Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Tartışma Fikir Telakisi (http://www.hayatimdegisti.com/forum/tartisma-fikir-telakisi/)
-   -   Mutluluk Sizce Nedir? (http://www.hayatimdegisti.com/forum/tartisma-fikir-telakisi/457-mutluluk-sizce-nedir.html)

hayatimdegisti 04-12-2006 11:47 PM

Mutluluk Sizce Nedir?
 
Mutluluk Nedir?
Mutluluk aynaya baktiginda ne gorursen gor 50 kilo fazlanda olsa kendine gulumseyip yuzunden bir makas almaktir...

98569

murat 05-12-2006 08:49 PM

Ynt: Mutluluk Sizce Nedir?
 
Mutluluk bence gülümsemektir.En zor ve en kötü durumlarda bile kendine bir gülücük atmaktır...
s45apk

hayatimdegisti 05-12-2006 09:44 PM

Ynt: Mutluluk Sizce Nedir?
 
Mutluluk sapkal89
-İyi ki mükemmel değilim hayat böyle daha zevkli diyebilmektir. cilgin897

yakamoz 05-12-2006 11:51 PM

Ynt: Mutluluk Sizce Nedir?
 
Mutluluk, fiziksel ve ruhsal sağlığın yerinde olması ve bunun farkında olmak.

hayatimdegisti 06-12-2006 12:31 AM

Ynt: Mutluluk Sizce Nedir?
 
Mutluluk ihtiyaç duymamaktır.Ne zaman ki o da olsa bu da olsa dersen kaçan neutrali5 hiç bir şeye ihtiyacım yok dediğinde ve onu yakalamaktan vazgeçtiğinde dl67 içinde beliren doğal ruh halidir.

yakamoz 06-12-2006 02:20 AM

Ynt: Mutluluk Sizce Nedir?
 
