![]() |
turk * öncelikle belirtmek lazım ki, dünya üzerinde hiç bir millet yoktur ki kendisi "vatanını, dinini, toprağınını, insanını vs..." sevmediğini söylesin. yani vatan, millet, din, ata vs... sevgisi olduğunu bütün milletler kendileri için iddia eder. bu türk olmanın bir ayrıcalığı değildir. ikincisi türkler öteden beri müslüman değillerdir. çoğunlukla din kültürü ve ahlak bilgisi kitaplarında türklerin müslüman olmadan önce de "gök tengri" isminde tek tanrıya inandıkları iddiası tamamen ideolojik bir saptırmadır. evet böyle bir türk kitlesi vardır. ama onlar singiang-uygur da yerleşik hayata geçen ve türklerin azınlığını oluşturan bir topluluktur. türklerin çoğu müslüman olmadan önce pagan dinlere mensuptur. türkler, ibn-i haldun un tip kavramları izlenecek olursa, yerleşik hayata, yani "ümran"a geçene kadar göçebe, yani "asabiye" dirler. asabiyeler ise artı-değer üretmez. yine tarih kitaplarında türklerin hayvancılık yaptıkları ve bunla geçindikleri hikayesi mevcutsa da bu da bir saptırmadır. çünkü hayvancılık bir topluluğun bütün ihtiyaçlarını karşılamaz. en azından insanoğlu hep daha rahat yaşamak, daha çoğa sahip olmak ister. bu yüzden ibn-i haldun un da belirttiği gibi asabiyeler talancıdır * . talanı ise yerleşik hayata geçmiş olan ümran milletlerden yaparlar, çünkü ümran artı-değer üretir. modern döneme kadar böyle bir döngü söz konusudur: asabiyeler önce ümranı talan eder, sonra ümranı elegeçirir ve orada kendisi de yerleşik hayata geçerek artı-değer üretip ümranlaşmaya başlar, kendisi de ümran olur ve bu sefer de bir başka asabiye millet onu talan etmeye başlar vs... türkler de asabiye dönemlerinden sonra, anadoluya gelerek, selçuklular döneminde ümranlaşmaya başlamışlar, bunu osmanlı imparatorluğu dönemi nde tamamlamışlardır. ama osmanlı imparatorluğu nun türk milleti ne ait bir devlet olduğu yanlıştır. evet, türkler tarafından kurulmuştur, ancak, cihan devleti olma * isteği ve konumuyla, tebaasındaki bütün milletleri devlet katına almış ve devletin tek üstün unsuru olarak ta milletleri değil, sadece ve sadece osmanoğullarını kabul etmiştir. zaten cihan devleti de başka türlü olunamaz. hatta ve hatta, türklerin geleneklerinde olduğu gibi, kendilerini padişahın ortağı olarak görmesi nedeniyle, devleti sağlam ve bölünmez kılmak isteyen fatih sultan mehmed türkleri yönetimden iyice uzaklaştırmıştır. nitekim yavuz sultan selim dönemine gelindiğinde, koca imparatorluğun bir ucundan bir ucuna sadece iki türk yönetici kalmıştır. biri sadrazam piri mehmed paşa, diğeri * ayyaş hasan paşa dır. kanuni sultan süleyman döneminde bunların sayısı sıfıra inecektir. hatta bu dönem de istanbul da birisine türk denildiğinde bu hakaret kabul edilir. çünkü türk ismi, o dönem, göçebe, talancı vs... gibi algılanır. yine o dönem türkler için osmanlı nın en üst makamlarında "üzerlerinde hala steplerin kokusu var" diye de aşağılama vardır. bu, yeniçeri hakimiyetinin yıkıldığı vakay-i hayriye ye kadar, tabi biraz yumuşayarak devam eder. türklerin esas devlete sahip olmaya başladıkları dönem ittihad ve terakki dönemidir. bu dönem türk milliyetçiliğinin filizlendiği dönemdir. esas olarak türklerin silkelendiği ve kişiliklerini bulmaya başladığı dönem olarak cumhuriyet dönemi gösterilebilir. |
| WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:36 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.