![]() |
hayattan sıkılmak insanın hayatında yeniyse alışması çok zor olan şey. eskiden der insan, 'eski'yle neyi bir hafta öncesini ya da bir gün öncesini mi kastettiğini bilmeden, eskiden ne de çok eğlenirdim şununla artık neden olmuyo?. en vurucu kelimesi 'artık'tır olsa olsa bu cümlenin, çünkü 'artık' değişimi niteler ve üzer genelde insanı ortada kötüye giden bir değişimin olduğunu farketmek. sonra da düşünür belki farketmekten ileri geliyordur bütün dertler, tasalar, sıkıntılar. acaba sürekli zehemeheee, hacı çok ta$ak adamsın yeeaahah diyen adamlar gibi mi geçirmek gerekir hayatı? belki de hiç görmemek, görüp de görmezden gelmeye çalışmaktan daha az acı vericidir der. sonra sikmişim yaa aha hatun online oldu zehehe der, gider, konuşur eder, uykusu gelir, yatar, uyur, kalkar, yemek yer vs.. sonra da bir gün gelip hayattan ara ara sıkılabilmenin lüksünü yaşadığı, hayattan tekrar sıkıldığı bir anda dalar düşüncelere acaba? diye. hayat denen bu oyundan sıkılmaktır ki nerede lan bu hayatın exit tuşu? ya da restart'ı yok mu bu dalganın tarzı sorulara neden olur. günlük koşuşturmacanın daha doğrusu bu meşguliyet mazaretinin arkasına sığınararak,bir süre vucudun metabolik faaliyetleri dışında hayata dair hiçbir eylem yapmamak ve sonrasında durumun kafaya dank etmesiyle etrafa şöyle bir bakıp lan yapacak bi şey yok! deyip sonra da sıkıldım lan bu hayattan denmesi durumudur. sabahtan akşama değin bilgisayar başında oturmakla eğlenilmez,ilk başta müthiş zevk veren oyunlar belli bir süre sonra tat vermez olur.hayat dışarıdadır ne masa başında ne dört duvar arasında! tekdüze yaşam şekli nedeniyle yaşamanın keyifine varamamak olduğu gibi aynı zamanda depresyon belirtisidir. hayattan sıkılmak, mutsuzluğa tamamen alışmakla çözülebilecek bir tür insan sorunudur. insan değil ağaç olsam... dallarımın arasından rüzgarlar esse yapraklarım, çiçeklerim, meyvelerim olsa mevsimleri yaşasam... köklerimle toprağın derinliklerine sarılsam. kuşlar konsa dallarıma, yuva bile yapsalar... böcekler, karıncalar yollansalar içime... çürütseler oralarımı ballarım, sakızlarım olsa, gövdeme bir insan yaslanıp uyusa... ben bunları hiç bilmesem sadece ağaç olsam... * sevmediği bir işte çalışan,sevmediği bir ortamda yaşamak zorunda kalan insanların içinde bulunduğu durum. kişiyi ra sürükleyen durumlardan birisidir. hayattan sıkılan insan, bir de diğer tarafı denemeyi düşünür. lakin, gittiği yeri* görünce, bu dünyanın sıkıcı olmadığını anlayacak ve geri dönmek isteyecektir. ama artık çok geçtir... çok beklenen birşeyin,olayın,durumun beklenen hazı vermemesi sonucu ortaya çıkabilir. hep uyumak , sadece uyumak istemektir... hayattan sıkılmak diye bişey yoktur..tamam bazen bazı şeyler 'tamam ulan yeter ben oynamıyorum' dedirtir insana ama öyle bir şansı yoktur kişinin bunun bilinme süreci acılı olabilir.. bu noktada akıldan çıkarılmaması gereken gerçeklik pek basittir. adı üstünde oyun ve oynamak..işte dikkate alınması ve yapılması gereken budur. hayata ne hakediyorsa o verilmelidir..çok zorda kalırsa bırakın o sizden sıkılsın.. e öyle ya bu bir strateji oyunu ise eğer..karşı taraf hayattır.. küçüklükten beri size verilen rolün artık taşıyamayacak kadar ağır gelmesi. çevrenizdeki onca çocuk ruhlu büyük arasında sizin de çocuk olmanıza izin verilmemesi. sanki dokunulmazdı çocukken ağlamak dizesinin sizin için geçerli olmaması. her durumda metanetli, her olayda ağırbaşlı olmak durumunda kalmak. ben bu görevi ya da rolü herneyse artık kaldıramıyorum. içimde büyük bir özlem çocukluk, geç de olsa yaşanabilir mi bilmiyorum. bu zamana kadar içimi dökme aracı olarak hep yazıyı kullandım. doyasıya ağlasaydım, çaresizliğimi belli etseydim henüz yirmi yaşında hayattan sıkılmazdım belki de. günlerin ardalanmasından sıkıntı duyan insandır. bir saat sonrasını düşünmek bile onu daraltırken bütün bir hayat fikrini evrenin en ücra köşesine fırlatmak ister. Kaynak: İtüSözlük |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:56 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.