nde bilim adamlarına
deneyler yaparken bir ara ortadan kaybolur ve döndüğünde büyük
bir uçak kazası olacağını söyler. Kaza gerçekten de olur. Ama bunun Galler'in ortadan kaybolduğu sırada yine
radyodan haber verildiği anlaşılır.
Geller'in bir numarası da 1974 yılında İsrail'de yayımlanan bir haftalık dergi olan Haolam Hazeh'de yayımlanmış. Gösteri sırasında gözlerini bağlayan Uri, seyircileri sahneye çağırıyor ve arkasındaki karatahtaya bir sayı yazdırıp sonra sildiriyordu. Adamımız daha sonra karatahtaya kendi geçip, silinen sayıyı yazıyordu. Bir süre
sonra bu rakamları, seyirciler arasındaki yardımcısından kaş göz işaretleriyle öğrendiği ortaya çıktı.


Nasıl yapıyor?
Uri Geller insanüstü biri olmadığı için yaptığı tüm numaraların bir püf noktası bulunuyor. Bunlar gösteri yaptığı yere, seyircilerin kandırılma eğilimlerine, ışık ve benzeri etkenlere göre değişiyor. Örneğin Metin And, Geller'in 50 çeşit kaşık bükme tekniği olduğunu söylüyor. Geller'in en çok tartışılan numarası olan ve televizyonda da yayımlanan, bir başkasının çizdiği şekli görmeden çizmesi ise, yine çeşitli yöntemlerle oluyor. Bunlardan biri, Geller'in şekli çizenin kalem tutan elinin dirsek kısmındaki hareketleri izleyip şekli belirlemesidir. Bir başka görüş de bütün bunların Geller'in yardımcısı Dr. Andrija Puharich'in yardımıyla gerçekleştiğiydi. Bir elektronik uzmanı olan bu beyin, CIA için de çalıştığı söyleniyordu. İşte Puharish'in ajanlar için tasarladığı ve altın bir dişe monte edilebilen küçük telsizlerle Geller numaraları kolaylıkla yapıyordu

meninje 11-04-2008 02:37 AM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
Hafta sonu bu röpörtajı okuduğumdan beridir sabırsızlıkla bekliyorum programı izlemeyi pc05

keops 11-04-2008 09:22 AM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
program saat kaçta yayınlanıyor acaba bilen var mı?

hayatimdegisti 11-04-2008 12:46 PM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
Programın saati günü henüz belli değil.

meninje 11-04-2008 01:03 PM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
Program; 17 Nisan akşamı Star Tv de.

suzzy 17-04-2008 11:48 PM

programı izleyeniniz varmı?
 
arkadaşlar bu akşam kanallardan birinde yuri galler'in(umarım yanlış yazmadım)programını izleyen varmı? dusun

ewet artık bilinç olarak kendimizi geliştirdiğimiz konuların programlarda şov şeklinde yayınlanması iyimi kötümü bilemiyorum...programı çok ilginç buldum...ama benim evimdeki eski saat bir türlü çalışmadı nedense...programı izleyenler anlıyacaktır... sevincli

çeşitli gösterilerin yapıldığı program gerçekten beni şaşırttı... pc05

bu konudaki düşüncelerinizi bekliyorum...sevgiler.. b456

teoman_ 17-04-2008 11:55 PM

Ynt: programı izleyeniniz varmı?
 
