![]() |
Musa Öz Şiirleri KIZ ANNEM Ah, güzel annem, kınalı annem Kırlardan yayla yollarından laf açalım Dereleri kilime sar, emzir Avlunun ellerine bereket aşıla Ben, eli sapanlı kahramanın Terlediğini yazıp okurdum harman yerlerinin Harmanın tarihi kederli olur Ah, güzel kadın, kınalı gelin O gülüşlerin doyurdu hevesimi İşte tembelin orda kuş gölgesi toplar Tarla yolları unutkandır Hesabını tutmaz sevdanın ve ekmeğin Dere taşları okşa benim için Haydi gel, dallarını suya çiz Ah, kız annem, o uykusuzluğun (Yazılıkaya, Ekim- 2008, Sayı: 32) Musa Öz |
Ynt: Musa Öz Şiirleri ARKA BAHÇE Evin gölgesidir arka bahçe Bir yatak odasının Usulca taşan sıcağı Çocuğun dokunuşu Annenin durgunluğudur arka bahçe Dudakta öpücük izi Bir yaradır kuşun kanadında Elmaya düşen ala Çatlayan yüreği narın Seksek için yollara Çizilen şekillerdir arka bahçe Bir gelinin ilk gecede Yere düşen duvağı Dul bir kadının En tenha yeridir arka bahçe İşveli ve içli sözleri Ya da yanlış yorumlanan Pembe gülüşü Asker mektuplarının Okunduğu yerdir arka bahçe Ve üzgün bir sevdanın O solgun haresi Şairin haremidir arka bahçe Musa Öz |
Ynt: Musa Öz Şiirleri ELA Çocuğun gelince süt dişleri Büyür annenin sevinci Su içlerinde çakıl tanesi Ve mayhoş bir ağartı uçlarında Eladır bu Çiy damlası tırnakları Diş goncasında acı bir kamaşma Gülerken ağlaması Deli kız kaptırır gönlünü Aydede uçurur geceler boyunca Ve durulur da pembeleri Avuçlanmış bir su yalnızca Yürüse sokaklarda denize baksa Sözler, kokular Boyuna ince bir düşünce Eladır bu Şair yüreği açar dikenleriyle Konmasa da yorgun kuşlar Bir kızdır koklayan Tırnakları kanar, incelir düşleri Eladır bu Ah şair çocuk Köpük toplar kızların koynundan Sürer gökyüzüne güz günleri Şu utangaç gökyüzü Uçsa bulutlarla, kuşlarla konsa Derelerin gümüş rengi Çoğalır bir damla gözyaşıyla Kadınlar ki solgun öykülerde Kol kanattır çocuklara Türküler, kederli aşk şiirleri Eladır bu Musa Öz |
Ynt: Musa Öz Şiirleri ÇOCUK Masamız bir yaz ayı. Sandalye Gölgesi ağacın Su damlacıkları düş kırıntılarıdır Kuşların düşürdüğü Senin yürüyüşünde Yorgun bir yazmanın endamı Sesin ki taçyaprağı Ya da uçarı bir pembe Soluğun terli, öfken terli. Sonra Kilim yere serilir Isınır taşlar suyun içinde Kuyuların kumu çoğalır Derin uykusuna dalar ay Ya sonra Sonrası bu işte Kirinden pasından arınır dünya Renk gelir dizlerime Gölgeler ki içidir evrenin Döker de seslerini Kaybolur gider sokak içlerinde Çocuk Sıkıca kavrayıp resimli ipini Gökyüzünü uçurur Bereketli bir tarlanın işmarısın İşveler içinde Musa Öz |
Ynt: Musa Öz Şiirleri DEĞİŞİM Okunaklı yol şarkılarına çalıştık Değişimdi ilk hecemiz Deniz ki yorgun tavrıyla O göksel kabuklarını Yoğun bir çabayla kum üzerine Değiştirir boyuna Ve yaşlı balıkçı ömrünü Kız ise kızlık zarını Ovalar dağlara değişir. Dağlar Çalışkan bulutlara Sözün bekareti çocuğun dişiyle Bir de gün saplanır güne Gibi devrilir usulca. Ay Bir entari düğmesi. Yıldızlar Ah yıldızlar ise düşünce… Balıkçı ile deniz, fikrini Dağlar akbabayı değiştirir Ve sırmalı kız geceleri Gül kokusuna çalışır da Bir ip kopar dantelinden ipince Ağzında Kırmızı erik çekirdeği Okul şarkısıydık biz dokunaklı Musa Öz |
