prens charles in zile yi ziyareti
 

* zaman, prens charles'ın türkiye'yi ziyaret ettiği zamanlardır. yer ise



* adliyesi baro odası. iki ehl-i geyik ve'l cemaat avukat, charles'ın vekaletini alıp ingiltereyi mütaahhite verme ihtimalinin geyiğini yapıp vay efendim -orası ada, zemini sulaktır, hiç bir müteaahhit almaz, çayır çimen bol orda mal beslemek lazım..yok yok pirinç iyi olur orda" şeklinde değişik açımlamalar getirmektedirler. bu esnada içeri bir bayan avukat girer ve geyikçileriden biri içgüdüsel olarak ve de gayet soğukkanlı bir tavırla:



- "prens charles zileye gelmiş duydun mu x hanım?"

demiştir.



yaaa'ydı, hadi canımdı derken kısa sürede, türlü dombalakla ikna edilen x hanımın dimağındaki son tereddüt zerresi de o esnada içeri giren ve bu muhabbetten zerre miskal haberi olmayan ve fakat taze yapılmış geyiğe adaptasyonda on kaplan gücünde olan mavra padişahı diğer bir avukat tarafından giderilmiş, x hanımın:



-"yaw y bey, prens charles zileye gelmiş diyolar doğru mu?"



sorusuna



-"he he! geldi tabi, haberin yok mu? trablus sokağında



* akrabası varmış."



şeklinde cevap vermiş ve diğer ehl-i geyik avukat arkadaşlarının takdirini kazanmış, gülmemek için sıkmaktan mütevellit dudak kanamasına sebeb olmuştur.



lakin bu geyik burda bitmemiş, akıl almaz bi şekilde yayılmış, abuk bir şekilde zile için övünç kaynağı olmuş, ankara ve istanbuldaki zile derneklerinde, dernek temsilcilerince:



-"zilenin tarihini görmeye prens charles bile geldi"



şeklinde sitayişle anılmıştır.



bu kitlesel çığırdan çıkışı mavranın bizatihi üreticisi olan insanlar dahi engelleyememiş, ne kadar kendilerini parçalasalarda bunun bir geyik olduğuna kimseyi inandıramamışlardır. "lan acaba harbiden geldi mi?" diye de kendilerini sorgular olmuşlardır.



* şöyle ki bu mavranın üreticilerinden biri aynı günün akşamı iyi bir halt yemişcesine ailesine hadiseyi anlatıp gülmüşler iken, efsanenin yayılımından sonra, aile olarak olayın aslını bilmelerine rağmen inkar edip efsanenin gerçekliğine biat etmişlerdir.genç avukatın halini varın siz düşünün...)

Kaynak: EkşiSözlük