![]() |
m night shyamalan sixth sense, unbreakable, signs gibi doğaüstü konuları işleyen filmlerin yönetmenidir. ayrıca quentin tarantino gibi küçük rollerde de olsa çektiği filmlerde oynama hastalığına sahiptir o. henry tadında sürpriz sonlarla filmlerini tamamlayan ancak the village'dan itibaren b.ka sarmaya başladığını düşündüğüm yönetmen. hayır acaba bu herif de aslında ölü ama çaktırmıyor, sonradan anlayacağız gibisinden tırsmıyor da değilim. değişik kurgular üzerinde ışık ve ses efektlerini kullanarak seyirciyi korkutmaya çalışan yönetmenlerden bir tanesi.soyadını ilk seferde okuyana plaket veriyorlar bi de. the village adlı filminde yukarıdan sallanan tüylü mikrofonu beyaz perdeden bir an olsun eksik etmemiş olan yönetmen. film boyunca bi kasvet bi gerilim vardır. başarıyla sizi bi olumsuzluk beklemeye karamsarlığa iter. hafif hafif de gerer. ama neticede e noldu şimdi? bu muydu? dersiniz. ama yarattığı karamsarlık ve beklemek ilginçtir. başarı sayılabilir. cameocu yönetmen ismi nayt şamalan diye okunan, yeni filmi lady in the wateri heyecanla beklediğim film yönetmeni. signs filminin dubble disc editionunda çocukken yaptığı bi film vardır ki bu adam nasıl bukadar başarılı oldu dedirtir. filmlerinde uzun sahneler ve az montaj kullanmasıyla ünlüdür, bunun için tiyatro tecrübesi olan oyuncuları seçmeye özen gösterir. kendini tekrarlama polemiğine kesinlikle katılmadığım,tadından yenmez senarist ve yönetmen. 21 temmuz'da gösterime girecek son filmi 'lady in the water'da bryce dallas howard ile yeniden çalışması ve korku=gerilim=dram üçlemesine suyla yön verecek olması filme bilet almak için çok da düşünülmeden bulunabilecek bahanelerdir. ve sonunda 2008'de gösterime girmesi planlanan yeni filminin adı açıklanmıştır. merakla bekliyoruz. yaptığı filmlerin kalitesi ve başarısı git gide düşen yönetmen. kariyerine wide awake ve praying with anger adlı iki filmle başlamıştır ama bunlardan sonraki filmi sixth sense ile başarıyı yakalamış ve gelecek vaadeden yönetmenler kategorisine girmiştir. sonraki filmi unbreakable'la süperkahraman olayına farklı bi şekilde yaklaşarak sixth sense kadar olmasada başarılı olmuştur. fakat gelin görün ki sonraki filmleri sırasıyla signs, the village ve son olarak lady in the water'la gitgide kötüleşen performanslar vermiştir. filmleri gitgide kötüleşsede vazgeçemediği tek bişey vardır, o da kendini cameo olarak her filminde göstermesidir. lady in the water filmiyle en kötü yönetmen seçilerek ödüllerinin arasına altın ahududuyu da eklemiştir. lady in the water dışındaki tüm filmleri izlenmeye değer derecede güzel özellikle signs ve sixth sense . filmlerinde olayların hiç beklenmedik bi şekilde gelişir ve şaşırtıcı bir sonla biter. gerilim ,korku ve fantastik öğeleri çoğu zaman gerçek hayatla başarıyla birleştirebilmiştir. zaten filmlerinde ki ikna edicilik ve gerçekçilik, gerçek hatala kurgu arasında kurduğu başarılı bağ sayesindedir.her filminin seneryosu ve yönetmen koltugu kendisine ağittir ve her filminde kendinede ufak bir rol veren hindistan asıllı yönetmen. hepsi hepsi tek atımlık kurşunu olan, onu da the sixth sense ile atmış olan, birde kabiliyetsizliğine bakmayıp utanmadan filmlerinde rol kesmeye çalışan yönetmen bozuntusu. Kaynak: İtüSözlük |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:24 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.