Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Sözlük (http://www.hayatimdegisti.com/forum/sozluk/)
-   -   ekspresyonizm (http://www.hayatimdegisti.com/forum/sozluk/193282-ekspresyonizm.html)

bluemoon24 13-01-2009 05:23 PM

ekspresyonizm
 
sinemada kendini 1919 ile 1930 yılları arasında almanyada göstermiş sinemaya tiyatro ve resimden geçmiş gerçek üstü bir dekor, yapay rol yapma yani kısaca aşırı bi üslubun hakim olduğu sinema akımı.toplumsal ve siyasal problemlerden kaçma isteği dikkat çeker ve iç dunyanın sırlarını bulma çabası vardır.ilk örneği doktor caligari'nin muayenehanesi

denebilir.

ekspresyonizm terimini 'ifadecilik' olarak çevirebiliriz.ancak aynı zamanda bi insanın içinde yer alan bir takım gizli duygularını 'açığa çıkarma' 'dışa vurma' anlamlarını da içerir.

vincent van gogh un öncüsü olduğu kabul edilen bu 20.yy avrupa sanat akımında, varlıklar olaylar gerçekte olduğu gibi değil,sanatçının iç dünyasına göre anlatılır.sanatçı yapıtında olan'ı değil,olmasını istediğini verir.ekspresyonistler sanat eserinde yansıtılan nesnenin anlatılmak istenen den öte,anlatılanı anlamak için yapılan bi çağrı olduğunu söylerler.

eserler çabuk yapılmış,bir çırpıda çıkmış izlenimi verir..sert,kaba ifadeler , abartı renkler kullanarak duygusal bi iz bırakmayı hedefler.

picasso,kirscher,brücke,cezannes,matisse... gibi ressamlarda bu akımın içinde yer almışlardır..

içteki bir şeyi dışa aktarma, dışavurumculuk. eserin salt güzellik olmaması gerektiğini insanda çeşitli duygular uyandırması gerektiğini savunur.

1. dünya savaşından sonra almanyada doğmuştur. savaştan dönen, kötü bir şekilde yaralanmış, sakatlanmış, kolunu, bacağını kaybetmiş insanlardan, sokaklarda dolaşan eğri büğrü, biçimsiz orospulardan etkilenen alman aydını bu insanların en saf, en gerçek hallerini yapıtlarına konu etmişlerdir. ekspresyonizm resimde insanları neredeyse karikatürize etmek, rengi hunharca sağa sola taşırarak kullanmak sinemada ise abartılı makyaj ve yapmacık, teatral bir oyunla kendini göstermiştir.

- alo, naber?

- iyiyim bitanem, sen nasılsın?

- napıyodun?

- hiiiç, bi film izliyodum öylesine.

- adı ne?

- bilmiyorum ki. yabancı bi isim. kadın temalı avrupa filmlerinden biri işte.

- sanat filmi yani.

- tabii tabii alman mala vurum öhhööö öhöö alman dışavurumculuğunun izlerini taşıyor işte. böyle gölge oyunları karakterlerin ruh dünyasını ifade ediş biçimi falan ilginç.

- konusu ne?

- ya işte erkek egemen bi dünya, kadınları sürekli eziyolar,konuşturmuyolar, ne zaman bi laf söyleyecek olsalar hemen ağızlarına tıkıyolar. işte böyle dayatmacı bi toplum,zorlanan kadınlar vs.

- düzen eleştirisi yani ?

- tabii canım bi görsen, düzen düzene...

- .........................

- allah belanı versin necmi, yine alman pornosu seyrediyodun di mi?

- naturlich!



http://sozluk.sourtimes.org/...

20. yy'ın ilk yarısında ortaya çıkan, vurguyu öznel deneyime veren, gerçekçiliğe önem vermeyen, güçlü ifadeye ve etkiye yoğunlaşan, perspektifi bilinçli olarak ihmal eden akım.

avrupaya yayılmış farklı sanat çevrelerinde ortaya çıkan doruk noktasına 1905-1920 yılları arasında ulaşan sanat akımıdır. ayrı, kendi içine dönük bir akım değildi ama güçlü renkleri, çarpıtılmış figürleri ve bazen aidiyet ve vazgeçiş temalarını sorgulayan soyutlamayı kullandı. başka dönemlerin sanatları da, örneğin francis bacon, genel anlamda dışavurumcu olarak adlandırılabilir. kökleri ise van gogh, edvard munch, james ensor da bulunabilecek, duygusal aşırılıklarla karakterize bir kuzey avrupa olgusudur. huzursuzluğun ve gerçeği arayışın sanatıdır. almanya'da akımın önder sanatçıları die brücke ve der blaue reiter gruplarında gelişigüzel toplandılar. her iki grup da içten duyguların, temizlenmesi ve saflaştırılması gerektiğini hissettikleri bir toplum tarafından yok edildiğini keşfettiler. sanatçılar bu süreci çoğu kez doğal afetlerin, örneğin bir ormana düşen yıldırımın betimlenmesi veya dünyanın hiddetli bir tanrı tarafından yıkılıp yeniden yapıldığı apokalips gibi incil sahnelerine gönderme yaparak görselleştirmişlerdir.