Alıntı:

suzzy Nickli Üyeden Alıntı
arkadaşlar bu akşam kanallardan birinde yuri galler'in(umarım yanlış yazmadım)programını izleyen varmı? dusun

ewet artık bilinç olarak kendimizi geliştirdiğimiz konuların programlarda şov şeklinde yayınlanması iyimi kötümü bilemiyorum...programı çok ilginç buldum...ama benim evimdeki eski saat bir türlü çalışmadı nedense...programı izleyenler anlıyacaktır... sevincli

çeşitli gösterilerin yapıldığı program gerçekten beni şaşırttı... pc05

bu konudaki düşüncelerinizi bekliyorum...sevgiler.. b456

bu yuri denen şahıs sözde evdeki bozuk saatleri çalıştırıyordu değil mi
suzzy'nin söyledikleri, bu iddiayı çürütüyor...
yuri, evdeki saatleri çalıştaracak yeteneklere sahip filan değil... ayrıca üçkağıtçılığı dışında tamamen sıradan bir insan...
malesef yuri ve ekibi insanları aldatmaya yönelik organize bir çalışma yürütüyor...

meninje 18-04-2008 12:00 AM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
Gerçekten ilgi ve zevkle izledim bende 956k Bütün çalışmalar başarılıydı. Bizler hayatım değişti ailesi olarak zihinsel aktivitelerin sonuçlarının hepsini bilemesekte gördüğümüzde çokta şaşırmıyoruz bence sadece hayranlıkla izlemek düşüyor bize.

suzzy haklısın bizim kaşığında boynu bükük kaldı tv üzerinde aa34

Dedemin köstekli saati ise programdan öncede çalışmıyordu sonra da y789

Ama bence uri amcamın bir suçu yok biz gerekli konsatrasyonu sağlayamadık bence:) Hele benim gibi herşeyi unutma özürlü birisi için pek bi zordu bu antreman y789

hayatimdegisti 18-04-2008 12:04 AM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
Bence dağ fare doğurdu.Programda şaşırtıcı ilginç hiç bir şey göremedim.Aynı şekilde ne çalışmayan saatlerimiz çalıştı nede televizyonun üzerine koyduğum kaşık düştü y789

Diğer gösterilerde sıradan illüzyon gösterileriydi.Zaten Uri programın başında yarışmacıların bazılarının illüzyon yapıyor olabileceklerini söyledi.

En çok ilgi çeken ve mektuplarda ki yazıları zihin gücü ile okuduğunu söyleyen genci dikkatli izleyemedim.Eğer kağıtları yaktıysa o sırada içlerinde ne yazdığını görmüş olabilir.


hayalayaz 18-04-2008 12:38 AM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
ben seyredemedim..size bir yıllık çalışmalarımın özetini yapayım belki içinizden birkaç kişiye faydalı olur diye yazmaya başladım..unutmuşum..anlattığınıza göre çok şey kaçmamış..belki birazda yarışma proğramı olduğu için önemsememiş olabilirim..neyse sağlık olsun...uri' yede saygılı sevgiler.

maxim 18-04-2008 12:52 AM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
atmış ama tutamamış galiba uri bey
buda chris angel in foyasıymış
http://video.habervitrini.com/video.asp?vid=628
hayal abla merhaba ablacığım ellerinden öpüyorum hani senin şu piramit formülün vardı ya ondan bahsedermisin bana
sevgiyle kal ablacığım
bu arada atakan beyde burda galiba teşekkürler atakan bey cd elime geçti çok hoş müzikler seçmişsiniz
sevgiyle kalın...... cilgin897

meninje 18-04-2008 12:49 PM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
Alıntı:

hayatimdegisti Nickli Üyeden Alıntı
Bence dağ fare doğurdu.Programda şaşırtıcı ilginç hiç bir şey göremedim.Aynı şekilde ne çalışmayan saatlerimiz çalıştı nede televizyonun üzerine koyduğum kaşık düştü y789

Diğer gösterilerde sıradan illüzyon gösterileriydi.Zaten Uri programın başında yarışmacıların bazılarının illüzyon yapıyor olabileceklerini söyledi.

En çok ilgi çeken ve mektuplarda ki yazıları zihin gücü ile okuduğunu söyleyen genci dikkatli izleyemedim.Eğer kağıtları yaktıysa o sırada içlerinde ne yazdığını görmüş olabilir.

