Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Sözlük (http://www.hayatimdegisti.com/forum/sozluk/)
-   -   hacı bektaş ı veli (http://www.hayatimdegisti.com/forum/sozluk/176756-haci-bektas-i-veli.html)

bluemoon24 12-01-2009 06:00 AM

hacı bektaş ı veli
 
ara bul ve arayan bulur şeklinde özlü sözleri söylemiş ünlü ermiş.

tüm anadolu erenlerinin piri. ahmet yesevi tarafından urum iline* gönderilmiş, sulucakarahöyük köyüne* yerleşip öğretisini anlatmıştır. sanıldığının aksine öğretilerini toplayıp tarikatlaştıran balım sultan'dır. makaalat ve velayetname önemli eserleridir, yeniçerilere devamlı kaldırdıkları kazanı vermiş ve onların ebedi piri olmuştur, bugün düşünceleri hala milyonların rehberidir.

eline beline diline sahip ol

kadınları okutunuz

asil kör, nankördür

nefsine agir geleni, baskasina uygulama.

aç gözlüler ömürleri boyunca yoksul sayilir.

düsünce karanligina isik tutanlara ne mutlu.

gibi sözleri halen geçerlidir.

bkz. bektaşilik)

hararet sacda değil nardadır

keramet tacda değil baştadır

her ne ararsan kendinde ara

kudüs'te, mekke'de, hac'da değil

benim kabem insandır

eline,diline , beline sahip ol

ara bul

düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayınız.

kendini bil

tanrı insanın gönlündedir

okunacak en büyük kitap insandir

hiç bir milleti ayıplamayınız.

çalışmadan geçinenler bizden değildir.

nefsine ağır geleni, başkasına uygulama.

ilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.

aç gözlüler ömürleri boyunca yoksul sayılır.

düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu.

ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün.

13. yy.da yetişmiş ünlü bir düşünür ve gönül adamıdır.

horasan'ın nisabur kentinde doğmuştur. annesi hatem hatun, babası seyyit ibrahim'dir.

hacı bektas veli'nin çeşitli kaynaklarda doğum ve olum tarihleri değişik gösterilmiştir. dünyaya gelişi 1270-1280 yılları arası, ölümü ise 1337 olarak bilinir, bazı kaynaklarda ise doğumu 1209 olarak görülür...

akılcılığa ve bilime inanan dürüst kişiliğe sahiptir.

piri hoca ahmet yesevi kültür ocağından eğitim alarak, çok sayıda bilim adamının yetiştiği bilgi birikimine ve geniş bir dünya görüsüne sahip olmuştur. anadolu'ya gelişi, anadolu selçuklu devleti'nin siyasi, ekonomik sorunlar yaşadığı bir devreye rastlamaktadır. anadolu'ya geldiğinde sonradan hacibektas olarak anılacak kırşehir yöresindeki suluca karahöyuk'e yerleşmiş, orta anadolu'yu dolaştıktan insanin gelenek ve göreneklerini özümseyerek yeni bir bilim ve öğreti merkezi kurmuştur. burada çok sayıda öğrenci de yetiştiren ve yeniçeri ocagının da piri olarak bilinen hacibektas veli anadolu birliğinin sağlanmasına yardımcı olmuştur. ortaya koymuş olduğu birleştirici ve yükseltici öğreti her türlü bağnazlıktan uzak, çağa uyan ilkeler haline gelmiştir.

hacı bektaş veli ibadet ve günlük yaşamda kadını erkeğin yanına almıştır. güzel sanatlara sevecenlikle bakmış, dergah'ta öğretisini yasama geçirmiştir.

anadolu alevilerinin piri olarak adlandırılır, doğum ve ölüm tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte 13. yy'da yaşadığına inanılır. kimi kaynaklara göre doğum yılı 1210 ve ölüm yılı 1271 olarak geçer*. yaşam felfesini anlatan birkaç özlü söz şöyledir:



murada ermek sabır iledir.

araştırma açık bir sınavdır.

nebiler, veliler insanlığa tanrının bir hediyesidir.

düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayınız.

hiç bir milleti ve insanı ayıplamayınız.

nefsine ağır geleni kimseye tatbik etme.

insanın cemali sözünün güzelliğidir.

marifet ehlinin ilk makamı edeptir.

arifler hem arıdır, hem arıtıcı.

her ne ararsan kendinde ara.

bir olalım, iri olalım, diri olalım

baba tarafından dedem olan zat-ı muhterem.

