![]() |
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN sizce ne demek, ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN size neyi çağrıştırıyor? * ... Benim de bir insan tarafım vardı Bakma böyle kötü olduğuma Benim de dileklerim vardı Benim de bir beklediğim vardı yaşamaktan Yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi Hergün bir kadın ağlar benim yüzümde Büyük dertler için benim ellerim Anlamıyor musun Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar Ben sevilmediğimden böyle çirkinim Bütün kötü yerlerde ben korkarım Biliyorum Bir hayvan leşiyim öleli kırk gün olmuş Fabrika bacalarında bir kara dumanım Zehirim akrep kuyruklarında Kötüyüm sevemediğin kadar Öyle fenayım Kapanmış bıçak yaralarında Bu pis çöp tenekelerinde unut beni Unut artık Bayat bir ekmek gibi Çürümüş bir elma gibi... -Ankara 1957- 'Sana Bir Tanrı Getirdim' isimli şiirinden... yeryüzünde şiir denilince aklıma gelen tek insan diyebilirim.Ancak bu kadar hissedebilir,yaşayabilir dizeleri bir şair.Bence her şiirseverin mutlaka okuması gereken bir şair.allah rahmet eylesin. 'milyon kere ayten' şiirini çok begendiğim şair... BEN EYLÜL SEN HAZİRAN Bir eylüldü başlayan içimde Ağaçlar dökmüştü yapraklarını Çimenler sararmıştı Rengi solmuştu tüm çiçeklerin Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı Katar gidiyordu kuşlar uzaklara Deli deli esiyordu rüzgar Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar Neydi o bir zamanlar Sevmişliğim, sevilmişliğim O heyheyler, o delişmenlikler neydi Ne bu kadere boyun eğmişliğim Ne bu acıdan korlaşan yürek Ne bu kurumuş nehir gözyaşım Önümdeki diz boyu karanlıklar da ne Ne bu ardımdaki kül yığını elli yaşım Beni kötü yakaladın haziran Gamlı, yıkık eylül sonuma Bir ilk yaz tazeliği getirdin Masmavi göğünle Cana can katan güneşinle Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime Çiçekler açtı dokunduğun Çimler büyüdü yürüdüğün Ve güller katmer oldu güldüğün yerde Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi Oldurduğun yemişlerin ağırlığından Dallarım yere değiyor Güneşi batmadan saçlarının Bir dolunay doğuyor bakışlarından Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık Başım dönüyor, of başım dönüyor yaşamaktan Ölebilirim artık Ölme diyorsan gitme kal öyleyse Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma Baksana parmak uçlarım ateş Lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan Benimle meydan oku her çaresizliğe Benimle uyu, benimle uyan Birlikte varalım on üçüncü aylara Ben acılar denizinde boğulmuşum İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni Duyarım yosunların benim için ağladıklarını Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle Bütün gemiller söndürmüş ışıklarını Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek Baksana herkes içime dökmüş artıklarını Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa Bir deli rüzgar çıksa alıp götürse Yılların içimde bıraktıklarını... Dağbaşında bir avcı kulubesi Yerler dizboyu kar Ocakta ateş Dışarda rüzgar Hadi gel Önce sevişmeliyiz uzun uzun Yerdeki ayı postunun üzerine uzanmalıyız Bütün vücudunu santimetre karelere ayırıp Birer birer öpmeliyim Ve sonra sımsıkı sarılmalıyım sana Böylece ölmeliyiz Aradan yıllar geçip Bizi buldukları zaman Etlerimiz çürümüş olsa da Kemiklerimiz ayrılmamalı birbirinden Hadi gel Nefes almak hüner değil Seninle ölmek istiyorum... Her bulunduğum yerde yitiriyorum seni Yanıbaşımda öldüğün oluyor kimi gün Ya da ben ölüyorum sessizce gözlerinde Bir yaprak kımıldıyor hafiften Bu sessizlik bir kasırga başlangıcı Kükremeye hazırlanışı denizin Bu, aslanların sarı, vahşi gözlerindeki ölüm parıltısı Bu bir yerde erimek Apansız yok olmak belki de Ve sonra susmak, susmak yüzyıllar boyu Beni unuttuğun bir uzak çizgide Tuvale sürdüğüm boya değil artık Kırmızı kan rengidir gözlerimin En karadan daha kara yok Oysa en beyazdın sen gecelerimde O bana en yakın renkti tüy gibi Buram buram sıcaklığını çizerdim duvarlara Kokun bir tuhaftı çocuksu Sonra katmerli bir gül gibiydi baygın Gecenin en koyulaştığı o yerde Düşerdi ellerime