Program birçok açıdan daha özenli hazırlanabilirdi, bu konuda evet bencede dağ fare doğurdu:)

Zihin okuyan kişiyi ben izledim Atakan Bey. Evet kağıtlar kapalı zarfta verildi ona ve orada yaktı onları. Ancak yakma esnasında görebileceğinden kastettiğiniz ne anlamadım dusun

hayatimdegisti 18-04-2008 12:52 PM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
Bazı yazılar dumanla yada ısı ile temas ettiğinde okunur hale gelebilir.Aynı gösteriyi zarflara hiç dokunmadan yapın denilse büyük ihtimalle yapamayacaktır.

meninje 18-04-2008 12:57 PM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
Alıntı:

hayatimdegisti Nickli Üyeden Alıntı
Bazı yazılar dumanla yada ısı ile temas ettiğinde okunur hale gelebilir.Aynı gösteriyi zarflara hiç dokunmadan yapın denilse büyük ihtimalle yapamayacaktır.

Benim gördüğüm kadarıyla yardımcı olan bir hostes bayan vardı. ve kağıtları o topladı. bir kutuya koydu. ve getirip yakılacak kabın içine tek tek attı. çocukta uzaktan izledi ve el sürmeden yaktı kağıtları...

kutalmisoglu 18-04-2008 01:00 PM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
bence bazı insanlar allahın bize verdiği yetenekleri önceden farkediyor öğreniyor veya
sadece bazı insanlarda bu yetenekler var.
insan başlı başıma bir sır.
bu konulara inanıyorum.

jaunty 18-04-2008 07:53 PM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
bende de kaşık düşmedi smil56 ama hoşuma giden şey şuydu: program pozitif düşünmenin altını da çiziyor..
korkularla ilgili olan,dumanı kadehe hapseden sonra kadehin kırıldığı gösterinin mesajı güzeldi.
o gösteri bana Psiko'nun (yanılmıyorsan Psiko idi)korkularımız için önerdiği balon deneyini hatırlattı.
Uri'nin programın sonunda gençlere elime dokunun diyerek verdiği mesaj da güzeldi.
hem biraz yapıcı ve hem eğlenceli bir program olduğunu düşünüyorum..

Belgin ∞ 18-04-2008 08:22 PM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
Ben çok etkilendim programdan.Özellikle o zihin okuyan yarışmacıdan.Ama kontak değiştirmekte oldukça başarısızdı.

ikizruh 18-04-2008 09:01 PM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
dün çok etkilenmiştimde o çocuktan şimdi videosunu tekrar izledim.son bölümde kendine geliyor ya hani gözleride bir tuhaftı.gözlerini oğuşturyor.lensleri yukarı mı itiyordu acaba.hadi orası olabilirde olayın başlangıcında lensler nasıl gözüne oturdu pekii dusun

meninje 18-04-2008 09:15 PM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
Alıntı:

jaunty Nickli Üyeden Alıntı
bende de kaşık düşmedi smil56 ama hoşuma giden şey şuydu: program pozitif düşünmenin altını da çiziyor..
korkularla ilgili olan,dumanı kadehe hapseden sonra kadehin kırıldığı gösterinin mesajı güzeldi.
o gösteri bana Psiko'nun (yanılmıyorsan Psiko idi)korkularımız için önerdiği balon deneyini hatırlattı.
Uri'nin programın sonunda gençlere elime dokunun diyerek verdiği mesaj da güzeldi.
hem biraz yapıcı ve hem eğlenceli bir program olduğunu düşünüyorum..

alk78

Yalan yanlış, ilyizyon, hile reklam vs vs... Hepsi olabilir. ama bize düşende oradan olumlu olanları çıkarabilmekti. İşte bunu başardığı için ve daha önemlisi yazarak paylaştığı için jaunty e sonsuz teşekkürler kiss3


Belgin ∞ 18-04-2008 09:23 PM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
Alıntı:

