![]() |
cankaya * ulusalcilik denen habis uru tedavi edebilme gucune sahip yegane kitap. mesela sunu diyebilmistir-ki herhalde mustafa kemal'le ilgili duydugum en ilginc anekdottu: "hikâyeyi birçok kimseler bilir. atatürk izmir'e bir gidisinde kordon boyundaki evinin salonuna büyük bir sofra kurulur. davetliler tamam olup oturulacagi vakit, sokakta biriken halkin içerisini seyrettigini istemiyen vali, perdelerin indirilmesini emreder. atatürk der ki: - vali bey, disaridaki halk acaba bizim ne yaptigimizi saniyor? içki içtigimizden süphesi yok. fakat simdi masa üstünde kadin da oynattigimizi ve kim bilir daha neler yaptigimizi zannedecekler. içki içmekten baska bir sey yapmadigimizi görmeleri için perdelerinizi açtiriniz." boyle bir digeri icin * ya da sunu: "atatürk övülmekten hiç süphesiz hoslanmakla beraber..." "atatürk de, kizip darilir, barisip gene bozusur, bazan huysuzlugu, bazan keyfi tutar, bir müddet herhangi bir dedikodunun etkisi altinda haksizliga kadar gider, sonra pismanlik duyar, üstelik alayi, sakayi sever, fâniligi size bana benzer tabiî bir insandi. sahislar için bir ''degismez'', bir de ''geçici'' övgü ve yermeleri vardir. hemen her aksam ve her yerde meclisli ömür sürdügü için, yaninda bir iki defa bulunanlar, çok defa, sahislar veya olaylar üzerine bu ''geçici'' övgü veya yermelerini duymuslardir." tabii abartili ovguler de eksik degildir:"son buyuk makedonyali" gibi-ilki iskender mi oluyor acaba diye dusunduruyor insani... ya da mustafa kemal'in istanbullu guzel bir dul kadin olan madame corinne'le mektuplasmalari, galiba bir iki mektubu aynen kitapta aktarmisti. ya da ickiye olan tutkusunu gunluk hayatta fazlasiyla utangac ve tutuk olan bir adamin sosyallesmeye olan ihtiyaciyla aciklamasi... tabii cok sarih bir ittihatcilik-kemalizm ikiligi ciziyor. bir yanda doktriner turkcu * ittihatcilar, ote yanda onlarin yedigi halti temizlemeye calisan gayet pragmatik bir ikili mustafa kemal pasa ve ismet bey. ozellikle asagidaki paragraf bugune dair cok sey anlatiyor: "ittihatçilarin milliyetçiligi ne ermenistan, ne kürdistan bagimsizlik veya otonomisini akla bile getirmege elverisli degildi. fakat arap memleketlerine tavizlerde bulunmaga baslamislardi: arapça konusan nüfuzlu ilçe ve bucaklara arap kaymakam ve müdür tayin etmek gibi... öyle görünüyordu ki türkçülük hareketi osmanli-islâmcilik fikir akimini gevsettikçe hicaz, suriye ve irak arapligi ile anadolu ve trakya türklügü arasinda bir federasyon yapmak imkânsiz bir sey olmiyacakti. türkçülerden ileri görüslüler bu fikirde idiler. ben sam'da iken oraya gelen mustafa kemal'in konusmalari üzerine isittiklerimden onun da bu kanaate iyice meyilli oldugunu anlamistim." mamafih, falih rifki'dan yola cikarak soyleyebiliriz ki bugun ulusalcilik/ulkuculuk/envai cesit milliyetciligin mecudiyetinde karsi karsiya oldugumuz kemalizm degil, bizatihi ittihatciliktir. ittihatciligin icinden siyrilarak gelen kemalizm vuku bulmasina ne mumbit derecede dogmatik, ne de kuramsal bir muhtevaya haizdi. ittihatciligin reddiyesi oldugunu savlayabilir miyiz? belki bir noktaya kadar, ama kendi amorflugu icinde ancak ittihatciligin genel sinirlarinda yasayabilir diyebiliriz. kitabin geneli icin iki saptamada bulunabiliriz: yazinda hala ahmet rasimci uslup hakimdir, ziplamalar ve yazarin gereksiz mudaheleleri uzun bir pazar kosesi okuyormusuz intibai uyandirir. ote yandan, ozellikle seksenlerden bu yana ortaya cikan ani literaturune bakarsak, siyasi muhayyilenin yazinda ne derece sefalete suruklendigine-12 eylul rezaleti sayesinde- dalalettir. Kaynak: EkşiSozluk |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 10:37 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.