borussia dortmund
 

kendi sahasında oynadığı her maçta taraftarın büyük bir coşkuyla stada koştuğu takım. ayrıca bu taraftar maç boyunca toplam en az 40 ton bira tüketmektedir, maçı kazandıkları takdirde ise bu rakamın 100 tonu geçmesiyle sokaklarda bağıra bağıra marşlar söyleyen siyah-sarı renklere bürünmüş gruplar görmek hiçten değildir.

artık eski gazı kalmamış olsa da, doksanlı yıllarda alman futbolu denince bir çırpıda sayılan iki-üç takımdan birisi idi borussia dortmund. bambaşka bir estetik anlayışıyla dizayn edilmiş sarı-siyah enine çizgili forma ve çoraplarıyla, sahada, fazla gelişmiş eşek arıları gibi rakibin üzerine çullanır, kelebek gibi uçmasalar dahi arı gibi sokarlardı.



o dönemin bana göre en unutulmaz futbolcusu, zeka küpü oyunu ve mesafe tanımaz şutlarıyla andreas möller idi. galatasaray'ın, möller yönetiminde ve gücünün doruğunda bir borussia dortmund'u, hem de kendi sahasında, net bir skorla ve eze eze yendiği uefa kupası maçı ise, unutamayacağım maçlar arasına rahatlıkla girer.



bir başka unutulmaz ise, lise yıllarında, eşek arılarından ve onların korkunç taraftarından esinlenerek kurduğumuz sınıf takımı borussia borudöşerin saha içinde ve dışında yarattığı skandallardır ki, burada anlatılmaz. ilgili olarak

borussia dortmund' un gerçek kuruluş hikayesi şöyledir

18. yüzyılın başlarında almanların osmanlı imparatorluğu ile çok sıkı ilişkileri vardı. değişen osmanlı ordusunu eğitmek için istanbula çok sayıda subay gelmiştir. aynı zamanda ordu erasmusu olarak bilinen bir yöntemle osmanlı subaylarıda almanya' da eğitim görmekteydiler. o sıralarda yedikule'li ziya' nın da aralarında bulunduğu bir grup genç subayda almanya' ya gönderildi. yedikule' li ziya o zamamlar henüz 6 yıllık fidan olan çınarımız beşiktaş' ın alt yapısında sol açık mevkiinde oynuyordu. büyüdüğü mahalle ziya' yı çabuk parlayan sinirli bir insan olarak yetiştirmişti. ziya ve arkadaşları topçu subayı eğitimlerini almak için dortmund şehrine yerleştirildiler. prusya' nın disipli hocaları tarafından bir yandan sıkı bir eğitimden geçerken her boş vakitlerinde okulun bahçesinde top koşturuyorlardı. bir gün ziya ve arkadaşları okulun müderesi dr. meinmuht hoca tarafından bahçede top oynamamaları konusunda ikaz alınca soluğu dortmund' daki boş bir arazide aldılar. bu arada alman eratı ve subayları ile maçlar yapıyorlardı. zamanla kendilerini izleyen almanlar olmaya başladı. bir gün yine almanlarla maç yaparken ilk yarı hiç oynamayan ziya son on dakikada alman kalesine üç tane birden kastırınca kendisine barut lakabı verildi. bu arada diğer illerden takımlar geliyor sıkı maçlar oynanıyordu. izleyici almanlar camlardan pencerelerden sarkıp barut ziya' yı izliyorlardı. gel zaman git zaman barut ziya' nın eğitimi sona ermiş ve ülkesine geri dönmüş fakat yerine gelen yeni osmanlı subayları barut ziya' nın futbolu bıraktığı yerden devralmışlardır. başka şehirlere top oynamaya gitmişler ve kendilerine örnek aldıkları efsanevi topçu barut ziya dortmund demişler. dili dönmeyen almanlar zamanla takımın ismini borussia dortmund olarak söylemeye başlamışlar. yurda geri dönen barut ziya ise çanakkale' de savaştıktan sonra istanbul' a yerleşmiş ve çocuklarıyla mutlu mesut yaşamış. isim babası olduğu takım 1997' de şampiyonlar ligi kupasını müzesine götürmüş. futbolcu torunlarından biri olan ziya kaptan ise hala bir televizyon programında yorumculuk yapmaktadır.

almanyanın son dönemlerde gücü eskisi gibi olmasa da fc bayern den sonraki avrupa çapında en büyük takımı. schalke ile oynadıkları ruhr derbisi ile meşhurlar.iki takım da işçi sınıfından ve aynı çevreden gelmelerine karşın aralarında düşmanca bir rekabet var.derbilerde acımasızca yapılan tezahüratlardan geçilmiyor.hatta son senelerdeki derbilerden birinde dortmundlu taraftarlar penis şeklinde olan balonlarını şişirip sallamışlardı.bu seneki derbide ise ligde umduğunu bulamayan ve kümede kalma savaşı veren dortmund, şampiyonluk yarışında son aşamaya giren schalke yi ligin 33.haftasında 2-0 lık skorla devirdi ve schalke böylece şampiyonluğu elinden kaçırmış oldu. bu galibiyet dortmund için son derece anlamlıydı ve oldukça kötü geçen sezondan kalan tek teselliydi belki de.

bir dönem fosforlu sarı/yeşil formasının herkesin üzerinde olduğu futbol klübü.



Kaynak: İtüSözlük