kayınbabam tarafından dedem olan zat-ı muhterem

hacı bektaş-ı veli, 13.yüzyılda anadolu'da bulunan büyük sufi düşünürlerden birisidir. moğol istilası ile birlikte bozulan anadolu birliğini yeniden sağlamak amacıyla sanki tanrı tarafından görevlendirilmiş gibi orta asya'dan çıkıp gelmiştir. mevlana'nın afganistan'dan, ibn arabî'nin de ispanya'dan çıkıp gelişi gibi...çünkü muhtemeldir ki bir devlet kurulacak. * bununla beraber hacı bektaş-ı velî hakkındaki kaynakların yetersizliği, onu türkiye'de zaman zaman siyasi-ideolojik spekülasyonların itibarlı malzemesi haline getirmiştir. akademik araştırmalardan öğrendiğimize göre makalat adlı eserin tarihen ona ait olduğu tesbit edilememiştir. vilayetname adıyla meşhur olan menâkıb-ı hünkâr hacı bektâş-ı velî adlı eser ise tarihi gerçeklerle menkıbelerin karıştığı yarı kutsal bir kitap haline gelmiştir. alevi-bektaşi toplulukları bugün hacı bektaş-ı veli'yi vilayetname'nin takdim ettiği mitolojik çerçevede tanımaktadırlar. bu nedenle onun hakkında en sağlam bilgilere âşıkpaşazâde'nin tevarih-i ali osman adlı eserinden ulaşılabildiği görülmektedir.



onun hakkında çağımızda en önemli araştırmalara imza atan fuad köprülü, abdulbaki gölpınarlı ve ahmet yaşar ocak'ın çalışmalarına göre hacı bektaş-ı veli, anadolu'daki heterodoks yani sünni olmayan islam'ın kurucularından biri olarak gösterilmiştir. ancak bundan 5 yıl önce amerikalı tarihçi devin deweese'in sözkonusu araştırmacıların ulaşamadığı yeni kaynaklara dayanarak verdiği bilgilere göre ne hacı bektaş-ı veli ne de ahmed-i yesevi heterodokstur. böylece deweese, bundan beş asır önce taşköprîzâde tarafından kaleme alınan şekaik adlı eserin hacı bektaş-ı veli hakkındaki sünni bir veli tanımlamasına ulaşmıştır.



hacı bektaş-ı veli'nin adının osmanlı yeniçerileri arasında yayılması, onun müridi abdal musa yoluyla gerçekleşmiş ve bugünkü bildiğimiz manasıyla bektaşiliğin temel öğretileri de 16.yüzyılda balım sultan tarafından ortaya konulmuştur. balım sultan'ı dimetoka'daki dergahtan alıp hacı bektaş zaviyesi'nin başına tayin eden de sultan ikinci bayezid'dir. bektaşiliğin uzun asırlar boyunca ayakta kalabilmesini iki şeye bağlayabiliriz



-gelir toplamaya dayalı sağlam vakıf sistemleri güçlü bir ekonomik yapıya sahip olmalarını sağlamıştır.

-yeniçerilerin hacı bektaş-ı veli'ye olan teveccühleri.



bu yüzden ne mevlana ne yunus emre ne de o dönemde anadolu'da yaşamış bir başka sufi, hacı bektaş-ı veli kadar güçlü bir kutsallaştırmanın konusu olmamıştır. hatta orta anadolu'daki hıristiyanlarla iyi geçinmesinden mütevellit hacı bektaş-ı veli'nin aziz charalambos adıyla bölge hıristiyanlarınca da takdis edildiğini görmekteyiz.



sonuçta şunu söylemeliyim ki hacı bektaş-ı veli, bektaşilik, vefâilik, haydarilik, yesevilik gibi birbiriyle bağlantılı şekilde ele alınan konular son derece karmaşık ve dağınıktır. bu, sözkonusu meseleler üzerine yazılmış eserlerin kıtlığından kaynaklanmaktadır. bu sebeple 12.,13. ve 14. yüzyıllarda anadolu'daki sosyal, siyasi ve kültürel hayat hakkında kesin olarak söyleyebileceğimiz çok az şey vardır. bu hususlar hakkında yeni ve çığır açıcı araştırmaları beklemek daha doğru olur.

osmanlı devletinin kurluş yıllarında yaşayan evliyânın büyüklerinden. ismi, seyyid muhammed bin ibrâhim atâ, lakabı bektâş'tır. horasan'ın nişâbûr şehrinde 1281 senesinde doğdu. hacı bektâş-ı velî'nin soyu hazret-i ali'ye dayanır. 1338 senesinde kırşehir'e yakın bir yerde vefât etti. vefâtı hakkında başka rivâyetler de vardır. türbesinin bulunduğu kasabaya sonradan hacıbektaş ismi verildi.