ekspresyonizmin sanat alanında ilk ortaya çıkışı, on dokuzuncu yüzyılın sonlarında resimle olmuştu.edward munch, ensor, hödler, gaugin, matisse gibi ressamların önderliğinde başlayan bu akımın kurucu ismiyse hiç şüphesiz van goghtu . bu isimleri oskar kokoschka ve emil nolde gibi ressamlar izlemiş, özellikle der sturm galerisinde sergilenen eserlerle ‘ekspresyonizm adı tüm dünyada duyulmuş, bu eserler kübizmin doğmasında önemli rol oynamış, birçok yeni sanat anlayışını da beslemiştir.

ekspresyonist sanat kesin kişisel açıklamalara değer verir, bu türden açıklamaları neredeyse zorunlu sayardı: "ben bunu gördüm, bunu düşledim, bunu yaşadım, bu bana böyle göründü, bununla ilgili olarak bunları hissettim. ben, sanatçı olarak size bu yaşantıyı sunuyorum, çünkü sanatçı olarak özel bir duyarlığa sahibim ve hayatımı sizin için, siz insanlar için, bu yaşantıyı kavrama yollarını aramaya ve onu duyarlı biçimde algılamaya adıyorum. ben insanlığın bir parçası olmakla birlikte, tekim, benzersizim. sizse çok sayıdasınız boş saatlerinizde değilse bile, vaktinizin, öğreniminizin, çalışmanızın çoğu bir yaşantıyı algılamanızı dizginleyecek, duyarlığınızı köreltecek biçimde ayarlanmıştır. size nasıl sesleneyim? aşırı kullanımla aşınmış avrupa sanatının kalıplarıyla olamaz bu bunların artık hayatla hiçbir bağları yok ve benim hayatı kişisel kavrayışımı dile getirmeme izin vermiyor. çarpıcı renkler, figürleri resmederken asıllarına bağlı kalacak yerde, etkili betimlemelerden yararlanmam ve özellikle onları çarpıtmam dikkatinizi çekebilir, ama fazla saldırgan oldukları için de tepkilerinizi köreltebilir. ben her gün bu renklerle haşır neşir olduğum için beni ürkütmüyorlar sizin beceriksizce çizilmiş gibi gördüğünüz desen, ben öyle istediğim için öyle. ama siz onu okumayı, ona karşılık vermeyi öğrenebilir misiniz, hele benim davranışlarımı sürekli olarak içinde bulunduğum durumda ve kendimdeki değişimlere uyarlamam gerektiğine göre? ben sizin sanatımı kullanmanızı, onunla şehir hayatının öldürücü baskısına karşı koymanızı istiyorum. aslında, benim kendimi odak noktası alan bir sanatta direnmem, bu sanat ancak sizin gerçek kimliğinizi bulmanıza yardım ediyorsa anlamlıdır. ama benim kendimi açıklayabilmem için, aramızdaki bağı sağlayan o ortak görsel dilden vazgeçmem gerekiyordu". - norbert lynton, modern sanatın öyküsü

türk edebiyatında en önemli temsilcilerinden birisi ahmet haşim'dir. özellikle bir günün sonunda arzu şiiri ders kitaplarında bu akıma örnek olarak verilir.

ekspresyonizm, karşı-gerçekçi sanat anlayışının çelik omurgasıdır. eğer bu akım doğmasaydı 1920 - 30 ların almanyasında günümüzde, korku ve psikoloji filmleri pi.ç olarak doğarlardı.



sadece gerilim yüklü gücü değil politik tavrıylada çok güçlü bir akımdır. burjuvazinin sanat anlayışını tümden reddeder. sinemada anlatımı, edebiyatta sözcükleri, tiyatroda devinim ve akışı, resimde gerçeğin obje-nesne ilişkilerini tümden paramparça eder.



elbette bütün karşı-gerçekçi akımlar gibi flaş bir patlama ve anında yok olmayı beraberinde yaşamış. nedeni yıkmak istedikleri burjuva hayatının yerine, ne koyacaklarını bilmemelerinden kaynaklanıyor.



dışavurumculuk, sanatsal hezeyanımın en güzel varlığı,

21. yy'lın çıkmaz sokağı.



ne derece bitmiş olsanda yine de sen..



Kaynak: İtüSözlük


WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:06 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.