Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Sözlük (http://www.hayatimdegisti.com/forum/sozluk/)
-   -   bit palas (http://www.hayatimdegisti.com/forum/sozluk/201961-bit-palas.html)

bluemoon24 14-01-2009 04:54 AM

bit palas
 
bonbon palas sakinleri ve hepsinin ayrı hikayesini anlatıp ortak dertlerine çözüm arayan elif şafak romanı.

öyle bir şey yap ki, bir daha buraya çöp dökmek istemesinler. hadi şeker. beynini çalıştır. bulursun sen bir şeyler, dedi rakısını gene benden önce bitirirken.



arkama yaslanıp, bir sigara yaktım. nedense karıncalar yok bu akşam. soluduğum duman havaya karışırken, aniden, kendiliğinden, küçük, bit kadar küçücük bir fikir geldi aklıma.





bon bon şekerlerinin yarı saydam renkli kağıtlarından istanbul'a bakan yarı akıllı bir kadının isteği üzerine adı bon bon palas olarak konan apartmanı böcekler basınca, romanının adına bit palas demeyi uygun görmüştür elif şafak.

elif şafak romanıdır.



kitaptan pek kendime yakıştırdığım bir bölümü oturdum yazdım



...başkalarının özrüyle alay edilmeyeceğini kim söylemiş. ellerimizde zıpkınlar, gözlerimizde su geçirmez gözlüklerle balıklama dalıp kusurlar-kabahatlar-gafletler denizinin yedi kat dibine, yakaladığımız her özrü karaya çıkarıp uzun uzun inceler, didiklerdik lime lime. bazen bununla da yetinmez, ahtapot yakalamış kalamar tutkunlarına has bir iştahla havaya kaldırdığımız avımızı, o kayadan bu kayaya çarpardık saatlerce. gerçi eninde sonunda kimsenin kurtulduğu yoktu dilimizden ama kimileri daha çok alıyordu nasibini vızır vızır yağan genellemelerimizden. köylüler ve lumpenler, reklamcılar ve akademisyenler, ev hanımları ve hukukçular... farklı farklı sebeplerden de olsa, topluca hedef tahtasındaydılar. ama zaten bu tahtanın çapı oldukça genişti envai çeşit insanı rahatlıkla içine alacak kadar geniş. orada herkese yer vardı. sarsaklığına tanık olduğumuz birini merhametsizce, akıllı geçinenleri hoyratça aşağılardık. giyimine kuşamına özen gösterenlere gıcık kapar ama zevksizce giyinenleri bir kaşık suda batıra çıkara birkaç kez boğardık/ezilenlerin eril kahramanlarından hazzetmez ama ezenlerin primadonnalarına ifrit olurduk/ ölümden korkanlara dudak büker ama ölümle derdi olmayanları da ezim ezim ezerdik/ kötü yazılmış bir makaleyi, öyküyü, romanı okumaya katlanamaz ama iyi yazılmış olanlara da şap şup çamur atardık/ geçirdikleri ilk ciddi ameliyat yahut tramva ertesi dindar kesilenleri kaale bile almaz ama ömürleri boyunca hep aynı raddede imanlı yahut imansız kalanları da kati surette ıskartaya çıkarırdık/düzgünleri düzgünlüklerinden ötürü bağışlamaz ama yamukların yamukluklarını da allı pullu teflere koyup şıngır şıngır çalardık/ hristiyanlığın islamiyetten daha az müdehaleci ya da yahudiliğin daha az ataerkil olduğunu zanneden bön laikleri yerden yere çalar, islamiyet içre çeşitlilikten bihaberleri kıtır kıtır kemirir ama dinlerin sınır kapılarından vizesiz geçen mistik hareketlere kapılanmakla kendilerini ayrıcalıklı sananları da pare pare top atışıyla bereler hele hele ermek&ampolmak&ampvarmak üçlemesi adına kendilerin hintli, çinli, tibetli alternatif mesihler arayanları didik didik ederdik/ evlenip çoluk çocuğa karışanlara koç başlarıyla saldırır ama evlenmemeyi muhalefet sayanlara da kıçımızla gülerdik/heteroseksüelliklerini başlarına gelen bir mecburiyet gibi taşıdıklarından herkese açık hezeyan çöllerinde hiç olmazsa bir günah elması dişleyebilmek dişleyebilmek için, kıtı kıtına, hırlaşa homurdana debelenenleri de eşcinselliklerini de tamamen kendi seçimleri gibi görerek, başkalarına kapalı tecrit vahalarda pinekleyenleri de, aynı katrana bulayıp çırılçıplak gezdirirdik sofralarımızda/bizzat tanımadıklarımızdan hoşlanmaz ama yakinen tanıdıklarımızı da bozdurup bozdurup harcardık....