daha çocukken ilim öğrenmesi için âilesi tarafından şeyh lokmân-ı perende'ye teslim edildi. lokmân-ı perende, ahmed-i yesevî hazretlerinin halîfelerinden olup, zâhir ve bâtın ilimlerinde çok derinleşmişti. bektâş-ı velî'nin daha çocukken birçok kerâmetleri görüldü. bir gün lokmân-ı perende onun yanına girmiş ve odasını nur ile dolu görünce şaşırmıştır. bu sırada bektâş-ı velî'nin iki yanında, kur'ân-ı kerîm okuyan iki nûrânî zât duruyordu. lokmân-ı perende onun yanına girince, bunlar kayboldu. lokmân-ı perende, bektâş-ı velî'ye onların kim olduğunu sordu. o da birisi server-i âlem efendimiz diğeri ise hazret-i ali idi. cevâbını verdi.

yine bir gün hocasından ders dinlerken, namaz vakti geldi. hocası hizmetçisinden abdest almak için su istedi. bektâş-ı velî hocasına bir nazar etseniz de, su buradan aksa, dışarıya gitmeye gerek olmasa. dedi. hocası benim kudretim bunu yapmaya yetmez. cevabını verdi. bunun üzerine o sırada bekâş-ı velî, allahü teâlâya duâ etti. hocası da âmin dedi. o anda medresenin ortasında latîf bir su çıkıp, kapıya doğru akmaya başladı. pınarın başında renk renk çiçekler açtı.

bu hâdiseden bir süre sonra, lokmân-ı perende hacca gitti. arafât'ta kıbleye doğru döndükleri esnâda, talebelerine yârenler! bugün arefedir. şimdi bizim evde yemekler pişirlir. dedi. bu söz, allahü teâlânın kudretiyle, bektâş-ı velî'ye mâlum oldu. tam o sırada hocasının evinde yemekler pişiyordu. bektâş-ı velî hemen bir tepsi yemeği aldığı gibi, bir anda hocasına sundu. hocası nişâbûr'a dönünce, onun bu kerâmetini herkese anlattı ve hacı lakabını verdi. bu esnâda horasan'da bulunan âlimler, lokmân-ı perende'ye hac mübârekesine geldiklerinde, medresede akan suyu görünce şaşırdılar. bunun sebebini sordular. lokmân-ı perende bu kerâmet, hacı bektâş'ındır. dedi. sonra onun gösterdiği kerâmetlerini gelen âlimlere anlattı. onlar bütün bunların bir çocuktan zuhûr etmesine şaştılar. bunun üzerine hacı bektâş-ı velî, âlimlere ben, resûl-i ekremin soyundanım. bana bunları çok görmeyiniz. bunlar, allahü teâlânın bana bir ihsânıdır. dedi.

hacı bektâş-ı velî, tahsilini tamamladıktansonra anadolu'ya geldi. halka doğru yolu göstermeye başlayan ve kıymetli taleeler yetşitiren hacı bektâş-ı velî, kısa zamanda tanınarak büyük rağbet gördü. bu sırada anadolu'da dînî, iktisâdî, askerî ve sosyal teşekkül olan ve kendisinin de bağlı olduğu ahîlik teşkilâtı ile büyük hizmetler yapan hacı bektâş-ı velî ve talebeleri, osmanlı sultanları tarafından da sevildi ve hürmet gördü. bu sıralarda kuruluş devrinde olan osmanlı devletinin sağlam temeller üzerine oturmasında büyük hizmetleri ve himmetleri oldu. sultan orhan zamânında teşkil edilen yeniçeri ordusuna duâ ederek, askerlerin sırtlarını sıvazladı. onlara islâmiyetten ayrılmamalarını nasîhat etti. böylece hacı bektâş-ı velî'yi kendilerine mânevî pîr olarak kabul eden yeniçeri ordusu, mânevî hayâtını ve disiplinini ona bağladı. hacı bektâş-ı velî, asırlarca yeniçeriliğin pîri, üstâdı ve mânevî hâmisi olarak bilindi. bu bağlılık ve muhabbet, yeniçerilerin sulh zamânındaki tâlimleri ve harplerdeki gayret ve kahramanlıklarında çok müsbet neticeler verdi. bütün bunlar, halk ile yeniçeriler arasındaki yakınlığı kuvvetlendirdi. yeniçeriler, dervişler gibi cihâd azmiyle dolu ve görülmemiş derecede kahraman ve fedâkâr oluşlarında, bu hâdiseler müsbet tesirler gösterdi. yeniçerilerin

allah, allah! illallah! baş uryân, sîne püryân, kılıç al kan. bu meydanda nice başlar kesilir. kahrımız, kılıcımız düşmana ziyân! kulluğumuz pâdişâha ayân! üçler, yediler, kırklar! gülbang-i muhammedî, nûr-i nebî, kerem-i ali... pîrimiz, sultânımız hacı bektâş-ı velî...

