![]() |
abelard ve heloise birbirleriyle olamadıkları için mektuplarla aşklarını yaşayan çift. dünyanın ilk romantik aşklarından biridir. birbirlerine tekrar ölünce père-lachaise mezarlığında kavuşmuşlar, ve hala beraberler. peter abelard bir din alimidir heloise ise onun öğrencisi, eşi ve çocuğunun annesidir.daha sonra ayrı düşmüşlerdir fakat birbirlerine yazdıkları mektuplarla aşkları devam etmiştir.parisde pere lachaise mezarlığına gömülmüşlerdir. bu aşk hikayesinin oyunu da yapılmıştır.ronald duncan ise kitabını yazmıştır.alexander popeın yazdığı eloisa to abelard şiirinin esin kaynağı bu kişilerdir.. yaşayıp yaşanabilecek en güzel aşkı yaşamışlardır. hıristiyan ahlakını tartıştığı için soissons ve sens konsilleri kararıyla kendi kitabını yakmaya mahkum edilen filozof ve şair pierre abelard ile öğrencisi heloise'in latince mektuplarından yola çıkılarak yazılmış bir ronald duncan oyunudur. sic et non gibi din felsefesi alanındaki yapıtlarının yanında pek az şiiri günümüze dek ulaşan abelard ve öğrencisi heloise arasındaki aşktır oyunun yoğunlaştığı konu. heloise'in dayısı fulbert tarafından hadım edilen abelard'ın çıkmazları, baskılara direnerek o dönemde evlenmeyi reddediyor oluşları, toplumun ve kilisenin tepkisi oyuna trajik düğümü atar. tilbe saran ve cüneyt türel tarafından da ülkemizde sahnelenmiştir. aşkı bularak kendine varmayı anlatır aslında oyun. sevilen kişiyi bir nesneye indirgemeyi reddeden, aşkı ona ulaşıp ulaşamamak üzerinden değil, kendi ruhuna değmek üzerinden tarifleyen, beyin kıvrımlarınıza soru işaretleri salan zor bir metindir. özde var olan neyse, kendi varlığından öte, ne sebep gerektirir ne mazeret... kendimi dalgalar gibi hissediyorum. varlığımın kozasından çıktım artık. héloise'den abélard'a: düşünüyordum, hatta korkuyordum, uzun süren suskunluğun ya benden çalınmış huzursa, ya beni unutacak kadar güçlenmişsen... oysa ancak anılara teslim olmayacak kadardı benim gücüm yanılmışım... zayıflıktan değil acıların. öylesine güçlüsün ki, göz göze yaşıyorsun acılarla. sakınmıyorsun gözlerini, kaçırmıyorsun onlardan. mısralarının kafasız kafalarca nasıl aşağılandığını, nasıl da kafir denildiğini sana... unutabilir miyim? sonunda fırlatıp attılar seni dünyanın dışına. ne iğrenç lekeler sürdüler amacına... huzur ararken kendin de manastıra kapanınca, nasıl attılar seni aralarından, kardeş deyip bağrına atarlar elbette! sıradan olduklarını hatırlıyorlardı, seni her gördüklerinde. abélard'dan héloise'e: hücremden dalgalar görünüyor, bakarsam. bakıyorum, ama görmüyorum. boğalar gibi saldırıyor azgın dalgalar, serpintileri kadirşinas kumsala vuruyor. güneş doğudan yükseliyor umutsuzca ve boynu bükük çekip gidiyor batıdan. bulamıyorum... güzellik canımı sıkıyor. doğa avutmayı beceremiyor. ilk iki mektuptan en sevdiğim kısımlardır. gerisi, tekrar okuduğumdan yazamadıklarım... Kaynak: İtüSözlük |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:40 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.