![]() |
bir bilim adamının romanı oğuz atay'ın hocası mustafa inan'ı anlattığı türkçe dersi hocam yüzünden okuduğum gereğinden fazla övgü yapıldığını düşündüğüm kitap birazdan gireceğim sınavın temelini oluşturacak kitap.sanki biraz türk filmi havası varmış gibi geldi bana.ayrıca oğuz atay'a bu kitabı yazdıran matematikçi kitabı pek de beğenmemiştir. bu kitabı tutunamayanlar ve tehlikeli oyunları okuduktan sonra almıştım.yıllardan 1998ti. fakat uzunca bir süre okumadan rafta bıraktım. sonra türkçe dersini necla algandan alan her insan gibi bu kitabı okudum. açıkçası nasıl eylembilimin akademik çevrelerde hoş karşılanmayacağını düşünmüşsem, bu kitabın da aynı sonu paylaşacağını düşündüm okurken. üniversitedeki uyuşuk, araştırma yapmayan ve öğretme hevesi olmayan profesörlerin nasıl hoşuna gidebilir bu kitap? üstelik bir şeyler yapmak isteyen kişilerin nasıl bir engelle karşılaşacağını da anlatıyor sistem içerisinde. hocaların pohpohlamaları ve sınav sistemi içerisinde üst sıralarda yer alan bir üniversitede okuduklarını düşünmeleri nedeniyle kendini beğenmiş tavırlar içerisinde bulunan öğrencilerin de iç yüzlerini ortaya çıkaran bir kitabın nasıl olur da öğrenciler arasında tutulacağını düşünebilirim? doğu-batı çelişkisi ve farklılığının ortaya konulduğu ve doğunun uyuşukluğu ile, hayalini kurduğumuz bir yaşam standardını asla tutturamayacağımızı türk toplumuna açıkça söyleyen bir kitabın nasıl olur da benimsenebileceğini düşünebilirim? zaten mustafa inan hakkında biyografi yazacak kadar bilgi yokken yazılabilecek en güzel eseri vermiştir oğuz atay. başkaları bu işi yapmaya kalkışsaydı, kitap 50 sayfadan öteye gitmezdi belki. sonuç: oğuz atayın istediği kitabın göklere çıkarılması değil, başımızı önümüze eğip derinlemesine düşünmemizdir aslında bende acı ve hasrete karşı müthiş bir mukavemet olduğunu tahmin ediyorum. belki bu düşüncemde aldanıyorum. belki bunu marazi bir ruhun kararsızlıkları olarak telakki edeceksin... bilmiyorum belki de öyle... sen çok iyisin, açıksın... dünyada bundan daha mesut birşey tasavvur edemiyorum. zaten bu büyük alemde kendimizi ayrı ayrı düşünecek olsak mutlak değerimiz sanki nedir... eğer birimizin bir kıymeti varsa, o da diğerinin ona verdiği değerdir... aşk muhakkak derin bir dostlukla başlar. seni bilmeden ve tanımadan önce de ben daima sevdim. fuzulî'nin dediği gibi bende ezelden beri aşk istidadı var. daima kalbimde bir ateş vardı. öyle muayyen birşey yoktu, yalnız daima içli idim. s.15) itüde okuyan herkesin okuması gereken kitap. oğuz atay'a bu kitabı yazmasını teklif eden tübitaktır. mustafa inan'ın öğrencisi, hatta sevdiği bir öğrencisi olması ve edebiyatla ilgilenmesi neticesinde bu iş için atay seçilmiştir. atay başta çok sevinir. çünkü hocasını çok sevmektedir. büyük bir hevesle araştırmalarına başlar. ancak karşısına çıkan tabloda bazı kusurlar olduğunu görür. örneğin mustafa inan mason olduğu için ve başka sebeplerden ötürü bilgisini, bilimini tam bir bilimadamı hassasiyetiyle yerine getirememiştir. atay, bundan çok rahatsız olur. bulduğu tüm verileri kitaba almayı planlar. amacı mustafa inan gibi bir bilim adamı dahi bu hataları yapıyorsa ortada bir yanlışlık var demektir ve bu yanlışlığın düzeltilmesi için de kusurusz gibi görünen bu kişiyi eksikleriyle bir bütün halinde anlatmaktır. amma velakin, mustafa inanın eşi jale inan, oğuz atay'ın yazdıklarına çok fazla müdahale eder. mustafa inanın olumsuz sayılabilecek yönlerinin anlatıldığı kısımları çıkarmasını ister. atay başta diretse de tübitak'ın da araya girmesiyle söz konusu bölümler kitaptan çıkartılır. hatta bir ara aty bu kitabı yazmaktan da vazgeçer gibi olur ama neden yazdığını şimdi hatırlamıyorum. unuttum napiyim. çok merak eden olursa sizi şöyle alalım: ben buradayım... Kaynak: İtüSözlük |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:41 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.