Analitik Düşünce
Mutluluk Katsayınızı Artırır

CHUCK GALLOZZI

Bir tavşan güçlü bir düşmanı kendisine saldırdığında ne yapar? Çoğumuzun aklına gelen ilk seçenek: kaçmak. Eğer çaresiz bir durumda, ölümle burun burunaysa ve kaçacak hiçbir delik yoksa bu kez ikinci seçeneğe yönelir: savaşmak. Bazı durumlarda ise mücadele etmek anlamsız, ölüm kaçınılmaz görünür. Ve zavallı tavşan son çareye başvurur: teslim olmak. Kimi hayvanlar teslimiyet sırasında sırtüstü yatarlar ve boğazlarını rakiplerine açarlar. Bu, «hayatım senin ellerinde, sana teslimim, canımı bağışla» mesajı taşır.
Biz insanlar da problemlerle karşılaştığımızda kaçma, savaşma ya da boyun eğip teslim olma yoluna gideriz. Bunlar mutluluğumuzu çalan, alıp götüren 3 mutluluk hırsızı olarak tanımlanır. Bu hırsızlara karşı gözlerini dört açmak, kapıları sıkı sıkı kapamak gerekir.
Kaçma, savaşma ve teslim olmayla sonuçlanan yanlış hareket ve tutumların düzeltilmesini sağlayan insana özgü bir yeti vardır: analitik düşünce. Analitik düşünce problemi tanıma/öğrenme aşamasıyla başlar. Öncelikle onun diğer problemlere benzer ve farklı yanlarıyla iyi tanınması ve tanımlaması gerekir. Kişi, çeşitli çözüm yolları bulur ve bunlar arasında sentezlemeler yapar. Bu süreçte özgür bir bilinç akışı söz konusudur. Analitik düşünce en doğru ve en uygun çözüme yönelik arayıştır. Bu düşünce şekli problemin kendisine değil, çözüme yöneliktir. Diğer deyişle çözüm odaklıdır. Analitik düşünmek için her şeyi bilmeniz gerekmez ama bilgiye en kısa yoldan nasıl ve nerede ulaşacağınızı bilmek önemlidir. Analitik düşünceyle beynimizin rasyonel bölümünü etkin kullanarak işlevselleştiririz. Onu kullanmayı seçmediğimiz sürece, mutluluğumuzu çalan hırsızlara karşı savunmasız kalırız. Analitik düşünceye kapılarımızı kapattığımız sürece 4. mutluluk hırsızına kapılarımız açmış oluruz.
Mutluluğun 4 Hırsızı
Şimdi bu 4 mutluluk hırsızını daha yakından tanıyalım :
1- Kaçmak: Hayvanlar gerçek tehlikelerden olduğu kadar hayal ürünü tehlikelerden de kaçarlar bazen. Örneğin, düşen yaprakların uçuşması bir hayvanın kaçmasına neden olabilir; çünkü bu sesi yaklaşan bir düşman olarak algılar. Bazen biz insanlar da çevremizdekileri bir tehdit unsuru olarak görürüz. Örneğin, yolda karşılaştığımız bir yabancının bakışını eleştiren, küçümseyen bir ifade olarak algılarız. Daha geniş çapta düşündüğümüzde küçük aksaklıkları gözümüzde büyütür, onları kocaman birer sorun haline getiririz. Bu bizim kaçmamıza, televizyon, alkol, ilaçlara sığınmamıza, çeşitli bağımlılıklara sığınmamıza neden olur. Böylece, küçük sorunları gözümüzde büyütüp kaçacak delik aramak mutluluğumuzu çalan hırsızlardan biri haline gelir.
2- Teslim Olmak: Bebekler yaşamlarını sürdürmek için annelerine bağımlı halde yaşarlar. Annenin koruyuculuğuna muhtaç oldukları için içgüdüsel olarak ona boyun eğerler. Büyüdükleri halde bu durumdan kurtulamayan yetişkinler ise, zamanla kendilerini güçsüz ve çaresiz hissederler. Başkalarının sözünden dışarı çıkmayan, söylenen ve yapılana boyun eğen kişiler olarak kendilerine acıyarak geçer hayatları. Dünyanın kendilerini ele geçirdiğini hissederler ve mücadele göze alamazlar. Hayat bir mücadele olduğu için, bu kişiler mutsuzluğa teslim olurlar.
3- Savaşmak: Dürtü ve isteklerin yanlış yönde kullanılması insanoğlunun ızdırabının önemli sebeplerinden biridir. Bazen bu dürtüler savaş, şiddet, öfke, zorbalık, kin gütme, düşmanlık ve nefret beslemek şeklinde gösterir kendisini. Gerekçesiz olarak eylemle ya da sözle karşı atağa geçmek hem bizi hem diğerlerini incitir. Mutsuzluğu davet eder.
4- Eleştirel düşünceden uzaklaşmak: İstek ve dürtülerimize etraflıca düşünmeden, durumu enine boyuna analiz etmeden cevap vermeye çalışırsak mutsuzluğun kapısını aralamış oluruz. Bireylerin, davranışlarının sonuçlarını öngörememesi ve tartamaması parçalanmış aileler, boşanma, umutsuzluk, depresyon, içine kapanma, liselerde baş gösteren şiddet olayları, okuldan kaçma gibi sorunların habercisidir.