özlem Nickli Üyeden Alıntı
olayın başlangıcında lensler nasıl gözüne oturdu pekii dusun

Her ihtimal olabilir.Konuklar mesajları yazarken kamera çocuğu göstermiyodu.Ayrıca lensi gözüne yerleştirme şekliyle gözü kapalıyken oynatmasıyla lensi gözüne oturtabilir.

krex 18-04-2008 10:19 PM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
Fonemen Programından görüntüler Buyrun..
http://www.youtube.com/watch?v=9nG4pWb5ShU
http://www.youtube.com/watch?v=BqANTgX2Dek

kamil5 27-04-2008 12:22 AM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
ya şu uri gellerin vidyosunu koymayın adam yalancının teki. sinan çetinde buna göz yumuyor. ismmini tam hatırlamıyorum ama devid angel adında bilim adamı urinin yalanlarını ortaya çıkardı.bu adam sadece kendi malzemesiyle gösteri yapıyor.oraya önceden ayarladığı 10 tane saat koydu sonra çalıştırdı.sonra 2 , 3 seyircide tuttular işi hallettiler. siz siz olun sakın böyle olağan üstü güç sahibi olduklarını idda eden kişilere inanmayın.benim en sevdiğim yarışmacı Hayashi ve Tansel Kaya . Hayashi gerçekten iyi biriydi. adamda hiç yalan yoktu beyin gücünü gerçekten iyi kullanıyordu.ama ilk yarışmada elediler. çünkü yalanlar insanlar için daha etkileyici oluyor. Tansel Kaya beynin nasıl çalıştığını ve kontrolünü iyi biliyor. bu benim favori yarışmacım.

MagNetiC 30-05-2008 02:27 AM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 

Sinan Çetin ve Uri Geller ile Fenomen!

Şu sıralar Star TV’de yeni bir program başladı adı Fenomen. Sinan Çetin dahisi(!) gitmiş Uri Geller diye bir mentalist(!) bulmuş. Star Tv, yurdumun satılmış medyasının bir parçası olarak bu programın günlerdir deliler gibi reklamını yapıyor! Uri Geller beyzade kaşıkları eğiyormuş, bozuk saatleri çalıştırıyormuş falan filan…

Sinan Çetin denen arkadaştan zerre kadar hazzetmem, bir çok dünyaca ünlü filmi birebir çalıp kendince süper(!) bir yönetmen olmuştur. Gülben Ergen ne kadar sanatçıysa Sinan Çetin de o kadar sanatçıdır benim için!

Şimdi gelelim Fenomen programına, bu Uri Geller denen şarlatan(!) Türkiye’den katılan 10 doğa üstü güce sahip adamdan(!) birini yerine halef seçecekmiş! Bu arada da her hafta başka başka ünlüler katılacak ve bunları aptala çevirecekler!

Şimdi önce şunu sormak istiyorum, hadi diyelim bu olayların hepsi gerçek, e salak adamlar bu dehalardan(!) Türkiye’mde 10 tane mi var! Çüşşşşş!!!!

Gelelim Uri Geller denen palyaçoya! Birazcık araştırma yapsanız, açsanız Youtube’u ve Uri Geller diye aratsanız bakın nasıl videolar çıkacak! Bu şarlatanın her numarasını tek tek görüntülerle açıklıyorlar. O da yetmezmiş gibi Uri Geller’in kendi yakınlarına “salak adamları şöyle kandırdım, böyle kekledim” diye kendi anlattığı görüntüler var gizli kamerayla çekilmiş!
Yani bu herif tescilli dolandırıcı! Hatta bazı ülkelerden direk kovulmuş bir adam! Sürekli youtube’dan videoları sildiriyor, telif hakkı vs. diye. Ama düşünmeyi ve yargılamaı bilen insanlar da aynı inatla tekrar tekrar ekliyorlar bu videoları!

