hayrünnisa gül
 

abdullah gül'ün eşidir.

abdullah gül cumhurbaşkanı olursa köşkte* başını açıp açmayacağı merak konusu olup tartışılan kişi.

cnn türk'ün abdullah gül'ün hayatını özetlediği haberinde, yurtdışında türkiye'yi temsilen bir çok resepsiyona katılan ancak kendi ülkesinde kamusal alana takılan, türkiye'nin ilk türbanlı first lady'si... şeklinde tanıttığı taze cumhurbaşkanı eşi...



laik türkiye cumhuriyeti' nin anayasalarına aykırı gelerek, insan hakları mahkemesinde türkiye aleyhine dava açarak, başörtüsününün haklılığını arayan, ancak eşi milletvekili olunca bu davasından vazgeçen biri.

bugün itibariyle eşi cumhurbaşkanlığına adaylığını açıklamış olmaktadır . acaba şimdi de başörtüsünü atara mı acaba?

kuralları belirli bir kurumun kurallarını yıkmakla kalmayıp bir de onu şikayet etme cüretinde bulunan, başbakan eşinden sonra türkiye yi temsil edecek ikinci türbanlı first leydi.

ne yazık ki, kıyafetiyle dikkatlerin üzerine toplandığı, hakkında aslında çok da şey bilmediğimiz, tarafsız gözle bakıldığında güzel, zarif ve genç bir bayandır. aynı zamanda, first lady oluşu malesef baş örtüsünün altında ezilecek gibi görünen hanımefendi.
aihm'ye yaptığı başvuruyla her dünya vatandaşının normal, en doğal ve bence en faydalı hakkını kullanmış kişi. kendisi türkiye'yi avrupalara şikayet ederek türkiye'de herhangi bir kurumun kurallarını yıkmaya çalışmamış, aksine her devletin vatandaşlarına vermesi gereken hakkı vermemesi ya da verememesi nedeniyle uğradığı mağduriyeti anlatmaya çalışmıştır.

kimsenin, kimsenin kafasındaki örtüye karışmadığını aslında kafasındaki örtünün bir ikon bir düşünce tarzının bayrağı olduğu için kabul edilmediğini geçmişte idrak edememiş bayan..



eskiden askeri mekanlar dahil anneanne modeli baş örtme ile herkes heryere girebilirdi. ne zaman ki bu türban yada çeşitli baş örtmeler bir bayrak haline dönüştü işte o zaman hayrünisa hanım'ın ahim'e gitmesi söz konusu oldu..



aradaki farka dikkat edelim..



ayrıca şahsi kanaatim, hayır first ladylik için yakışmıyor.



neredeyse kandil dağı'na çıkıp mehmetçiğe kurşun sıkan kadın teröristlerden daha çok laf yemiş insandır kendisi. sözüm ona suçu ise başını örtmek. klavye delikanlısı, kahvehane gençliği iş başında yani.

cumhurbaşkanı adayı abdullah gül ile aşk evliliği yapmış kişidir. 11. liğe aday olan bayandır.



zamanında üniversiteye kaydının yapılmaması sonucunda, türbanımla okumak istiyorum diye, türkiye cumhuriyeti devletini avrupa insan hakları mahkemesine şikayet etmiştir.

yakın zamanda, bir zamanlar şikayetçi olduğu devleti en yüksek makamdan temsil etme hakkını elde edecek olan kişi.



ya bu çelişkiyle yaşamaya devam edecek, ya da şikayetçi olma nedeninin ortadan kaldırılması için parlamentoya manevi baskı yapacaktır. bekleyelim, görelim.

aslında siyasi ortama malzeme olmasa çok tatlı ve hanımefendi bir bayan diyebiliriz.



benim anlamadığım asıl konu bu insanların başbakanlık döneminde türbanları ile laikliğe uygun olmadığı düşünülmezken neden şimdi böyle düşnülüyor? bence ilk baştan hatalı olan birdurumdu bu.



not: adamlar memleketi parça parça hem toprak olarak hem de ticari açıdan sattılar bitirdiler. bütün bankalar yabancı sektörün elinde. telekom, alışveriş merkezleri, ilaç sanayi vb. herşey yabancıların elinde. ülkemizde bizleri yabancı yaptılar. kendimize bile yabancı olduk bu yöneticiler sayesinde.

başörtüsü ile çok konuşulacak olan 11. cumhurbaşkanı adayının eşi.

madem laik bir ülkedeyiz bu kadının başörtüsü neden bu kadar konuşuluyor.hayır her şey bir yana bu anayasada böyle bir madde varmı?cumhurbaşkanı eşi başörtüsü takamaz,diye.yok.nasıl laik nasıl demokratik bir ülkede yaşıyoruz ki başa gelmesine kesin gözüyle bakılan cumhurbaşkanı adayının eşinin başörtüsünü konuşuyoruz.mevzu bu kadının başörtüsü mü,abdullah gül'ün cunhurbaşkanlığını nasıl yapacağımı?

demokratik ve laik türkiye milletine yakışmıyor böyle şeyler.nerde demokratik ülke isteyen atatürkçüler??nerde din ve vicdan hürriyetini isteyen kemalistler?işine gelen din ve vicdan hürriyetini kullanıyor yalan mı?

insanları zorla sinir edersiniz siz.hadi gidelim anıtkabir'e.



Kaynak: İtüSözlük