Mutluluğun 3 Arkadaşı
Şimdi de mutluluğun hırsızlarından bir süreliğine uzaklaşıp mutluluğun 3 arkadaşına göz atalım.
1-Yürekli Yaşam: Kaçmak, teslim olmak ve savaşmak korkudan doğar. Cesaret ise korku, kaygı ve umutsuzluğu nötralize eder. Korku bizi hareketsiz kılar, cesaret ise bize hareket kazandırır. Panik ve endişeden uzak tutarak sakin kafayla ve objektif düşünmemizi sağlar. Cesur kişiler, kişisel bir sorunla karşılaştıklarında ondan kaçmaz, saklanmaz ya da boş çırpınışlarla onunla boğuşmazlar. Bunun yerine, analitik düşünceye başvururlar. Durumu analiz ederek kendilerine şu soruları sorarlar: “Bu durumda olabilecek en kötü şey ne; gerçekleşmesi muhtemel şey ne; seçeneklerim neler; içinde bulunduğum durumu geliştirmek için ne yapabilirim? Bu soruları cevaplayarak bir aksiyon planı geliştirirler ve bu doğrultuda hareket ederler. Tecrübelerinden yola çıkarak korkunun insanın ayaklarına dolanan bağlarından kurtulma yolunun analitik düşünmek olduğunu bilirler. Rüzgara karşı koyamayan narin yapraklar gibi değil, onu kontrol etmeyi bilen bir planör gibi davranırlar.
2-Diğerleriyle Yardımlaşma: Yaşamımızı sürdürmek için insanlara ihtiyaç duyarız. Hepimiz birbirimize muhtacız. Bir oyun yazarının oyunculara, oyuncuların ise izleyiciye ihtiyacı vardır. Yani hepimiz bir diğerinin varoluşu için bir amaç ve bir değer ifade ederiz. Hissedilen en büyük mutluluk çevremizdekilerle etkileşimimizin içinde gizlidir. Aşık oluruz, evleniriz, bir aile kurarız, kariyer yaparız, yeni arkadaşlıklar kurarız. Mutluluğun özü bunlarda saklı değil midir?
3-Ruhsal Boyut: Kör ve sağır olarak doğduğunuzu hayal edin. Bu durumda ne Mozart’ı ve Beethoven’i dinleyebilecek, ne de Da Vinci ya da Picasso’nun resimlerini görebilecektik. Sanat, yaşamı sürdürmek için bir zorunluluk olmasa da onun mutluluğumuzu güçlendiren bir etkinlik olduğu inkar edilmez. Bu, varoluşumuzun ruhsal boyutuna işaret eder. Kendimizi zanatın güzelliğe teslim ettiğimizde mutluluğun da yeni bir köşesini keşfetmiş olacağız.
Şu an ihtiyacımız olan korkudan uzaklaşmak ve dik durmak... Bu, beynimizin olağanüstü potansiyelini ve gücünü kullanmak anlamına geliyor. Dürtülerinizle ve acele hareket etmeyin, önce düşünün!

http://www.gencgelisim.com/html/2202.html

hayatimdegisti 07-12-2006 09:41 PM

Ynt: Mutluluk Sizce Nedir?
 
Karamsar olmak zor değil , zor olan çılgın bir fırtınadan sonra gökkuşağı gibi gülümseyebilmektir...

Kucaklamaya kollarının yetmeyeceği bir ağaç , bir tohumla başlar.

En uzun yolculuklar ise , bir adımla başlar.

Gerçek sevgiler ise, bir tebessümle başlar...

Annem her fırsatta çocuklarına , güneşe doğru zıplamalarını öğütlerdi .

Güneşe ulaşamazdık ama hiç olmazsa ayaklarımız yerden kesilirdi .

Z.N. Hurston



Merto 14-12-2006 11:23 AM

Ynt: Mutluluk Sizce Nedir?
 

Mutluluk şartlara ve sonuçlara bağımlı olmadan anda (şimdi de) yaşamaktır...

mor ve ötesi 14-12-2006 04:47 PM

Ynt: Mutluluk Sizce Nedir?
 
İnsanın hayatta kalma meselesi, insan bilincine kendisini psikolojik bir hadise olarak dayatırken,
doğrudan doğruya bir " yaşam veya ölüm " sinyali halinde ortaya çıkmaz.
Bu mesele, insan bilincinde bir " mutluluk veya mutsuzluk " duygusu olarak ortaya çıkar...

Mutluluk, insanca yaşama işinde başarılı olma halinin duygusudur;
mutsuzluk duygusu ise başarısızlık ve ölümün ikaz işaretidir.

