![]() |
günah bir münafık için ibadet sebebidir , bir ateist için yapılması yanlış olan şeydir ya da çevresinden edindiği suçluluk duygusu tetikçisidir , bir mümin için nefsine hakimiyetsizliktir.veriler gösteriyor ki hangi açıdan bakılırsa bakılsın , budalaca kendini suçlayacak davranışları etmektir günah , aynı zamanda bir çeşit tabu olduğu için insanların mazoşist varlıklar olduğunu da ortaya koyan bir olgudur. hakikatini bilmeyenin davranışlarının adıdır.. ruhlarımızı acıtan kor alev elma şekerleri. camdan parlak görünüşleri, ama tatmadan bilinmiyor işte içimizde onulmaz yaralar açtığı. mutlaka seçiyoruz birinden birini, ruh denen astar kişiliğe gömsün diye içindeki kötülükleri. ya umutlarımız, onların hiç mi suçu yok canımız yandığında?.. biz sere serpe kapılarımızı açarken günahlara, onlar değil mi bizi kör edip toz pembe gösteriler sunan hayata dair? kemirip durmasak hayatımızı boş avuntularla, kanmasak bu polyannacı yalanlara... kocaman bir ah ne yazik ki, daha bir katlanıyor misafirperverliğimiz sahte güzelliklerin büyüsüyle ve giyinip en süslü elbiselerimizi amade oluyoruz en iyi şekilde ağırlamak için acıları. tam da biz en mutlu anımız diye geçirirken içimizden ve çıkardığımızdan tüm zırhlarımızı, en acımasız vuruşuyla devirir bizi zaman. kalkmak için düştüğümüz yerden tutunacak dal oluverir birden umutlar, aklımıza gelmez bile o hale getirdiği. ne de olsa istekler sınırsız, bizler sabırsız, umutlar da yalancı arsız. bitmez gibi gelse de biter mutluluk oyunu. her nefesimiz bir işaret sonsuza ama sonu geliyor her şeyin hızla. baş döndüren bir dansı sunuyoruz hep birlikte dünya denen pistte ama kimse dikkat etmiyor kimin ayağına basıp kimlerle dans ettiğine. sürekli bir kargaşa dansın sonunda. çember daraldıkça genişliyor aslında. kaybedilenler katılmazken hesaba, kazandıklarımız hem ödül bize hem ceza. filmi türkiye vizyonlarında gösterildiğinde bu adı taşıyordu. bazen asla karşı koyamadığımız duygudur... üfleyip söndürdüm etrafımdaki tüm ışıkları soyundum... çıplağım... eskileri unuttur yeni günahlar yaz haneme... sonunda cenneti vaadeden eylem. * şu ana kadar duyduğum en berrak seslerden itü turk musikisi devlet konservatuarı mezunu melihat gülses in seslendirmiş olduğu şarkının sözleri de şöyle ki öylesine büyük ki günahları izleri derinde saklı avuçları sıcak bakışları deli yaktı her değdiği yeri onlara bir şey oldu besbelli sıcak eylül geceleri gözgözü görmez bir sevdada kaldılar duman oldu gönülleri öylesine büyük ki günahları bilinmez nerden geldiği göklerden mi indi yerden mi yükseldi kadere boyun mu eğdi öylesine büyük ki günahları akla ziyan aşklarının nereye gitseler peşlerinden gelir ölümün sessiz çığlığı yapılmaması gereken kuralların tümü olmasına rağmen, yapmaktan ve yapmayı istemekten büyük haz duyulan her türlü davranış, düşünce ve eylemdir. her insanın hayatında mutlaka işlediği ancak mümkün olduğunca az işlemesi makbul mağmayı işaret eden eylem. şimdi düşününüz en basitinden günahlara örnek: -alkol içmeyiniz -tartışmalara girmeyiniz -beş vakit namaz kılınız -evlenmeden bir erkek,kız ile öpüşmeyiniz -saç boyatmayınız,kulak deldirmeyiniz kısaca bedeniniz ile oynamayınız.. -küfretmeyiniz,hakaret etmeyiniz -isyan etmeyiniz ve fazlası.. yukarıdakilerden kaç tanesine uyuyorsunuz?bir..iki..bilemedim dört olsun..peki ya diğerleri,saymadıklarım..? nasıl bir şartlamadır bu?. sonuç itibari ile kim ne kadar kasarsa kassın mutlaka karşı koyamaz.. belirtirim ki şimdi gelip de peygamberleri karıştırıp zeka seviyenizi belli etmeyiniz. incesaz'ın muhteşem bestesine yazılan zorlama, kasmadan çıkması imkansız telakki ettiğim felaket güfte... insanın süsüdür günah..ve çok sevdiğine şunu bile dedirtebilir...seninle girdiğim günahlar işlediğim hiç bir sevap kadar mutlu etmedi beni...eee mutlu olup günahkar olmak mı.aslolan nedir.insanın kendine bedenine işkence etmesi günahtır.mutluyken günah işliyosun..paradoks bu.... dini açıdan bakıldığında günah insanların bütünüyle kaçınabileceği bir şey değildir. zira allah insanları günah işlemeye uygun ve hatta meyyal olarak yaratmıştır. din tarafından istenen ilk olarak günah işlememek, ikinci olarak da günah işlendiği vakit tevbe etmektir. tevbe de, kısaca işlenen günahtan dolayı hissedilen pişmanlık ve aynı yanlışı tekrar yapmamaya azmetmektir. kur'an'daki ifadeye göre son nefesten önceki tevbeler kabul edilebilir. sonuçta günah işleyen insan dinden çıkmış değildir, bilakis kul olmasından kaynaklanan zayıflığı dolayısıyla günah işlemiştir. yapması gereken bu zayıflığı kabul edip, gerektiği gibi tevbe etmektir. meselenin bir de görecelilik boyutu bulunuyor kanaatimce. inanlar için helaller haramlar bellidir, ama insanların bunlarla ünsiyeti, muhatap olma durumu birbirinden farklıdır. yani hayatında hiç içki sofrasına oturmamış, kendisine hiç içki teklif edilmemiş, içki içebileceği bir ortam oluşmamış bir insanın içki içmemesi ile, küçüklüğünden beri içki içilen bir ortamda bulunan bir insanın içki içmesi, sonuçları açısından farklı değerlendirilebilecek bir husustur. bu görecelilikten dolayıdır ki, memleketimiz ilahiyatçıları, hocaları, imamları kendi yetiştikleri çevre şartlarında dini ve hayatı algıladıkları, toplumun ortalama yaşayışına yabancı oldukları için kendilerini dinleyenlere kattıkları bir şey olmuyor, insanların dertlerine derman olamıyorlar. birçokları insanların kalbini ferahlatacak iki cümle kurmaktan aciz. varsa yoksa fırça. Kaynak: İtüSözlük |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:20 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.