osman sevaioglu
 

* odtü elektronikte bir kaç yıl önce öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlamıştır. şu an profesör olarak görev yapmakla birlikte bildiğim kadarıyla adliyede ya da adalet bakanlığında bilirkişi ya da danışman gibi bir şey olarak çalışmaktadır. bazı yönleriyle oldukça gıcık bir hocadır sınıfa girdikten sonra kapıyı kilitler geçkalan öğrenciyle muhattap olmaz, olur da kapıyı kilitlemeyi unutmuşsa, sınıfa giren ilk öğrenciye bin bir türlü laf söyler,



* öğrenci girdiğine gireceğine pişman olur. on dakika boyunca geç kalan öğrenciyi göstererek geç kalma konusu üzerine konuştuğu olmuştur.

odtü den mezun olduktan sonra güç elektiriği sektörüne atılıp, konuyla ilgili her yerde çalışmış, herkesle tanışmıştır. yaptığı şeyleri derste anlatarak övünmesi, başarılarından ve güç elektiriği konusunda otorite olduğundan bahsetmesi hoş değildir ancak iş bağlantılarını -özellikle ee100 dersinde- öğrencilerine kullandırır.

ee100 dersinde bütün öğrencilerine gruplar halinde konu verip sene sonunda konuyla ilgili sunum yapmalarını ister. fakat sunum yapabilmek için konuda uzman biriyle görüşme yapmayı şart koşar. ne var ki uğraştığınız konu hakkında üretim yapan bütün fabrikaların genel müdürlerinin telefon numaraları yanından ayırmadığı diz üstü bilgisayarında kayıtlıdır. derste telefonunu açıp bir arçelik in şuranın buranın bilmem ne bölümü müdürünü ya da genel müdürünü arıyıp şöyle diyaloglara girdiği olmuştur.



"alo.. iyi günler mehmet ben sevaioğlu nasılsın... bak bir şeyi isteyeceğim senden burada beş tane öğrencim var, iyi çocuklar, senin konun hakkında araştırma yapmak istiyorlar, telefonunu veriyorum onlara, bi zahmet bi ağırla, bir çay ikram et, sorularına cevap ver... tamam... hadi sağ ol... bu akşam ararlar seni uygun bir saat söylersin... hadi sağol..."



bu şekilde öğrencilerini çevresindeki iş kaynaklarıyla bir araya getirir, müdürlerle tanıştırırır, ciddi fırsatlar sunar. biz kullanamadık o ayrı.

Kaynak: EkşiSözlük