darmadağın. Öten bir ishak kuşudur şimdi Haber getirir ölümlerden, dinle Yaşamak bir manga asker karşımda Ateş etmeyin diyorum Bir diyeceğim var Gözlerimi bağlamayın Son defa görmek istiyorum insanı Göğü, güneşi, denizleri Ve bu son ölümün olsun diyorum Bir daha öldürmeyin beni. Kibritim ıslak Sigaram yanmıyor Ne olur bir ateş verin Bu ilk aldanışım değil Bu ilk sönüşü değil umutlarımın Ben bu denizin son kıyısıyım. Bir cam kırıldı uzakta Ta uzakta, içimde bir cam kırıldı Bütün şiirlerim anlamsız şimdi Resimler renksiz, şarkılar ruhsuz Hiç bir şey artık avutamaz beni Bakın, bir çağ devriliyor içimde sersefil Son şair de kırdı son kelemini İlk meşaleyi kim yaktı bu karanlıkta Kimdi aydınlatan benim zindan gözlerimi Sevilmek mi O son artığı en ilkel çağların Bir mağara duvarındaki en eski resim Ya sevmek Hiç sönmeden bir ömür boyu O en güzel huy benimsediğim Yıkıldıkça tutunduğum dal bu boşlukta O en insancıl gerçeğim benim Ben hep böyle yüzyıllar boyu sevdim Çağlar boyu Kopkoyu bir geceydi yaşadığım sevince Ellerimi arardım, bulamazdım çoğu gün Bir saklayan vardı beni Bir tutan vardı Sana yaklaşamazdım Anlayamadığım korkular vardı içimde Hep böyle seninle sensiz kalırdım ben Bir kıvılcım sönerken Bir yanardağ patlardı içimde. Ko şimdi ben yalnız öleyim Vur ellerimi ekmeğimi al Tiksinir beni kim görse sensiz Utanır yalnızlığım bana baktıkça Aynalar mı Hani nerdeler Kimbilir kaç yüzyıl oldu kendimi görmeyeli Adım mı neydi Besbelli unutmuşum Hadi vur Hadi öldür Kurtar beni ezilmekten çürümekten Hadi gel, açtım kollarımı Bir zaman Ölmeye vaktim mi vardı seni sevmekten Sen büyüyen bir sessizliktin içimde Beni ben eden en duru ırmaktın En güzeliydin mozaiklerin Seninle maviydi gökyüzüm Çiçeklerim sende yeşerirdi Sen bambaşka bir evren yaratırdın Sularımdan Güneşimden rüzgarımdan Bak! Nasıl da her şey değişiverdi apansız Şimdi bu karanlıklarda yapayalnız Mavi mavi bir resim ağlar duvarlarımdan Ben bir tohumum Al beni toprağa ek yeniden Neredesin hani ne oldun Antik bir kadın başı mıydın Yoksa bir deniz miydin eskiden Yosunların kurudu mu öldü mü balıkların Hani bir Nefertiti yaşamıştı eski Mısır'da Yoksa o muydun sen Hadi, anlat bana neydin Belki de uzak belirsiz bir noktaydın sen Öyküme girmeseydin İnsan bir kere ölür Her gün ölen umutlarımızdır içimizdeki Paramparça olmuş sevgilerdir Her aldanış Yeni bir aldanışa hazırlar bizi Zamanla renkler değişir Donuklaşır anılar Silinir üstümüzden Güzel olan ne varsa Görür içindeki bütün hayallerin olduğunu İnsan yaşarsa. Ve bir gün insan da ölür Çimen gibi yaprak gibi Sarsılır yeryüzü yerinden Devrilen koca bir ağaçtır sanki Durur atışları yorgun kalbimizin El, ayak kesilir Göz ölür, dudak ölür, kan ölür Susar ta içimizde Yıllardır çalan çalgı Bütün teller ses vermez olur Acılar diner Ve bir gün biter bu çirkin oyun Perde iner... ben ümit yaşar oğuzcanla bu yıl tanıştım çokkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk güzel bir şair özellikle de onun dağ rüzgarı adlı şiirini çok beğendim milyon kere ayten demiş şairimizdir.. sonradan malum, 'ayteni markiz pastanesinde vurdular onu ben vurdum' diyerek, 'bu aşkın katili bendim' gibi günümüz şarkı sözlerine de ilham vermiştir.. şairin 20- 25 kez tekrarlanan r girişimlerinden söz edilir, kimi kaynağa göre bu bir abartıdır ama oğlu vedat, galata kulesinden 1973 yılında atlayarak r ederken babasına 'öyle r edilmez böyle edilir' diyerek büyük bir kinle hayatının dersini verir. 17 yaşında bi genç için kolay olmasa gerektir babasının rla ölüm haberini öğrenme korkusuyla yaşamak.. ama 'insan bir kere ölüyor ne fena bu düzeni değiştirmeli bir kere yaşamalı çok çok ölmeli' diyen bir şairden de bu kadar r beklenir galiba. şaire ait güzel bi şiirdir: 'beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın öylesine yıktın ki bütün inançlarımı beni sensiz bıraktın, beni bensiz bıraktın' (bestelenmiştir ve timur selçuk kendine özgülüğün doruğunda yürekleri yararak söyler bunu..) Kaynak:Antropoloji |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:38 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.