MUTLULUK REALİZMLE BARIŞIKLIĞIN MÜKAFATIDIR

Mutluluk, değerlerine erişen insanın bilincinde doğan bir olumluluk duygusudur.
Üretken, çalışmaya değer veren bir insan için mutluluk, onun kendi hayatına hizmet yolundaki başarısının ölçüsüdür.
Fakat, bir sadist gibi acı vermeye veya bir mazohist gibi kendine eziyet etmeye veya bir mistik gibi mezardan ötesine veya gazozuna araba tokuşturan bir serseri gibi akılsızca maceralara değer veriyorsa; yani, tahrip onun için bir değerse, bu insanın hissedebileceği sözde-mutluluk, kendi hayatının tahribi doğrultusunda gösterdiği başarının ölçüsüdür.
Bu irrasyonelistlerin duygusal durumunu ifade etmek için; mutluluk kavramını, hatta zevk kavramını kullanmak pek de doğru olmaz:
Çünkü, değer verdikleri şeylere erişmeleri, onları, içinde bulundukları sürekli terör halinden kısa bir süre için kurtarmaktan başka bir işe yaramaz.

İrrasyonel kaprisler peşinde, ne yaşamak, ne de mutluluk elde etmek mümkündür.

Nasıl ki, bir insan, bir parazit gibi, bir beleşçi gibi, bir soyguncu gibi rasgele araçlarla hayatını sürdürmeyi denemekte serbest olduğu halde; çok kısa süreli rahatlamalar hariç, bu işte başarı göstermekte serbest olamazsa; aynı şekilde, bir insan, herhangi bir irrasyonel hayatın içinde, bir yanılgının peşinde, realiteden bir kaçış denemesi içinde mutluluğu aramakta serbesttir; ama, çok kısa süreli rahatlamalar hariç, bu işte başarı göstermekte ve sonuçlarından kurtulmakta serbest değildir.

Mutluluk, çelişkisiz bir neşe demektir; cezası ve suçluluk duygusu olmayan, hiçbir değerle çelişmeyen, insanı tahrip etmeyen bir neşe demektir.

Sadece rasyonel bir insan mutlu olabilir; çünkü, rasyonel bir insan mümkünü kovalar: sadece rasyonel amaç, arzu ve değerlerin peşinde gider; sadece rasyonel faaliyetlerden neşelenir.
Başka bir deyişle, rasyonel bir insan, realiteyle dövüşmeyen bir insan olduğundan; sadece o, realiteyle barışıklığın bir mükafatı olan mutluluğa erişebilir.
Hayatı sürdürmek ve mutluluğu aramak iki ayrı konu değildir. Bir insanın, kendi hayatını nihai değer olarak kabul etmesi ile kendi mutluluğunu en yüce amaç olarak alması, aynı başarının iki veçhesidir. Realitede, rasyonel amaçlar peşinde gitmek, hayatın sürdürülmesinden başka bir şey değildir; bu işi başarıyor olmanın psikolojik sonucu, mükafatı, mutluluk halinde ortaya çıkan bir duygusal durumdur. İnsan hayatının her anı, her yılı, tamamı, böyle bir mutluluk hissederek yaşanmalıdır.

Bir insan böyle pür bir mutluluğu yaşıyorsa, bu sonuç başlı başına bir amaçtır; " hayat yaşamağa değer " dedirten, böyle bir insanın hayatıdır.

Fakat, sebep-sonuç ilişkisi tersine çevrilemez.
Ancak "insana-özgü hayat"ı birincil olarak alıp, onun gerekli kıldığı değerler elde edilerek mutluluğa varılabilir; "mutluluk," tanımsız bir birincil olarak alınıp, bunun "rehberliğinde" yaşayarak mutluluğa varmaya çalışmak, bir yere götürmez.
Rasyonel bir değer standardı açısından "iyi" bir şey elde ederseniz, mutlaka mutlu olursunuz; fakat, tanımsız bir duygusal standartın dürtüsüyle elde edilen bir şey, size "mutluluk" diye niteleyebileceğiniz bir durum hissettirse bile; bu şey, mutlaka "iyi"lik getirecek demek değildir.
"Her ne sizi mutlu edebiliyorsa" kavramını bir eylem kılavuzu olarak almak ise, duygusal kaprislerle yöneltilmeyi kabul etmek demektir.
Duygular, bilgilenme (öğrenme) araçları değildir; bir insanın kaprislerle, yani kaynağını, tabiatını, anlamını bilmediği arzularla yöneltilmesi, görmeği reddettiği realitenin duvarlarına çarparak parçalanacak bozuk bir robot haline gelmesi demektir.