Ynt: Musa Öz Şiirleri BİR ANA I Dudaklar yansa da dereler soğudu II Şarkılar söylüyor tarlakuşu Geçerken hüzünlü gül sandıkları Üşüyor anaların gözyaşıyla Güleç göller, utangaç gökyüzü Ve reçine kokuyor üzümler Taneleri iri yar gülümsemesi Güzdür şimdi anıları okşayan III Uçarken mavi gönül kelebeği Evlendi, çoğalsın diye çocuklar Ve bitti sevda, savruldu goncası Ölü güller taşıyor koynunda Ellerinde boş bir kuş yuvası Güzel olsun diye meyveleri Yaşlanan frenkincirleri, boz alıçlar Gibi soldu her gebe kalışında Ah hangi üzgün cephede şimdi Uykusuz geceleri, can yongası IV Bir Yemen türküsü güz bahçesinde V Ve o bitmeyen kalp ağrısı Musa Öz |
Ynt: Musa Öz Şiirleri ELMANIN KOKUSU Duyulmuyor dudağın derine yansıması El ele duruşun yoğunluğu Ve her yerde aynı ekmeğin kokusu Elmanın ve öpüşmenin de Ergenliğin tendeki esrimesi Duyulmuyor kalbin dolaylı yorumları Diz dize tutuşmanın Türkçesi Savaşın acısı aynı her yerde Bir çocuğun bilincimizi kamaştıran bakışı Ah, aynı yoksulluğun sözcükleri Duyulmuyor tenin tene ince sorusu Terin tere sıvanan gülümsemesi Kış ortasında bir ateşi Ortasına alan insanların aynı devinimleri Üzümü tane tane yemenin ustalığı Ve aynı güle yürümenin edası Duyulmuyor düşlerin uzun yolculuğu İmgenin imgeye takılan halleri Her yerde aynı sözün örgütlenişi Ve ezgileri usulca savurmanın coşkusu Ah, aynı taşın taş ile öpüşmesi Aynı her yerde çocuğun duruşu Musa Öz |
Ynt: Musa Öz Şiirleri GÜZ GEÇMİŞ I Nisan geçmiş buralardan Yeşil izler, kekre kokular bırakarak Ala kınalı topuklarıyla Mayıs geçmiş buralardan Dişi şarkılarıyla kadirne kuşları Dağ elmaları yanık tadıyla Ah gelmiyor koçak gönüllü yar II Kopuz gibi çalan yayını ve aşkını Uzun ince mızrağını kuşanan Asuman boyu, gök rengi gülüşlerini III Gül kokusudur Aslı ile Arzu Hoyrat bir rüzgardan düşmüş de, usulca Yurt edinmiş çoban ıslığını Koca bir yalandır ilk başta masallar Tanrılar ise bir avuç kum IV Tarih sahnesinden silindi Gibi bir hüzün V Ölüme mi özendirdi tanrıça sevgilisini Güz geçmiş buralardan Musa Öz |
Ynt: Musa Öz Şiirleri HAFTA SONU Eksilttik birbirimizi aşk ile Çoğalttık kan ter içinde Kaşlarımız eğildi, kirpiklerimiz kırıldı Bir heybe taş döktük Gül devşirdik bir de yonca Aylardan aralık. Ya da Turunç ayı Yıldız aya çarpa çarpa kırılır çoğalır Çocuk çocuğa Şiir şiire çarpar çoğalır Kalkıp gittik pazar yerine Toprak doldurduk çantamıza Biraz deniz, biraz gökyüzü ve bir kızın Yorgun edalarını Ela düşlerini bir çocuğun Sonra bir şarkı söyledik Taşlardaki peri kokularına Yürüyorduk ahmak ıslatan Bir ıslandı yağmur Akıp geçtik turuncu anılarla Üstümüz başımız Saçak ucu, kuş kanadı Yüzümüzde hafta sonundan kalma Bir gülümseme Musa Öz |
Ynt: Musa Öz Şiirleri GÖKYÜZÜ Gül attım gökyüzü düştü Denizi bir kilime serdim Üst üste ekledim güzü Aydede.. Ah, işte orada dur! Onardım da sözü Taş gibi kavrayıp suları Saçtım yüzüne gözüne Sonra topladım çalısını çırpısını Tenindeki çiy damlasını Vurup hançeri beyaz rüzgara Mor kınalar devşirdim Soludum da tarlalar uçuştu Gökyüzü gelip usulca Konuverdi delişmen kızın sesine Konsun konmasına da ‘Da’sı var işte bir de Hadi be neyse diyecektim O Lekeler olmasaydı Külotunun öyle gizli görünmesine İlahi gökyüzü Kamaşıp durdu günlerce Soludum gökyüzü uçtu Uzandım da kanadı dağlar Musa Öz |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:10 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.