Bunu bilgiyi ben bu kadar kolay bulabiliyorsam, bu Sinan Çetin denen uyanık(!) arkadaş neden bulamıyor? Kartel medya zaten yurdum insanını hipnoz etmiş, bir de böyle bir üçkağıt ustasını getirip kalan aklını da alacaklar cahil vatandaşımın! Buna da reyting avcısı(!) Sinan Çetin çanak tutacak.

Sahneye çıkan ünlülerde zaten akıl yok doğru dürüst! Onlar kanınca biz de mi kanacağız!

Peki size şu an şov yapan güya Tarot kartlarıyla vs. herşeyi hisseden(!) soytarı yarışmacının yaptıklarını anlatayım!
Herkese birer Tarot kartı çektirdi.(Ünlüler de İbrahim Tatlıses, Nilgün Belgün ve bir manken kız işte) Neyse herkesin çektiği kart ayrı duyguları anlatıyormuş. Yas, hasret, pişmanlık vs.
Tabi bu salak şovun ana malzemesi sürekli ağdalı cümleler kurmak, düşünce, his, enerji gibi kelimelerle milleti aptal yerine koymak! Bunu da bolca yapıyor hanımefendi. Güller, birikmiş gözyaşları(çüş) falan filan..

Sonra her ünlüye kendi çektiği kartta çıkan duyguyla ilgili tek bir cümle yazması için bir bloknot veriliyor! İşte burası çok önemli, kendilerine tek sayfa kağıt vermek yerine bloknot veriyorlar. En üst sayfaya da bir cümle yazın altına da adınızın soyadınızın baş harfini yazın diyorlar! Hikaye zaten burada çözülüyor. Bloknotların üst sayfaları özel bir kağıt. Alt sayfaya karbon kağıdı gibi herşeyi çıkartıyor ama sadece MOR ışıkta görülüyor! O yüzden bizim ünlüler yazıyorlar kağıda üst sayfayı kopartıyorlar! Altta herşey kalıyor aslında bloknotta. Sonra ne hikmetse o bloknotlar o masada kalmıyor! Kamera çekmezken birileri gelip onları alıp stüdyonun arkasına götürüyor! Mor ışıkta okuyorlar! Sonra sahnede laf salatası yapan şarlatanın kulağına içerden fısıldayıveriyorlar! Kağıtları karıştırmamak için zaten bizim kek ünlüler altına isim soyadlarının baş harflerini yazıyorlar!

Bütün şovlarda bunlara benzer üçkağıtlar var! Yurdumda üçkağıtçılara bu kadar rağbet varken bu program zaten şov yapar reytinglerde!

Yani bir kere daha göz göre göre yurdum insanını salak yerine koyuyorlar. Alenen kandırıyorlar. Bunlardan %99 Sinan Çetin’in de haberi var tabi. O da kesesini doldurdukça oh ne güzel!

Çok sıkıldım artık bu sahtekar medyadan, yalan gerçekleri sunan televizyon denen şeytandan!
Var mı sizin aranızda yoksa bu sahtekarlara inanan! Yurdum insanının %90′u inanıyor ona eminim ben o ayrı…

kaynak: http://www.killananadam.com/sinan-ce...e-fenomen.html


hayalayaz 30-05-2008 09:19 AM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
MagNetiC
proğramı seyredemiyorum o, saatte yapmam gereken başka işlerim var... doğrumudur yalanmıdır, yorum yapacak durumda değilim..fakat sabah sabah siteye girip senin tanımadığımız..insanlar hakkında yazdığın hakaret dolu mesajı okuyunca rahatsız oldum( bu insanları seninde şahsen tanımadığını düşünüyorum,)

bir konuyu tamamen reddetmek için o konu hakkında çok iyi araştırmak ve gerçekten çok bilgilenmek gerekir...bu bile kimseye hakaret etme hakkını vermez bizlere...