yanlış bilmiyorsam yazarın mahremden sonraki kitabıdır.

dantelli,böcekli kapağıyla dikkat çekicidir,okunasıdır.

dantel üzerinde böcek olan kapağı gerçekmiş hissi uyandırdığından annenin yanında gazete kağıdı ile kapatılarak okunan, elif şafak'ın zekice kurgulanmış detay zengini,eğlenceli romanı. mahrem, pinhan ve araf'tan sonra okunması oldukça kolay gelen kitaptır aynı zamanda.

hamileliğinin son aylarında aşırı kilo alıp, bir sonraki günü dahi taşıyamaz olmuş bir kadına benziyordu istanbul .yapabilse, bir an evvel kurtulmak isterdi bu kantarlı külfetten. yapamıyordu. yıllar, yüzyıllar boyu şiştikçe şişmişti. istanbulu bu kadar da güzel betimleyebilmiş nadide roman.

karanlıkta, kendi içine kıvrılıp, beni yanında yalnız bıraktığında, onu hiç tanımadığımı kabullenmek zorunda kaldım. seviştiğimiz kadınların vajinalarını aralamakla vücutlarının her noktasını görebildiğimizi ve içlerine girdiğimizde, derinlerine ulaşabildiğimizi sanmak ne bağışlanmaz saflık...



a benim manyak kızım, madem ki bir delilik ettin şu güzel suratını doğradın, sakın bundan sonra akıllanayım deme. hayatta en kötüsü, suratını keserken deli olup da, dikişlerden sonra aklını başına toplamaktır. bak işte o zaman çok acı çekersin, hem de beyhude bir acı. hiç bir işe yaramaz. sen sen ol, dikişlerden sonra da manyak kal, söz mü?

original adı the flea palace olan sinemaya uyarlanması için ölüp bitilesi,zinhar elinden düşürülmeyesi elif şafak yapıtı.



ne söyleyeceğimi bilemedim.beklediğim türden bir hikaye değildi dinlediğim.bir insanı sevmek,gamhanesinde bir türlü huzura erememiş hikayeleri tomar tomar çıkartıp,birer birer temize çekmek demektir.aşk ise,o hikayelerin peşisıra dalıp sevdiğinin hayalhanesine,onun tasvir ettiğinden daha ötesi ve tezyin ettiğinden daha çirkiniyle karşılaştığın halde,çıkmayı istememektir oradan.



uyandığı andan, uyuduğu ana kadar sürekli bir şeyler atarak geçirir gününü şehirde yaşayanlar. haftalara, aylara, yıllara vurduğumuzda, hatırı sayılır bir çöp tepesi yükselir her birinin arkasında. ve tıpkı sinekler ve hamamböcekleri ve besinler ve nesneler gibi, insanların da bir miadı vardır. ortalama yaşam süresi erkekler için 65, kadınlar için 70'tir. sonra, malum son gelir ve onlar da ölür. çürür ve ayrışır, parçalanır ve dağılır, kendileri olmaktan çıkar ve başka başka şeylere karışırlar. ama eğer ölmeye ramak kala, hatıralarımız yerine, şimdiye değin attıklarımız olsaydı bir film şeridi gibi geçip giden gözümüzün önünden, fazladan uzatabilirdik ömrümüzü.





gidemeyenlerden olmanın en kötü yanı gidememek değil,kalamamaktır aslındaseni kışkışlayan toprakta penah aramaktır hala.

heyecanla ve merakla okuduğum, bitirdiğimde ise: sinema filmi mi bu ya? diye isyan ettiğim elif şafak romanı.





bir insanı tanımayı arzulamak, kof bir vaattir ve büyük külfet! günler, geceler, haftalar, seneler boyu dinlemeyi ve gözlemeyi, didiklemeyi ve hissetmeyi, deşmeyi ve dermeyi gerektirir kabukları kaldırabilmeyi ve altlardan ince ince sızacak, belki de fışkıracak olan kanı görmeye tahammül edebilmeyi... bunca zahmete katlanamayacak olduktan sonra, daha yolun başındayken dönüp, bu işe hiç kalkışmamak yeğdir..



bu ve benzerleri çok hoş cümlelerin ve paragrafların yer aldığı elif şafak'ın eserlerinden biri,tavsiye edilir.



Kaynak: İtüSözlük


WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:52 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.