diyerek savaşa başlamaları, bunun mânidâr bir ifâdesidir.

hacı bektâş-ı velî'nin makâlât adlı arapça bir eseri vardır. sonradan nefes adıyla yazılan ve ona nisbet edilen şiirler onun değildir.

buyurdu ki: tarîkatın, tasavvuf yolunun ilk makâmı, bir âlime cân u gönülden bağlanıp, tövbe etmektir. tövbe, can u gönülden olan pişmanlıktır ve mutlaka yapılmalıdır. tövbe ederken gözyaşı dökmelidir. tövbeyi kabul edecek allahü teâlâdır. tövbe ettikten sonra o'na tevekkül etmelidir. ikinci makâmı, talebe olmaktır. üçüncü makâmı, mücâhede, nefse zor gelen, nefsin istemediği şeyleri yapmaktır. dördüncü makâmı, hocaya hizmettir. beşinci makâmı, korkudur. altıncı makâmı, ümitli olmaktır. yedinci makâmı, şevktir ve fakirliktir.

mârifetin birinci makâmı edep, ikinci makâmı, korkudur. üçüncü makâmı, az yemektir. dördüncü makâmı, sabır ve kanâttır. beşinci bakâmı, utanmaktır. altıncı makâmı, cömertliktir. yedinci makâmı, ilimdir. sekizinci makâmı, mârifettir. dokuzuncu makâmı, kendi nefsini bilmektir.

1338 senesinde vefât eden hacı bektâş-ı velî'nin derslerini ve sohbetlerini tâkib ederek onun tarîkatına bağlananlara, tasavvuftaki usûle uyularak bektâşî denildi. bu temiz, îtikâdları düzgün olan ve ibâdetlerini yapan bektâşîler zamanla azaldı. daha sonra yapılan bir takım değişiklikler sebebiyle, hakîkî bektâşîlik unutuldu ve zamânımızdan yüz sene önce ise hiç kalmadı. herkes tarafından sevilen, hürmet ve îtibâr edilen bu isim, hurûfî denilen sapık kimseler tarafından da siper olarak kullanıldı. islâmiyeti yıkmak için kurulan bozuk yollardan biri olan hurûfiliğin kurucusu fadlullah hurûfî, tîmûr han tarafından öldürülünce, dokuz yardımcısı kaçarak anadolu'ya geldiler. bunlardan aliyyül-a'lâ ismindeki kimse, bir bektâşî tekkesine geldi. câvidân adlı kitaplarını gizlice yaymaya, câhilleri aldatmaya başladı. hacı bektâş-ı velî'nin yolu budur dedi. halbuki hacı bektâş-ı velî'nin yolundan ayrılmayan hakîkî bektâşîler, bunlardan tamâmen ayrıldılar. hurûfîlik, haramlara helâl, nefsin arzu ettiği kötü arzulara, serbesttir dediği için, bozuk rûhlu insanlar arasında çabucak yayıldı. sözlerine sır deyip, çok gizli tutulmasını emrederlerdi. sırları yabancılara açanları öldürdükleri bile olurdu. sırları câvidân kitabında a, c, v, z, ... gibi harflerle işâret edilmektedir. hurûfîler, bektâşîlik ismini kendilerine perde yaparak, bu perde arkasında çalışmışlardır.

hacı bektâş-ı velî'nin şiîlikle ilgisi bulunduğunu söyleyenler yanında, bâzıları da onun sapık baba resûl'ün halîfesi olduğunu, namaz kılmadığını ve şerîata aldırmadığını kaydetmektedirler. oysa makâlât'ın asıl nüshaları tetkîk edildiğinde, onun islâm dînine sıkı sıkıya ve sağlam bir şekilde bağlı, islâmiyete uymayan davranışlara şiddetle karşı çıkan mübârek bir velî olduğu anlaşılmaktadır.

diğer taraftan hacı bektâş-ı velî devrine en yakın zamanda yazılmış olan tiryâkü'l-muhibbîn'de vâsıtî onun ahmed-i yesevî'ye mensûb olduğunu zikretmekte ve şu silsileyi vermektedir:

es-seyyid bektaş el-horasânî, ahmed-i yesevî, abdülhâlık goncdüvânî, yûsuf-ı hemedânî, ebû ali fârmedî, ebü'l-hasan harkânî, abdülkâsım gürgânî, ebû osman mağribî ve cüneyd-i mağdâdî yolu ile hazret-i ali'ye ulaşmaktadır.



evliyalar ansiklopedisi



Kaynak: İtüSözlük


WEZ Format +3. Şuan Saat: 07:42 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.