alıntı..ama cok güzeel..

hayatimdegisti 14-12-2006 06:26 PM

Ynt: Mutluluk Sizce Nedir?
 
Nefes aldığımız her an, her dakika hatta her saniye mutluyum, hem de çok mutluyum diye haykırabilmek.

Nefes aldığımız her an, her dakika hatta her saniye mutluyum, hem de çok mutluyum diye haykırabilmek. Ufacık güzelliklerden, minicik olaylardan kendimize mutluluk payı çıkarabilmek, bunu kendi iç dünyamızda hissedip, etrafımızdakilere de hissettirebilmek...

Aslında uygulaması son derece basit gibi görünen ancak pek çoğumuzun bildiği halde yapmadığı, belki de yapamadığı o şahane güzellik. Güzellik diyorum, çünkü mutluğunun farkına varan insanlar, çevrelerine de öyle hoş bir pozitif enerji yayıyorlar ki... Onlarla olmak, onlarla konuşmak, hele hele bir yaşamı onlarla paylaşabilmek dünyanın en güzel duygusu. Eğer o derece şanslı bir insansanız sizden daha mutlusu var mıdır acaba dünyada? Çünkü hayat görüşü böylesine pozitif enerji yüklü insanlar, siz ne kadar karamsar olursanız olun, size de pozitif enerji yükleyeceklerdir. Sizde bir süre sonra hayata bakış açınızın, olaylara yaklaşım tarzınızın ister istemez değiştiğini gözlemleyeceksiniz, çevrenizde pozitif dalgalar yayan ve aranan bir insan olacaksınız. Bu ne güzel bir keyif değil mi? İnsanın kendisindeki pozitif gelişmeleri gözlemleyebilmesi...

Pırıl pırıl bir yaz güneşi teninizi ısıttığında, lapa lapa yağan kar bir anda etrafı bembeyaz yaptığında, minicik bir bal arısının çiçekten çiçeğe koştuğunu gördüğünüzde, kulaklarınıza çok eskilerden maziyi hatırlatan bir melodi çalındığında, çoktandır görmediğiniz bir dostunuzdan haber aldığınızda, birine şu yada bu şekilde yardım ettiğinizde karşılığındaki o sıcacık teşekkürde içinizde tarifi zor mutluluk dalgaları oluşacak ve vücudunuzun her yerinde gezinerek, kalbinize gönderdiği sinyallerle size ne kadar mutlu olduğunuzu anımsatacaktır. Bu hoş duyguları hiç çekinmeden sizde etrafınızdaki dostlarınızla paylaşın. Onlarında ufacık olaylardan mutlu olmasına, en azından hayattaki güzellikleri fark etmelerine yardımcı olun. Kazanılan her mutlu insan, çevremizde, yaşantımızda güzel bir tebessüm demektir. Her güzel tebessüm ise mutlaka yenilerini oluşturacaktır. Minicik bir gayretle bunu başarmak mümkün, yeter ki gönülden isteyelim. Bir insanın yaşamının herhangi bir anında durup “Tanrım ben ne kadar mutluyum” demesi kadar güzel bir şey yoktur yaşamda. O halde şimdi durmak niye? Hayat denen o kısacık anda yaşanacak ve yaşattırılacak güzel keyiflere yelken açalım.

Mutluyum demenin keyfini yaşayan insanlardan biri olmanız dileği ile, her daim mutlu kalın
Belgin Erdağ


WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:03 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.