![]() |
canlı yaşayan alive kelimesinin türkçesi, fakat eğer konu televizyonlardaki canlı yayın ise, live kelimesinin türkçesi. bugün bile sınırları kesin olarak çizilmemiş bir tanımdır canlı. genel tanıma göre 7 özelliği vardır canlılığın. 1. organizasyon, yani çok veya tek hücreli bir şekilde organize olarak bağımsız bir birey olma. 2. homeostasis, yani iç dengenin korunması. 3. metabolizma, yani çevreden alınan hammaddelerin yapıtaşlarına veya enerjiye dönüştürülmesi. 4. büyüme. 5. adaptasyon, yani değişen çevresel koşullara uyum sağlayabilme. 6. uyaranlara ceva verme. 7. üreme, yani kendisine benzer yeni bireyler üretebilme. tanımlar gayet açık olsa da bu tanımların hepsine uyan, ama canlı sınıfına sokulmayan şeyler de vardır. mineral kristalleri buna en güzel örnektir. kristaller atomların tekrar eden bir düzende dizilmesi ile oluşurlar. yani oldukça organize bir yapıya sahiptirler ve 1. kurala uyarlar. hücresel yaşam gibi karmaşık homeostasis sistemleri yoktur fakat termodinamik olarak denge durumuna ulaşır ve korurlar. şu halde 2. kurala da uyarlar. içinde bulundukları katı, sıvı veya gaz çözeltideki iyonları, atomları alıp bünyelerine katarlar. hatta bazı kristaller bu olay sırasında açığa çıkan enerjiyi kullanarak kendi büyümelerini katalizlerler. 3. kurala da gayet güzel uyarlar. 3. kurala uymaları 4. kurala da doğrudan uymalarına neden olur. yani çevreden aldığı atomları bünyesine ekleyen kristal büyür. denge durumlarını korudukları gibi, değişen çevresel koşullara da uyum sağlarlar. değişik sıcaklıklarda, ph değerlerinde veya atom konsantrasyonlarında serbest enerjilerini en aza indirmek için değişik boyutlarda veya tamamen değişik şekillerde oluşabilirler. mesela yüksek sıcaklıklarda piramit şeklinde oluşan bir kristal düşük sıcaklıklarda küp şeklinde oluşabilir. hatta atomik dizilişlerini değiştirerek tamamen farklı bir kristal oluşturabilirler, yani evrim geçirlebilirler, dolayısı ile de 5. kurala da uyar. aynen bitkilerin güneşe doğru dönmesi veya köklerin suya doğru uzaması gibi koşulların homojen olmadığı bir ortamda serbest enerjilerini en aza indirebilecekleri doğrultuda oluşurlar, yani çevresel uyaranlara cevap verirler. veya değişen basınç veya sıcaklıklarda atomik yapılarını yeniden düzenleyebilirler. yani uyaranlara cevap verirler ve 6. kurala da uyarlar. belirli boyutlara ulaşan kristaller pasif olarak daha küçük parçalara bölünürler ve her parça, ayrıldıkları kristal gibi büyümeye ve bölünmeye devam edebilir. yani bildiğiniz bölünme veya tomurcuklanma ile ürerler. gördüğünüz gibi inorganik kristaller, virüsler gibi canlı sınıfına sokulup sokulmamak konusunda kararsız kalınan çoğu şeyden daha iyi uyar canlılık tanımına. hatta yıldızlar bile bu kurallara gayet güzel uyar. ancak canlılık tanımının içine ruh, tin, anima, bilinç gibi gözle görülemeyen elle tutulamayan bir bileşeni de eklerseniz artık metafizik sınırları içindesiniz demektir. aristo bu konuda çok kafa patlatmış ve canlıları cansızlardan ayıran ruhu ateş, hava, toprak ve suya ek olarak quinta essentia yani maddesel olmayan beşinci bir element olarak tanımlamış. ibrahimi dinlerde de ruhun varlığı kesin olarak bildirilirken özellikleri pek belirtilmemiş. kuran'daki ey muhammed. sana ruhtan sorarlar. de ki ruh, rabbimin emrindendir, size ancak az bir bilgi verilmiştir ayeti belki de ruhun gerçek mahiyetini asla kavrayamayacağımıza işaret eder. gene de birçok islam alimi ve düşünürü ruh konusunda düşünüp tanımlamaya çalışmıştır. ayetlere ve hadislere dayanan genel görüşe göre ruhlar, bedenden önce, toplu olarak, aynı özden fakat ayrı ayrı, yani bireyler olarak yaratılmıştır. bir bitkinin içindeki suyun, bitki kuruduktan sonra da buhar şeklinde var olmaya devam etmesi gibi, beden öldükten sonra da ruh yaşamaya devam eder. Kaynak: İtüSözlük |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:37 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.