ben yıllar önce telekinezi, telepati vs çalışmaları yaptım...( başarılıda oldum ) sonradan vaktimi ve enerjimi,kişisel gelişimimi ilertecek konulara ayırmamın daha doğru olduğuna karar verip bıraktım..şimdi burada aynı konuyla ilgilenen ve çalışan arkadaşlar var..bak bakalım..hiç birine çocuklar bırakın bunları vaktinizi boş yere harcıyorsunuz demişmiyim..çünkü bu yetenekleri geliştirmek için harcanan vaktin ölü vakit olması sadece benim düşüncem...bunu başkalarına dayatmaya hakkım yok...

bu tür proğramları yapanlara, katılanlara ve seyredenlere bir yığın hakaretler ettikten sonra

Alıntı:

MagNetiC Nickli Üyeden Alıntı
http://img162.imageshack.us/img162/3863/hidetaggdb7.png
Sinan Çetin ve Uri Geller ile Fenomen!


Var mı sizin aranızda yoksa bu sahtekarlara inanan! Yurdum insanının %90′u inanıyor ona eminim ben o ayrı…

kaynak: http://www.killananadam.com/sinan-ce...e-fenomen.html


,

diye sormuşsun, türk halkı olarak hakkımızda yaptığın istatistiğide koymuşsun..% 90 inanıyoruz sana göre..
varsayımlarında haklı olabilirsin, hatta bunlar varsayım değilde yüzde yüz gözlerinle gördüğün kulaklarınla duyduğun yalanlarda olabilir..bu bile sana hakaret hakkı vermez diye düşünüyorum..bu hakkı kendinde buluyorsan, bunu kendi özelinde yapmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum..

yaşam bir deneyimler zincirinden örülür..herkes doğrusuyla eğrisiyle yaptıklarından, yaşadıklarından bir şeyler öğrenir...tecrübeler edinir.. hepimiz hayatımız boyunca irili ufaklı yalanlar söyleyip bir başkasını kandırmışızdır..hayatımıza bir dönüp bakalım ...hayatımız boyunca kaç kere başkasını aldatmak adına yalan söylemişiz ..bu bizi şarlatan yapmışmı...bir kere daha dönüp bakalım .kaç kere kandırıldık..sonradan fark ettik..bu bizi aptal yapmışmı..
eğer bu proğramda yapılanlar yalansa, ona inanıp inanmamak bizim seçimizdir... bize hakaret etme hakkını vermez, son günlerde arkadaşlarımız arasında kendi düşüncelerini diğerlerine projekte etmek, dayatmak moda oldu..veya dayatma modası oturtulmaya çalışıyor..ben bundan son derece rahatsızım...

şimdi benim moderatör olduma bakıp..e silsene mesajları diyenler olacak...hayır silmiycem.. bilerek vaya bilmiyerek huzur bozan, tartışma ortamı yaratan arkadaşlarımıza düşüncelerimi yansıtıp.. bu sitenin huzurunu bozmaya hakları olmadığını hatırlatıcam...çünkü mesaj silerek bir yere varılmayacağına inanıyorum...hepinize saygılı sevgiler

teoman_ 30-05-2008 10:44 AM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
magnetic, uri gayler hakkında iyimser düşüncelere sahipsin smiliyface ben yuri gayler hakkında ne düşündüğümü hiç söylemeyim en iyisi...
hismiley

MagNetiC 30-05-2008 02:15 PM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
Alıntı:

hayalayaz Nickli Üyeden Alıntı
MagNetiC
proğramı seyredemiyorum o, saatte yapmam gereken başka işlerim var... doğrumudur yalanmıdır, yorum yapacak durumda değilim..fakat sabah sabah siteye girip senin tanımadığımız..insanlar hakkında yazdığın hakaret dolu mesajı okuyunca rahatsız oldum( bu insanları seninde şahsen tanımadığını düşünüyorum,)

bir konuyu tamamen reddetmek için o konu hakkında çok iyi araştırmak ve gerçekten çok bilgilenmek gerekir...bu bile kimseye hakaret etme hakkını vermez bizlere...

ben yıllar önce telekinezi, telepati vs çalışmaları yaptım...( başarılıda oldum ) sonradan vaktimi ve enerjimi,kişisel gelişimimi ilertecek konulara ayırmamın daha doğru olduğuna karar verip bıraktım..şimdi burada aynı konuyla ilgilenen ve çalışan arkadaşlar var..bak bakalım..hiç birine çocuklar bırakın bunları vaktinizi boş yere harcıyorsunuz demişmiyim..çünkü bu yetenekleri geliştirmek için harcanan vaktin ölü vakit olması sadece benim düşüncem...bunu başkalarına dayatmaya hakkım yok...

bu tür proğramları yapanlara, katılanlara ve seyredenlere bir yığın hakaretler ettikten sonra

Alıntı:

MagNetiC Nickli Üyeden Alıntı
http://img162.imageshack.us/img162/3863/hidetaggdb7.png
Sinan Çetin ve Uri Geller ile Fenomen!


Var mı sizin aranızda yoksa bu sahtekarlara inanan! Yurdum insanının %90′u inanıyor ona eminim ben o ayrı…

kaynak: http://www.killananadam.com/sinan-ce...e-fenomen.html


,

diye sormuşsun, türk halkı olarak hakkımızda yaptığın istatistiğide koymuşsun..% 90 inanıyoruz sana göre..
varsayımlarında haklı olabilirsin, hatta bunlar varsayım değilde yüzde yüz gözlerinle gördüğün kulaklarınla duyduğun yalanlarda olabilir..bu bile sana hakaret hakkı vermez diye düşünüyorum..bu hakkı kendinde buluyorsan, bunu kendi özelinde yapmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum..

yaşam bir deneyimler zincirinden örülür..herkes doğrusuyla eğrisiyle yaptıklarından, yaşadıklarından bir şeyler öğrenir...tecrübeler edinir.. hepimiz hayatımız boyunca irili ufaklı yalanlar söyleyip bir başkasını kandırmışızdır..hayatımıza bir dönüp bakalım ...hayatımız boyunca kaç kere başkasını aldatmak adına yalan söylemişiz ..bu bizi şarlatan yapmışmı...bir kere daha dönüp bakalım .kaç kere kandırıldık..sonradan fark ettik..bu bizi aptal yapmışmı..
eğer bu proğramda yapılanlar yalansa, ona inanıp inanmamak bizim seçimizdir... bize hakaret etme hakkını vermez, son günlerde arkadaşlarımız arasında kendi düşüncelerini diğerlerine projekte etmek, dayatmak moda oldu..veya dayatma modası oturtulmaya çalışıyor..ben bundan son derece rahatsızım...

şimdi benim moderatör olduma bakıp..e silsene mesajları diyenler olacak...hayır silmiycem.. bilerek vaya bilmiyerek huzur bozan, tartışma ortamı yaratan arkadaşlarımıza düşüncelerimi yansıtıp.. bu sitenin huzurunu bozmaya hakları olmadığını hatırlatıcam...çünkü mesaj silerek bir yere varılmayacağına inanıyorum...hepinize saygılı sevgiler

sevgili hayal abla, ben de senin bu mesajını okuduğumda şok oldum doğrusu.. sabah sabah okuduğuna eminim çünkü bunları benim yazmadığımı, altında kaynak gösterdiğimi, yazılanları o siteden aldığımı görmemişsin.. bu şok edici sözleri senden duymak çok üzücü.. sadanim

herkes neye inanacağını bilir arkadaşlar.. ben programı izleyip ağzı acık kalan biriydim fakat bu yazılanları nette azıcık araştırınca bazı garip bilgiler elde ettim.. youtube a bile uri galler yazıldığında bi çok sahteciliğini gösteren videolar var olduğu söyleniyor fakat ben bakamadım, malum kapalı.. biraz araştırırsak belki fikirlerimiz daha net olabilir.. hatta o kaynakta biri demiş ki oraya çıkanlardan biri arkadaşım ve kendisi illuzyonist.. o sayfaya ve diğer bilgilere ulaşıp yorumlarımızı öyle yapalım ki bilmeyen de doğruyu öğrenmiş olur.. (ben de dahil)
herkese sevgiler... hismiley

hayalayaz 31-05-2008 08:53 AM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
y789 çok utandım doğru söylüyorsun uyuyordum herhalde kusura bakma emi, ama nasıl döktürmüşüm, istersen silerim mesajımı..bu dikkatsizlik benim ayıbım..

kamil5 01-06-2008 10:40 AM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
evet uri gellerin ve dark angel in yalanlarının ortaya çıktığı videoyu ben izlemiştim.izlemeden önce ilk fenomen programı çıktığında kaşığı televizyonun üstüne koydum salak gibi.bide ordan uri "sakın korkmayın kaşık fırlayabilir demezmi :D" o programda uri gellerden kat kat üstün insanlar var buna emin olun.benim görüşümce uri sahtekar.

MagNetiC 01-06-2008 12:35 PM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
Alıntı:

hayalayaz Nickli Üyeden Alıntı
y789 çok utandım doğru söylüyorsun uyuyordum herhalde kusura bakma emi, ama nasıl döktürmüşüm, istersen silerim mesajımı..bu dikkatsizlik benim ayıbım..

bence kalabilir.. sorun değil....

ganesha 02-06-2008 09:45 AM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
İlk ve ikinci roportaj hakkında...

İlk roportajı okudum ve gayet samimi buldum. İkinci roportajın ise magazin diliyle yazıldığı belliydi.

Herşey enerjidir! İnanıyoruz mu?

Peki niye Uri Geller'in yaptığı şeylere inanmıyoruz?

Çünkü bu bizi güçsüz biri olarak gösteriyor.

Ben insanların büyük düşünmemesine hep şaşarım.

Eğer düşünce gücüne inanıyorsak, düşüncenin maddeyi etkileyebileceğine inanıyorsak, niye kaşık bükme veya bunun gibi şeylerin olduğuna inanmıyoruz?

Ben buna inanıyorum ama Uri Geller'e inanmıyorum diyebilirsiniz.

Ok. Ben sadece görüş belirttim... smiliyface

kamil5 02-06-2008 07:45 PM

Ynt: Uri Galler Röportajı
 
Alıntı:

Master Subconscious Nickli Üyeden Alıntı
İlk ve ikinci roportaj hakkında...

İlk roportajı okudum ve gayet samimi buldum. İkinci roportajın ise magazin diliyle yazıldığı belliydi.

Herşey enerjidir! İnanıyoruz mu?

Peki niye Uri Geller'in yaptığı şeylere inanmıyoruz?

Çünkü bu bizi güçsüz biri olarak gösteriyor.

Ben insanların büyük düşünmemesine hep şaşarım.

Eğer düşünce gücüne inanıyorsak, düşüncenin maddeyi etkileyebileceğine inanıyorsak, niye kaşık bükme veya bunun gibi şeylerin olduğuna inanmıyoruz?

Ben buna inanıyorum ama Uri Geller'e inanmıyorum diyebilirsiniz.

Ok. Ben sadece görüş belirttim... smiliyface

tabikide enerjinin gücüne inanıyoruz.mesela konuşmak ,düşünmek ,yürümak için enerjiye ihtiyacımız var.

ben uri gellere inanmıyorum. tabiki buda benim görüşüm. bilimsel olarak ta ispatlanmış birşey. profösörünteki saatlerce anlatmış bu konuyu.video sunu izleyebilirsin.


WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:38 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.